Tevekkül - Havas Okulu
 

Go Back   Havas Okulu > islam & Tasavvuf > islam & islami Konular

Acil işlemleriniz için instagram: @HavasOkulu
Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
  #1  
Alt 09.02.17, 11:15
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 21.12.16
Mesajlar: 10,474
Etiketlendiği Mesaj: 1587 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Arrow Tevekkül

Tedbiri bir fiilî duâ olarak değerlendirmek sûretiyle tedbirimizi gerektiği gibi aldığımızda; Allah dilerse şüphesiz kazayı ve belâyı def eder. Fakat bu bir sonuç hükmüdür. Sonuç hakkında hüküm vermek esasen bizim vazifemiz değildir. Said Nursi Hazretlerinin ifadesiyle, “tarîk-i hakta çalışan ve mücahede edenler, yalnız kendi vazifelerini düşünmek lâzım gelirken, Cenâb-ı Hakk’a ait vazifeyi düşünüp, harekâtını ona bina ederek hataya düşerler.”(1)

Bu meselede bizim vazifemiz önden gerektiği gibi tedbir almak, tedbirden sonra da tevekkül etmektir. Tedbirde eksiklik ve boşluk bırakmamak, ihmalkâr olmamak, vurdumduymaz davranmamak, “Yazılan başa gelir” sözünün uhdesinde saklı bulunan yanlış tevekkül anlayışına ve tembelliğe kapılmamak bizim vazifemizdir. Biz vazifemizi yaparız; Allah’ın vazifesine karışmayız. Hazret-i Yakub Aleyhisselâm oğulları ile birlikte Mısır’a Bünyamin’i gönderirken, tedbiri de, tembihi de elden bırakmadı ve oğullarına şöyle dedi:

“Oğullarım! Şehre bir kapıdan girmeyin! Ayrı ayrı kapılardan girin! Gerçi Allah’ın takdir ettiği bir şeyi ben sizden geri çeviremem! Hüküm ancak Allah’ındır! Ben O’na tevekkül ettim! Tevekkül etmek isteyenler de O’na tevekkül etsinler.”(2)

Âyette Hazret-i Yâkub’un (as) oğullarına yaptığı tembihler birer tedbir mahiyetindedir. Gerek Bünyamin’in başına bir iş gelmesini önlemek için, gerekse oğullarının nazar veya başka biçimde zarar görmesini önlemek için Hazret-i Yâkub’un (as) elinde başka çare yoktu. Olsaydı mutlaka kullanacaktı. O halde Hazret-i Yâkub (as) kendi çapında bütün imkânlarını kullandıktan ve gerekli tedbiri aldıktan sonra Allah’a dayanıp güveniyor, tevekkül ediyor.

Kezâ Hazret-i Şuâyb Aleyhisselâm kendisine düşen görevin yalnızca tebliğ olduğunu, sonucun Allah’a ait bulunduğunu, yapılacak işlemin dâveti sürdürmek olduğunu bildiriyor ve dâvetine uymayan kavmine şöyle sesleniyordu:

“Ey kavmim, söyleyin bana! Eğer ben Rabb’imden açık bir delil üzere isem ve Rabbim beni kendi katından pek güzel bir rızıkla rızıklandırmışsa, ben O’na isyan edebilir miyim? Size yasakladıklarıma kendim karşı gelmek istemem! Ben ancak gücümün yettiği kadarıyla sizi ıslâh etmek istiyorum. Muvaffak olmam ise ancak Allah’ın yardımıyladır. O’na tevekkül ettim ve ancak O’na yönelirim.” (3)

Bir işe karar vermek, o işi bitirmenin yarısıdır. Çünkü karar, niyettir. Karar, aynı zamanda hâl ve fıtrat diliyle yapılan bir duâ demektir. Bir işe karar veren kimse, başarmak ve olabilecek olumsuzlukları bertaraf etmek için önce Allah’a sığınmalı ve güvenmelidir. Cenâb-ı Hak bir işe azm eden ve karar veren kimseler için şu önemli prensibi hatırlatır:

“İşlerinde onlarla istişare et! Bir işe karar verip azmettiğinde ise, Allah’a güven ve tevekkül et. Şüphesiz Allah kendisine tevekkül edenleri sever.”(4)

Tevekkülün, sebepleri bütünüyle reddetmek demek olmadığını, bilakis sebepleri Allah’ın kudret elinin bir perdesi bilmek demek olduğunu bildiren Üstad Bedîüzzaman Hazretleri, sebeplere teşebbüsün ise, bir nevî fiilî duâ hükmünde bulunduğunu, sonucun da yalnız Allah’tan istenmesi gerektiğini; tevekkülün, kendisine düşen tedbirleri gerektiği gibi aldıktan sonra neticeyi Allah’tan bilmek ve yalnız O’na minnettar olmak demek olduğunu bildiriyor. (5)

Demek tevekkül etmek için, önce biz, bize düşen tedbiri gerektiği gibi, gerektiği kadar ve gücümüz ölçüsünde almakla görevliyiz ve yükümlüyüz. Bize düşen kısımda ihmalkâr davranamayız, tedbirsiz olamayız, gayretsiz olamayız. Takdiri ise Allah’a bırakırız.

Bir evi hırsızlara karşı korumak için düşünülebilecek her şey tedbirdir. Anahtarın ve kilidin en iyisi, kapının en sağlamı, en dayanıklısı, alarm vs. gibi ulaşılabilen yeni teknolojik ürünlerin en iyisi, bunları kullanma becerisi… vs. bunların tümü tedbir sınıfına girer. Tedbir ne kadar iyi olursa, sonuç için o derece makbûliyet şartlarını taşıyan fiilî duâ yapılmış olur. Şartlara göre hangi tür tedbir gerekiyorsa, bize düşen ihmâl etmemektir. Fiilî duâmızın sonucunu ise, meselâ bu meselede eşyamızın çalınması gibi bir musîbetin def edilmesi meselesini ise Allah’a bırakmalıyız. Yani tedbir bizden, takdir Allah’tan demeliyiz.


Dipnotlar:
1- Lem’alar, s. 134.
2- Yûsuf Sûresi: 66, 67.
3- Hûd Sûresi: 88.
4- Âl-i İmrân Sûresi: 159.
5- Sözler, s. 284.

__________________
Kaybettiklerim arasında en çok kendimi özledim, oysa ne güzel gülerdim..
Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 10.02.17, 12:58
Drogo - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 13.09.16
Bulunduğu yer: manisa
Mesajlar: 1,573
Etiketlendiği Mesaj: 17 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Tevekkül...

Hamile bir ceylan vardı. Doğumu yaklaştığında ormanın en uzak yerine gitti. Bir nehir yanını buldu. Tam doğuracağı esnada gök gürledi şimşek çaktı ve yangın çıktı.Soluna döndü bir baktı ki ona ok atmak isteyen bir avcı var. Sağına döndü aç bir aslan onu avlamak için yaklaşıyordu. Ceylan için o an tek bir düşünce vardı.

Kaçmayı düşündü. En iyi onu yapabilirdi ama eninde sonunda yakalanacağını düşündü ve çıkmazda olduğunu gördü. Kaçacak yeri de yoktu. Ya aslan parçalayacaktı ya yangında can verecekti ya da avcı onu avlayacaktı belki de nehirde boğulacaktı. Her yer tehlikelerle dolu ve ceylan kesinlikle bir kurtuluşu olmadığını düşünüyordu.

İşte o an ceylan gücünün yeteceği şeye odaklanma kararı aldı. Doğumuna odaklandı doğumu yapmaya. Ve doğru olan şeyin doğasını gerçekleştirmeye yöneldiğinde bir şekilde başaracağına inanmak istedi.

Sonra neler mi oldu? Şimşek çaktı, avcının görüşünü kapattı ve çıkan ok aç aslana saplandı. Arkasından şakır şakır yağan o yağmur ormanın tüm yangınını söndürdü.
Ceylan sağ salim doğumunu yapmıştı…

Demem o ki; Tevekkül edip teslimiyet önemli. Hayatımızın her anının zorluklarla kuşatıldığını düşünebiliriz. Unutmayalım ki. Yaradan merhametlidir. En zor anınızda bile O’na güvenin. Hani güzel bir söz vardır.
“Gemini Allah’a teslim et.
Fırtınalar nasıl diniyor seyret.”

Rabbim ol der ve olur...kûn fe yekûn...

Allah'a güven...gerisini merak etme sen

__________________
Hiç kimse vazgeçilmez değildir.
Ve kimse kendini vazgeçilmez sanan
biri kadar aptal değildir.
Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 10.02.17, 13:59
 
Üyelik tarihi: 06.04.16
Bulunduğu yer: GEMLİK
Mesajlar: 1,617
Etiketlendiği Mesaj: 457 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Bir evi hırsızlara karşı korumak için düşünülebilecek her şey tedbirdir. Anahtarın ve kilidin en iyisi, kapının en sağlamı, en dayanıklısı, alarm vs. gibi ulaşılabilen yeni teknolojik ürünlerin en iyisi, bunları kullanma becerisi… vs. bunların tümü tedbir sınıfına girer. Tedbir ne kadar iyi olursa, sonuç için o derece makbûliyet şartlarını taşıyan fiilî duâ yapılmış olur. Şartlara göre hangi tür tedbir gerekiyorsa, bize düşen ihmâl etmemektir. Fiilî duâmızın sonucunu ise, meselâ bu meselede eşyamızın çalınması gibi bir musîbetin def edilmesi meselesini ise Allah’a bırakmalıyız. Yani tedbir bizden, takdir Allah’tan demeliyiz.

.
Alıntı ile Cevapla
  #4  
Alt 13.10.18, 13:14
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 26.07.17
Bulunduğu yer: İsviçre
Mesajlar: 568
Etiketlendiği Mesaj: 31 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart Tevekküle inanmayan Tüccar

Hz.Süleyman(a.s) bir gün bezirganın birine nasihat etti.
-Rızık için kaygı çekme.Hak Teala'nın emirleriyle meşgul ol.Rızık Allah'ın elindedir.O bezirgan Hz.Süleyman'a itiraz etti;
-Ya Nebiyallah,rızık için elbette talep gerekir.Yerinde durmakla Allah Teala kimseye rızık vermez, dedi.Süleyman(a.s);Hak teala kullarının rızkını üzerine almıştır,verir.Talep etsede etmesede va'd edilen rızık kişiyi gelip bulması gerçektir.İnsanların aşağı yukarı koşuşturması sabırsızlıklarındandır. Sessizce otursalar yine rızıkları gelip onları bulacaktı.Eğer çalışmak ile rızık ele geçseydi nice kişiler rızık isterlerken eldeki rızkı yitirip,müflis olmazlardı.Şu Baykuşu görmüyormusun?Nasıl kanaat sahibi,nasıl sabır ve tevekkül sahibi.Her gece sabaha kadar zikreder.Sabaholunca bir kovuğa girer oturur.Hiç Rızık talebinde bulunmamasına rağmen Allah onunrızkını verir.Hz. Süleyman(a.s) böyle söyleyince o tacir kalktıgitti. Dört bir yana haber saldı,''bana bir baykuş getirin,satın alacağım''diye ilan etti.Bir baykuş getirdiler ,onu satın aldı. O baykuşu evine getirip bir kutunun içine koydu. Kutunun ağızını kapattı.Kutuyuda bir sandığa koyup kilitledi. Anahtarı cebine koydu.-Görelim bakalım baykuşun rızkı nereden gelip onu bulacak,diyerek kendi ticaretine gitti.Bir yıl ticaret için dolaştıktan sonra evine geri döndü.Atından inip doğru baykuşun olduğu sandığın yanına gitti.Önce kilitli odayı, ardından sandığı açtı.Sandığın içinden kutuyu çıkardı.Baykuşun kuş tüyleri arasında uyuduğunu gördü.Baykuşun tüyleri rengi değişik değişik kuşlar yemiş olduğunu görünce o bezirganın ,gördüğü bu durum karşısında hayretinden aklı gitti, bezirgan oracıkta düştü bayıldı.Biraz sonra kendine gelince kutuyu eline alıp doğru Hz.Süleyman'ın(a.s) yanına gitti.
-Ya nebiyallah,haşa Hak Tealanın Peygamberi boş yere söz söylemez.Sizinle olan konuşmamızdan sonra gittim ,şu baykuşu satın alıp bir kutunun içine koydum, sandığı da bir hücreye kilitledim.Sefere çıktım,ticaret yaptım. Bir yıl sonra geri döndüm.Eve gelip doğru baykuşun olduğu odaya girip sandığı açtım. Kutuyu çıkardım. Kutunun kapağını açtığımda bu baykuşun tüyler içerisinde yattığını gördüm. Şaşırdım ve hayretimden aklım gitti. Kendime geldiğimde Sübhanellah diyerek huzurunuza geldim. Bu kuşlar bunun içine nereden geldi merak ediyorum.Hz.Süleyman(a.s)-Allah Teala kadirdir. Sözünde durandır. Kulları nerede olursa olsun rızkını verir, buyurdu.Bezirgan kutuyu getirip Hz.Süleyman'ın (a.s) önünde açtı.Süleyman (a.s) baykuşun kuş tüyleri arasında yattığını gördü kuşa sordu;_
Ey baykuş,halin nasıldır baykuş;
-Ya Nebiyallah ,halim hoş.Allah'a çok şükür.Hak Teala bana hergün üç kuş gönderdi,birini yedim ikisini azad ettim.Mahpusluk sıkıntısı çekmedim. Eskisi gibi fazlu keremiyle beni bu kutunun içinde mahrum etmedi. Rızkım kesilmedi.Karnım tok, Allah'a hamd edip bu emin ve yalnız yerde yatarım. Bezirgan baykuşun bu sözlerini duyunca şöyle dedi;_Ya Nebiyallah biz bu kadar dağlar tepeler aşıyoruz . Bunca sıkıntılara katlanıyoruz. Hepsi rızık için.Bende artık Allah'a tevekkül edeceğim .İbadet ve taatle meşgul olacağım.Daha sonra bütün malını fakirlere dağıttı,Allah için ibadete koyuldu.Allah Teala ona da gayb hazinelerinden gün gün rızkını gönderdi.

Kaynak; MÜZEKKİ'N Nüfus (Eşrefoğlu Rumi Hz.)

Alıntı ile Cevapla
  #5  
Alt 24.01.20, 11:23
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 29.04.18
Bulunduğu yer: İzmir
Mesajlar: 901
Etiketlendiği Mesaj: 10 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Tevekkül etmekte zorlanıyor ve bunun farkında bulunuyor isek, Rabbimize dayanalım, Sabur isminden istimdat edelim, Hami ismine sığınalım. Tevekkülde zorlanmamız hayra alâmettir. Çünkü üzerimize çöken gam ve kederin ağırlığına rağmen bizim Cenab-ı Allah’ı bırakmadığımıza, O’na küsmediğimize, O’na sitem etmediğimize işarettir. Bu, isyan hali değil, kulluk halidir. Kulluğun zor hali de Allah katında değerlidir, şereflidir, makbuldür.
Dünyanın derdi ve gamı bitmez. Rabbim kimseye dert ve gam vermesin. Verirse, isyan vermesin. Dert ve gam geldiğinde, dertten kurtulmak için alınacak tedbir varsa tevekkeltü alallah denilerek alınır.
Derdin ve gamın bir çaresi varsa bakılır. Bulunan çare Allah’tan bilinir. Bir çare bulunmadığında duâ vaktinin devam ettiğine inanılır. Duâ ve tevekküle devam ederken, yine çare aranır. Ne duâ çare aramaya zıttır, ne çare arama duâya…
Bir çaresizlik anında Müslüman’ın çaldığı ve kendisine açılan iki kapısı vardır:
1- Dertlerin maddî kapısı. Bu, o dertle ilgili alınacak tedbir, çareye doğru gösterilen çabadır.
2- Dertlerin manevî kapısı. Bu da Allah’a sığınma ve tevekkül kapısıdır.
Çaba olmadan tevekkül çare olmadığı gibi, sadece tevekkülsüz çaba da çare değildir. Bu ikisi muhteşem ikilidir. Çaba ile beraber tevekkül gösterildiğinde hepsi tevekkül hesabına geçer. İbadet de sayılır. Tevekkülsüz olarak sadece çaba gösterildiğinde de hepsi şirk hesabına geçer. Tevekkülsüz çaba da, çaba değildir.
YÜKÜNÜ GEMİYE BIRAK
İmanın hem nur, hem kuvvet olduğunu veciz bir şekilde hatırlatan Bediüzzaman, hakikî imanı elde eden adamın kâinata meydan okuyacağını ve imanın kuvvetine göre hadisatın tazyikatından tevekkeltü alellah 1 (Allah’a tevekkül ettim) diyerek kurtulacağını beyan ediyor. Bediüzzaman o nuranî ifadelerinde Allah’a tevekkül etmek suretiyle, hayat gemisinde olayların dağlar gibi dalgalarına karşı tam bir emniyet içinde seyran edileceğini zikrediyor. Böylece bütün ağırlıklarını Cenab-ı Hakk’ın yed-i kudretine emanet ederek dünyadan rahatla geçeceğini, berzahta istirahat edeceğini ve ardından ebedî saadete gitmek için Cennete uçacağını beyan ediyor. 2
Bediüzzaman bu meseleyi bir misal ile açıklıyor:
Günlerden bir gün sırtlarında ağır yükleri bulunan iki adam büyük bir gemiye binerler. Bunlardan birisi gemiye biner binmez yükünü gemiye bırakır, rahat eder.
Diğeri der ki:
“Ben güçlüyüm. Yükümü sırtımda taşıyabilirim. Belki zayi olur. Gemiye bırakmayacağım.”
Arkadaşı ona der ki:
“Gemiden de mi güçlüsün? Hem gemi varken neden yorulasın? Gemide yükün neden zayi olsun? Hem başın döner, gittikçe gücün kaybolur, yükünle beraber denize düşersin. Yükünü bırak gemiye, rahat et. Bu büyük gemi senin yükünü daha iyi taşır. Hem seni bu halde kaptan görse, gemimizle alay mı ediyor diye düşünür, haindir midir nedir der ve sana ceza verir. Hem herkese maskara olursun. Çünkü kibrin zaafını gösteriyor. Gururun, aczinin alâmetidir. Yapmacık hareketlerin zillettir. Kendini gülünç duruma soktun. Bak, herkes sana gülüyor.”
TEVEKKÜL BİZİ NELERDEN KURTARIR?
Arkadaşının uyarısına kulak veren adam, yükünü yere koydu, üzerine oturdu:
“Oh! Allah senden razı olsun! Ben gerçekten divaneymişim! Zahmetten, hapisten ve maskaralıktan kurtuldum.” der.
Bu hikâyenin neticesine göre, tevekkül eden adam şunlardan kurtuluyor:
1- Kâinatın dilenciliğinden,
2- Her hadisenin karşısında titremekten.
3- Kendini beğenmişlikten.
4- İnsanlara maskara olmaktan.
5- Uhrevî sıkıntılardan.
6- Dünya hadiselerinin tazyikinden kurtuluyor. 3
Rabbim sizleri ve bizleri duâsı ve tevekkülü makbul olanlardan eylesin. Âmin..


1- Hud Sûresi: 56. 2- Sözler, s. 148. 3- Sözler, s. 502.

Alıntı ile Cevapla
  #6  
Alt 24.01.20, 16:06
 
Üyelik tarihi: 23.06.19
Bulunduğu yer: Amasya
Mesajlar: 184
Etiketlendiği Mesaj: 5 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Nasıl Bir Tevekkül?
İlk dönem Horasan sûfilerinden
Hâtem-i Esam k.s.ye "Allah'a nasıl
tevekkül ettin?" diye soruldu. O da
şöyle cevap verdi:
Tevekkülü şu dört esas üzerine
yaptım:
· Bildim ki rızkımı benden başka
kimse yiyemez. Böylece nefsim
bununla tatmin oldu.
Benim amelimi bir başkasının
yapmayacağını bildim, amelime
sarıldım.
• Ölümün ansızn geleceğini bildim,
ona hazırlanmaya koyuldum.
Bildim ki nerede olursam olayım,
Allah Tealâ'nın gözetimi altındayım.
Bu sebeple O'ndan hayâ ettim.

Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Etiketler
tevekkul


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevap Son Mesaj
Kursi-Arş-Mukarreb Melekler-Rızıklar ve Tevekkül Swordsfish islam & islami Konular 1 29.04.24 12:52
Tevekkül nedir nasıl yapılır? Tevekkül duası nedir? Naim Tövbeler & Uyarılar 1 06.08.21 15:49
Allah'a tevekkül Swordsfish Allah Dostları & Evliyalar 1 04.02.21 13:16
Tevekkül nasıl edilir (tecrübe) eempax Tecrübe Ettikleriniz 3 27.11.20 22:34
Rızık Ecel Tevekkül ve Çalışmak Kavramları Naim islam & islami Konular 0 20.06.20 02:48


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 19:36.


Powered by vBulletin® Version 3.8.5
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
HavasOkulu.Com

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147