KUBBE-İ HADRA NIN ÜZERİNDEKİ UFAK KUBBENİN SEBEBİ
Mescid-i Nebevi’deki Hücre-i Saadet’in kubbesini, Mısır Memlüklü sultanı Kalavun ahşaptan yaptırmıştı. hicri 9. asrın sonlarına dogru Sultan Kayıtbay kubbeyi yenilemiş ve Peyagamber efendimiz sallallahu alayhi vesselemin kabr-i serifi ile sema arasındaki bagı kubbe ile kesmemek adına kabr-i saadetin üstüne minik bir kubbe daha yaptırmıştır bu kubbe oldukca geniştir ve güvercinlerin girmemesi icin telle kapanmıştır.. Bu acıklıgın sayesinde efendimiz aleyhis selatü vessellemin kabri serifine kara gecenin dolunay ve yıldızın aydınlıgı,bereketiyle yagan yagmurun damlaları,kavurucu güneşin sıcaklıgı ve hasretle esip savrulan rüzgarın selamımızı yolladıgımız bad-ı sabahın esintileri girmektedir..
Sultan II. Mahmut’ da eskiyen ve yıkılmaya yüz tutan kubbeyi, yeni baştan tuğladan tamir ettirerek kurşundan kaplatıp yeşile boyatmıştır. İşte bunun için kubbe, “Kubbetü’l- Hadra”(Yeşil Kubbe) diye adlandırılmıştır. Kubbenin imarı için mimar ve mühendislerini, usta ve işçilerini çağıran II. Mahmut, Sevgili Peygamberimiz’in Hücre-i Saadet’i üzerindeki kubbeyi tamir etmeleri için görevlendirir.
Bu emri alıp Medine-i Münevvere’ye giden görevliler önce toplanıp bir proje ve plan geliştirirler. Bu plana göre tüm çalışanlar edep ve terbiyelerini takınarak çalışacaklardır. Çalışırken mutlaka abdestli bulunacaklar ve besmelesiz kubbeye bir tuğla dahi koymayacaklardır. İnşaatta kullanılan harç için de normal su değil, gülsuyu kullanacaklar ve Rasülüllah’ın kabri üzerinde çalıştıkları süre içerisinde, kesinlikle dünya kelamı konuşmayacaklardır.
Bu şekilde kendi aralarında bir ibadet dili geliştirirler. Bu ibadet diline göre, başmühendis yüksek sesle “Ya Allah Bismillah” diye besmele çektiğinde, iş başı yapılacak ve işe başlanacak demekti. Ustalar, tuğla lazım olduğunda “sübhanellah” diyeceklerdi. Harç lazım olduğunda ise, “Allahü Ekber” diye sesleneceklerdi. Keser, çekiç, mala ve benzeri alet istemenin karşılığı ,“Lailâhe illallah” şeklinde kelime-i tevhidi seslendirmek olacak ve susadıklarında ise, “elhamdülillah” diye su isteyeceklerdi. Yeşil Kubbe’yi inşa eden ekip, işte bu şekilde hiç dünya kelamı konuşmadan, kubbe’nin yapımını bitirmişlerdir.