|
|
LinkBack | Seçenekler | Stil |
#1
|
|||
|
|||
En hızlı ve basit şekilde zuhur eden hadim daveti
şu isimleri 72 defa okusa filhal acaib şeyler görür , اشيالوه اليهوش وانوشال تطليوش نهتوشال (Eşyaaluuhin , Elyehuuşin , ve Enuuşaalin , Tetleyuuşin , Nehtuuşaalin)
eğer uykun gelmezse sanki bir yerdeymişin gibi olursun ve birini görürsün ama sanki o seni görmüyormuş gibi davranır. işte o hadim dir. sonra başka bir ruhani görürsün seninle güzel şeyler konuşur . sonra başka bir kişi gelir böyle böyle 5 cisi olan ruhani işte o hadimdir. işte o çok güzeldir ve çok nurludur. hacetini yerine getirecek olan odur. o ruhani senin gözlerini ve bedenini mesh eder. sonra o nur gibi olur ve senın cebine girer isteklerin yerine gelmiştir.. daveti yapacak arkadaslar sorumluluk size aittir. mesuliyeti bana yıkacak olan davet etmesin. bu kesin sözümdür. daveti ettiğiniz an bunu kabul etmiş olursunuz. Yazdığımız gibi, sadece erbabı yapsın. Bu verilen berhetiyyedir, çok tehlikelidir, bu isimler ile ahidname ile yani anlaşma yaparak hadim sahibi olursunuz, ama yükü ağırdır. Erbabı olmayan hadim sahibi olur ise ne aile kalır ne huzur. Kurban bayramınız mübarek olsun.! Alıntı |
#2
|
|||
|
|||
el yigit arkadasim sen bu islerle yazdigina göre cok ilgili ve bilgilisin
|
#3
|
|||
|
|||
Sen denedinmi?
---------- Post added 12.08.19 at 17:31 ---------- Bu cinler musluman larmi? Muslumanlarsa cagiririm.. . |
#4
|
|||
|
|||
Alıntı:
Bardağın boş tarafı, zararlarıdır. En'am 128. ayeti kerime de şöyle buyuruldu. O gün hepsini toplar da ey cin topluluğu, insanların birçoğunu baştan mı çıkardınız der. İnsanlardan, onlara dost olanlar, Rabbimiz derler, biz, birbirimizden faydalandık ve bize takdir ettiğin vakte de eriştik işte. Tanrı, ateştir yurdunuz der, orada Allah'ın dilediği hariç, ebedi olarak kalırsınız. Şüphe yok ki Rabbin hüküm ve hikmet sahibidir, her şeyi bilir. Şimdi bu ayeti ve bizzati kuralı ihlal edersen, cehennem azabına uğrar ve cehennemlik olursun. Bu ayeti iyi araştır ve oku. Cinin ulvisi ve süflisi ile dost olmak haramdır, yasaktır. Kullanmak da yasaktır, tercih senin. |
#5
|
|||
|
|||
O zaman havascilar8n alayi cehennemlik alayi cehennemi boylayacak sifacilarina kadr..
|
#6
|
|||
|
|||
@[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] cin çağırmak onlarla temas kurmak günah değildir. Senin bahsettiğin ayetteki cinlerden maksat 'cinlerin şeytanları' dır.
|
#7
|
|||
|
|||
Amel ettim ne gelen var ne giden.
|
#8
|
|||
|
|||
Alıntı:
Diğer bir sualim daha, madem cinniler ile konuşmak temasa geçmek normal birşey, dinen de bir zararı yok o zaman neden göz perdesi var.? Haşa Mevla bilmiyor mu idi, göz perdesini açık tutmayı.? Yasin suresinin şu ayetlerin de, şöyle buyuruluyor; ﴾60-61﴿ Ey Âdemoğulları! Size "Şeytana kulluk etmeyin, o sizin için apaçık bir düşmandır; bana kulluk edin, doğru yol budur" dememiş miydim? ﴾62﴿ Nitekim o şeytan sizden nicelerini saptırdı. Hiç aklınızı kullanmıyor muydunuz! ﴾63﴿ İşte size bildirilen cehennem bu! Şimdi bunca ayete rağmen. Ben hálâ cin çağırırım konuşuru, hacetimi de yerine getirtirim, emrime de alırım diyorsan buyur. |
#9
|
|||
|
|||
@[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Kuran apaçık tabi ki ama tefsirsiz kuran meali yanlış anlaşılmaya sebebiyet verebilir.
Yardımı Allah tan istiyoruz zaten. Bir insan sana yardım etse bunu insandan mı bilirsin yoksa Allah tan mı? Tabi ki Allah tan. Cinler de buna benzer.Yardımı sadece Allah eder. Cinlerle görüşmek haram olsa Hz. Süleyman onlarla görüşmezdi. Çünkü hiçbir haram kimseye helal olmaz. O yüzden cinlerle görüşmek haram değildir. Hz. Süleyman şeytanlara dalgıçlık yaptırır emrinde çalıştırırdı bunlar da menfaat sayılmaz mı? Meleklerin de dinen bir zararı yok ama onları da göremiyoruz. Göz perdesinin sadece cinlerle alakası yok ki |
#10
|
|||
|
|||
Alıntı:
Süleyman peygamber, o krallığa, orduya ve saltanata sahip olabilmek için, Allaha dua etmiş ve duasın da, benden sonra kimseye verilmesin bu mülk diye Allaha duasını bildirmiştir. Ebu’d Derda (r.a)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v), namaz kılmak için kalktı, namazında şöyle dediğini işittik: “Senden Allah’a sığınırım.“ daha sonra üç defa: “Allah’ın laneti ile seni lanetlerim.” dedi. Sanki bir şey yakalayacakmış gibi elini uzattı, namazını bitirince: “Ey Allah’ın Rasûlü! Namazda bundan önce hiç işitmediğimiz bir şeyler söylediğini duyduk ve elini uzattığını da gördük.” dedik. Bunun üzerine Rasûlullah (a.s.m.) şöyle buyurdu: “Allah’ın düşmanı iblis, bir ateş parçası getirerek yüzüme yaklaştırdı. Ben de üç kere; “Senden Allah’a sığınırım” dedim. Sonra da: “Seni Allah’ın lanetiyle lanetliyorum” dedim, fakat o üç sefer söylememe rağmen kaçıp kaybolmadı, sonra onu yakalamak istedim, ondan dolayı ellerimi uzatmıştım. Vallahi Süleyman kardeşimin duası (Sad, 38/35) olmasaydı, o şeytan mescidin direklerine bağlanmış olurdu da Medine’nin çocukları onunla oynarlardı.” (bk. Müslim, Mesacid, 40; Nesai, Sehv 19) Diğer bir rivayet ise şöyledir: “Cinlerden bir ifrit namazımı bozdurmak için dün akşam anîden bana bir oyun oynamağa kalkıştı. Ama Allah beni ona kaptırmadı. Ben de onu boğdum. Vallahi onu şu mescidin direklerinden birinin yanı başına bağlamayı çok isterdim. Bu suretle sabahladığınızda sîzlerde toptan (yahut hepiniz) onu görürdünüz; fakat sonradan kardeşim Süleyman'ın şu sözünü hatırladım: “Yâ Râbbî beni affet; ve bana öyle bîr mülk ver ki benden sonra hiçbir kimseye lâyık olmasın!” demişti. Allah da onu köpek kovar gibi kovdu.” buyurdular. (bk. Müslim, Mesacid, 39) Hz. Süleyman (as)’ın “Bana benden sonra hiç kimseye yaraşmayan bir mülk (hükümdarlık) ihsan eyle.” isteği hem kemiyet, hem de keyfiyet bakımından bir mülk ve saltanata işarettir. Nitekim âyetin açık delâletinden, Süleyman aleyhisselamın güçlü deniz filoları ve o devirde önünde durulamaz süvari birlikleri oluşturduğu, Umman Körfezi ile Aden Körfezi ve Kızıldeniz arasında hükümranlığını sürdürdüğü anlaşılıyor. Kendisinden sonra hiçbir peygambere böyle güçlü bir saltanat verilmediği ise, kesindir. O, bu mülk ve nimetleri Rabbini anmaya vesile olduğu için sevmiştir. Aynı zamanda cinlere de hükmetmesi ayrı bir keyfiyet arzetmektedir. O halde bu cümleden şu iki husus anlaşılmaktadır: Birincisi, kendisinden sonra hiçbir peygambere verilmeyen bir mülk; ikincisi, kendisinden sonra yerine geçecek olan evlât ve torunlarına lâyık görülmeyecek bir mülk söz konusu olabilir. Zira Hz. Süleyman (asv)’dan sonra kemiyet bakımından daha geniş mülk ve saltanat kuranlar olmuştur ve olmaya devam etmektedir. Ancak keyfiyet bakımından O'nun saltanatına benzer bir saltanat kurulmadığını söyleyebiliriz. Çünkü O, yalnız insanlara değil, aynı zamanda cinlere de hükmediyordu. Hz. Süleyman (as)’ın vefatından sonra yerine geçen oğlunun, kurulu saltanatı hem kemiyet, hem de keyfiyet bakımından devam ettiremediğini dikkate alırsak, ikinci yorumun isabetli olduğu görülür. Hz. Süleyman (as)’ın bu duası, Allah'ın haklarını eda etmek ve mülkünü adilane bir şekilde yönetip yarattıklarını konumlarına ve mertebelerine göre yerleştirip hadlerini uygulamak, onun emrettiği mali yükümlülükleri korumak, dinin şiarlarını tazim etmek, ibadetini açıkça ortaya çıkarmak, ona itaatte bağlılığı sürdürmek, Allah'ın kulları üzerindeki geçerli hükmü ve kanunu düzenlemek ve meleklerine açıkladığı üzere yarattıklarından hiç kimsenin bilmediği vaadlerini gerçekleştirmek için olmuştur. Nitekim yüce Allah: "Sizin bilmediğinizi herhalde Ben bilirim." (Bakara, 2/30) diye buyurmuştur. Yoksa Süleyman (a.s)'ın bu isteğinin bizatihi dünyalık için olması söz konusu olamaz. Çünkü o da, diğer bütün peygamberler de Allah'ın yarattıkları arasında dünyaya karşı en zahid kimselerdir. O dünya mülkünü sırf Allah için istemiştir. Yine denildiğine göre; onun kendisinden sonra kimseye verilmeyecek bir mülk istemesi, gökler ve yerdeki bütün yaratıklar arasında Allah nezdindeki konum ve üstünlüğünün açıkça görülmesi içindi. Çünkü peygamberlerin Allah'ın nezdindeki konum noktasında birbirleriyle adeta yarışmaları vardır. Herkes Allah nezdindeki konumuna delil göstereceği özel bir yerinin olmasını arzu eder. İşte bundan dolayı Peygamber (sav) namazını kesmek isteyen ifriti yakalayıp, Allah da ona bu imkanı verdiğinde önce bu ifriti bağlamak istemiş, sonra da kardeşi Süleyman (as)'ın duasını hatırlayıp ifriti küçülmüş (hakir) olarak serbest bıraktı. Şayet ondan sonra bir kimseye, ona verilenin benzeri verilmiş olsaydı, onun bu özelliği kalmazdı. Peygamber (sav) şeytanların Süleyman (as)'ın emrine verilmesi özelliğinin olduğunu ve böyle bir özelliğin kendisinden sonra kimseye verilmemesi duasının kabul edilmiş olduğunu bildikten sonra, bu özelliğinde onunla ortak olmaktan hoşlanmamış gibi görünüyor. (bk. Kurtubi, el-Camiu li Ahkâmi’l-Kur’an, ilgili ayetin tefsiri) Kadı Beyzâvi'ye göre, cinler üzerinde tasarrufun Hz. Süleyman (as)'a özel oluşu nedeniyle Peygamber Efendimiz (asv) tuttuğu cinniyi bağlamamıştır. Ya da tevâzusundan dolayı bağlamaktan vazgeçmiştir. (Kâdi Beyzavi, Esrar'ut-Te'vîl, ilgili ayetin tesfiri) Cinler, bizimle beraber yeryüzünde yaşıyorlar. Bunların da insan gibi inananları olduğu gibi inanmayanları da vardır. Onların kâfirlerine şeytan ismi verilir. Meleklerin de, cinlerin de varlıkları Kur'an ayetleri ve hadisler ile açıkça bildirilmiştir. Hadiste geçen “Kardeşim Süleyman'ın sözünü hatırladım...” ifadesinden maksat, Sad suresinin mealini hadis içinde verdiğimiz 35.ayetidir. Peygamber Efendimiz (asv) ile Hz. Süleyman (as) arasındaki kardeşlik, dinin esasları itibârı ile veya şeriatları arasındaki benzeyiş yönünden olabilir. Ayrıca peygamberler baba bir kardeştirler. Nitekim Peygamberimiz (asv): “Bütün peygamberler babaları bir kardeşlerdir; anneleri farklıdır, ama dinleri birdir.” (bk. Buhari, Enbiya 48) buyurmaktadır. Hadislerden Çıkarılan Hükümler: 1. Namazda amel-i kalil/az iş namazı bozmaz. 2. Cinler mevcûttur. Onları insanlardan bâzıları görebilir. 3. Cinlerin aslî unsurları vardır. Çünkü asli unsuru ateş olsaydı onlardan bir ifritin bir ateş parçası ile gelmesine gerek kalmaz; bizzat kendisinin dokunmakla, dokunduğu kimseyi yakması gerekirdi. 4. Hz. Süleyman (as)’ın ashabı da cinleri görmüştür. Bu onun peygamberliğine delâlet eden mucizelerinden biriydi. 5. Bedruddin Aynî, cinlerin muhtelif şekillere girebildiklerini, insan, yılan, akrep, deve, sığır, koyun, at, eşek, katır ve kuş suretinde göründüklerini söyler. 6. Bir kimse haber verdiği şey'in büyüklüğünü göstermek için kendiliğinden yemîn edebilir. (bk. Ahmed Davudoğlu, Sahih-i Müslim, Tercüme ve Şerhi, ilgili hadisin şerhi) |
|
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevap | Son Mesaj |
Hadim Daveti - Ruhani Kralların Daveti | HavasHoca | Huddam ilmi | 13 | 09.04.24 16:32 |
Hadim zuhur eder her türlü hacetini yerine getirir | Dire Vengeful | Huddam ilmi | 10 | 14.06.23 11:09 |
Basit bir şekilde Büyü bozmak | everex | Tecrübe Ettikleriniz | 3 | 18.01.21 17:50 |
Üzerimde nazar varmış en hızlı şekilde nasıl kurtulurum | Zikr | Sorularınız | 3 | 13.09.18 22:52 |
Hz. şemsin mevlanadan ayrılığı ile zuhur eden et | Allahyolu | Sizden Gelenler | 0 | 05.06.16 03:59 |