Allah razi olsun @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Benimde nacizane bu konudaki tavsiyem.. Hayvansal gıdalardan özellikle et ve et ürünlerinden uzak durmak ta bir hayli işe yarıyor.. Çünkü aldığımız hayvansal gıdalar üzerimizdeki şehvet gibi iş güdüleri besliyor hatta zaman zaman zikir ibadet veya otokontrol edilmez ise hayvani bir iç güdü haline geliyor. Bu konunun kısmende olsa tıbbi yönü ise et ürünleri ve hayvansal gıdalar daha çok protein ağırlıklı olduğu için vücuttaki malum fazlalığın oluşmasında büyük rol oynuyor ve buda vücuda sıkıntı veriyor.. Dışarı atma isteği şehvet olarak vücutta bu duyguyu tetikliyor. O yüzden oruç tavsiye edilir.. Lakin malumunuz genelde havas uygulamalarında bilhassa oruç tavsiye edildiği zaman hayvansal gıdalardan uzak durulması gerektiğinin belirtilmesi birazda şehvet konusunun zayıflatılması nedeniyledir.. Özetle nekadar az gıda o kadar az şehvet .. Tabiri caizse Sözüm meclisten dışarı Aç ayı oynamaz ..

hayvansal gıdarda ürünlerınde et sut yumurta yag peynır gibi ururnler en kalıtelı proteın besın bakımından en cok zengın urunlerdır bu alonan urunler vucutta testestorunu artıran vucuda guc veren urunlerdır testesteron ne kadar artarsa sehvet o kadar artar vucudun dırencı artar

Evet theone kardeşim aynen katılıyorum. Tam olarak anlatmak istediğim şey bu.

hııııımmmm güzel paylaşım

Hocam bi kere elle cima işini tövbe edip o işe bulaşmaman lazım ve harama bakmamak kalbi boş kaldığı zaman zikirle meşgul etmek gerekir

Modern çağda gençler üzerinden iffetsiz ve hayâsız bir yaşamın propagandası çok yoğun bir şekilde yapılmaktadır:

“Gençlik bir kez yaşanır, öyleyse özgürce yaşa, biz de gençtik aynı yollardan geçtik, karışmayın delikanlıya, ” benzeri cümlelerle gençliğin şehvet ve arzularının peşinde koşmasına zemin hazırlanmaktadır.

İslam’ın temel ilke ve esaslarının dışında “Özgür birey, öz güveni tam, mahalle baskısına aldırış etmeyen, kendi olmayı başarabilen genç” gibi telkinlerle yetişen, pervasızca bir hayat tarzının peşinde koşan, nice genç nesiller zâyi olup gitmektedirler.

Oysa ki her müslümanın müracaat etmesi gereken temel kaynak olan Kur’an, şehvet, heva ve hevesin esîri olmadan, hayâ ve iffet sınırlarına riayet ederek, gözlerin bakışlarının bile kontrol altına alınmasını salık vermektedir.

“Mümin erkeklere söyle:
Gözlerini bakılması yasak olandan çevirsinler, mahrem yerlerini, korusunlar. Bu, onların arınmasını daha iyi sağlar. Allah yaptıklarından şüphesiz haberdardır.

Mümin kadınlara da söyle:
Gözlerini bakılması yasak olandan çevirsinler, iffetlerini korusunlar. Süslerini, kendiliğinden görünen kısmı müstesna, açmasınlar. Başörtülerini yakalarının üzerine salsınlar…” (Nur, 24/30-31)