Depremde ölmek takdir-i ilahi midir? - Havas Okulu
 

Go Back   Havas Okulu > islam & Tasavvuf > Hayat Dersleri & Hikayeler

Acil işlemleriniz için instagram: @HavasOkulu
Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
  #1  
Alt 05.11.20, 14:36
Torlak - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 17.09.18
Mesajlar: 851
Etiketlendiği Mesaj: 30 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart Depremde ölmek takdir-i ilahi midir?

İZMİR DEPREMİ VE ONA BAĞLI ÖLÜMLER TAKDİR-İ İLAHİ MİDİR?

Elbette. İzmir depremi de daha önceki Gölcük, Van, Erzincan... depremleri (ve bunlara baglı ölümler) de Allah’ın değişmez bir kaderidir. Yani bunların hepsi ‘’takdir-i ilahî’’dir.

Çünkü Allah her şeyi bir kadere (ölçüye, mikdara, yasaya) göre yaratmıştır (1).
Bu bağlamda kainatta hiçbir şey/olay yoktur ki takdir-i ilahi olmasın.

Mesela ‘’Su 100 derecede kaynar’’, ‘’Suyun kaldırma kuvveti vardır’’, ‘’Belli bir hacmi/kütlesi bulunan cisimler yerküre tarafından çekilir, çünkü yerin çekim gücü vardır’’, ‘’İki kere iki dört eder’’, ''Kaynayan suya elini daldırırsan elin haşlanır, yanar''...

İşte bunlar gibi; ‘’Belli bölgelerde fay hatları bulunur ve bunlar belli aralıklarla kırılır’’. Yani fay hatları olan bölgelerde belli aralıklarla deprem/zelzele olur. Eğer bu bölgelerde ev/bina yaparsan, üstelik de bu evleri olması gereken ölçülerde (mikdarda/kaderde) yapmazsan, her fay kırıldığında bu binalar da kırılır/yıkılır. Ve içinde isen enkaz altında kalırsın, başına kiriş veya beton tavan/duvar çöker, ezilirsin, ölürsün….

Bunlar Allah’ın değişmez yasalarıdır, kaderidir (takdir-i ilahi).

Dolayısıyla, evet, İzmir depremi de bu depremde yıkılan evler ve hatta bundan sonraki depremlerde yıkılacak olan tüm evler ve bu evlerin içinde enkaz altında kalanlar/kalacaklar, ölenler/ölecekler de hepsi Allah’ın bir kaderidir, takdir-i ilahidir…

Bu kaderi değiştiremezsin, ta ki fay hattında bina yapmayıncaya veya bu binaları 8-9 şiddetindeki depremlere dayanıklı ölçülerde (KADERDE) yapıncaya kadar…

Tabi o takdirde Allah’ın bu kaderini değiştirmiş olamazsın, bunu yapamazsın zaten ama Allah’ın senin için takdir ettiği başka bir kadere sığınabilirsin. Böylece Allah’ın senin için tayin ettiği o belli süreye (yani ecel-i müsemma’ya) kadar yaşayabilirsin. Eğer ‘’ecel-i müsemma’’nı kısaltacak başka bir ihlal yapmazsan tabi (2-4).

İşte tüm bunlar da Allah'ın yasalarıdır, kaderidir.

Sen eğer fay hattına yakın bir alanda, zemini muhallebi gibi kaygan olan Bayraklı bölgesinde (veya Gölcük'te veya Avcılar'da...) bina yaparsan ve üstelik de bu binaları zemine uygun bir donatı ile yapmazsan, demirini-harcını eksik kullanırsan...

Yani Allah’ın koyduğu jeolojik ve sismolojik yasalara (kadere) uymaz isen, tabi ki depreme yakalanacak ve tabi ki enkaz altında kalacaksın, belki de öleceksin.
Takdir-i ilahi işte…

Kaynayan suya dalarsan yanar; kolonu, demiri, harcı bulunmayan evde yaşarsan enkaz altında kalırsın.
Takdir-i ilahi işte, ne yaparsın!

Allah İzmir depreminde ölenlere rahmet, yaralılara şifa geri kalan bizlere de basiret versin...

İlgili ayetler;
1-‘’Şüphesiz ki biz her şeyi bir ölçüye/kadere göre yarattık.’’ (Kamer, 54/49)

2-“Sizi balçıktan yaratan Odur, sonra O sizin için bir ECEL belirlemiştir. Başka bir ecel (ecel-i müsemmâ) da O’nun katındadır.”(En’âm 6/2)

3-“Sizi yaratan O’dur. O önce topraktan sonra nutfeden sonra da alakadan yaratır. Sonra sizi bir bebek olarak dışarı çıkarır. Sonra güçlü döneminize ulaşır ve nihayetinde de yaşlı/ihtiyar olursunuz. Bazılarınız da daha önce vefat eder. Böylece belirlenmiş ecelinize (ecel-i müsemmâ’nıza) ulaşmış olursunuz, ki (bunları düşünerek) belki aklınızı kullanırsınız (diye).” (Mümin 40/67)

4-(Nuh kavmine şöyle demişti) “Ey kavmim! Ben size gönderilmiş açık bir uyarıcıyım. Allah'a kulluk edin, O'ndan çekinin ve bana itaat edin. Ki Allah günahlarınızı bağışlasın ve sizi belirlenmiş ecelinize (ecel-i musemma’nıza) kadar yaşatsın. Ne ki Allah'ın belirlediği ecel gelince asla tehir olmaz. Keşke bunun bilincinde olsaydınız!” (Nuh 71/2-4)

__________________
Nesimi'ye sormuşlar;
O YAR ile hoş musun?

Hoş olayım olmayayım o YAR benim
Kime Ne!
Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 06.11.20, 09:57
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 29.04.18
Bulunduğu yer: İzmir
Mesajlar: 901
Etiketlendiği Mesaj: 10 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart Doğal Afetlerle neden karşılaşıyoruz?

İkinin Bir Edilmesi
Ruhsal ve fiziksel dünyanın ihtiyaçlarını dengeli bir şekilde yerine getirmek, içimizi dışımız, dışımızı içimiz, üsttekini alttaki gibi yapmak, “melekuta girmek” anlamına gelir. “Melekut” kavramı, hep yanlış anlaşılmış bir kavramdır. Melekuta girmek demek dünya realitesinin dışına çıkmak, bu realitenin zaruretlerinin dışında hareket etmek, realitenin dışındaki bir irade gücüne, şuur etkinliğine sahip olduğunu zannederek herkese tepeden bakmak demek değildir. Aksine, 72 milleti bir gözle görmeye çalışmaya çalışmak, her varlığı kendi realitesi içinde anlamaya ve ona, onun şartlarına uygun olarak ulaşma çabası içinde olmaktır. Ancak kendi içindeki pozitif ve negatif enerjileri dengelemeye ve başkalarına da yardım etmeye çalışan “ikiyi bir etme” uğraşı içindedir diyebiliriz.
Doğal Afetlerin Görünmeyen Nedeni
Depremler, sel baskınları, hortumlar, yangınlar ve tüm doğal afetler, görünmeyen planda o olaya dışarıdan tanıklık eden insanların ruhsal gelişimini ve vicdani uyanışını hedef alır.
Yakınlık ve uzaklık derecelerine göre doğal afetleri yaşamak zorunda kalan varlıklar, o tekamül devresinin zaman ve mekan enerjilerine uyum sağlamada yavaş kalan varlıklardır ve bu durumlarıyla da başkalarına örnek teşkil ederler. Çektikleri acılar ve ıstıraplı halleriyle kimilerinin vicdanını uyandırmaya, kimilerinin idrakini aydınlatmaya, kimilerinin içinde bulunduğu duruma şükretmesine, bir diğer kategorideki insanın da sorumluluk duygusunun artmasına yardım ederlerken, bazılarını da vazifelerinin başına davet ederler. Eksikliklerin ve yanlışların neler olduğunu göstermeye, uğraşmaya çalışarak, içinde yaşadıkları topluma sorumluluk ve vazife anlayışını aşılamaya çalışırlar.
Tüm dünya insanlığı olarak hepimiz, ardı ardına yeni sınavlarla karşı karşıya bırakılmaktayız. Şuursal gelişimimizin, makul vicdan ya da vazife düzeyine erişmesi için her gün yeni fırsatlarla karşılaşıyor, her olayda kendimizi yeninde sınamak imkanı buluyoruz.
Bugünler, büyük bir siklusun özel devre sonu günleridir. Yeni bir devreye ulaşmanın her türlü imkanı, hepimize sunulmuş durumdadır. Dünya insanlığı bir bütünlük içinde binlerce yıllık çabasının karşılığını almaya hazırlanıyor. Üstün ruhsal tesirlere ulaşmak ve şuur alanımızın enerjetik seviyesini yükseltmek için biraz çaba göstermek çok mu zor? Aslında, sonsuzluğun çocuğu olan ruh varlığı için hiçbir şey zor değil. O, her olaydan kendine ders çıkartabilecek uyanıklığı zaten içinde taşıyor.
Kendi dışımıza kendi ellerimizle ördüğümüz kozalakları kırıp, içimizdeki kelebeği (ruhsal yönümüzü) ait olduğu yere uçurmamız gerek. İç özgürlük, tüm insanlığı bir bütünün parçası olarak görmeye başlarsak elde edilir. İç sorgulamadan korkmayan insan için her şey kolay. Ruhsal yönümüzün ihmal edilmesi, doğal afetleri de kapsayan dengesizliklere neden oluyor. İç dünyalarımızdaki bu karmaşaların yasalar gereği fiziğe yansımamasına imkan yok.
Doğal afetler durağan, hareketsiz, içsel dönüşümü yavaş, değişime açık olmayan toplulukların fiziksel ve ruhsal anlamda hızlanmasını sağlar. Ruhsal Yönetici Sistemler’in belirli bir amaç yönünde aktarmak istedikleri tesirlerle, o tesire muhatap olan topluluğun tesir alışverişi arasında büyük farklar meydana geldiğinde, iç çabayı yükseltici ıstıraplı olayların veya doğal afetlerin yaşanılması kaçınılmazdır. Bu ıstıraplı olaylar, hedefe doğru giden aşamaları oluşturur. Bu tür doğal afetlerde açığa çıkan enerji, yani varlığı harekete geçirici güç, tembelliği ve çabasızlığı giderecek düzeydedir.
Amaç, insan topluluklarını, durup dururken sıkıntıya sokmak asla değildir. Görünmeyen planda asıl amaç, doğal afetleri de kapsayan her türlü toplumsal ve sosyal olayı kullanarak, kitlesel şuur değişimlerinin oluşmasını sağlamaktır.

Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevap Son Mesaj
Ölümü istemek, temenni etmek, ölmek için dua etmek caiz midir? RvP islam & islami Konular 4 29.01.23 20:16
Sıkıntıdan Ölmek Och Ruh Sağlığı 0 12.05.20 23:16
Uğraştığın hadim Süfli midir Ulvi midir ? HavasHoca Huddam ilmi 13 09.11.19 10:02


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 19:44.


Powered by vBulletin® Version 3.8.5
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
HavasOkulu.Com

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147