#1
|
|||
|
|||
Ledün İlmi Sahibi Elçiler
Allah, kimi zaman elçilerini, inkar edenlerin ve müşriklerin tuzaklarından korumak, kimi zaman da insanların imanına vesile olması için bazı peygamberlerine mucizeler lütfetmiştir. Kuran-ı Kerim'de, Allah'ın mucizelerle desteklediği peygamberlerin hayatları ve tebliğleri detaylı olarak haber verilmiştir. Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav), Hz. Musa, Hz. Davud, Hz. Süleyman, Hz. İbrahim ve Hz. İsa, Rabbimiz'in mucizeler bahşettiği mübarek elçilerinden bazılarıdır. Hz. İsa'nın beşikteyken konuşması, Hz. Musa'nın asasıyla denizi ikiye ayırması bu mucizelerden bazılarıdır.
Allah'ın peygamberlere lütfettiği mucizelerin yanı sıra elçilerine ve bazı mümin kimselere vermiş olduğu farklı ilimler de söz konusudur. Örneğin Peygamberimiz (sav)'in sahip olduğu gayb bilgileri (Rum Suresi, 1-4), Hz. Lut'un (Enbiya Suresi, 74), Hz. Zülkarneyn'in (Kehf Suresi, 91), Hz. Süleyman ve Hz. Davud'un (Neml Suresi, 16-17), Hz. İsa'nın (Al-i İmran Suresi, 49), Hz. Yusuf'un (Yusuf Suresi, 21), Hz. Yakup'un (Yusuf Suresi, 68), Hz. Musa'nın (Kasas Suresi, 14) ve Hz. Hızır'ın (Kehf Suresi, 65) (Kuran'da bu isim geçmemekte, ancak hadislerde bu mübarek kişinin Hz. Hızır olduğu bildirilmektedir) sahip oldukları ilimlerle ilgili olarak Kuran'da çeşitli bilgiler verilmektedir. Bunlar, diğer insanlardan farklı olarak, Allah'ın seçtiği kullarına lütfettiği ilimlerdir. Burada öncelikle vurgulanması gereken, tüm ilimlerin sahibinin Yüce Allah olduğu ve bu ilimlerden dilediği kadarını dilediği kullarına öğrettiğidir. Bir kimsenin herhangi bir ilme sahip olması kendisinden değildir; Allah'ın o kişiye kaderinde bir ilim lütfetmesinin sonucudur. Meleklerin, ayette haber verilen Sen yücesin, bize öğrettiğinden başka bizim hiçbir bilgimiz yok. Gerçekten Sen, her şeyi bilen, hüküm ve hikmet sahibi olansın. (Bakara Suresi, 32) şeklindeki sözleri, bu gerçeği açık şekilde ifade etmektedir. Yüce Allah, Kuran'ın birçok ayetinde peygamberlerine ve bazı elçilerine özel ilimler lütfettiğini bildirmektedir. Gayb bilgisi, ilm-i ledün, hikmet ve anlatım çarpıcılığı gibi üstün ilimleri dilediği kullarına veren Rabbimiz, bu rahmetiyle tüm hayatları boyunca olduğu gibi, tebliğleri süresince de elçilerini desteklemiştir. Alıntı
__________________
Kaybettiklerim arasında en çok kendimi özledim, oysa ne güzel gülerdim.. |
#2
|
|||
|
|||
Ledün İlmi, Allahû Teâlâ’nın İhsânı ile Kalbe İlhâm Edilen, İlâhî Sırlara Ait Bilgilerdir. Görünüşte, Akla ve Nâkle Zıt Gelebilir. İlm-i Ledün Sahibi Olanlar, Olaylardaki Gizli Sırları ve Hikmetleri Bilir.
Abdülğanî Nablüsi Hazretleri Buyuruyor ki: İlmi Bâtından Habersiz Olanlar, Tasâvvuf Kitaplarını Okuyunca, Âriflerin Sözlerini Küfür ve Sapıklık Sanıyorlar. Anlamadıkları Mârifet Bilgilerine İnanmayıp Tasâvvuf Büyüklerine Dil Uzatıyorlar. Bâtın Bilgilerine İnanmayan Dinimizin Sırlarına İnanmamış Olur. Böyle Kimse Bid’at Ehli ve Sapıktır. [Hadikâ] Kehf Sûresinde Geçen Bir Olay Bâtıni İlimden, İlm-i Ledünden Bahsetmektedir. Ubey İbni Ka’b Hazretleri Bildiriyor ki; Rasulullâh Efendimiz Şöyle Anlattı: Musa Aleyhisselâm, Kavmine, “İnsanların En Âlimi Benim!” Dedi. Allahû Teâlâ, Onu İkâz Edip, “Denizlerin Birleştiği Yerdeki Kulum Senden Âlimdir!” Buyurdu. Musa Onu Nasıl Bulacağını Sordu. “Bir Sepet İçine Balık Koy, Balık Nerede Kaybolursa Oradadır!” Buyurdu. Musa, Sepete Bir Balık Koyarak Yuşa ile Birlikte Yola Çıktılar. Bir Kayanın Dibinde Uyudular. O Sırada Sepetteki Ölü Balık Canlanıp Denize Yüzerek Gitti. Denizde İzi Belli Oluyordu. Yuşa Buna Hayret Etti. Bir Müddet Daha Yol Aldıktan Sonra Musa, Gence, “Yorulduk, Gıdamızı Getir!” Dedi. Hâlbuki Musa Emredilen Yere Kadar Yorulmamıştı. Genç, “Biz Uyurken Balığın Denize Gittiğini Söylemeyi Unuttum!” Dedi. Geri Dönüp Oraya Geldiklerinde, Orada Elbisesini Üstüne Örtmüş Birisini Gördüler. Bu Hızır idi. Musa Ona Selâm Verdi. Hızır, “Sen Kimsin?” Dedi. “Ben Musa’yım!” Dedi. Hızır, “Beni İsrail’in Peygamberi Musa mı?” Diye Sordu. “Evet. Bildiğin İlimlerden Bana Öğretmen İçin Seninle Gelebilir miyim?” Dedi. Hızır, “Benimle Arkadaşlığa Sabredemezsin. Çünkü Allahû Teâlâ’nın Bana Bildirdiği İlmi Sen Bilmezsin, Sana Bildirdiği İlmi de Ben Bilmem!” Dedi. Musa, “İnşaAllah Beni Sabredenlerden Bulursun!” Dedi. Hızır da, “O Hâlde, Yaptığım İşlerin Hikmetini Sorma!” Dedi. Deniz Kenarına Gittiler, Az Sonra Gemi Geldi. Hızır’ı Tanıdıkları İçin Gemiye Bunları Ücretsiz Aldılar. O Sırada Bir Serçe Gemiye Kondu ve Denizden Bir İki Damla Su Aldı. Hızır, “Ya Musa, Benim İlmimle Senin İlmin, Şu Serçenin Denizden Aldığı Su Kadar Değildir!” Dedi. Sonra Geminin Bir Tahtasını Söküp Attı. [Açılan Delikten Gemi Su Almaya Başladı.] Musa, Dayanamayıp, “Adamlar Bizi Ücretsiz Gemiye Bindirdiler. Sen Gemiyi mi Batıracaksın?” Dedi. “Ya Musa, Sen Benimle Yoldaşlığa Dayanamazsın Demedim mi?” Dedi. Musa, “Mazur Gör, Unuttum!” Dedi. Gemiden İndikten Sonra, Oynayan Çocuklara Rastladılar. Hızır, Çocuğun Birini Tutup Öldürdü. Musa Yine Dayanamayıp, “Ortada Bir Şey Yokken, Suçsuz Yere Bir Cana Nasıl Kıyarsın? Ne Kötü Şey Bu!” Dedi. Hızır, “Ya Musa, Sen Benimle Arkadaşlık Yapamazsın Demedim mi Sana?” Dedi. Musa, “Bunu da Mazur Gör. Bir Daha İşine Karışırsam, Arkadaşlığı Bırakırsın. Çünkü Artık Yüzüm Kalmaz!” Dedi. Nihâyet Bir Köye Geldiler. Köylüler Onları Misafir Etmedi, Yemek İstediler, Köylüler Vermedi. Orada Yıkık Bir Duvar Var idi. Hızır Eli ile [Kerâmetle] Duvarı Kaldırıp Doğrulttu. Musa, Bu İşe de Hayret Edip, “İsteseydin Ücretle Yapardın?” Dedi. Hızır, “Ya Musa, Artık Ayrılma Zamanımız Geldi!” Dedi. Musa Aleyhisselâm Eğer Sabretseydi, Çok İbretli Olaylarla Karşılaşacaktı. [Buhârî] Daha Sonra Hızır Aleyhisselâm, Yaptığı İşlerin Hikmetini Şöyle Anlattı: Gemiciler On Kardeşti. Geminin Kazancı ile Geçiniyorlardı. Bir Derebeyi, Sağlam Gemileri Zorla Alıyordu. Bu Geminin Arızalı Olduğunu Duyunca, İçine Su Alıp Yolcular Canını Zorla Kurtardığını Öğrenince, Almaktan Vazgeçti. Biz de Böylece İyiliğe İyilik Etmiş Olduk. Günâhsız Çocuğa Gelince; Bunun Ana Babası Sâlihti. Çocuk Büyüyünce Onları Küfre Zorlayacak, Zulüm ve İşkence Edecekti. Kendisi de Kâfir Olarak Ölecekti. Onu Bundan Kurtardık. Bunun Yerine Hayırlı Bir Evlât Vermesi İçin Allahû Teâlâ’ya Duâ Ettim. [Yeni Doğan Hayırlı Evlâttan, Yetmiş Peygamber Meydana Geldi.] Doğrulttuğum Duvar, Öksüz Çocuklara Aitti. Babaları Duvarın Altına Bir Hazine Saklamıştı. Duvarı Düzeltmeseydim, Yıkılıp Hazine Meydana Çıkacak, Başkalarının Eline Geçecekti. Onun İçin Biz Öksüzlere İyilik Etmiş Olduk. Bahsedilen Hazine, Üzeri Yazılı Bir Altın Levha idi. Levhada da Şöyle Yazılı idi: Ölümü Bildiği Hâlde Gülüp Neşelenen, Kadere Îmân Ettiği Hâlde Üzülen, Rızka Allahû Teâlâ’nın Kefil Olduğunu Bildiği Hâlde Lüzumsuz Zahmetlere Giren, Kıyamette Sorgu Suale İnandığı Hâlde Gaflete Dalan, Fâni Olduğunu Bildiği Hâlde, Dünyâya Bel Bağlayan Kimseye Hayret Etmemek İmkânsızdır! Musa Aleyhisselâm Gibi Büyük Bir Peygamber Bile, Allah’ın Emri ile, Nebî veyâ Velî Olduğu Söylenen Bir Zâttan Bâtın İlmini Öğrenmek İçin Gidiyor. Gayba Ait Böyle İlimleri Allahû Teâlâ Herkese Bildirmiyor, Dilediklerine Bildiriyor. Hazreti Hızır’ın Bu İlmi Bildiği Anlaşılmaktadır. Bu İlmi Bilenler Evliyâ veyâ Peygamberdir. Kıyamet Yaklaştıkça, İnsanlar Dinden Uzaklaşmaya Başlamaktadır. Eskiden Kerâmeti Görülen Evliyâ Çoktu. Fakât Dinden Uzaklaştıkça Evliyâ Azaldı, Kerâmetler Görülmez Oldu. Ledün İlmi Unutuldu. Sapıklar Çoğaldı, Kerâmet İnkâr Edilmeye Başlandı. |
#3
|
||||
|
||||
Vehbi bir ilim olan Ledün ilmi Kur’an’daki ayetten adını almış ve Hz. Hızır’a ait olan özel bir gayb ve sır bilgisidir.
Ledün ilmi veya İlm-i Ledün konusunda net bir tanım yapmak mümkün gözükmemektedir. Sadece insanların bilmediği ve sadece Allah’ın seçtiği kullarına bahşettiği bir sır ve gayb bilgisi ile yöntemidir. Kur’an’da Hz. Musa’nın Hz. Hızır ile yolculuklarının anlatıldığı ayetlerde Hızır’a verilen ilimden ‘ledün’ olarak bahsedilmiştir. Ayet şu şekildedir; Derken kullarımızdan bir kul buldular ki, biz ona katımızdan bir rahmet vermiş, kendisine tarafımızdan bir ilim (ledün ilmi) öğretmiştik. (Kehf suresi, 65) Ledün ilmi Kur’an’ı Kerim’de Hz. Musa ile Hz. Hızır’ın karşılaşmalarında tarif edilmiştir. Hz. Hızır’ın insanlar için yanlış ve günah sayılacak çocuk öldürmek, gemiyi delmek gibi bir takım eylemleri olur. Hz. Musa insani bir refleskle Hızır’ın yanlış gibi görünen bu davranışlarına itiraz eder. Hz. Hızır daha sonradan yapmış olduğu eylemlerin hikmetlerini sebepleri ile birlikte açıklayınca gerçek ortaya çıkmış olur. Kur’an’da ledün ilmi bu şekilde anlatılmaktadır. Peygamberimiz bu konuyla ilgili bir hadisinde şöyle buyurmuştur; ‘’Şayet bildiklerimi bilseydiniz; az güler, çok ağlardınız.” (Buhari, Küsuf, 2; Müslim, Salat, 112) Tasavvufi gelenekte ledün ilmi önemli görülür. Hassas olan kalp zikir ve feyizle yumuşar Allah’ın zikriyle letaifler açılır ve diğer insanların algılayamadığı bir takım hakikatler insanın kalbine doğar bazen de zuhur eder. Ledün ilmi özel bir bilgidir ve herkes tarafından bilinmez, olayların iç yüzlerine vakıf olmayı sağlar. Bu ilim insanların anlayışının üzerinde olduğu için insanlara açıklanmamıştır. Bu ilme sahip olan kişilerin başkalarına anlatmaları yasaklanmıştır. Ledün ilmi Hz. Hızır’a ait olan bir ilim olmakla beraber bazı Peygamberlere ve Allah dostlarına da verilmiştir. Hadislerden anlaşılacağı üzere ahir zamanda gelecek olan Hz. Mehdi’nin de Hızır as ile bir bağlantısı olacak ve ledün ilmini bilecek ve kullanacaktır. Bu ilim kişiyle Allah arasında olan gizli bir bilgidir. Kur’an’da bazı surelerin başlarında bulunun ve huruf-u mukatta denilen harfler bu kabildendir. . |
|
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevap | Son Mesaj |
Havas ve Ledün ilmi | HavasHoca | Havas ilmi Genel Bilgiler | 7 | 29.07.24 12:48 |
ilmi Ledün nedir? | HavasHoca | Havas Dersleri | 14 | 24.08.23 23:36 |
ALLAHIN Geri Çevirmeyecegi Herşeye Gücü Yetecek En Güzel Dua | SiLence | Cevşen ve Havassları | 20 | 30.08.22 00:13 |
Cevşen-ül Kebirde Geçen 999 Esma-ül Hüsna | Havasokulu | Cevşen ve Havassları | 41 | 05.04.22 23:54 |
Cevşen de geçen 999 Esma-ül Hüsna | Secretque | Cevşen ve Havassları | 1 | 18.04.21 14:15 |