Son günlerdeki güncel gelişmelerden dolayı yapılan eleştirilere bazı çevreler "devlet aklı" diyerek benim değerlendirmeme göre "mistik "bir hava oluşturup tüm bu eleştirileri engellemek istiyor. Yani bir nevi ilahi bir buyruk gibi bir algı oluşturup herkesin buna biat etmesi sağlanmak isteniyor . Peki bu durum Kur'an'a göre şirk ve tagut kavramları açısından bakınca bir müslümana göre tek yanılmaz akıl "ilahi akıl" değil midir? Nedir bu devlet aklı? Eleştiriye ve düzeltilmeye tamamı ile kapalı içinde biraz kibir biraz mistik atmosfer ? . Yanılmaz mı bu akıl hiç? Peki ya ilahi akıl ile devlet aklı çakıştığında bir müslüman hangi aklı esas almalı? Devlet aklını esas alanlar müşrik mi olur? İlahi akli tercih edenler muvahhid mi olur? Tüm bunlardan hareket ile bazı çevrelerin bilmeyerek devlete taptigini düşünüyorum. Ve devleti kutsallastirmakta. Bu ne kadar islami?

Ek olarak bu konuyu açma sebebim. Meşhur bir hocanın iki gün önce bu devlet aklına aykırı beyanı sonrası hizaya çekilmesi ve bu meşhur hocanın yaptığı bu eşleştiriyi geri çekmek zorunda kalması ve bu devlet aklına biat etmesi beni düşündürdü.

Bir devletin, dünya üzerinde bir misyonu olur önce. Misyonu olmayan bir devletin, Çek Cumhuriyeti veya Macaristan’ın derin devletinin olup olmaması bir şey ifade etmez. Ama Türkiye dünya üzerinde misyonu olan bir ülkedir. Bulunduğu coğrafya, temsil ettiği zihniyet ve dünya şartları nedeniyle; dünya barışı ve yeni dengelerin oluşumunda çok güçlü katkıları olan bir ülkedir. Türkiye’siz bir Ortadoğu tasavvur edemezsiniz. Ortadoğu’suz bir dünya altüst olur. Çünkü bir çarkın dönmesi için gereken enerji bu bölgeden elde ediliyor. Dolayısıyla da bu bölge sürekli risk odağındadır. Bu riskleri yönetebilecek tek ülke de Türkiye’dir.

Bir zamanlar CIA Ankara istasyon şefi olan Duane Clarridge 1962’de Hindistan’ın Madras şehrindeki CIA istasyonunu yönetirken bir anda kendisini yeni patlayan Pekin-Moskova ihtilafı içinde bulunca, bunu değerlendirmeye karar vermişti. Kısa süre sonra dünyanın ilk “Maocu” komünist partisi, Mao’nun haberi bile olmadan Hindistan’da kurulmuştu. Bölünen Hint Komünist Partisi’nin seçimi kaybetmesinin ardından Moskova karşıtı “Maocu” sol hareketler Avrupa’da yayılmaya başlamıştı. 1968 olaylarıyla birlikte Türkiye’ye de (muhtemelen Fransa üzerinden giren) Maocu hareket yükselmekte olan solu da bölmüştü. Clarridge 1968’de Türkiye’deki CIA istasyonuna atanmıştı; Türkiye’nin o en ateşli dönemlerinden birinde, 1972’ye kadar Türkiye’de kaldı

Hocam devlet aklı diyerek susturmak isteyenlerin misyonu mu var diyorsunuz yani? Ne imiş bu misyon acaba? Eşkiya başından medet umarak o söylediğiniz yüce gayeler misyonların binde biri olmaz. Devlet aklı önce bu devlet için kanını dökenlerin anasından babasından izin almayı akıl etsin böyle bir şey için. Kimse rahat koltuğunda oturarak ahkam kesmesin. Mesela benim meslektaşım memleketine giderken 2017 de asker değil öğretmendi. Necmettin. Onun babasından izin alsınlar. Bu en yakın tarihli şehit öğretmen. Asker polisi bırakın. Öğretmene kıyan bir şer örgütü Kuran adamdan medet ummmak mi devlet aklı.? Hafızalar sıkıntılı bizim. MEB in web sayfasında şehit öğretmenler bölümünü bir inceleyin . Unutmayın. Ayrıca bu devlet aklı öngörmuyor mu ne verirsen ver tamam deyip el sıkmayacak bir yapı var karşıda. Nasıl zincirlerini kıracak . Çanakkalede ve kurtuluş savaşında omuz veren Hamidiye alaylarinda Ermenilere karşı koyan yekpare bir Kürt halkı yok artık. Zaman değişti . Hakiki Kürtler dışında israil ve amerika ile hareket eden bir yapı var. Bu yapı her
halükarda savaşacak TC ile. Bu kaçınılmaz. TC ile hareket edecek Selahaddin Eyyubi çizgisinde anti siyonist ve Amerikanci müslüman Kürtler dışında diğerleri zaten safını belli etmiş. Haaa amaç hakiki Kürtler ile çakma Kürtleri birbirinden ayırmak ise buna gerek yok. Zaten her şey ortada. Eşkiya başını meşrulaştırmak doğru değil bunun için. Bu şeytani melek göstermektir. PKK sorununu kürt sorunu göstermektir. Böyle devlet aklı olmaz!!!

Bu uzun bir konu siyaset öncelikli cevaplar vermek istemediğim için kısa tutuyorum zira forum’un amaçları dışına çıkmak istemiyorum. Bir kere sert bir tutumla bana cevap veriyorsun ben oturduğu yerden ahkam kesenlerden değilim. Gençlik yıllarım dan itibaren Türk Devletinin bekası Türk milletinin birliği Türk vatanının bölünmezliği uğrunda mücadele ettim. 1980 öncesi verdiğim bu mücadele neticesi uzun yıllar cezaevinde kaldım. Orada da mücadeleye devam. Sonra bedelli askerlik yapanlardan değilim askerlik dönemimde de PKK ile savaştım. Bu forumda naif bir dil kullanmaya azami gayret ediyorum ama nanemolla asla değilim. Senin bilmediğin anlamadığın çok husus var sana burada Devlet mefhumunu uzun uzun anlatacak değilim. Şimdi, Anadolu sahnesinde oynanan bu oyunları, oyuncuları, perde arkasındakileri, sufle verenleri, sahneyi kuranları, seyircileri, sponsorları, yer göstericileri, ışıkçıları, perdecileri, senaryoyu yazanları, kostümcüleri, gişede duranları, bilet kesenleri, malzemecileri, beleşçileri, şakşakçıları ve hepsinden önemlisi bu oyunlardan kazanç bekleyenleri öğrenmek istiyorsan. Evvela tarihî ve sosyolojik gelişmeleri dikkatlice okuyacaksın.

Senin eleştirdiğin Devlet’in aksaçlısı bir lidere sırf oy almak saikiyle kuru hamaset edebiyatıyla kürsüden ip atan bir partinin genel başkanıyla alakalı bak Hadi Özcan ne anlatıyor:

Hocam size değil. Rahat koltuğunda oturanlar.Sözde dava diyenler hiçbir bedel ödemeden yıllarca siyaset sayesinde milletvekilligini genel başkanlığını geçim yapan yani Beytülmal ile rahatı yerinde olanlar şehitler namına anasını babasını eşini çocuğunu hiçe sayarak ahkam kesmesin. Şeri olan da bu değil mi? Madem kısas yapmadın avrupa bahanesiyle .Bari affedip meclise sokmak gibi bir garabet için ilk muhatap ilk izin mercii şehit yakınları değil mi? Bedeli ödeyen acıyı çeken onlar değil mi? Herkes konuştu bu konu üzerine. Ama ne acı ki bu ülkede onlara mikrofon uzatmayı kimse aklına getirmedi. Bu acı üzerine yıllarca oy devşirenler şimdi de tanınmaz oldu. Eleştiren hocalara da dahi tahammül edemeyip kendi adamları ile ayar veriyor. Devlet aklı diyerek sanki ilahi buyrukmuş gibi şirk kibir içinde siz bilmezsiniz biz biliriz, bizim önümüzde ne raporlar var, siz ne anlarsınız demeye getiriyor bazı çevreler. Ama kazın ayağı öyle değil. Müminin bir feraseti bin rapora bedel. Bu uğraş beyhude. Sadece müslüman Türkler değil müslüman Kürtler de tepkili buna. Müslümanlar emin olun bu ülkede bahsettiğiniz o kuklayı da kuklayıcıyı da gayet tanıyor. Bildiği için de "kukla ettiği curümlerin cezasını çekmeye devam etsin . Sakın o melunun ettiği cinayetleri küçük göstermeyin onu yüceltici tavırlardan söylemlerden kaçının,canilikte ilk sırada olan bu canavarı bırakırsanız bu ülkede artık revaçta olan canilik daha da olağanlaşır " demektedir. Biz Müsavat filan bilmeyiz hocam. Ben siyasetçilere güvenimi kaybedeli çok oldu.Sozde dava maskesi altında zenginleşme ve kibir gibi şahsi istikbali önceleyenlere itibar etmiyorum. Kimseyi tutmuyorum kimsenin peşinde gitmiyorum. Kendi aklım ve imandan gelen feraset dışında kimseyi muteber görmüyorum.