#1
|
|||
|
|||
Günün trajikomik fıkrası
GÜNÜN TRAJİKOMİK FIKRASI
Demirel'e ülkenin durumu hakkında ne düşündüğü sorulmuş.... Demirel de soruyu yönelten kişiye: - "Bak sana bunu bir fıkrayla anlatayım da pazar neşesi olsun" demiş. Demirel'in anlattığı fıkra şu: Osmanlı döneminde yolsuzlukları ile ünlü Karakuşi adında bir kadı varmış. Bir gün Karakuşi Kadı, bir fırının önünden geçerken burnuna güzel bir koku gelmiş.Vitrinde güveç içinde nar gibi kızarmış sahibini bekleyen nefis bir ördek var.... Karakuşi Kadı, fırıncıya: - 'Ben bunu aldım' demiş. Kadıya itiraz edilir mi? Fırıncı hemen ördeği paket yapıp vermiş. Az sonra ördeğin asil sahibi gelmiş: - 'Hani bizim ördek?' Fırıncı boynunu büküp: - 'Uçtu' deyince iş kavgaya dönüşmüş. Kavga sırasında fırıncı, araya giren bir gayrimüslim müşterinin gözünü çıkarınca korkup kaçmaya başlamış... Gayrimüslim de peşinde kovalıyor... Bir duvardan atlarken, bilmeden duvarın öteki tarafındaki hamile bir kadının üstüne düşmüş. Kadın, çocuğunu düşürdüğü için, kadının kocası da fırıncının peşine düşmüş. Can havliyle kaçan fırıncının çarpıp devirdiği Yahudi bir vatandaş da kızıp peşlerine takılmış... Sonunda duruma müdahale eden zaptiyeler hepsini yakalayarak Karakuşi Kadı'nın karşısına çıkarmışlar. Kadı sırayla sormuş... Ördeğin sahibi, - 'Bu adam ördeğimi hiç etti' diye şikáyet etmiş. Karakuşi Kadı, fırıncıya sormuş: - 'Ne yaptın bu adamın ördeğini?' Fırıncı - 'Uçtu' demiş. Kadı, kara kaplı defterini açmış: - 'Ördeğin karşısında tayyar yazılı. Tayyar 'Uçar' anlamına gelir. O halde ördeğin uçması suç değil' diyerek, fırıncının ördek işinden beraatına karar vermiş. Gözü çıkan gayrimüslim vatandaşa sormuş. Onun şikáyetine de kara kaplı defterden bir madde bulmuş: - 'Her kim, gayrimüslimin iki gözünü çıkara, o müslimin tek gözü çıkarıla... Davacı: - 'Benim tek gözüm çıktı. Şimdi ne olacak?' diye sorunca Karakuşi Kadı - 'Şimdi' demiş, 'Fırıncı senin öbür gözünü de çıkaracak, biz de onun tek gözünü çıkaracağız. Tabii gayrimüslim şikáyetinden hemen vazgeçmiş, fırıncı bu davadan da beraat etmiş. Çocuğunu düşüren kadının kocasına da Karakuşi Kadı: - 'Tamam' demiş, 'Karını vereceksin, bu adam yerine yeni çocuk koyacak.' Böyle olunca adam da şikayetini anında geri almış, fırıncı bu davadan da kurtulmuş. Kadı dönmüş Yahudi'ye: - 'Senin şikáyetin nedir bre?' Yahudi bir süre düsündükten sonra ellerini açmış, - 'Ne diyeyim kadı efendi' demiş, 'Adaletinle bin yaşa Sen, e mi !' Demirel bu fıkrayı anlattıktan sonra kendisini dinleyen topluluğa dönerek, kıssadan hisse: - Ananı "öpen" kadı ise, kimi kime şikáyet edeceksin?.. Bugün ülkedeki durum bu! Agnadın mı? |
#2
|
||||
|
||||
Tam uymuş bizim ülke yönetimine.
__________________
öLürüm yoLuna öLürümde yine boyun eğmem, yakarım dünyayı uğruna ama sana eğiLmem.. öyLe sInIrsIz öyLe Derin öyLe Çok Severim ki KORKARSIN!! Kuruyup çöLe dönsemde Pare Pare oLsamda YENiLMEM!!.. |
#3
|
|||
|
|||
adalet dağıtıcıya bak hele
. |
#4
|
|||
|
|||
Süleyman Demirel'in anlattığı fıkra çok etkileyici.. Aşağıdaki de Mevlânâ Hazretlerinden bir menkîbe.. Bu başlığın altında yer almasının uygun olacağını düşündüm.
Eşeği Aslana Yem Eden Tilkinin Hikâyesi Hz. Mevlânâ, Mesnevî’sinde kendisinden önce Ezop, Pançatantra ve Kelile ve Dimne’de farklı varyasyonları ile anlatılan insanlık tarihinin müşterek öykülerinden/ tecrübelerinden birini aktarır. Öykü özet olarak şöyledir: “Bir çiftçinin gecelere kadar otsuz kayalıklarda dolaşıp duran beli yaralı, karnı boş, arık bir eşeği vardır. Yakındaki bir ormanda da, işi gücü avlanmak olan bir aslan ve aslanın artıklarıyla geçinen başka hayvanlar… Aslan bir fil ile savaşmış, zayıf düşmüştür. Tilkiye çiftçinin eşeğini kandırıp getirmesini, ancak onun etiyle iyileşebileceğini, artıklarıyla da kendilerinin doyacağını söyler. Tilki hemen o zayıf eşeğin olduğu yere gider ve bin bir hile ile onu kandırıp aslanın yanına getirir. Fakat eşeğin yaklaştığını gören aslan, heyecanlanıp vakitsiz hücum edince eşek kaçıp uzaklaşır. Aslan tilkiye eşeği tekrar getirmesini emreder. Tilkinin işi bu kez daha zordur. Eşeğin yanına varınca ondan çok ağır sözler işitir, fakat yılgınlık göstermez. Kurnazlık ve hilekârlıkla eşeği tekrar aslanın yanına getirmeyi başarır. Zaten açlıktan gücü kalmayan eşek, “Böyle ölmektense öyle ölmek daha iyidir!” diyerek gafilane tilkinin vaat ettiği yeşilliklere gelmiş, tuzağa düşmüştür. Aslan bu kez avını ıskalamaz ve eşeği parçalar. Biraz yedikten sonra su içmek ihtiyacı ile ırmağın kenarına iner. Tilki de bu arada fırsatı değerlendirip eşeğin ciğerini ve yüreğini yer. Aslan dönüşünde avının ciğersiz ve yüreksiz olduğunu görünce öfkeyle tilkiye döner. Tilki eşeğin zaten ciğer ve yüreğinin olmadığını söyleyerek kendini savunur: “Eşekte hiç ciğer veya yürek olsaydı buralara bir daha gelir miydi?” Kötülük Biçimleri Aslan, tilki ve eşek üç “kötülük prototipi”ni temsil ediyor ve Hz. Mevlana, anlattığı öyküde bütün zamanlarda boy gösteren bu üç tip kötüyü, akıl ve vicdan nazarında yargılayıp mahkûm ediyor. Aslan boyunu aşan işlere giriştiği için zayıf düşmüş zalim muktedirlerin temsilcisi. Hırs, hâkimiyet ve gücün esiri. Daima haklı ve üstün olduğunu zannetmenin. Bu yüzden izzetinde zillet, hâkimiyetinde korku ve endişe var. Nitekim eşeği aldatan tilki, onu da aldatıyor. Tilki, muktedire yakınlıktan beslenen ve görevi, toplumu güce boyun eğdirmek olan yalancı ve yancıların timsali. Komplocu. Riya, tasannu, düzen kurma, aldatma, hakikati gizleme, başka türlü göstermenin ustası. Bu kötülük prototipi hizmet edeceği bir efendi bulamazsa, değersiz ve kimliksiz kalıyor. Zira sadece başkalarını değil, kendisini de kandırarak yaşıyor. Eşekse aynı akıl almaz yalanlara tekrar tekrar kandığı için ciğersiz ve yüreksiz yaşamaya mahkûm olanları, ruhen zayıf düşürülmüşleri sembolize ediyor. Rahat yaşama arzusunu… Güçte ve makamda keramet arama halini. Kader ona bir fırsat daha vermişken, aynı tuzağa bilerek ve isteyerek yeniden düşenleri. Zulmü sorgulamayan, mesuliyet almayanları. (Kaynak: Emine Eroğlu, 1 Nîsan 2016, Yarına Bakış) |
#5
|
|||
|
|||
Mükemmel bir hikaye akıl edebilene
|
#6
|
|||
|
|||
Tskr.......
|
#7
|
|||
|
|||
harika
gercektende cok guzel bir fikra
|
#8
|
||||
|
||||
anlayana fıkra teşk....
|
#9
|
|||
|
|||
Brawo güzel bir paylaşım olmuş
|
#10
|
|||
|
|||
Günün Fıkrası
Köyün birinde bir çukur varmış ve herkes bu çukura düşerek yaralanıyormuş. Köyün ileri gelenlerinden 3 kişi toplanmış. Birincisi: -Çukurun yanında bir ambulans beklesin hastaneye çabuk yetiştiririz. Demiş. İkincisi: -Çukurun yanına bir hastahane yaptıralım düşenlerin hastahaneye yetişmesi zaman almaz demiş. Sıra Temele gelmiş: -Sizde hiç akıl yok demiş: bu çukuru kapatalım hastahanenin yanına bir çukur açalım ) |
|
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevap | Son Mesaj |
Çalışan Bir Vefk Nasıl Yapılır | Havas Yolcusu | Vefk & Tılsım | 7 | 16.04.24 21:16 |
Ramazan-I Şerif Risalesi | 1XBHIX | ibadetler | 5 | 31.03.24 02:58 |
Günlerin saatleri gecelerin saatleri havvas esrarı ve duaları | gunes | Havas ilmi Genel Bilgiler | 6 | 06.12.21 22:13 |
Satürn'de bir günün ne kadar sürdüğü hesaplandı! | Cennet | Bilim ve Teknoloji | 0 | 20.01.19 14:46 |
Ramazan ayinda okunacak kisa dualar | gunes | Ramazan & Oruç | 9 | 16.05.17 13:17 |