Agarta (Yer altı Uygarlığı) - Havas Okulu
 

Go Back   Havas Okulu > Evrensel Enerjiler & Parapsikoloji > Parapsikoloji & Spiritüalizm > Gizemli Olaylar ve Mekanlar

Acil işlemleriniz için instagram: @HavasOkulu
Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
  #1  
Alt 30.01.17, 22:39
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 21.12.16
Mesajlar: 10,466
Etiketlendiği Mesaj: 1587 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Thumbs up Agarta (Yer altı Uygarlığı)

Okyanus Atlantis kıtasını yuttuğu zaman sağ kurtulan bilginlerden bir grubun doğuya göç ederek önce Himalaya Dağları’ndaki mağaralara sığındıkları, daha sonra da yer altında büyük kentler ve tünel şebekeleri kurdukları söylenir. Hatta kimi araştırmacılara göre bu yer altı uygarlığı eski Atlantis’i gölgede bırakacak kadar parlak bir uygarlıktır. İnsanlığın Büyük Kardeşleri, karlı tepelerin ardındaki gizli vadilerde ya da dağlardaki tünellerde saklanmış bir halde yaşarlar. Bu kolonilerin gerçekliği hakkında birçok kanıt ortaya konmuş ve dünyanın dört bir yanında gözlemler yapılmıştır.

Fransız Akademisi’nden Ferdinand Ossendowsky, Moğol Prensi Chultun Beyli ve laması tarafından Moğolistan’da kendisine anlatılan tuhaf bir hikayeden bahsetmiştir. Prensin anlattığına göre, Atlantik ve Pasifik Okyanusunda bulunan iki kıta denizin dibine battığında, o kıtalarda yaşayan bazı insanlar Himalayalar’daki yer altı sığınaklarına saklandılar. Sığınaklar, insanlara hayat veren ve bitkilerin büyümesini sağlayan tuhaf bir ışıkla aydınlatılıyordu. Yer altı sakinleri bilimin en yüksek düzeyine ulaşmış, özellikle teknolojide çok ileri gitmişlerdi. Devasa tünel şebekeleri içinde yüksek hızla yol alan olağanüstü araçlara sahiptiler. Diğer gezegenlerdeki yaşam üzerine çalışmalar yapıyorlardı. Ama en büyük başarıyı zihin gücünü geliştirme konusunda sağlamışlardı.

Ünlü kaşif ve ressam Nicholas Roeriche’e, Çin Türkistan’ı ve Sinkiang’daki gezileri sırasında uzun yer altı koridorları gösterilmişti. Yerliler kaşife, kasabalarda alış veriş yapmak için tünellerden dışarı çıkan tuhaf insanlardan bahsettiler. Aldıkları malın karşılığını kimsenin görmediği paralarla ödüyorlardı. Bu yabancılar arada bir at sırtında geliyor ve insanları fazla meraklandırmamak için tüccar, sığırtmaç ve asker gibi giyiniyorlardı. Dağların içindeki gizli geçitlerden ortaya çıkan uzun boylu beyaz tenli erkek ve kadınlar meşalelerin ışığı altında görülmüşlerdi. Bu gizemli dağ insanları yabancı gezginlere de yardım ediyorlardı. Tibetli bir rahip Roerich’e şöyle demişti: “Şambala halkı zaman zaman dünyaya çıkar ve yer yüzünde yaşayan çocuklarıyla buluşur. İnsanlığın iyiliği için dışarı kıymetli hediyeler, harikulade emanetler gönderirler.”

Csomo dö Köros, (1784-1842) Tibet’teki Budizm geleneklerini inceledikten sonra Şambala ülkesini Siri Derya Nehrinin ötesine, 45-50 derece kuzey paralelleri arasına yerleştirmiştir. Belçika Antwerp’te yayımlanan bir 17. yüzyıl haritasının Şambala ülkesini göstermesi ise çok dikkat çekicidir! (Sayfa: 8-12)

__________________
Kaybettiklerim arasında en çok kendimi özledim, oysa ne güzel gülerdim..
Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 20.03.17, 13:59
Drogo - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 13.09.16
Bulunduğu yer: manisa
Mesajlar: 1,572
Etiketlendiği Mesaj: 17 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Allah razı olsun bu güzel paylaşım için.

__________________
Hiç kimse vazgeçilmez değildir.
Ve kimse kendini vazgeçilmez sanan
biri kadar aptal değildir.
Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 07.04.17, 15:21
 
Üyelik tarihi: 28.11.16
Bulunduğu yer: Türkiye
Mesajlar: 2,272
Etiketlendiği Mesaj: 110 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Allah razı olsun inş

.
Alıntı ile Cevapla
  #4  
Alt 20.04.17, 16:40
Güvenilir
 
Üyelik tarihi: 07.01.15
Bulunduğu yer: Adana
Mesajlar: 4,671
Etiketlendiği Mesaj: 131 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

ŞAMBALA EFSANESİ (+)

Yüzyıllardır Himalayalar'ın bilinmeyen doruklarında giriş bulunduğu söylenen kayıp şehirdir Şambala. Birçok yerel Asya dinlerine konu olmuş, ağzından alevler çıkaran ejderha ile anılır sürekli. Yine efsaneler üzerinden yürünecek olursa, Şambala'yı gören ve diğerlerine anlatan insanlar vardır. Çok nadir durumlar haricinde bu şehir hep efsane olarak kalmıştır. Peki Şambala gerçek midir? Eğer gerçekse, oraya giden ve geri dönen var mıdır?

Tarih olarak ne kadar geriye gidersek kafamız o kadar karışır. Bu yüzden vereceğim örnekler yakın zamanlara aittir.
Muhtemelen hatırlarsınız, Ukrayna hadisesinden sonra Reptilianlar ile ilgili bilgiler aramış ve bunun neticesinde çok küçük de olsa deepweb de bulduğum bazı bilgileri sizlerle paylaşmıştım. Ve orada Şambala kelimesi de geçiyordu. Bugün google earth da incelemeler yaparken gözüm Himalayalar'a takıldı ve bu konu bir kez daha aklıma geldi.
Daha önce hiç olmadığı kadar araştırma isteği duydum, ama ne kadar bilgi bulabileceğimi veya bulabilecek miydim bilmiyordum. Sonuçta imkanlarımız oraya Himalayalar'a gitmeye elvermediği için, mecburen en güvenilir (ve bir o kadar da kimliksiz) kaynağımız olan deepweb e sarıldım bir kez daha. Aşağıda okuyacaklarınız deepweb den alınmıştır. (Bilgilerin tamamı İngilizce olduğu için yaptığım çeviri biraz anlaşılması zor olmuştu. Bu yüzden toparlayarak makaleye çevirdim.)

Yakın tarihlere göz atmak gerekirse, 2004'te Tibet’ten kalkan bir helikopter Himalayalar'daki dağcı grubunu almak için yola çıkmıştı. Kafilenin olduğu bölgeye geldiğinde, yoğun tipi yüzünden iniş gerçekleştiremedi. Neticesinde havada birkaç geniş daire çizmeye karar verildi. Bu turlar sırasında helikopter pilotu, zirveye yakın bir noktada beyaz karlar üzerinde belli belirsiz bir cisim gördü. Tipi yüzünden görüş çok zor olduğu için yaklaşmaya karar verdi ve irtifayı düşürdüğünde gördüğünün, karlar üzerinde yatan bir insan olduğuna kanaat getirdi. Helikopterde kurtarma ekibi bulunmadığından telsizle yardım çağrısında bulunarak koordinatları belirtti. Ardından yine helikopterle gelen bir kurtarma ekibi, yoğun tipi altında havada süzülerek zirveye yakın yerde buldukları dağcıyı kurtardı. Kurtarılan dağcı halen yaşıyordu ama dudakları ve gözleri morarmıştı ve biraz daha geç kalınsa kurtarılamayabilirdi.

İşin ilginçliği buradan sonra başlıyor. Kurtarılan dağcının adı (üzerinden çıkan kimlikte yazana göre) Daniel Bajger'di ve Çek vatandaşıydı. Normalde tüm dağcılar Himalayalar'a tırmanırken güvenlik gerekçesiyle kayıt yaptırmak zorundaydı ama Daniel ile ilgili hiçbir kayıt yoktu. Yapılan çok kısa bir araştırma neticesinde ülkeye bu isimle giriş yapmış bir turist de yoktu. Peki kimdi bu Daniel? Eğer komadan çıkarsa bunu kendisi söyleyecekti.

Tedavi süresince kangren olan sol ayak serçe parmağı kesildi. Daniel, Nepal'de bulunan hastanedeki üçüncü gününde kendine geldi ve odasında birkaç sorgu memuruyla karşılaştı. Nepal ve Çin hükümeti kayıtlarında ülkeye girdiği görünmüyordu. Görevliler ne kadar uğraşsalar da Daniel tek kelime etmemişti. Kendisiyle ilgilenen doktorlar hastanın şokta olmadığını ve konuşabilecek durumda olduğunu ama neden konuşmadığını anlayamadıklarını belirttiler. Tedavi sırasında Daniel'in sol omzunda bir yara belirlendi ve yapılan incelemelerde bunun ciddi bir yanık izi olduğu anlaşıldı. Nasıl ve nereden geldiği bilinmeyen ve Himalayalar’ın zirvesine yakın bir noktada bulunan bir dağcının omzunda yanık izi olması tuhaftı.

Hastanedeki on ikinci günün ardından Daniel'in ilk söylediği "bir bardak su" olmuştu. Bu ilk adımdan sonra kısmen de olsa konuşmaya başladı ve sorgu görevlileri tekrar başında toplandı. Kendisine, hangi havaalanını kullanarak hangi ülkeye giriş yaptığı, Himalayalar'a tırmanırken neden kayıt yaptırmadığı, dağda başka arkadaşı bulunup bulunmadığı gibi standart sorular soruldu. Daniel'in orada ve o kadar yüksekte tek başına bulunması da oldukça anormaldi. Yanında herhangi bir telsiz yoktu, dağa tek başına tırmanış görülmesi çok nadir bir durumdu, bu tırmanışlar katı kurallarla ve gruplar halinde yapılırdı. Daniel bu sorulara önce hiçbir cevap vermedi, sadece bir kağıt ve kalem istedi. Kağıda kroki benzeri bir şekil çizdi. Ardından, altına ejderha ve sürüngene benzer bir yaratığın resmini çizdi. Ve kağıdın arkasına da, bilinen hiçbir dile uymayan şekiller (veya bilinmeyen alfabeyle yazılmış yazılar) çizdi. İşte Şambala efsanesi bir kez daha hortlamış oldu. Sorgu memurlarına kısa ve net bir anlatımda bulundu.

Kroki, bulduğu yeraltı şehrine girişin olduğu noktayı gösteriyordu. Altına çizdiği yaratığı işaret ederek, bunu şehrin muhafızı olarak adlandırdı. Omzundaki yaranın nedeninin bu yaratık olduğunu söyledi. Kağıdın arkasına çizdiği anlamsız şekilleri de, dağın içindeki gizli şehrin duvarlarında görüp de aklında kalanlar olduğunu belirtti.

Olayın ayrıntıları birkaç gün sonra netleşmeye başladı. Kısa süreliğine ve kısa çaplı da olsa yankı yapan bu yabancıyı Çin'den bir muhabir ziyaret etti. Sorgu görevlilerinin kendisine ısrarla sorduğu kişisel sorulara tamamen sessiz kalmakla yetinen Daniel, bu ziyaretçi muhabire yaşadığı ve gördükleriyle ilgili birçok bilgi verdi.

Zirveye tırmanış yolunda çığ tehlikesi dolayısıyla yolunu uzatmış ve kayalıkların bol olduğu bir alana gelmişti. Yoğun tipiye maruz kaldığında bir kayalığın ardına çadırını kurup kamp yapmaya karar verdi. Kayalıklara iyice yaklaştığında, uzak mesafeden görünmesi imkansız olan bir giriş gördü. İlk başta buranın bir küçük bir mağara olduğunu düşündü ama içeri girdiğinde doğal olduğunu düşündüğü bir tünelde olduğunu anladı. İşte krokide çizdiği nokta burasıydı.

Kendisinin anlatımıyla yaklaşık bir saat civarı tünelde ilerledi ve çok geniş bir alana geldi.
Daniel, bulunduğu noktada, yanındaki el feneriyle bu mağaranın küçük bir bölümünü görme fırsatı olduğunu söylüyor. Bildiğimizden farklı olarak, ama iki ve üç katlı olmak üzere birçok ev olduğunu belirtiyor.

“Tamamen sessizdi, bulunduğum süre boyunca ne bir örümcek, ne bir böcek veya kuş görmedim. Evler kayalardan oyulmuştu, merdivenler kayalardan oyulmuştu. El fenerimi mağaranın karşı tarafına tuttuğumda, nereye gittiğini bilmediğim dört tünel daha gördüm. Yapıları ilk gördüğümde aklıma uzaylı konusu geldi. Uzaylıların varlığına inanırım. O yüzden burasını uzaylıların inşa ettiğini düşündüm. Aslında, mağaranın her yerine oyulmuş evleri gördüğümde korkudan aklımı kaçırmak üzereydim. Yine de merakıma yenilip içlerine girmeyi çok istedim. Tam ortada duran ev diğer hepsinden daha büyüktü. Duvarında anlamını bilmediğim işaretler (kağıda çizdikleri) vardı. Bu yazıların ne olduğunu anlamaya çalışırken çok zor duyulabilecek bir ses işittim. Feneri oraya doğru tuttuğumda duvarda bir şeylerin hareket ettiğini gördüm. İlk başta örümcek zannettim ama eğer öyleyse, bu örümcekler benden kat kat büyüklerdi. Sonra hareket eden şey sabit kaldı. Işığı oraya tuttuğumda bir sürüngen gördüm. Tarif etmesi zor değil. Buradaki yerel halkların flamalarında da görmüştüm. Korkudan ne yapacağımı bilemedim. Sonra bu sürüngenin birkaç metre üzerinde yine kıpırtı fark ettim. Işığı o yöne tuttuğumda belki onlarca daha sürüngen olduğunu söyleyebilirim. O an sağlıklı düşünememiştim ama ilk gördüğüm sürüngen bana doğru yaklaşmaya başladığında neden bu kadar yavaş hareket ettiğini halen anlamış değilim.

Oysa dişlerini dahi görmüştüm. Dört ayağı vardı. Kaçmam gerektiğini düşünüp, geldiğim tünele koştum. Peşimden gelmediler, ama ortalık birden aydınlandı ve can acısıyla yere düştüm. Elimi omzuma atamıyordum, bir şey omzumu yakmıştı. Tünelden hızla çıkıp gün ışığına ulaştığımda omzumdaki acıyı daha da hisseder oldum. Yine de kesinlikle peşimden gelmediler eminim. Belki de tünelin dışarı açıldığını biliyorlar ve gün ışığına çıkmaktan çekiniyorlar. Yapabildiğim en mantıklı açıklama bu” diye tamamladı sözlerini.

Kendisiyle röportaj yapan muhabir, bağlı olduğu gazeteye bu konuyu neden haber yapmadığı bilinmiyor. Röportajdan kısa bir süre sonra bu gazeteci izini nedensiz şekilde kaybettirdi. Kaybolduktan üç hafta sonra (sadece 22 gün açık kalan) bir bloga tüm röportajı yazdı. Bu süre zarfında on binlerce insanın bu röportajdan haberi oldu. Ardından hiçbir açıklama olmadan blog yayınını durdurdu.

Çek hükümetinin "acil" talebiyle Daniel, Katmandu'dan ülkesine gönderildi. Yapılan baskılar sonucunda Çek hükümeti açıklama yapmak zorunda kaldı ve olayı tamamen yalanladı. Devlet yetkilileri yaptıkları açıklamada, Çek Cumhuriyeti'nden Nepal veya Çin'e Daniel Bajger isminde bir vatandaşlarının çıkış yapmadığını belirttiler.

Çinli gazeteci, blogunda paylaştığı bu röportajın sonrasına bazı kısa bilgiler düşmüştü. Bu bilgilerden en önemlisi; Daniel'in çizdiği krokinin Japon bir ailenin eline geçtiğiydi.
2004 yılında yaşanan bu olay belli bir süre yankı bulsa da, tahminlerden daha çabuk unutuldu. Acaba bu girişi başka gören, Şambala'yı başka keşfeden insan var mıydı? Mutlaka oraya girip çıkabilenler olmuştu. Yoksa Asya dinlerini simgeleyen flamalarda ejderha resimlerinin ne işi vardı?

NOT: Zamanında izlediğim bir film vardı. Orijinal ismini bilmiyorum ama Türkçe ismi ile "Ölümcül Dağ"... Eğer izlemediyseniz mutlaka tavsiye ederim. Bu filmi her kim çektiyse kesinlikle hayal ürünü değil. Senaristi her kimse bu konu hakkında birçok gerçeği bildiğine eminim.

Alıntı ile Cevapla
  #5  
Alt 16.06.18, 00:25
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 28.04.15
Bulunduğu yer: Nefes Aldığım Yerde
Mesajlar: 14,873
Etiketlendiği Mesaj: 900 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Sayın SiLence, konu paylaşımınız için teşekkür ederiz.

__________________
Sözün kıymetini '' Lal'' olandan,
Ekmeğini kıymetini ''Aç '' olandan,
Aşkın kıymetini ''Hiç'' olandan öğren..

Alıntı ile Cevapla
  #6  
Alt 14.03.20, 12:46
 
Üyelik tarihi: 16.02.20
Bulunduğu yer: Antalya
Mesajlar: 116
Etiketlendiği Mesaj: 2 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Oyuk dünya teorisi

Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Etiketler
agarta, alti, uygarlii, yer, şambala


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevap Son Mesaj
Göz Altı Morluğuna ne iyi gelir? HeartLess Rukye ve Tedavi 8 30.09.20 18:37
Medyomluğun Mahiyeti Ve Nevileri #2 Celil Parapsikoloji & Spiritüalizm 1 25.12.19 23:42
40 bin yıllık Türk Uygarlığı Tuana Tarih 3 27.11.18 23:04
Araf Suresi Açıklamalı Tefsiri Havasokulu Kuran-ı Kerim Tefsiri 19 03.07.18 11:46
Göz Altı Torbaları aşk Sağlık 1 06.05.17 11:25


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 18:07.


Powered by vBulletin® Version 3.8.5
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
HavasOkulu.Com
Havasokulu.com appears to be a website focused on "Havas ilmi," which involves various metaphysical and spiritual practices such as vefk (amulets), tılsım (talismans), bağlama (binding spells), celb (attraction spells), nazar (evil eye protection), rukye (healing through prayer), and other related topics like hadim, hüddam, and tasavvuf (Sufism). The site offers content related to personal development, metaphysical studies, and secretive or esoteric knowledge.

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147