Yada Taşı Efsanesi - Havas Okulu
 

Go Back   Havas Okulu > Evrensel Enerjiler & Parapsikoloji > Parapsikoloji & Spiritüalizm > Gizemli Olaylar ve Mekanlar

Acil işlemleriniz için instagram: @HavasOkulu
Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
  #1  
Alt 26.03.17, 21:13
Manevi
 
Üyelik tarihi: 31.05.15
Mesajlar: 2,183
Etiketlendiği Mesaj: 84 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart Yada Taşı Efsanesi

Çok eski devirlerden kalan yaygın bir inanca göre:

“Türklerin atalarına göklerden gelen sihirli bir taş armağan edilmiştir. Bu taş her devirde Türk Şamanları’nın ve büyük Türk komutanlarının ellerinde bulunmuştur.” Ve yine bu inanca göre günümüzde hâlâ bu taşın önde gelen Şamanların ellerinde bulundukları iddia edilmektedir.

Bu anlatılanların sadece bir inançtan ya da söylentiden ibaret olmadığını binlerce yıl öncesine ait eski Çin tarihi kayıtları da teyit etmektedir. Eski Türklerin de elinde bu tür bir taşın (Yada Taşı) bulunduğuna dair çok sayıda tarihi kayıt vardır. Çin Kaynakları tarafından tutulan bu kayıtlarda, Türklerin bu taş vasıtasıyla istedikleri zaman yağmur veya kar yağdırabildikleri uzun uzun anlatılmaktadır.

Atalarımızın istedikleri zaman yağmur, kar, dolu yağmur yağdırabildikleri, rüzgar estirip hatta fırtına çıkartabildiklerine dair ilk tarihi belgede şunlar kayıtlıdır:

Türklerin büyük ataları Hunların Kuzey’inde bulunan So sülalesinden idi. Oymağın Başbuğu Ananbu idi. Bunlar yetmiş kardeş idi. Birincisi dişi kurttan türemiş olup adı Içjini-nişibu idi. Içjini-nişibu tabiatüstü özelliklere sahipti. Yağmur yağdırıp fırtına çıkartabilirdi.

Yine aynı Çin Kaynaklarında 449 yılında meydana gelen bir savaş anlatılırken konuyla ilgili satırlara rastlıyoruz:

Evvelce Kuzey Hunlarının idaresinde bulunan Yüce Han ahalisinde öyle kâhinler vardır ki, Cücenler’in saldırılarına karşı durduklarında çok şiddetli yağmur yağdırdılar, fırtına çıkarttılar. Cücenler’in onda üçü sellerde boğuldu, soğuktan kırıldı.

İslâm Kaynakları’nda Türklerin bir zamanlar ellerinde bulundurdukları taş; yağmur taşı anlamına gelen “Haccr-ül Matar” ya da “Seng-i Cede” olarak isimlendirilmiştir. İslam Kaynakları’nda anlatılanlara baktığımızda, Türklerin bu sihirli taşıyla Müslümanların da yakından ilgilendiklerini görüyoruz.

İslâm tarihçilerinden İbn-ül Fakih’in kayıtlarında Halife Ma’mun’un bu gizemli taş hakkında araştırma yapması için Nuh b. Esed’i vazifelendirdiği anlatılmaktadır. Nuh b. Esed Türkler arasında yaptığı incelemeler sonununda Halifeye, söz konusu haberlerin doğru olduğunu fakat olayın nasıl meydana geldiğini anlayamadığını bildirmiştir.

İbn-ül Fakih tarihi kayıtlarında, Horasan Emiri İsmail b. Ahmet’in Ebul Abbas’a anlattıklarına da yer vermiştir:

“Yirmi bin kişi ile Türklere karşı savaşa çıktım. Karşımızda baştan ayağa kadar silahlı altmış bin Türk vardı . Bunlardan bir kısmı bizim tarafa geçti. Bunlar bize Türklerin iri dolu yağdıracaklarnı söylediler. Biz de onlara: “Sizin kalbinizden küfür hâlâ çıkıp gitmemiştir, böyle işleri hiç bir insan yapamaz” dedik. Onlar: “Biz haber veriyoruz, sizi ikaz ediyoruz, onların tayin ettikleri vakit yarın sabahtır ama siz daha iyi bilirsiniz” dediler. Sabah oldu. Korkunç bulutlar bizim üzerimizi kapladı. Herkes korktu. Müthiş dolu yağdı.”

İbn-ül Fakih, bu olayla ilgili olarak İsmail b. Ahmet’in iki rekât namaz kılarak, bu dolu fırtınasını daha sonra Türklerin üzerine yönlendirdiğini yazmaktadır. O devirde Arap İslâm Orduları aynı zamanda Allah’ın askerleri olarak nitelendirildiği için, onlar adına böylesine gurur kırıcı bir olayla karşılaşmak kabul edilebilir bir şey değildi. Bu nedenle söz konusu dolu fırtınasını kıldığı namaz sayesinde Türklerin üzerine yönlendirildiğini yazarak konuyu noktalamasına şaşırmamak gerekir.

Biz tekrar sihirli taşımıza geri dönelim…

Eski Türk Mitolojisi’ni oluşturan çeşitli efsanelerde de bu taştan bahsedilir. Hatta bu taşın nasıl kullanıldığı da kısmen açıklanır…

Bir örnek olması bakımından Er Gökçe Destanından konumuzla ilgili bir bölüm aktaralım:

“…Yanımdaki adamlar susadı. Er Kosay’a susuzluktan şikayet ettiler. Er Kosay, uzun kulaklı sarı atının altından “Cay Taşını” çekip çıkartı. Salladı, salladı yere koydu. Havadan yağmur yağdı. Yağmur suyunu içtiler.”

Abdülkadir İnan “Eski Türk Dini Tarihi” adlı kitabında “El-Lügat’ün Neviyye” isimli eski bir lügatta “Yada Taşı” hakkında şöyle bir açıklamanın yapılmış olduğunu yazar:
“Yağmur boncuğu derler bir nesnedir ki, ona kurban kanı sürülmekle yağmur yağar.”

Bu gizemli taşla ilgili elimizdeki tüm bilgileri yan yana getirdiğimizde, onun kullanım metotları olarak; taşın su içine konulduğu, suyun üzerine asıldığı, birbirine sürtüldüğü veya taşın sağa sola hareket ettirilerek sallandığını görüyoruz.

Bu konuda günümüze kadar gelen Farsça bir şiir Yada Taşının kullanılmasıyla ilgili önemli çağrışımları beraberinde getirmektedir:

“Şekilli bir taştır ki, her ne zaman ona dua edilse göğü yarar ve çokça bulut ve yağmur getirir, bu iş Türkler arasında yaygındır.”

Bu anlatımlardan taşın çalışma prensibiyle, düşünce enerjisinin onu yönlendirmesi arasında çok sıkı bir bağ olduğu anlaşılıyor. Demek ki, düşüncelerle yönlendirilebilen bir maddesel özelliği olan bir taşla karşı karşıya bulunmaktayız.

Bu taşın en son hangi tarihe kadar kullanıldığı tam olarak bilinmiyor ama bu taştan Osmanlıların da haberdar olduklarını yine tarihi belgelerden anlıyoruz. Şaban Şifaî’nin IV. Mehmet’e yazdığı “Risâle-i Şifâiyye Fi Beycini Enva-i Ahcar” isimli eserinin 14 sayfası bu taşla ilgili önemli anlatımlar içerir:

“Hiç bulut olmadığı halde Yada Taşı ile yapılan işlemden iki saat sonra bulutlar gökyüzünde görülmeye başlar ve ardından bereketli yağmurlar yağar. Ne kadar gerekiyorsa ihtiyaç olunan kadarıyla yağmuru yağdırmak Yadacı’nın hünerine bağlıdır.

Taşlar farklı renklere sahip olabilmektedir. Genellikle siyaha çalan toprak renginde olup üzerinde kırmızı noktalar vardır. Beyaz olup üzerlerinde kırmızı noktalar olanlara da rastlanmıştır. Büyüklükleri bir kuş yumurtası kadardır.”

Kaşgarlı Mahmut’un verdiği bilgilerle, bu anlatımlar büyük bir paralellik gösterir. Kaşgarlı Mahmut söz konusu taşın iki türlü olduğunu ve bazı yörelerde birine “Örünk Kaş” diğerine ise “Kara Kaş” denildiğinden bahseder. Örünk sözcüğünün Doğu Türk Lehçesinde ak yani beyaz anlanına geldiğini de hatırlattıktan sonra özetimize devam edelim…

Dolu afetinde tarlaları korumak için taş yüksekçe bir yere asılır ve ona dokunulmaz. Onu ancak bu işin sırrını bilen Yadacılar kullanabilir. Taşların birbirlerine sürtülmesi ve bir tas suyun içine taşın atılması ile bu işlemler uygulanır. Ancak bu işlemleri sırrı bilen kimselerin (Yadacılar’ın) yapması gerekir. Aksi takdirde arzu edilen sonuca ulaşılmaz. Taşı suya atmak yeterli değildir.

Bu anlatımlar da taşın kullanınn ile ilgili yukarıdaki tespitlerimizi doğrular niteliktedir. Ayrıca bu taşın sadece kullanım metodunu bilenlerin elinde işe yaradığını anlatması da önemlidir.

Şimdi bu taşın gerekli metotlara uyulmadan kullanıldığında ne tür sonuçları beraberinde getireceğini gösteren; 13. Yüzyıl’da yaşanan ve tarihi kayıtlara geçen bir olayı sizlerle paylaşmak istiyorum:

Velaşgerd önüne gelince yöredeki halk bize şiddetli sıcak, kuraklık ve hayvanları rahatsız eden sineklerden çok şikayet ettiklerini bildirdiler. Bunun üzerine taşlarla yağmur yağdırmaya karar verildi. Merasimi bizzat Sultan idare ediyordu.

“İlk başta ben buna inanmıyordum. Fakat sonradan bunun birçok tecrübelerle gerçek olduğuna gözlerimle şahit oldum.” diyen S.A. Nesevi olayın gelişimini şöyle anlatmaya devam ediyor:

Bu kez de geceli gündüzlü, ardı arkası kesilmeden yağan yağmurdan halk şikayet etmeye başladı . Yağmur sihri yapıldığına halk pişman oldu. O kadar çok yağmur yağdı ki, her taraf çamur ve bataklığa döndü. Sultan’ın çadırına bile girilmez oldu. Yağmur dinmek bilmiyordu. Sel ne var yoksa her şeyi mahvetti. Bir ara sütninesinin Sultan’a şunları söylediğini işittim:

“Sen bir hüdâvent alemsin… Fakat yağmur yağdırmakta değil… Çünkü böyle bir tufan çıkartmakla hata ettin… Senin yerinde başka birisi olsaydı bunu yapmazdı, sadece elverecek kadar yağdırırdı”

Bu tür taşların yanlış kullanımının ne tür sonuçlar doğuracağını göstermesi bakımından yukarıdaki tarihi kayıtlar son derece önemlidir. Kaldı ki, bu taşların Atlantis’te kullanılanların küçük birer örnekleri olduğu düşünülecek olursa, Atlantis’teki bu tür taşlardan oluşan devasa enerji merkezlerinin negatif alandaki kullanımının, nasıl büyük bir doğal afetler zincirine neden olduğu sanırım daha iyi anlaşılacaktır.

Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 03.04.17, 12:41
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 21.12.16
Mesajlar: 10,466
Etiketlendiği Mesaj: 1587 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Emeğine sağlık teşekkürler.

__________________
Kaybettiklerim arasında en çok kendimi özledim, oysa ne güzel gülerdim..
Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 15.05.18, 01:35
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 28.04.15
Bulunduğu yer: Nefes Aldığım Yerde
Mesajlar: 14,873
Etiketlendiği Mesaj: 900 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Sayın madlen, konu paylaşımınız için teşekkür ederiz.

.
__________________
Sözün kıymetini '' Lal'' olandan,
Ekmeğini kıymetini ''Aç '' olandan,
Aşkın kıymetini ''Hiç'' olandan öğren..

Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Etiketler
efsanesi, tasi, yada


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevap Son Mesaj
Çengelli iğneler, metaller ve yansıtıcı malzemeler madrascal Sorularınız 32 31.08.22 16:57
Doğal taşlar büyü ve nazar bozarmı zeylan Sorularınız 3 04.05.22 20:53
Evden Kedi yada Köpek maması şeyler çıkıyor gmutlu840 Sorularınız 3 08.12.20 22:40
Korona (Covid19) Tedavisi ! Torlak Alternatif Tıp ve Bitkiler 1 02.11.20 11:20
Kahinlerin Mistik Taşı Olan Melek Taşı Och ilginç konular & Teoriler 2 20.08.20 00:15


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 19:46.


Powered by vBulletin® Version 3.8.5
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
HavasOkulu.Com
Havasokulu.com appears to be a website focused on "Havas ilmi," which involves various metaphysical and spiritual practices such as vefk (amulets), tılsım (talismans), bağlama (binding spells), celb (attraction spells), nazar (evil eye protection), rukye (healing through prayer), and other related topics like hadim, hüddam, and tasavvuf (Sufism). The site offers content related to personal development, metaphysical studies, and secretive or esoteric knowledge.

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147