insanların ve cinlerin müftüsü
Evliya Çelebi (ö. 1095/1684) meşhur “Seyahatnâme”sinde Edirne’deki “Kemal Paşazade Medresesi” hakkında şöyle garip bir hikâye anlatır:
(1483) tarihinde Kemal Paşazade Ahmed Çelebi, ilim talebesi iken Edime şehrine gelerek bu medresenin müderrisinden, yerleşecek bir oda ister. Müderris:-“Molla! Medresemizde ancak boş bir oda vardır, onu da cinler ele geçirmişlerdir. O hücreye kim girdi ise sabaha ölüsü dışarı çıkar!” diyerek tehlikeyi bildirir.Fakat Kemal Paşazade’nin isteğinde ısrar etmesi üzerine müderris,-“Molla! ahiret hakkını helal eyle!” diyerek odanın anahtarını ona teslim eder.Molla ise “Bismillah!” diyerek hücrenin kapısını açar ve postuna oturur. Akşamdan sonra kapıcılar ve müderris, kapının önüne eski adetleri gibi bir teneşir, bir tabut ve diğer cenaze malzemelerini hazırlayıp bırakırlar.Gece yarısında Kemal Paşazade dersle meşgul iken duvarın kıble tarafı ikiye ayrılır (öyle görünür). Elinde sevimli, genç bir evladıyla bir ihtiyar ortaya çıkar. Selam ve sohbetten sonra ihtiyar:-“Ey oğul! Bu evladımı sana Allah emaneti veririm. Buna ilim öğretip namazın şartlarını belletesin..” deyip gider.Kemal Paşazade besmele ile o temiz çocuğa biraz Kur’an dersi verip kendi işiyle meşgul olur.Sabahtan önce yine duvardan o ihtiyar ortaya çıkarak söze başlar: “Ey oğul! Allah senden razı olsun, iki cihan saadetine nail olasın. Ben cinlerin melikleri ‘nden Asfail’im. Her zaman bu odaya gelip yerleşenlere bu evladımı emanet verip giderim. Onlar ise emanete hiyanet edip evladıma el uzatırlar. Ben de onları öldürürüm. Şimdiden sonra sana bütün garip ve acayip ilimlerin yolu açılsın, müfti’s-sakaleyn (insan ve cinlerin müftüsü) olasın.” dedikten sonra dualar ederek yine çocuğuyla duvara girip kaybolur.Kemal Paşazade sabah dışarı çıkınca görür ki, cemaat hazır olup su ısıtmışlar. Kemal Paşazade’yi görünce hayrete düşerek Allah’a şükrederler. O ise sırrını açıklamadan bu hücrede ilim tahsilini tamamlayıp asrının önemli alim ve fâzılı olarak sonunda gerçekten insanların ve cinlerin müftüsü olur. Bu zatın yükselmesine sebep, Edirne’deki bu medrese odası olmuştur.
Evliya Çelebi Seyahatnamesi (istanbul 2006), 3/250-51.
|