Rukye (muska) yi demir, iplik veya Mührü Süleyman ile yapmak mekruhtur. - Havas Okulu
 

Go Back   Havas Okulu > islam & Tasavvuf > islam & islami Konular > Fıkıh Soru ve Cevaplar

Acil işlemleriniz için instagram: @HavasOkulu
Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
  #1  
Alt 10.03.21, 19:02
 
Üyelik tarihi: 20.11.19
Bulunduğu yer: aydın
Mesajlar: 178
Etiketlendiği Mesaj: 9 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart Rukye (muska) yi demir, iplik veya Mührü Süleyman ile yapmak mekruhtur.

Rukye (muska) yi demir, iplik veya Mührü Süleyman ile yapmak mekruhtur.
(S. Ebediyye 699 - D. Meselelerimiz C.2 S.317)

Rükye bir şeyler okuyup üfleme veya bu maksatla yazılı kâğıtları üst¬te taşımak demektir. Rukye birçok maksat için taşınır. Kimi hastalıkları¬na şifa, kimi korkudan emniyet, kimi nazardan korunma, kimi karısının veya kocasının kendisini sevmesi için (tivele) için, kimi işlerinin rast git-me¬si için, kimi rızkının açılması için taşır velhasıl bin bir maksat için muska taşınır. Ancak bu yazılan muskaların maksadı ve nasıl yazıldığı çok önemlidir. Yukarıda say-dığımız bütün gayeler için muska yazılır ve takınır, ancak karı ile kocanın arasını yapmak için yazılan ve adına tivele denilen veya şirinlik muskası denilen muska çeşidi İslam’a göre ya¬saktır ve haramdır.
Şunu akıldan çıkarmamak gerekir ki bu rukye densin, muska densin, tivele densin sihir densin ilaç densin adına her ne denirse densin bunlar ancak Allah isterse tutar.
وعن عليّ رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]كَانَ رَسُولُ اللّهِ # إذَا أتى مَرِيضاً، أوْ أُتِىَ بِهِ إلَيْهِ قَالَ: أذْهِبِ الْبَاسَ رَبَّ النَّاسِ، وَاشْفِ أنْتَ الشَّافِى، َ شِفَاءَ إَّ شِفَاؤُكَ، شِفَاءً َ يُغَادِرُ سَقَماً[.
Hz. Ali (radıyallahu anh) anlatıyor:
“Rasûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bir hastaya geldiği veya kendisine bir hasta getirildiği zaman şu duayı okur-du: "Ey insanların Rabbi, acıyı gider, şifa ver, sen Şâfisin. Senin şifandan başka şifa yoktur. Senden hiçbir hastalığı hariç tutmayan şifa istiyoruz." (Tirmizî, Daavât 122, (3560) Buhârî' (Mardâ 20, Tıbb 39)
Peygamberimiz (s.a.v) "İlaçların en iyisi Kur’an-ı Ke-rim¬dir, " buyurarak, bizzat Kur'anı Kerimde aynı şekilde yani "Biz Kur’anı mü'minler için şifa ve rahmet olsun diye indirdik." buyurarak ayetler ile şifa aramanın mümkün ve hatta önemli olduğunu beyan etmektedir.
Peygamberimiz (s.a.v): "Temime ve tive1e şirktir." Bu-yurmuştur.
Temime: Na¬zarlık gibi bir şeyi, taşı veya kemiği taşımaya denir.
وعن عيسى بن حمزة قال: ]دَخَلْتُ عَلى عَبْدِاللّهِ بْنِ عُكَيْمٍ رَضِيَ اللّهُ عَنْه وَبِهِ حُمْرَةٌ، فَقُلْتُ: أَ تُعَلِّقُ تَمِيمَةً؟ فقَالَ: نَعُوذُ بِاللّهِ مِنْ ذلِكَ. قَالَ رَسُولُ اللّهِ #: مَنْ تَعَلَّقَ شَيْئاً وُكِلَ إلَيْهِ[.
İsa İbnu Hamza (rahimehullah) anlatıyor: "Abdullah İbnu Ukeym (radıyallahu anh)'ın yanına girdim. Kendisinde kızıllık vardı. "Temîme (muska) takmıyor mu-sun?" diye sordum. Bana şu cevabı verdi: "Bundan Allah'a sığınırım. Zira Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) şöyle buyurmuştu: "Kim bir şey takınırsa, ona havale edilir." (Tirmizî, Tıbb 24, (2073)
Tivele; İse karıkocanın birbirini sevmesi ve aralarında şirinlik olması için yazılan ve taşınan şeydir.
وعن ابن مسعود رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]سَمِعْتُ رَسُولَ اللّهِ # يَقُولُ: إنَّ في الرُّقَى وَالتَّمَائِمِ وَالتِّوَلَةِ شِرْكاً، فقَالَتِ امْرَأةٌ: َ تَقُولُوا هذَا لَقَدْ كَانَتْ عَيْنِى تَقْذِفُ فَكُنْتُ أخْتَلِفُ إلى فَُنٍ الْيَهُودِىِّ فَيْرقِينِى فَتَسْكُنُ. قَالَ: عَبْدُاللّهِ رَضِيَ اللّهُ عَنْه: إنَّمَا ذلِكَ عَمَلُ الشَّيْطَانِ، كَانَ يَنْخُسُهَا بِيَدِهِ، فإذَا رَقَاكِ كَفَّ عَنْهَا. إنَّمَا كَانَ يَكْفِيكِ أنْ تَقُولِى كَمَا كَانَ رَسُولُ اللّه #: يَقُولُ: أذْهِبِ الْبَاسَ رَبَّ النَّاس أَشْفِ أنْتَ الشَّافِى، َ شِفَاءَ إَّ شِفَاؤُكَ شِفَاءً َ يُغَادِرُ سَقَماً[ .
“ İbnu Mes'ud (radıyallahu anh) anlatıyor:
“ Rasûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) 'ı işittim, diyordu ki: "Rukyelerde, temîmelerde (muskalarda), tivelelerde (muhabbet muskası) bir nevi şirk vardır." Bunu işiten bir kadın atılarak, (İbnu Mes'ud'a): "Böyle söylemeyin, benim gözüm ağrıyordu. Falan yahudiye gittim geldim. O bana rukye yaptı. Ağrım kesildi" dedi. Abdullah İbnu Mes'ud (radıyallahu anh) tereddüt etmeden, "Bu (ağrı) şeytanın i-şiydi, o eliyle dürtüyordu, sana rukye yapılınca vazgeçti. Bu durumda sana Rasulullah (aleyhissalâtu vesselâm) gibi, şöyle söylemen kâfidir: "Ezhibi'lbâs Rabbe'nnâs eşfi en-te'şŞâfi, Lâ şifâe illâ şifâuke, şifâen lâ yuğâdiru saka-men. (Ey insanların Rabbi, acıyı gider, şifa ver, sen Şâfi-sin. Senin şifandan başka bir şifa yoktur, hiçbir hastalık bırakmayan bir şifa istiyorum." (Ebu Dâvud, Tıbb 17, (3883)
وعن ابن مسعود رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]سَمِعْتُ رَسُولَ اللّهِ # يَقُولُ: إنَّ في الرُّقَى وَالتَّمَائِمِ وَالتِّوَلَةِ شِرْكاً،
“İbnu Mes'ud (radıyallahu anh) anlatıyor:
“ Rasûlullah(aleyhissalâtu vesselâm) 'ı işittim, diyordu ki: "Rukyelerde, temîmelerde (muskalarda) tivelelerde (muhabbet muskası) bir nevi şirk vardır." (İbrahim Canan, Kutubi Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/353354)
Demirle, tuz1a, iplik düğümlemekle veya mührü Süley-man ile ruk ye yap¬mak mekruhtur.
عن أبى هريرة رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]قالَ رَسُولُ اللّه #: مَنْ عَقَدَ عُقْدَةً ثُمَّ نَفَثَ فِيهَا فَقَدْ سَحَرَ، وَمَنْ سَحَرَ فَقَدْ أشْرَكَ، وَمَنْ تَعَلّقَ شَيْئاً وُكِلَ إلَيْهِ
Hz. Ebû Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Rasûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Kim (sihir maksadıyla) bir düğüm vurur sonra da onu üflerse sihir yapmış olur. Kim sihir yaparsa şirke düşer. Kim bir-şey asarsa, o astığı şeye havale edilir."( Nesâî, Tahrîm: 19, (7, 112); İbrahim Canan, Kutubi Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 8/95.)
Rukye okuyup üflemek veya üzerinde taşımak demek-tir. Ayeti kerime ile ve Rasulullah (s.a.v) dan gelen dualar ile rukye yapmağa "Ta’viz" denir. Ta'viz caizdir ve ina-nan, güvenen kimseye faide verir. Ta'viz yazılı muskayı (muşamba, naylon gibi su geçirmez şeylere) sarılı olarak cünübün taşıması veya helaya girilmesinin caiz olduğu Halebi'de yazılıdır.
عن عوف بن مالك رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]كُنَّا نَرْقِى فِي الْجَاهِلِيَّةِ، فَقُلْنَا: يَا رَسُولَ اللّهِ: كَيْفَ تَرَى فِى ذلِكَ؟ فقَالَ: اعْرضُوا عَلَيَّ رُقَاكُمْ، ثُمَّ قالَ: َ بَأسَ بِمَا لَيْسَ فِيهِ شِرْكٌ[.
Avf İbnu Mâlik (radıyallahu anh) anlatıyor: "Biz cahili-ye devrinde afsunlama yoluyla tedavide bulunurduk. Bu sebeple: "Ey Allah'ın Resûlü! Bu hususta ne dersiniz?" di-ye sorduk. Bize: "Okuduğunuz duaları bana arzedin baka-yım!" buyurdular. (Biz de okuyup arzettik. Dinledikten) sonra: "İçerisinde şirk olmayan dua ile rukye yapmada bir beis yoktur!" buyurdular." (Ebu Dâvud, Tıbb 18, (3886); Müslim, Selam 64, (2200)
وعن جابر رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]أرْخَصَ رَسُولُ اللّهِ # في رُقْيَةِ الحَيَّةِ لِبَنِى عَمْرِو بنِ حَزْمٍ، وَلَدَغَتْ رَجًُ مِنَّا وَنَحْنُ جُلُوسٌ
مَعَ رَسولِ اللّهِ # عَقْربٌ، فقَالَ رَجُلٌ يَا رَسُولَ اللّهِ: أَأَرْقِى؟ فقَالَ: مَنِ اسْتَطَاعَ مِنْكُمْ أنْ يَنْفَعَ أخَاهُ فَلْيَفْعَلْ[
Hz. Câbir (radıyallahu anh) anlatıyor:
“ Rasûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) Benî Amr İbni Hazm 'a yılana karşı rukye yapma ruhsatı tanıdı. Biz Rasu-lullah (aleyhissalâtu vesselâm) ile birlikte otururken biz-den bir kimseyi akrep soktu. Bir adam: "Ey Allah'ın Rasû-lü, buna rukye yapayım mı?" diye sordu: "Sizden kim kar-deşine faydalı olabilecekse hemen olsun" buyurdular." (Müslim, Selam 6061, (2198, 2199)
Yine nazara, yılan ve akrebe karşı rukye yapılabilir.
وعن أنس رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]أرْخَصَ لَنَا رَسُولُ اللّهِ # فِى الرُّقْيَا مِنَ الحُمَةِ، وَالْعَيْنِ، وَالنَّمْلَةِ[.
“Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor:
“Rasûlullah(aleyhissalâtu vesselâm) bize, zehire karşı, göz değmesine karşı, nemle kurduna karşı rukye yapma-mıza ruhsat tanıdı." (Müslim, Selam 58, (2196); Ebu Dâvud, Tıbb 18, (3889); Tirmizî, Tıbb 15, (2057)

Manası bilinmeyen veya küfre sebep olan rukyeyi oku-mağa "Efsun" denir. Bunu veya nazarlık denilen şeyleri kendi üzerinde taşımağa "Temime" de¬nir ."(Saadeti Ebediyye 699)
"Bilindiği gibi muska (nüsha, hamayil de denir) umumi-yetle muhtemel bir hastalıktan korunmak veya tedavi ama-cıyla yazılarak takınır. Çoğunlukla üçgen biçiminde me-şin, teneke, gümüş ve altın kaplar içine konarak boyuna asılır ya da kola takılır.
…..
Muskalara yalnızca ayet, hadis veya bir dua yazıldığı gibi Allahın, meleklerin, efsanevi kişilerin adları, anlaşıl-maz tılsımlı sözler, simgeler, yıldız işaretleri, rakamlar, ru-muz ve işaretler, insan ve hayvan resimleri ile garip harf şekilleri de yazılıp çizilmiştir. Sure, ayet, hadis ve dua¬nın yazıldığı muskalar İslam dönemine diğerleri ise, İslam’dan önceki ba¬tıl inanç ve hurafelere aittir.
…..
Binaenaleyh nazar, korku ve benzeri bazı psikolojik has-talıklar için sure, ayet, hadis ve duaları okumak ve yazıp taşımak caizdir.
Ancak bunun için bazı şartlar vardır. Bu şartları şöyle sı-ralamamız mümkündür.
1- Okunan ve yazılan şey sure, ayet, hadis veya manası an-laşılan dua ola¬cak.
2- Manası bilinmeyen bir takım isim, harf, resim ve işaret-ler kullanılma¬yacak. Buna göre yukarıda anlatılan ikinci çeşit muskalar İslam’a göre haram ve yasaktır.
3- Tıbbi tedavide olduğa gibi, burada da şifa verinin Allah olduğuna inanılacak. O'ndan başkasından hiçbir şey umul-mayacaktır. Nitekim Ebu Hüreyre (r.a) den rivayete göre Peygamberimiz (s.a.v) : "Her kim bir şeye takılırsa, yani bir menfaati olur veya zararı def eder diye gö¬nül takar, i-nanırsa veya o inanç ile muska ve nazarlık gibi bir şey ta-kı-nırsa, ona havale edilir. " buyurmuştur. Çünkü Allah’u Taalanın ihsanı olmadıkça hiç bir şeyin menfaati de zararı da olmaz.
4- Sevindirmek veya nefret ettirmek gibi, tedavi ile alakası olmayan şey¬ler için yapılmayacaktır.
Mesela :
Kadın, kocası sevmediği için sevsin diye muska yaptır-mak isterse, caiz değildir, haramdır. Dikkat edilecek diğer bir husus da muska yazarken veya yazdırırken, İslam’a muhalif olan her şeyden uzak durmak gerekir. Ölçü, İslam ve niyet Allahın rızası olmalıdır." (Dini Meselelerimiz C.2 S.317.318)

Tivele: Karı ile kocanın arasında bir sevginin doğması ü-midiyle okunan bir takım sihirli sözlerdir. Bunlar ya ipler üzerine okunur, yahutta kâğıt üzerine yazılarak ve bir ta-kım ameliyelerden sonra gayeye erişmeye çalışılır.
Ancak bu muska sihir içinse yani sevgi nefret, ayırma birleştirme veya hasta yapmak için yapılırsa haram olur. Sihir vardır ve gerçektir. İnkâr etmek bir şeyi değiştirmez. Herkese yapılabilir ve herkeste bundan zarar görebilir. Al-lah bütün sihirbazların ve bunlar gibilerin şerrinden koru-sun.)
Efendimize bile sihir yapılıyorsa gerisini varın siz düşü-nün.
وعن عائشة رَضِيَ اللّهُ عَنْها قالت: ]سُحِرَ رَسولُ اللّهِ # حَتَّى إنَّهُ لَيُخَيَّلُ إلَيْهِ أنَّهُ فَعَلَ الشَّىْءَ وَمَا فَعَلهُ. حَتَّى إذَا كانَ ذَاتَ يَوْمٍ وَهُوَ عِنْدِى دَعا اللّهَ ثُمَّ دَعَاهُ! ثُمَّ قالَ: أشَعَرْتِ يَا عَائِشَةُ أنَّ اللّهَ تَعالى قَدْ أفْتَانِى فِيمَا اسْتَفْتَيْتُهُ فِيهِ؟ قُلْتُ: وَمَا ذَاكَ يَا رسولَ اللّهِ؟ قالَ: جَاءَنِى رَجَُنِ فَقَعَدَ أحَدُهُمَا عِنْدَ رأسِى وَا خَرُ عِنْدَ رِجْلَىَّ فقَالَ أحَدُُهُمَا لِصَاحِبِهِ: مَا وَجَعُ الرَّجُلِ؟ قالَ: مَطْبُوبٌ. قالَ: وَمَنْ طَبَّهُ؟ قالَ: لَبِيدُ بنُ ا‘عْصَمِ الْيَهُودِىُّ مِنْ بَنِى زُرَيْقَ. قالَ: فِيمَاذَا؟ قالَ: في مُشْطٍ وَمُشَاطَةٍ وَجُفِّ طَلْعَةِ ذَكَرٍ. قالَ: فَأيْنَ هُوَ؟ قالَ: في بِئْرِ ذَرْوَانَ. فَذَهَبَ # في أُنَاسٍ مِنْ أصْحَابِهِ إلى الْبِئْرِ فَنَظَرَ إلَيْهَا وَعَلَيْهَا نَخْلٌ. ثُمَّ رَجَعَ إلى عَائِشَةَ فقَالَ. واللّهِ لَكأنَّ مَاءَهَا نُقَاعَةُ الحِنَّاءِ، وَلَكأَنَّ نَخْلَهَا رُؤُسُ الشّيَاطِينِ. قُلْتُ يَا رسُولَ اللّهِ: أفأَخْرَجْتَهُ؟ قالَ َ: أمَّا أنَا فَقَدْ عَافَانِى اللّهُ تَعَالى وَشَفَانِى وَخَشِيْتُ أنْ أُثِيرَ عَلى النَّاسِ مِنْهُ شَرّاً، وَأمَرَ بِهَا فَدُفِنَتْ[.
Hz. Âişe (radıyallâhu anhâ) anlatıyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) 'e (yahudîler tarafından) sihir ya-pıldı. Öyle ki, Rasûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) yapma-dığı bir şeyi yaptım vehmine düşüyordu. Bir gün benim yanımda iken Allah'a dua etti, sonra tekrar dua etti. Ve dedi ki:
"Ey Âişe, hissettin mi, sorduğum hususta Allah bana fetva verdi?"
"Hangi hususta Ey Allah'ın Rasûlü?" dedim.
"İki kişi bana gelip, biri başucumda, diğeri de ayak tara-fımda oturdu. Biri diğerine:
"Bu zatın rahatsızlığı nedir?" dedi. Öbürü:
"Büyüdür!" dedi. Önceki tekrar sordu:
"Kim büyüledi?" Diğeri:
"Lebîd İbnu'lA'sam adındaki Benî Züreykli bir Yahudî" diye cevap verdi. Öbürü:
"Büyüyü neye yaptı?" dedi. Arkadaşı:
"Bir tarakla saç döküntüsüne ve bir de erkek hurma tomur-cuğunun içine!" cevabını verdi. Diğeri:
"Pekala, şimdi nerede?" diye sordu. Arkadaşı:
"Zervân kuyusunda!" cevabını verdi."
Bunun üzerine Rasûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) Ashâbından bir grupla birlikte (radıyallâhu anhüm) kuyuya gitti, ona baktı, kuyunun üzerinde bir hurma vardı. Sonra benim yanıma dönüp:
"Ey Âişe! Allah'a yemin olsun, kuyunun suyu sanki kına ıslatılmış gibi (bulanık) ve (o kuyu ile sulanan) hurma a-ğaçlarının başları da sanki şeytanların başları gibiydi!" de-di. Ben:
"Ey Allah'ın Resûlü! Onu (kuyudan) çıkardın mı?" diye sordum.
"Hayır" dedi ve ilave etti:
"Bana gelince, Allah bana âfiyet lûtfetti ve şifa verdi. Ben ondan halka bir şer gelmesine sebep olmaktan korktum!"
Rasûlullah onun gömülmesini emretti ve yere gömüldü"
( Buhârî, Tıbb: 47, 49, 50, Cizye: 14, Edeb: 56; Müslim, Selâm: 43, (2189); İbrahim Canan, Kutubi Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 8/9798.)
وعن زيد بن أرقم رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]سُحِرَ النَّبىُّ # فَاشْتَكَى لذِلِكَ أيّاماً. فأتَاهُ جِبْرِيلُ فقََالَ إنَّ رَجًُ مِنَ اليَهُودِ سَحَرَكَ، عَقَدَ لَكَ عُقَداً في بِئْر كَذَا وَكَذَا. فَأرْسَلَ رَسُولُ اللّهِ # عَلِيّاً رَضِيَ اللّهُ عَنْه. فَاسْتَخْرَجَهَا فَحَلَّهَا. فقَامَ # كَأنَّما نَشِطَ مِنْ عِقَالٍ. فَمَا ذََكَرََ ذلِكَ الْيَهُودِىِّ وََ رَآهُ في وَجْهِهِ قَطّ[
Zeyd İbnu Erkam (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Rasûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a sihir yapıldı. Bu yüzden günlerce hasta düştü. Sonunda Cebrâil aleyhisse-lâm gelerek :
"Seni yahudilerden bir adam sihirledi. Yaptığı sihir düğü-münü falanca kuyuya attı" dedi. Rasûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) Hz. Ali (radıyallâhu anh)'yi (bu maksadla ora-ya) gönderdi. Ali (radıyallâhu anh) düğümü oradan çıkarıp çözdü. (Sihir çözülünce) Aleyhissalâtu vesselâm, bağdan kurtulmuş gibi kendine geldi. Rasûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bunu, o yahudîye zikretmedi ve onun yüzünü de hiç görmedi." (Nesâî, Tahrîm: 20, (7, 112113.); İbrahim Canan, Kutubi Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 8/100.)

Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 12.03.21, 20:40
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 13.06.20
Bulunduğu yer: Istanbul
Mesajlar: 1,052
Etiketlendiği Mesaj: 61 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
Ayhanhoca Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Rukye (muska) yi demir, iplik veya Mührü Süleyman ile yapmak mekruhtur.
(S. Ebediyye 699 - D. Meselelerimiz C.2 S.317)

Rükye bir şeyler okuyup üfleme veya bu maksatla yazılı kâğıtları üst¬te taşımak demektir. Rukye birçok maksat için taşınır. Kimi hastalıkları¬na şifa, kimi korkudan emniyet, kimi nazardan korunma, kimi karısının veya kocasının kendisini sevmesi için (tivele) için, kimi işlerinin rast git-me¬si için, kimi rızkının açılması için taşır velhasıl bin bir maksat için muska taşınır. Ancak bu yazılan muskaların maksadı ve nasıl yazıldığı çok önemlidir. Yukarıda say-dığımız bütün gayeler için muska yazılır ve takınır, ancak karı ile kocanın arasını yapmak için yazılan ve adına tivele denilen veya şirinlik muskası denilen muska çeşidi İslam’a göre ya¬saktır ve haramdır.
Şunu akıldan çıkarmamak gerekir ki bu rukye densin, muska densin, tivele densin sihir densin ilaç densin adına her ne denirse densin bunlar ancak Allah isterse tutar.
وعن عليّ رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]كَانَ رَسُولُ اللّهِ # إذَا أتى مَرِيضاً، أوْ أُتِىَ بِهِ إلَيْهِ قَالَ: أذْهِبِ الْبَاسَ رَبَّ النَّاسِ، وَاشْفِ أنْتَ الشَّافِى، َ شِفَاءَ إَّ شِفَاؤُكَ، شِفَاءً َ يُغَادِرُ سَقَماً[.
Hz. Ali (radıyallahu anh) anlatıyor:
“Rasûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bir hastaya geldiği veya kendisine bir hasta getirildiği zaman şu duayı okur-du: "Ey insanların Rabbi, acıyı gider, şifa ver, sen Şâfisin. Senin şifandan başka şifa yoktur. Senden hiçbir hastalığı hariç tutmayan şifa istiyoruz." (Tirmizî, Daavât 122, (3560) Buhârî' (Mardâ 20, Tıbb 39)
Peygamberimiz (s.a.v) "İlaçların en iyisi Kur’an-ı Ke-rim¬dir, " buyurarak, bizzat Kur'anı Kerimde aynı şekilde yani "Biz Kur’anı mü'minler için şifa ve rahmet olsun diye indirdik." buyurarak ayetler ile şifa aramanın mümkün ve hatta önemli olduğunu beyan etmektedir.
Peygamberimiz (s.a.v): "Temime ve tive1e şirktir." Bu-yurmuştur.
Temime: Na¬zarlık gibi bir şeyi, taşı veya kemiği taşımaya denir.
وعن عيسى بن حمزة قال: ]دَخَلْتُ عَلى عَبْدِاللّهِ بْنِ عُكَيْمٍ رَضِيَ اللّهُ عَنْه وَبِهِ حُمْرَةٌ، فَقُلْتُ: أَ تُعَلِّقُ تَمِيمَةً؟ فقَالَ: نَعُوذُ بِاللّهِ مِنْ ذلِكَ. قَالَ رَسُولُ اللّهِ #: مَنْ تَعَلَّقَ شَيْئاً وُكِلَ إلَيْهِ[.
İsa İbnu Hamza (rahimehullah) anlatıyor: "Abdullah İbnu Ukeym (radıyallahu anh)'ın yanına girdim. Kendisinde kızıllık vardı. "Temîme (muska) takmıyor mu-sun?" diye sordum. Bana şu cevabı verdi: "Bundan Allah'a sığınırım. Zira Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) şöyle buyurmuştu: "Kim bir şey takınırsa, ona havale edilir." (Tirmizî, Tıbb 24, (2073)
Tivele; İse karıkocanın birbirini sevmesi ve aralarında şirinlik olması için yazılan ve taşınan şeydir.
وعن ابن مسعود رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]سَمِعْتُ رَسُولَ اللّهِ # يَقُولُ: إنَّ في الرُّقَى وَالتَّمَائِمِ وَالتِّوَلَةِ شِرْكاً، فقَالَتِ امْرَأةٌ: َ تَقُولُوا هذَا لَقَدْ كَانَتْ عَيْنِى تَقْذِفُ فَكُنْتُ أخْتَلِفُ إلى فَُنٍ الْيَهُودِىِّ فَيْرقِينِى فَتَسْكُنُ. قَالَ: عَبْدُاللّهِ رَضِيَ اللّهُ عَنْه: إنَّمَا ذلِكَ عَمَلُ الشَّيْطَانِ، كَانَ يَنْخُسُهَا بِيَدِهِ، فإذَا رَقَاكِ كَفَّ عَنْهَا. إنَّمَا كَانَ يَكْفِيكِ أنْ تَقُولِى كَمَا كَانَ رَسُولُ اللّه #: يَقُولُ: أذْهِبِ الْبَاسَ رَبَّ النَّاس أَشْفِ أنْتَ الشَّافِى، َ شِفَاءَ إَّ شِفَاؤُكَ شِفَاءً َ يُغَادِرُ سَقَماً[ .
“ İbnu Mes'ud (radıyallahu anh) anlatıyor:
“ Rasûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) 'ı işittim, diyordu ki: "Rukyelerde, temîmelerde (muskalarda), tivelelerde (muhabbet muskası) bir nevi şirk vardır." Bunu işiten bir kadın atılarak, (İbnu Mes'ud'a): "Böyle söylemeyin, benim gözüm ağrıyordu. Falan yahudiye gittim geldim. O bana rukye yaptı. Ağrım kesildi" dedi. Abdullah İbnu Mes'ud (radıyallahu anh) tereddüt etmeden, "Bu (ağrı) şeytanın i-şiydi, o eliyle dürtüyordu, sana rukye yapılınca vazgeçti. Bu durumda sana Rasulullah (aleyhissalâtu vesselâm) gibi, şöyle söylemen kâfidir: "Ezhibi'lbâs Rabbe'nnâs eşfi en-te'şŞâfi, Lâ şifâe illâ şifâuke, şifâen lâ yuğâdiru saka-men. (Ey insanların Rabbi, acıyı gider, şifa ver, sen Şâfi-sin. Senin şifandan başka bir şifa yoktur, hiçbir hastalık bırakmayan bir şifa istiyorum." (Ebu Dâvud, Tıbb 17, (3883)
وعن ابن مسعود رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]سَمِعْتُ رَسُولَ اللّهِ # يَقُولُ: إنَّ في الرُّقَى وَالتَّمَائِمِ وَالتِّوَلَةِ شِرْكاً،
“İbnu Mes'ud (radıyallahu anh) anlatıyor:
“ Rasûlullah(aleyhissalâtu vesselâm) 'ı işittim, diyordu ki: "Rukyelerde, temîmelerde (muskalarda) tivelelerde (muhabbet muskası) bir nevi şirk vardır." (İbrahim Canan, Kutubi Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/353354)
Demirle, tuz1a, iplik düğümlemekle veya mührü Süley-man ile ruk ye yap¬mak mekruhtur.
عن أبى هريرة رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]قالَ رَسُولُ اللّه #: مَنْ عَقَدَ عُقْدَةً ثُمَّ نَفَثَ فِيهَا فَقَدْ سَحَرَ، وَمَنْ سَحَرَ فَقَدْ أشْرَكَ، وَمَنْ تَعَلّقَ شَيْئاً وُكِلَ إلَيْهِ
Hz. Ebû Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Rasûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Kim (sihir maksadıyla) bir düğüm vurur sonra da onu üflerse sihir yapmış olur. Kim sihir yaparsa şirke düşer. Kim bir-şey asarsa, o astığı şeye havale edilir."( Nesâî, Tahrîm: 19, (7, 112); İbrahim Canan, Kutubi Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 8/95.)
Rukye okuyup üflemek veya üzerinde taşımak demek-tir. Ayeti kerime ile ve Rasulullah (s.a.v) dan gelen dualar ile rukye yapmağa "Ta’viz" denir. Ta'viz caizdir ve ina-nan, güvenen kimseye faide verir. Ta'viz yazılı muskayı (muşamba, naylon gibi su geçirmez şeylere) sarılı olarak cünübün taşıması veya helaya girilmesinin caiz olduğu Halebi'de yazılıdır.
عن عوف بن مالك رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]كُنَّا نَرْقِى فِي الْجَاهِلِيَّةِ، فَقُلْنَا: يَا رَسُولَ اللّهِ: كَيْفَ تَرَى فِى ذلِكَ؟ فقَالَ: اعْرضُوا عَلَيَّ رُقَاكُمْ، ثُمَّ قالَ: َ بَأسَ بِمَا لَيْسَ فِيهِ شِرْكٌ[.
Avf İbnu Mâlik (radıyallahu anh) anlatıyor: "Biz cahili-ye devrinde afsunlama yoluyla tedavide bulunurduk. Bu sebeple: "Ey Allah'ın Resûlü! Bu hususta ne dersiniz?" di-ye sorduk. Bize: "Okuduğunuz duaları bana arzedin baka-yım!" buyurdular. (Biz de okuyup arzettik. Dinledikten) sonra: "İçerisinde şirk olmayan dua ile rukye yapmada bir beis yoktur!" buyurdular." (Ebu Dâvud, Tıbb 18, (3886); Müslim, Selam 64, (2200)
وعن جابر رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]أرْخَصَ رَسُولُ اللّهِ # في رُقْيَةِ الحَيَّةِ لِبَنِى عَمْرِو بنِ حَزْمٍ، وَلَدَغَتْ رَجًُ مِنَّا وَنَحْنُ جُلُوسٌ
مَعَ رَسولِ اللّهِ # عَقْربٌ، فقَالَ رَجُلٌ يَا رَسُولَ اللّهِ: أَأَرْقِى؟ فقَالَ: مَنِ اسْتَطَاعَ مِنْكُمْ أنْ يَنْفَعَ أخَاهُ فَلْيَفْعَلْ[
Hz. Câbir (radıyallahu anh) anlatıyor:
“ Rasûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) Benî Amr İbni Hazm 'a yılana karşı rukye yapma ruhsatı tanıdı. Biz Rasu-lullah (aleyhissalâtu vesselâm) ile birlikte otururken biz-den bir kimseyi akrep soktu. Bir adam: "Ey Allah'ın Rasû-lü, buna rukye yapayım mı?" diye sordu: "Sizden kim kar-deşine faydalı olabilecekse hemen olsun" buyurdular." (Müslim, Selam 6061, (2198, 2199)
Yine nazara, yılan ve akrebe karşı rukye yapılabilir.
وعن أنس رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]أرْخَصَ لَنَا رَسُولُ اللّهِ # فِى الرُّقْيَا مِنَ الحُمَةِ، وَالْعَيْنِ، وَالنَّمْلَةِ[.
“Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor:
“Rasûlullah(aleyhissalâtu vesselâm) bize, zehire karşı, göz değmesine karşı, nemle kurduna karşı rukye yapma-mıza ruhsat tanıdı." (Müslim, Selam 58, (2196); Ebu Dâvud, Tıbb 18, (3889); Tirmizî, Tıbb 15, (2057)

Manası bilinmeyen veya küfre sebep olan rukyeyi oku-mağa "Efsun" denir. Bunu veya nazarlık denilen şeyleri kendi üzerinde taşımağa "Temime" de¬nir ."(Saadeti Ebediyye 699)
"Bilindiği gibi muska (nüsha, hamayil de denir) umumi-yetle muhtemel bir hastalıktan korunmak veya tedavi ama-cıyla yazılarak takınır. Çoğunlukla üçgen biçiminde me-şin, teneke, gümüş ve altın kaplar içine konarak boyuna asılır ya da kola takılır.
…..
Muskalara yalnızca ayet, hadis veya bir dua yazıldığı gibi Allahın, meleklerin, efsanevi kişilerin adları, anlaşıl-maz tılsımlı sözler, simgeler, yıldız işaretleri, rakamlar, ru-muz ve işaretler, insan ve hayvan resimleri ile garip harf şekilleri de yazılıp çizilmiştir. Sure, ayet, hadis ve dua¬nın yazıldığı muskalar İslam dönemine diğerleri ise, İslam’dan önceki ba¬tıl inanç ve hurafelere aittir.
…..
Binaenaleyh nazar, korku ve benzeri bazı psikolojik has-talıklar için sure, ayet, hadis ve duaları okumak ve yazıp taşımak caizdir.
Ancak bunun için bazı şartlar vardır. Bu şartları şöyle sı-ralamamız mümkündür.
1- Okunan ve yazılan şey sure, ayet, hadis veya manası an-laşılan dua ola¬cak.
2- Manası bilinmeyen bir takım isim, harf, resim ve işaret-ler kullanılma¬yacak. Buna göre yukarıda anlatılan ikinci çeşit muskalar İslam’a göre haram ve yasaktır.
3- Tıbbi tedavide olduğa gibi, burada da şifa verinin Allah olduğuna inanılacak. O'ndan başkasından hiçbir şey umul-mayacaktır. Nitekim Ebu Hüreyre (r.a) den rivayete göre Peygamberimiz (s.a.v) : "Her kim bir şeye takılırsa, yani bir menfaati olur veya zararı def eder diye gö¬nül takar, i-nanırsa veya o inanç ile muska ve nazarlık gibi bir şey ta-kı-nırsa, ona havale edilir. " buyurmuştur. Çünkü Allah’u Taalanın ihsanı olmadıkça hiç bir şeyin menfaati de zararı da olmaz.
4- Sevindirmek veya nefret ettirmek gibi, tedavi ile alakası olmayan şey¬ler için yapılmayacaktır.
Mesela :
Kadın, kocası sevmediği için sevsin diye muska yaptır-mak isterse, caiz değildir, haramdır. Dikkat edilecek diğer bir husus da muska yazarken veya yazdırırken, İslam’a muhalif olan her şeyden uzak durmak gerekir. Ölçü, İslam ve niyet Allahın rızası olmalıdır." (Dini Meselelerimiz C.2 S.317.318)

Tivele: Karı ile kocanın arasında bir sevginin doğması ü-midiyle okunan bir takım sihirli sözlerdir. Bunlar ya ipler üzerine okunur, yahutta kâğıt üzerine yazılarak ve bir ta-kım ameliyelerden sonra gayeye erişmeye çalışılır.
Ancak bu muska sihir içinse yani sevgi nefret, ayırma birleştirme veya hasta yapmak için yapılırsa haram olur. Sihir vardır ve gerçektir. İnkâr etmek bir şeyi değiştirmez. Herkese yapılabilir ve herkeste bundan zarar görebilir. Al-lah bütün sihirbazların ve bunlar gibilerin şerrinden koru-sun.)
Efendimize bile sihir yapılıyorsa gerisini varın siz düşü-nün.
وعن عائشة رَضِيَ اللّهُ عَنْها قالت: ]سُحِرَ رَسولُ اللّهِ # حَتَّى إنَّهُ لَيُخَيَّلُ إلَيْهِ أنَّهُ فَعَلَ الشَّىْءَ وَمَا فَعَلهُ. حَتَّى إذَا كانَ ذَاتَ يَوْمٍ وَهُوَ عِنْدِى دَعا اللّهَ ثُمَّ دَعَاهُ! ثُمَّ قالَ: أشَعَرْتِ يَا عَائِشَةُ أنَّ اللّهَ تَعالى قَدْ أفْتَانِى فِيمَا اسْتَفْتَيْتُهُ فِيهِ؟ قُلْتُ: وَمَا ذَاكَ يَا رسولَ اللّهِ؟ قالَ: جَاءَنِى رَجَُنِ فَقَعَدَ أحَدُهُمَا عِنْدَ رأسِى وَا خَرُ عِنْدَ رِجْلَىَّ فقَالَ أحَدُُهُمَا لِصَاحِبِهِ: مَا وَجَعُ الرَّجُلِ؟ قالَ: مَطْبُوبٌ. قالَ: وَمَنْ طَبَّهُ؟ قالَ: لَبِيدُ بنُ ا‘عْصَمِ الْيَهُودِىُّ مِنْ بَنِى زُرَيْقَ. قالَ: فِيمَاذَا؟ قالَ: في مُشْطٍ وَمُشَاطَةٍ وَجُفِّ طَلْعَةِ ذَكَرٍ. قالَ: فَأيْنَ هُوَ؟ قالَ: في بِئْرِ ذَرْوَانَ. فَذَهَبَ # في أُنَاسٍ مِنْ أصْحَابِهِ إلى الْبِئْرِ فَنَظَرَ إلَيْهَا وَعَلَيْهَا نَخْلٌ. ثُمَّ رَجَعَ إلى عَائِشَةَ فقَالَ. واللّهِ لَكأنَّ مَاءَهَا نُقَاعَةُ الحِنَّاءِ، وَلَكأَنَّ نَخْلَهَا رُؤُسُ الشّيَاطِينِ. قُلْتُ يَا رسُولَ اللّهِ: أفأَخْرَجْتَهُ؟ قالَ َ: أمَّا أنَا فَقَدْ عَافَانِى اللّهُ تَعَالى وَشَفَانِى وَخَشِيْتُ أنْ أُثِيرَ عَلى النَّاسِ مِنْهُ شَرّاً، وَأمَرَ بِهَا فَدُفِنَتْ[.
Hz. Âişe (radıyallâhu anhâ) anlatıyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) 'e (yahudîler tarafından) sihir ya-pıldı. Öyle ki, Rasûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) yapma-dığı bir şeyi yaptım vehmine düşüyordu. Bir gün benim yanımda iken Allah'a dua etti, sonra tekrar dua etti. Ve dedi ki:
"Ey Âişe, hissettin mi, sorduğum hususta Allah bana fetva verdi?"
"Hangi hususta Ey Allah'ın Rasûlü?" dedim.
"İki kişi bana gelip, biri başucumda, diğeri de ayak tara-fımda oturdu. Biri diğerine:
"Bu zatın rahatsızlığı nedir?" dedi. Öbürü:
"Büyüdür!" dedi. Önceki tekrar sordu:
"Kim büyüledi?" Diğeri:
"Lebîd İbnu'lA'sam adındaki Benî Züreykli bir Yahudî" diye cevap verdi. Öbürü:
"Büyüyü neye yaptı?" dedi. Arkadaşı:
"Bir tarakla saç döküntüsüne ve bir de erkek hurma tomur-cuğunun içine!" cevabını verdi. Diğeri:
"Pekala, şimdi nerede?" diye sordu. Arkadaşı:
"Zervân kuyusunda!" cevabını verdi."
Bunun üzerine Rasûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) Ashâbından bir grupla birlikte (radıyallâhu anhüm) kuyuya gitti, ona baktı, kuyunun üzerinde bir hurma vardı. Sonra benim yanıma dönüp:
"Ey Âişe! Allah'a yemin olsun, kuyunun suyu sanki kına ıslatılmış gibi (bulanık) ve (o kuyu ile sulanan) hurma a-ğaçlarının başları da sanki şeytanların başları gibiydi!" de-di. Ben:
"Ey Allah'ın Resûlü! Onu (kuyudan) çıkardın mı?" diye sordum.
"Hayır" dedi ve ilave etti:
"Bana gelince, Allah bana âfiyet lûtfetti ve şifa verdi. Ben ondan halka bir şer gelmesine sebep olmaktan korktum!"
Rasûlullah onun gömülmesini emretti ve yere gömüldü"
( Buhârî, Tıbb: 47, 49, 50, Cizye: 14, Edeb: 56; Müslim, Selâm: 43, (2189); İbrahim Canan, Kutubi Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 8/9798.)
وعن زيد بن أرقم رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]سُحِرَ النَّبىُّ # فَاشْتَكَى لذِلِكَ أيّاماً. فأتَاهُ جِبْرِيلُ فقََالَ إنَّ رَجًُ مِنَ اليَهُودِ سَحَرَكَ، عَقَدَ لَكَ عُقَداً في بِئْر كَذَا وَكَذَا. فَأرْسَلَ رَسُولُ اللّهِ # عَلِيّاً رَضِيَ اللّهُ عَنْه. فَاسْتَخْرَجَهَا فَحَلَّهَا. فقَامَ # كَأنَّما نَشِطَ مِنْ عِقَالٍ. فَمَا ذََكَرََ ذلِكَ الْيَهُودِىِّ وََ رَآهُ في وَجْهِهِ قَطّ[
Zeyd İbnu Erkam (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Rasûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a sihir yapıldı. Bu yüzden günlerce hasta düştü. Sonunda Cebrâil aleyhisse-lâm gelerek :
"Seni yahudilerden bir adam sihirledi. Yaptığı sihir düğü-münü falanca kuyuya attı" dedi. Rasûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) Hz. Ali (radıyallâhu anh)'yi (bu maksadla ora-ya) gönderdi. Ali (radıyallâhu anh) düğümü oradan çıkarıp çözdü. (Sihir çözülünce) Aleyhissalâtu vesselâm, bağdan kurtulmuş gibi kendine geldi. Rasûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bunu, o yahudîye zikretmedi ve onun yüzünü de hiç görmedi." (Nesâî, Tahrîm: 20, (7, 112113.); İbrahim Canan, Kutubi Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 8/100.)
Hocam allah ALLAH c.c razı olsun çok güzel ve bilgili paylaşım merek ediyordum cevap oldu sağolasınız selametle

Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 12.03.21, 22:24
 
Üyelik tarihi: 20.11.19
Bulunduğu yer: aydın
Mesajlar: 178
Etiketlendiği Mesaj: 9 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Allah razı olsun senden de büyüklerimizden de onlar yazmış biz hazırcıyız

.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevap Son Mesaj
Mührü Süleyman A.S Harezmi Vefk & Tılsım 5 20.10.20 20:50
Mührü Süleyman üzerinde yazan ismi azam ADX Vefk & Tılsım 2 13.08.20 11:00
Süleyman Mührü Hakında H3roglif Sorularınız 3 23.11.19 04:39


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 17:52.


Powered by vBulletin® Version 3.8.5
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
HavasOkulu.Com
Havasokulu.com appears to be a website focused on "Havas ilmi," which involves various metaphysical and spiritual practices such as vefk (amulets), tılsım (talismans), bağlama (binding spells), celb (attraction spells), nazar (evil eye protection), rukye (healing through prayer), and other related topics like hadim, hüddam, and tasavvuf (Sufism). The site offers content related to personal development, metaphysical studies, and secretive or esoteric knowledge.

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147