|
|
LinkBack | Seçenekler | Stil |
#1
|
|||
|
|||
Gulati Şia azu (veyahud) Galiyye
Es-selâmu aleykum ve rahmetullâhi ve berekâtuhu kardaşlarım. İyi günler, kolay gelsin. Ey Barışçıl (Muslimân) kardaşlarım! Kardaşlarım bu yazı benim bu sitedekim 3. yazım. Berük (Lutfen) niyyetimin iyi olduğunu görün udu (ve) Allâh rizâsı için bu yazıda anlatılmak istenenin Batı düşündevinde(felsefesinde) Talesin, Heraklitosun, Parmenidesin, Pisagorun, Giordano Bırunonun, Baruch Sıpinozanın, F.H.Bradley'nin, Georgi Plehanovun, Bertrand Russell'ın mensûb oldukları ''Monism (Tekçilik)'' görüşünün udu (ve) Barış (İslâm) kültüründe dipkiyi (temeli) teşkîl eden varlığın birliği (vahdeti vucûd) algısının olduğunu udu(ve) Allâhtan başka bir varlık olmadığını anlayın berük (lutfen).
Bir seyyid olarak (Bu arada seyyid olduğumu isbât edebilirim yanılış anlaşılmasın. Seyyid olduğumu belirtmemin nedeni Türkiada seyyid olmayıp, şerîf olmayıp kendisini şeyyid, şerîf diye tanıtan birçok kimsenin olmasıdır, hepsini Yüce Allâha udu (ve) aktık (ma'sûm,suçsuz) olan atalarım 'Ehlibeytime havâle ediyorum.). Ben bir Havâss Okulu tutkunu, meftûnu olarak bir konuya açıklık getirmek istiyorum siz değerli okuyucuların udu (ve) yöneticilerin musâ'adeleri ile. Bu benim çok sevdiğim, içinde bulunmaktan şeref duyduğum, görkemli, hârikulâde sitemizde Şî'îlik ile ilgili, Kızılbaşlık ile ilgili verilen bilgiler ne yazık kim bitevce (tamâmen) yanılışlar udu (ve) ben bu yazıları gördükçe dilhûn oluyorum, çok üzülüyorum hattâ gözümden yaş akıyor, ağlıyorum. Bu arada dediklerimi Allâh rizâsı için yanılış anlamayın çunkim ben mezhebcilik, hizibcilik yapmıyorum, niyyetim aslâ ve kat'a bu değil. Niyyetim yalınızca doğru bilgi vermek çunkim bir neni (şey'i) anca onu bilenden,yaşayandan öğrenebilirsiniz. Ben elhamdulillâh, eşşukrullillâh bir 'Alavîyim, Şî'îyim ya'nî 'Âlî tarafdârıyım. Cânım Onun cânı, kanım Onun kanı, yaşamım Onun yaşamıdır. Dolayısı ile biz Onları biliriz Onlar bizi bilirler çunkim biz hem soylarındanız hem de yollarındanız. Allâh dedem Muhammedin ve dedem 'Âlînin himmetlerini hiç bir yaratılmışın üzerinden eksik etmesin. Çunkim dedem Muhammed, Hakkı bildirdiği karşısındakim kitleye tüm zorluklara, zulümlere karşın gözellik ile Hakkı anlatmıştır. Hattâ en azılı yağısı (duşmanı) 'Ebû Sufyâna bile 'Ebû Sufyân ölüm döşeğinde iken doğruluğu,iyiliği, gözelliği tavsiye etmiştir (Bu arada 'Ebû Sufyânın dedem Muhammede ınanıp ınanmadığı gibi abes konulara zinhâr girmeyeceğim çunkim gerçeğin, bilinenin anlatılmaya, dillendirilmeye gereksinimi yoktur. Hakkı söyleseniz de söylemeseniz de Hakk konuşkandır. 'Ebû Sufyânın Muslimân olup olmadığını 'Ebû Sufyân ile ilgili 30 dakîka okuyan kimse anlar.). Çunkim dedem 'İmâm 'Âlî ilbaylarına (vâlîlerine) gönderdiği bir ta'mîmde diyor kim: ''İnsânlar sizin herhâlde kardaşlarınızdır; Bu, ya dînde kardaşlık olur yâhûd yaratılışta karındaşlık olur.''. Dolayısı ile Allâh hepimize ''Rahmân'' adı ile tecellî etsin kardaşlarım. Bilindiktir kim bilimin udu (ve) tögücülerin (târîhçilerin) ustatlarından Dıroyzenin tanımı ile bilim üzeri bir alan olan tögünün (târîhin) bir alışkanlığı vardır,sözcükten bilgi, bilim üretmek.Öncelik ile bu sözcüğün kökenine bakılmalı. ''Galiyye'' sözcüğünün anlamı ''Ilımlılık çizgisini aşanlar'' demektir. Bu firkanın ılımlılık çizgisini aşıp aşmadığını Latin ökesi (dehâsı) Ciceronun uzluk (san'at) olarak nitelediği ''Tartışmayı'' icrâ' ederek açıklayacağım. Gulati Şî'a bilindiği üzere Şî'î ilâhiyyatta (Bu arada ilâhiyyat alanının en ağır, en keskin, en derin kolu Şî'î koludur. Benim teyzemin oğlu 'İbrâhîm ağabey benim gibi Şânlıurfalıdır ve bir ilâhiyyat me'zûnudur ve ben bu bilgiyi Ondan öğrenmeden öncede biliyor idim ancak Ondan da duyunca te'yîd etmiş oldum Hakk Te'âla Ondan râzî olsun. Bu bilgiye dayanak olabilecek başka bir bilgi vermek iştiyâkındayım. ''Az-Zariatu ilâ Tasânifi'ş-Şî'a'' adlı kitâb tanınmış mufessir ve hatîb Şeyh. Ağa Bozorg Tahrânî tarafından yazılmıştır. Bu yazarın bütün husûsiyyetleri ile bu kitâbın kaynakçasına aldığı yapıtların sayısı 68 bini aşkındır. Bu kitâbı çok küçük iken Parsçayı (Farsçayı) öğrenip okumuş bir kimse olarak çok gurur duyuyorum. İşte beğenmedikleri Şî'a budur, gelmiş geçmiş en büyük aydınları, munevverleri, antelektüelleri yetiştirmiştir bu cümlem üzerine 6 sâ'at konuşma (konferans) verebilirim.) 'Ehlibeytten kimi kişilere tanrılık(ilâhlık) 'atf eden veyâ ana akım Şî'îler tarafından "Aşırı" olarak tanımlanan ekstremist gırupları (firkaları) tanımlamakta kullanılan bir deyimdir. '''Muellihe'' de denir. Son paragraftakim bilgilerin doğruluklarını açıyorum. İlkin şunu söylemeliyim kim Gulati Şî'a,'Ehlibeytten kimi kişilere tanrılık (ilâhlık) 'atf etmez, 'Ehlibeytin bütününe tanrılık (ilâhlık) 'atf eder. Nasıl? Gulatın ana sözü, asıl sözü '''Âlî Allâhiyyun('Âlî Allâhtır)'' sözüdür. İmdi us ('akıl) yürütelim. Bütün Şî'îlerin, Kızılbaşların bildikleri bir gerçek vardır o da şudur kim On İki 'İmâmdan gelen giden kim var ise O 'Âlîdir hattâ benim keşf ettiğime göre nitekim benim keşf ettiğim daha yüksek bir şey'dir On İki 'İmâmdan gelen giden kim var ise O Muhammeddir. Neden? Çunkim Muhammed bir hadîsi şerîfinde kandaşı, soydaşı, amcaoğlu 'Âlîye ''... Ben senim, sen bensin ...'' demiştir. Pek iyi Muhammed 'Âlî ve 'Ehlibeytin ötekim eşref mensûbları Allâh mıdır? Bu sorunun yanıtını size verdireceğim. Öncelik ile ''Allâh'' sözcüğünün kökenine, geçmişine bakalım. Bilindiği üzere sözcüklerin zihinlerde oluşturdukları çağrışım bulutları varlardır. Gerçek şu kim Türkiada bir kimse özgüvenli ise kibirli, bilgili ise 'ukalâ görülür, öldürülmeye çalışılır. Ne acı kim Türkiada ''Allâh'' sözcüğünün etimolojisi bilinmediğinden ve Türkün sosyal kültürünün kötüleşmesinden ötürü bu sözcük üzerine bir katılık, bir saldırganlık vardır. Bugün hiç bir oryantalistin,musteşriğin tartışmadığı bir gerçek vardır o da şudur kim ''Allâh'' sözcüğü ''Al-İlâh'' sözcüğünün zamân ile değişmişidir. Bugün bu bilgi tartışılmamaktadır ve hiç kimse bu bilgiyi benim ile tartışmaya kalkmasın gitsin Kur'ânın ilk emri olan ''Oku''mayı yapsın. ''Al'' sözcüğü 'Arabcanın tanımlığıdır (artikelidir), İngilizcedekim karşılığı ''The'' sözcüğüdür nitekim ''Allâh'' sözcüğünün İngilizcedekim karşılığı da ''The God''dur. Bu arada Türk Kızılbaşları ikiye ayrılırlar. 'Âlîye Allâh diyenler (Ancak 'Âlîye Allâh diyen Kızılbaşlar bile Muhammed 'Âlînin yaratılmış olduklarını unutulmazlar) ve 'Âlîye Allâh demeyenler. Bunu daha iyi anlamak için ataları Köktürkler olan Ağaçeri Türklerinin torunları Tahtacı Türkmenler ile ilgili kitâbları okuyabilirsiniz. Pek iyi Sunnî olsun 'Alavî olsun (Şî'î olamaz çunkim Şî'anın tasavvûf ile bağı yoktur hattâ Haydâr el-Âmulî gibi pek tutarlı pek sebâtkâr bir bilgin bile Şî'a ile tasavvûfu bağdaştıramamıştır), Türk olsun Pars olsun 'Arab olsun Hindli olsun bütün tasavvûf ekollerinde söylenen ortak bir söz vardır denir kim Muhammed yoktur konuşan Allâhtır, biz Allâhı Muhammed biçimde, şeklinde, formunda görürüz bu bilgiyi de daha önceden biliyor idim ancak Cemâlnûr Sargut abama da doğrulatınca daha mutlu ve doygun (mutmâ'in) oldum. Dolayısı ile Muhammed 'Âlîye Allâh demekte sorun yoktur çunkim Allâhtan başka varlık yoktur. Gulatın özdeyişi (mottosu) ile udu (ve) 'aşk ile. 'ÂLÎ ALLÂHİYYUN! MUHAMMAD ALLÂHİYYUN! LÂ MAVCÛDA İLLALLÂH (ALLÂHTAN BAŞKA VARLIK YOKTUR!) Not:Ricâ ediyorum, Allâh rizâsı için bilginiz var ise özününden (özelden) yazın çunkim bu mukemmel sitede bilgisi olmayıp kalb kıran, cân acıtan, laf atan, bozmaya çalışan, moral bozan,tat kaçırmaya çalışan kimseler varlar Allâh onlara Hâdî adı ile hidâyet versin. İyi olmaları için du'â edelim kardaşlarım. Kaynakçayı yazamadım çunkim kaynakçayı yazabilmem için azın (minimum) 4 sâ'atımı ayırmam gerekiyor bene ulaşır iseniz ezberden kaynakların adlarını verebilirim sorun yok. Ve kimse kendi dedelerime ''Hazreti'' sözcüğünü kullanmadım diye tepki göstermeye kalkmasın o sözcüğün anlamı ''Huzûrumdaki''dir ve yine kimse bene 'Arabca öğretmeye kalkmasın İKİNCİ ANA DİLİMDİR. Ayrıca kanında 'Arablık olan biri olarak söylüyorum biz büyüklerimize adları ile hattâ ''Habîbî (Sevgilim)'' diye hitâb edebiliriz, bizim kültürümüzde bu vardır. Dilim sürçtü ise bağışlana. Hakkınızı halâl edin. Hoşçakalın. Allâha emânet olun. |
#2
|
|||
|
|||
Alıntı:
O zaman biz birbirimize de Allah diyelim oluyor mu? Çünkü Allah'tan başka varlık yok. Bunu düzgün açıklar mısın? |
#3
|
|||
|
|||
Alıntı:
Selâmet ile. . |
#4
|
|||
|
|||
Allah'ın ismini ya da isimlerini zikretmek ayrıdır birilerine Allah demek ayrıdır. Ya Hu demeleri selam mahiyetinde olabilir yoksa birbirlerine Allah demiyorlardır ki ben ilk defa senden duydum böyle birşeyi.
|
#5
|
|||
|
|||
Alıntı:
Eyivallâh kardaşım. |
#6
|
|||
|
|||
Ben yine böyle bir şey olamaz diyorum hiç mantıklı değil yaw insan insana Allah der mi hiç?
|
#7
|
||||
|
||||
Alıntı:
Yani aslında bu tasavvufta ki mertebelerle ilgili , sizi tenzih ederek söylüyorum avam farklı görür , kamil farklı görür ya o hesap. Aleni olarak yazıldığında böyle şeyleri kabullenmemek çok normal. Bunlar öğretiler ve aşama gerektiren şeyler .
__________________
"Onlara, Allah neyi indirdiyse ona uyun dendi mi dediler ki: Hayır, biz atalarımız neye uyduysa ona uyarız. İyi ama atalarınızın aklı bir şeye ermiyorsa ve doğru yolu bulmadılarsa ne olacak?" Bakara ,170 |
#8
|
|||
|
|||
Alıntı:
Böyle bir şey' oldu,oluyor,olacak.Târîhi değiştiremezsiniz beyefendi lutfen okuyun.Okulakları(Ekolleri) ne olur ise olsun bütün dervîşler bu sözü kullanırlar idi Selâmet ile. |
#9
|
|||
|
|||
Alıntı:
Eyivallâh. |
#10
|
||||
|
||||
Allah , eyvallah
__________________
"Onlara, Allah neyi indirdiyse ona uyun dendi mi dediler ki: Hayır, biz atalarımız neye uyduysa ona uyarız. İyi ama atalarınızın aklı bir şeye ermiyorsa ve doğru yolu bulmadılarsa ne olacak?" Bakara ,170 |
|
|