|
|
LinkBack | Seçenekler | Stil |
#11
|
|||
|
|||
Alıntı:
|
#12
|
||||
|
||||
Biga Türk Ocağı dans edecek kadın bulamadığı için ocaklı gençlerden bir kısmı kadın kıyafetleri giyerek, diğerleriyle dans edeceklerdir.( Bu durum Türk Ocakları’nın Üçüncü Kongresi’nde (1926) yoğun tartışmaları netice verir. Ayvalık delegesi Fazıl Doğan, bunun sadece Biga Türk Ocağı’na özgü olmadığını ifade eder. İmparatorluktan Ulus-Devlete Türk Milliyetçiliği: Türk Ocakları (1912-1931)Füsun Üstel s.182, 183)Bu kutsal “medeniyet götürme” vazifesinin üstlenicileri, paradoksal bir biçimde, Batı’yı Doğu’da tekrar üretmektedirler. Bu noktada Batı, coğrafi bir bölge olmaktan çıkıp, “bir düşünce tarzı, bir dil, bir söyleme’’ dönüşür. Hatta eskiden Allah’ın herkesi izlediğinin tasavvur edildiği gibi, Batı’nın, medeniyetin bu yerli misyonerlerini izlediği tasavvur edilir.
Ağustos 1918’de Mustafa Kemal’in Suriye cephesine atanmasıyla Suriye yenilgisi arasında siyasi bir bağlantı var mıdır? 1918 sonu ile 1919 Mayısı arasında İngilizlerin Türkiye’ye karşı izledikleri yumuşak politikanın gerekçeleri nedir? İslamcı-muhafazakâr kesim Milli Mücadeleyi ne ölçüde desteklemiş ve hangi aşamada TBMM rejimi aleyhine dönmüştür? Türk toplumsal elitinin “Batı” ile iletişim olanakları 1923’ten sonra artmış veya azalmış mıdır? Gazi’nin heykel tutkusu Bolşevik rejim modelinden ne ölçüde ve nasıl etkilenmiştir? Mussolini rejiminin hukuki ve siyasi evrimi CHP yönetimine ne şekilde yansımıştır? 1930’larda Recep Peker’in yükseliş ve düşüşünün gerçek nedenleri nelerdir? 1933’ten sonra İngiltere ile askeri-ekonomik yakınlaşmanın Türk iç ve dış siyasetine etkileri nelerdir? Türkçü-Turancı kesimin rejim içindeki ağırlığı 1930’dan sonra gerçekten artmış mıdır? Atatürk’ün 1929-30 dönemindeki uzun suskunluğu neye atfedilebilir? Türkiye’den birçok alanda daha geri oldukları bir devirde komşu Balkan devletleri meşruti-liberal bir siyasi düzeni nasıl yürütebilmişlerdir?
__________________
Yunusça sevgimizden anlamayana cevabımız Yavuzca olacaktır... |
#13
|
|||
|
|||
Alıntı:
|
#14
|
|||
|
|||
Alıntı:
|
#15
|
|||
|
|||
Alıntı:
|
#16
|
||||
|
||||
Alıntı:
1936’da yayınlanan Kemalizm adlı eserinde, Peker’ci tezler paralelinde ilk kez rejimin resmi doktrinini tanımlamaya girişen Tekin Alp, sözü edilen çabayı şöyle özetler: “Rejim istikrar peyda ettikten sonra, Partinin devletle birleştirilmesi temin edilecektir. Nizamnameye yeni ilave edilen 35, 36, 97. maddeler mucibince Parti, devletin mütemmim bir cüzü [tamamlayıcı birimi] haline gelmektedir. Bundan böyle Parti ve hükümet, tek ve tecezzi kabul etmez [ayrılmaz] bir vücud olacaktır. [...] Bunun neticesi olarak da, bizzat rejim bir ihtilal ile devrilmedikçe, hiçbir millet meclisi ve hiçbir kabine, Kemalizm’in esasını teşkil eden prensipler hilafına hareket etme hak ve salahiyetine sahib olmayacaktır.” İktidar yarışında fazla atak davranarak Atatürk’le çatışan Peker gerçi 1936’da devrilir. Ancak aynı yılın Haziran’ında yayınlanan bir genelgeyle bütün illerde parti il başkanlığı valilikle birleştirilir ve içişleri bakanı resen parti genel sekreterliği sıfatını üstlenir. 1937 Şubat’ında yapılan anayasa değişikliğiyle, CHP’nin “altı oku” TC anayasasına resmen dahil edilir. Böylece Tek Partinin devletle özdeşleşmesi, ve zaten 1923’ten beri lafta olan Meclis egemenliği ilkesinin terk edilerek Parti egemenliğinin resmileştirilmesi yolunda önemli bir adım atılmıştır. Bu bağlamda hatırlanması gereken bir ilginç nokta, siyasi evriminin her aşamasında Türkiye ile dikkate değer paralellikler gösteren Mussolini İtalya’sının durumudur. Faşist rejim, halk oyuyla “seçilen” parlamentoyu 17 yıl boyunca muhafaza etmiş, ve ancak 1939 Ocağında yaptığı bir anayasa değişikliğiyle bu göstermelik heyeti lağvederek, Faşist Partinin çeşitli kitle organlarından oluşan bir “korporatif meclisi” devletin üst yasama organı haline getirmiştir. Atatürk yaşasaydı, acaba Türkiye aynı yola gider miydi? 1936’dan itibaren dış politikada demokratik Batı ülkeleriyle yaşanan yakınlaşma, acaba parlamenter görünümlerin her şeye rağmen korunması kararına katkıda bulunmuş mudur? 1938’de cumhurbaşkanı olan İnönü’nün iktidarını pekiştirmek için birtakım siyasi uzlaşmalara girmek mecburiyetinde olması, rejime ilişkin kararlara nasıl tesir etmiştir? Yakın tarihin en enteresan ve en karanlık dönüm noktalarından birini alakadar eden bu sorular, araştırılmayı beklemektedir.
__________________
Yunusça sevgimizden anlamayana cevabımız Yavuzca olacaktır... |
#17
|
||||
|
||||
Alıntı:
__________________
اِذْ قَالَ لَهُ رَبُّهُٓ اَسْلِمْۙ قَالَ اَسْلَمْتُ لِرَبِّ الْعَالَم۪ينَ _______________________________________________ Bir acaip derde düştüm herkes gider kârına Bugün buldum bugün yerim, hak kerimdir yarına Zerrece tamahım yoktur şu dünyanın varına Rızkımı veren Hüdadır kula minnet eylemem |
#18
|
|||
|
|||
Alıntı:
|
#19
|
||||
|
||||
Alıntı:
__________________
Yunusça sevgimizden anlamayana cevabımız Yavuzca olacaktır... |
#20
|
|||
|
|||
Alıntı:
|
|
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevap | Son Mesaj |
esmai erbain | Manevitokat | Evradiyeler & Azametler | 1 | 28.09.22 18:08 |
Şeytanın incîli | gunes | Kitap & E-Kitap | 12 | 11.02.21 02:12 |
Esma-i idrisiyye | Lokman | Esmai idrisiyye | 12 | 15.06.18 21:00 |
Duanın fazduanın fazileti ve vaktiileti ve vakti 3 | Tuana | Dualar & Dua Kardeşliği | 7 | 10.05.18 10:11 |
DNA ve insan Irkının Tarihi | SiLence | Gizemli Olaylar ve Mekanlar | 1 | 30.01.17 23:48 |