#1
|
|||
|
|||
Beynin hakkını vermek
BİLGİ İŞLEM MERKEZİNİ TANIMAK OLMALI .
Ben, burada bir kapı açtım, isteyen o kapıdan girer ve o alemi seyre dalar . Umarım bu alemdeki yolculuğunuz yıllarca sürmez. Neyse, ilim ve bilim deyince bütün vücudum adeta tir tir titriyor. Allah'ın bizlere bahşetmiş olduğu bu muhteşem beynin ve onun emrinde olan bedenimizin işleyiş sistemlerini burada anlatmaya kalkacak olsak eminim ki sadece anlatımı veya kitap olarak okunması yıllar alacaktır. Bu nedenle, yüzeysel olarakda olsa internetten kısa bir araştırma yapmakta fayda var sanırım. Çünki, ilmi bilgilere sahip olmadan, neyin ne olduğunu anlamamız asla mümkün olmaz. Çok kısaca bilgi vermek gerekirse; Farklı oranlarda su,y ağ ve proteinlerden oluşan beynimiz yaklaşık 86 -100 milyar civarında nörondan, yani sinir hücrelerinden ve adına beyin muhafızları da denen Glia hücrelerinden oluşmaktadır . Glialar aynı zamanda nöronlara yiyecek ve oksijen taşıma işlevini de yerine getirin hücresel yapılardır ve sayıları trilyonları bulmaktadır. Beyin hakkında detaylı bir bilgi paylaşımı yapmayı çok isterdim ama araştırma ve incelemeyi çok seven biri olarak gördüm ki buraya kütüphaneler dolusu yazı yazsam yine de az gelirdi . Beynin yapısını oluşturan kısımları araştırmaya başlayıp,beynin içine girince o yapıyı oluşturan her bir sistemin ve hücrenin nasıl çalıştığına o hücreleri besleyen proteinleri oluşturan yapı taşlarının kendi içindeki fonksiyonlarına dokunuca hoca sen buraya hiç girme git önce tıp oku bu alanda doktora yap sonrada gel burada bir şeyler paylaş dedim. Keşke bu alanda daha fazla bir bilgiye sahip olsaydım desem de öğrendiklerim bana fazlasıyla yetti .Haddimi bilmiş oldum. Bu yazıyı yazarken bile duramayıp, defalarca geri dönüşüm yaparak daha neler varmış dediğimde ,öğrendiğim her yeni bilgiyle beynime ve yaratılışıma olan hayranlığım bir kez daha arttı. Beyin kelimesi beş harften oluşurken kapsam alanı öylesine devasa büyüklükteki ona hayranlık duymamak ne mümkün. Bilim insanları beynimizin her saniye 11 milyondan fazla veri parçasını işlediği beynin kapasitesinin 2.5 milyon GB seviyesinde olduğunu bununla da beynimize 300 yıl süresince HD kalitesinde bir film kaydı yapılabileceğini öngörmektedirler. Böylesine muhteşem bir yapı sisteminin, kusursuz bir şekilde işlemesi için fabrikalar zinciri oluşturacak olsak her bir organ için birbirinden farklı fabrikalara buralarda çalışacak yüzbinlerce insan ve bilim adamına ihtiyaç olacaktır. Oysa vücudumuz bütün bu devasa boyutlardaki işlevleri kendi iç dinamizmiyle çözüp, bize en muhteşem şekilde hizmet sunmaktadır. Şimdi sorum şu: Sahip olduğumuz bu muhteşem beynin ve bedenin hakkını vermede neyi ne kadar araştırıp, inceleyerek sonuç elde etmeye çalışıyoruz? Yani, yaşantımıza duyduklarımız ve okuduklarımızla mı, yoksa okuyup, araştırıp, inceleyip, sorguladıklarımızla mı yön veriyoruz. Saygılarımla. |
#2
|
|||
|
|||
bilimsel verilere göre; beynin üstünde bir "kuantum enerji alanı" gibi duran, ikinci bir beyin daha var. Bu ikinci beyin, organik beyindeki parçalı sinyalleri bütünleştiriyor ve organize ediyor. Mesela, bir limon suyunu sıkıp içtiğimizi düşünelim. Renk bölgesi (sarı), tat bölgesi (ekşi) ve dokunu bölgesi (pütürlü limon kabuğu), birbirinden bağımsız bölgeler gibi çalışacaklar... Normalde bunlar "dağınık işlevler" diye adlandırılıyor. VE bu dağınık, farklı sinyallerin nasıl olup da bütünde bir "limon suyu sıkıp içme" halini yaşattığı bilinmiyor... Ve ayrıca bu ayrı çalışan sinyalleri organize eden beynin üstünde ikinci bir beyin daha gerekiyor... İşte böyle bir enerji bölgesi bulundu... Beynin üstünde, organik olmayan adeta bir "kuantumik beyin" gibi bir yapıdan bahsediliyor artık.
|
#3
|
|||
|
|||
Beyindeki fikirler nereden gelir? Sıfırdan fikir üretmek nasıl mümkün olabiliyor? Bir bilgisayar mesela, sadece yazılımına yüklenen kadar bilgiyi dışarı sunabilir. Oysa, insan; sıfırdan bir fikir üretebiliyor...
. |
#4
|
|||
|
|||
İnsan beyni, "bütünsel kuantum dalgalar" üreten, yani parçaların anlamlı olmayıp bütünde bir "bütünsel realite" oluşturduğu, hologramik bir "evren algılayıcı" ve de "realize edici"; ve bir de bu realize edip tek bir bütün haline getirdiği şeyi "yayıcı"... Dalgasal biçimde diğer beyinlere yayarak onları da etkileyici..
|
#5
|
||||
|
||||
Evren sadece bu "kuantum dönüştürücü"ye "süperpoze dalgalar" şeklinde bütün evrenin bilgisini sunan bir "okyanus". İnsan ise, beyni kadarı ile bu superpoze dalgaların bir kısmını alıp, kendi yeni mini süperpozesini oluşturan bir mikro kuantumik cihaz...
|
#6
|
|||
|
|||
bu düşünce, yeni gelişen bir trend ve de bilimsel temelleri var... ancak, henüz bilimsel anlamda altyapıya kavuşturulduğunu sanmıyorum, takip edemedim; bu konuda bilimsel kaynak az galiba...
|
#7
|
|||
|
|||
ilginç bir şey de: aynı kelimeyi tekrar ederken, belli bir sayıdan sonra; bildiğimiz biyolojik beynin devre dışı kalıp; bu üst beynin direkt aktif hale geldiğinin bulunması.... Bu da tasavvuftaki "zikir" çalışmalarının önemine dair bir ispat diye düşünülüyor... Allah'ın isimlerini sohbet tarzı anmak; biyolojik beyindeki elektirik akışı oluştururken; tekrarlı biçimde zikir şeklinde isimleri anmak; üst beyinde bir oluşum sağlıyor.... Bunun sonuçları da öncekinden çok farklı oluyor... Beyin belli bir öznel frekans-dalga alanında gelişim sağlıyor.... Sürekli zikir ile, bu frekans acaba hangi kilitlerin anahtarı olup, hangi kapıları bize açıyor bilinmez.....
|
#8
|
|||
|
|||
Buna felsefe diyoruz -1 den yani karanlıktan gelir fikir. Bilgisayar 0 ve 1 i yani aydınlığı pozitifi okur biz karanlıktan çıkaran yapay zekayız -1 0 ve 1
|
#9
|
|||
|
|||
Güzel ve anlamlı bir yazı. Teşekkürler. Vücudumuz mükemmel bir mekanizma. Ama sadece mekanizma değil, aynı zamanda organizma..
Not: bu yazıyı okurken beyinden şöyle bir mesaj geldi: - vay canına, ben neymişim be abii.. 😃😃 |
#10
|
|||
|
|||
İnsanın sıfırdan bilgi üretebildigini düşünmüyorum.Bilgi birikimlerle olur.
|
|
|