#1
|
|||
|
|||
Nosebo sendromu
Haberleri izleyip virüs bulaşan kişi sayısının arttığını gördüğümüz zaman ağrı hissetmeye başlarız. Yakın zamanda dışarı çıkan kişilerin bu ağrıları belirgin ve üzerinde bir miktar halsizlik olur. Uzmanların araştırmaları sonucu bu tepkiye Nosebo etkisi deniyor. Özellikle üzerinde durulması gereken konu Nosebo’nun beyinde etkisine göz atalım. Nosebo: Bizler bir şeyi veya olayı olumlu-yararlı olarak değerlendiriyorsak, hücrelerimiz de buna uygun davranış içine girer, olumsuz-zararlı görüyorsak, onlar da aynı frekansla hareket eder ve öyle davranırlar. Plasebo: kişinin hastalığı için kanıtlanmış tedavi edici bir etkisi olmamasına rağmen bir ilacı aldığında kendisini iyileştirebileceği algısının oluşmasıdır. Plasebo kelimesi, Latince’ de "memnun edeceğim" (şikâyetlerden kurtaracağım) sözünden türediği için ilaçlar ve tedavi kendi başına bir plasebo olarak adlandırılır. Plasebo iyi hissettirebileceği gibi Nosebo ile hayatını zindan edebilir. O nedenle bulunduğunuz ortam ne olursa olsun, virüse karşı korunarak ya da savaşarak başarılı olacağınız inancını asla yitirmeyin. Benzer bir olay geçmiş yıllarda donarak ölen denizci olarak bilinir. 1950’li yıllarda İskoçya’ya yük taşımak için Reefer tipi bir gemi yanaşır. Demir attığı limanda yükünü aldıktan sonra, gemide çalışan denizcilerden biri acaba unuttuğumuz bir yük kaldı mı diye bakmak için soğuk hava deposuna girer. Onun içerde olduğunu fark etmeyen başka bir denizci ise, kapıyı dışardan kapatır. Soğuk hava deposunda mahsur kalan denizci, var gücüyle bağırır, çelik duvarları yumruklar, ama kimseye duyuramaz sesini. Çakısıyla içerden açmaya çalışır kapıyı, lakin mümkün değildir. Gemi hareket eder ve denizciyi unuturlar. Mahsur kalan denizci, depoda açlıktan ölmeyecek kadar yiyecek bulur. Ama deponun dondurucu soğuğuna fazla dayanamayacağını anlamıştır. Kapıyı açamayan çakısıyla, çelik duvarlara kendisini bekleyen ölüm sürecini yazmaya, daha doğrusu kazımaya başlar. Gün ve gün, adeta bilimsel bir titizlikle soğuğun vücudunu nasıl uyuşturduğunu sonra yavaş yavaş öldürücü etkilerini, el ve ayaklarının nasıl duyarsızlaştığını, donan burnunu ve buz gibi havanın verdiği acıyı anlatır.3 gün sonra soğuk hava kapısını açan başka bir denizci, zavallı adamın cesediyle karşılaşır. Duvarlara kazıdığı acılı sonunu okur. Kendisi de hayretten dona kalır. Çünkü soğuk hava deposunun derecesi 19’dur. Çünkü soğutma sistemi zaten çalıştırılmamış olup, kendi haline bırakılan deponun sıcaklığı normal bir dereceye yükselmiştir. Yani biçare denizci donarak ölmemiş, donduğunu sandığı için ölmüştür. Bir insan donacağına kendini inandırdığı için, normal bir sıcaklıkta soğuktan ölmüştür. Bu üzüntülü hikâye aynı zaman bize insan zihninin neler yapabileceğini göstermiştir. Bilinçaltını doğru kullanırsak ne kadar güçlü olduğunu, yanlış kullanırsak da bizi ölüme dahi götürebileceğini göstermiştir.
|
#2
|
|||
|
|||
Donarak ölen denizciye yazık olmuş...
|
#3
|
||||
|
||||
Yazık olmuş adama
. |
#4
|
||||
|
||||
Amerika'da bir idam mahkumu,idam günü gelip çatınca,elektrikli sandalyeye oturacağı anın endişesini yaşamaya başlar.
Fakat işler rutinin dışında gelişir. Hapishane müdürü,mahkumun yanına gider, o gün onu idam edeceklerini,ama eğer hapishanenin istediği şartı yerine getirmesi halinde ailesine iyi bir para kazandırabileceğini söyler. Mahkum biraz düşünür ve şartın ne olduğunu sorar. Müdür,elektrikli sandalyede değil,zehirli bir serum ile damardan enjektasyon yöntemiyle idam etmek istediklerini söyler. Mahkum kabul eder ve derhal sedyeye yatırırlar. Serumda yeşil,mavi ve kırmızı renkte 3 farklı sıvı vardır. Doktor mahkuma olacakları anlatmaya başlar; - Önce yeşil sıvı damarına enjekte edilecek,ellerin ve ayakların uyuşacak. Sonra mavi sıvı enjekte edilecek,yüzün kolların ve bacakların uyuşacak. Son olarak Kırmızı sıvı enjekte edilecek, şuurun kaybolacak,solunumun ve kalbin duracak. Işlem başlar ve doktorun söylediği semptomlar görülmeye başlar. Önce eller ayaklar,sonra kollar ve bacaklar,sonra da şuur kaybı solunum ve kalp durması. Doktor ve hapishane müdürü gözgöze gelir,birbirlerine onay mahiyetinde kafa sallarlar. Mahkum infaz edilmiştir. Bu infaz aslında bir deneydir. 1921 yılında Kurt Abelade isimle mahkum, bir psikolojik deneyin olumlu sonuçlanan deneyine kobay olmuştur. Ailesine ödenen para bağış değil, aslında yasa gereği ödenmesi gereken tazminattır. Mahkuma enjekte edilen serumdaki sıvılar zehir değil sadece renkli sudur. Bu deney göstermiştir ki İnançla insanın kendini öldürmesi bile mümkündür. O yüzden Doğru düşünce inanç en kötümser zamanda bile yeniden doğabileceğiniz gerçekliği mutlaka yaratacaktır. |
|
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevap | Son Mesaj |
Gerstmann Sendromu | Och | Sağlık | 1 | 07.04.21 22:16 |
Sahte Anı Sendromu | kartalll | Derin Konular & Beyin Fırtınası | 8 | 21.01.21 20:35 |
Rapunzel Sendromu | madlen | Sağlık | 0 | 05.09.18 13:42 |
Rett sendromu | SiLence | Engelliler Dünyası | 1 | 20.04.17 22:29 |
Cushıng sendromu | SiLence | Sağlık | 1 | 20.04.17 20:39 |