#1
|
|||
|
|||
Sevmenin ne demek olduğu
Ben seni sevmek için değil,
Sevmenin ne demek olduğunu bil diye sevdim.. Şems-i Tebrizi Siz ne diyorsunuz? |
#2
|
|||
|
|||
Ne kadar seversen o kadar sevilirsin, Sevgi senden yine sana dönendir ve sana dönen senin sevgi amelindir. Sevmeye devam et, Sevdiğin her şeyi er ya da geç kaybedeceksin bir gün ama sevgi eninde sonunda başka bir suretle sana geri dönecektir. 😊
|
#3
|
||||
|
||||
Yıllar önce bir tanıdığım anlatmıştı, gerçek bir olay. Adamın biri uzun yıllar çalışıyor, çok para kazanıyor her şey var ama yüreğinde bir boşluk. Bir kadına aşık oluyor ve dört yıl süreyle de birlikte yaşıyorlar. Sonra bir hastalığa yakalanıyor ve altmış dört yaşında da ölüyor. Ölmeden önce de bir vasiyette bulunuyor. Mezar taşıma şöyle yazın " Altmış dört yaşında öldü ama sadece dört yıl yaşadı"
. |
#4
|
||||
|
||||
Öğretmek aşkı bir mazoşizme dönüşmüş. Bu kadar diğergamlık da insan üstü bişey. Saygı duyuyorum. Şapka çıkarıyorum. Herkes kendi gibi sevsin bence. Kendimize ne kadar benziyorlar bilelim. Bilelim ki huzura erelim. İşimize gücümüze bakalım. Bu mecaz ile oyalanmayalım.
|
#5
|
|||
|
|||
sevmenin aydınlık tarafını rumi için dile getiren şems kimya için nasıl bir sevgi besliyordu acaba! sevgiyi aşkı hep kulağa hoş gelen aforizmalarla dile getiriyoruz öylede duymak hoşumuza gidiyor hayal dünyasına sevk ediyor bizleri hep hayal hep hayal! ama bir gerçek var gerçek manada hayal ettiğin bir yaşamı asla ama asla yaşamayacaksın bu evrensel bir gerçektir değişmez bir gerçektir. sevgiyi aşkı yeniden tanımlamamız gerekiyor dünyanın buna ihtiyacı var masallardan çıkma sevgi sözcükleri bizleri çıkışı olmayan hapishanelere tıkıyor çıkamıyoruz. çıkmaya şans bulsak dahi kafamızdaki sevgi ile gerçek sevgi karşılaştığında travmalar yaşıyoruz hayata küsüp inlerimize çekiliyoruz sevgiyi tanımlayamıyoruz çünkü. sevmek yada sevilmek boktan bişey inan bana yirmibirinci yüzyıl insanına göre değil bu duygular
|
#6
|
|||
|
|||
Sevgi yalnız bir insana bağlılık değildir. Bir tutumdur. Kişinin yalnız bir sevgi nesnesine değil, bütünüyle dünyaya bağlılığını gösteren bir kişilik yapısıdır. Kişi yalnız bir tek kimseyi seviyor, başka her şeye karşı ilgisiz kalıyorsa sevgisi sevgi değil, genişletilmiş bencilliktir.
Karl Marx |
#7
|
|||
|
|||
El vedud esmasının zerrelerini taşıyan insanoğluna yaratıcı tarafından verilmiş en güzel hediyelerdendir sevgi duygusu.
Şems bu söz ile “ben sevdim diye beni sevme,benim üzerimden seni asıl seveni bul öyle sev”diyor. Çünkü kendisi öyle yapıyor... |
#8
|
||||
|
||||
Gerçek sevgi, ancak o sevgiyi elde edenlerin vereceği aşkla, sevgiyle elde edilir. Bizim kendi arzumuzla olan sevgi, rahmanî sevgi olamaz, ayıramayız çünkü.
Dünyaya tapan, dünya peşinde koşan, Cenab-ı Hakka şiirler yazsa, aşk ilan etse ne kıymeti var, çünkü gittiği yön bozuktur. O bozuk yönde nasıl Allahü teâlâyı sevsin? Ancak insan, büyüklerin gösterdiği yön üzerinde yol alırsa, hedefe varır ve kurtulur. Aklına göre, arzusuna göre, kendi bilgisine göre yol almak isteyen, yolda kalır; yolu bulamaz, şaşırır, kurda kuşa yem olur. Çölde, sahrada, deryada iz yok, alamet yok, hiç bir şey yok, siz burada öyle bir yere gideceksiniz ki, Cenab-ı Hakkın razı olduğu kapıyı bulacaksınız. Dünyada en zor şey budur. Maksat, zaten buna kavuşmaktır. Bu kadar engelleri aşacaksınız, engellerin verdiği ıstırapları aşacaksınız. Çalışmanın, para kazanmanın sıkıntılarını geçeceksiniz. Her tarafın haramla, küfürle dolduğu bir zamanda kendinizi koruyacaksınız. İtikadı bozuk olanların, her tarafta saldırdığı bir ortamda olacaksınız; bu durumda Allahü teâlâya giden, çok ince olan yolu nasıl bulacaksınız? Çok zor. Bu ancak, Allahü teâlânın özel ihsanıyla mümkündür. Büyükleri tanımasaydık, hiçbirimiz bu hizmetleri yapmaz, bunları da konuşmazdık. Hep nefsimizin peşinde koşardık. Ölünce aklımız başımıza gelecek, ama hiçbir faydası olmayacak. Bu yüzden, hem kavuştuğumuz bu nimetin elimizden çıkmaması, hem de bütün insanların bu nimete kavuşması için çok gayret göstermek, çok fedakârlıkta bulunmak gerekir. Dinimiz, bencilliği yıkan bir dindir. (Ben kurtuldum, başkasından bana ne) diyenlerin dini değildir. Hazret-i Ebu Bekir imana kavuştuğu anda, ağzından çıkan ilk cümle, (Yâ Resulallah, altı arkadaşım var. Hemen getireyim, onlar da iman edip kurtulsun) oldu. İşte bu, imanın kemâlidir. Yani bir insan kurtulduğu anda, bir başkasını da kurtarmak istiyorsa, o imanın kemâline kavuşmuş olur. Kâmil iman budur. Demek ki, işimiz, görevimiz ne olursa olsun, asıl görevimiz, insanlara merhametle yaklaşarak, onların da imanlı olmasına, kurtulmasına çalışmaktır. Bu görevi yaparken doktor, öğretmen veya iş adamı olabiliriz. Ne olursak olalım... Gaye, Allah’ın kullarına her fırsatta İslamiyet’i öğrenmelerine vesile olmak ve onlara bu nimeti elde edecek imkânı sağlamaktır. Bunun da ilk şartı güzel ahlakımızla kendimizi sevdirmektir, çünkü insan sevdiğini dinler, sevmediğini dinlemez. |
#9
|
|||
|
|||
Evrenin sadece maddeden ibaret olduğunu, deney ve gözem yoluyla elde edilen bilgilerin ancak nesnel dünyada bir karşılığı olabileceği gibi bir zihin yapısına sahip olan Karl Marx, ne bilsin Tebrizi'nin "sevgi" den neyi kast ettiğini !!!
"Kişi yalnız bir tek kimseyi seviyor, başka her şeye karşı ilgisiz kalıyorsa sevgisi sevgi değil, genişletilmiş bencilliktir.” diyorsunuz ya. O sevgi söylediğiniz anlama gelmiyor işte. İslamda müridin mürşidine olan aşkı Allah aşkıdır. Birbirlerini Allah için ve Allah rızası için severler. Rıza makamına ulaşan kişi de cümle âlem ve mevcudatı sever. Yani Mevlana ve Tebrizi'nin birbirlerine duydukları sevgi Allah sevgisidir. Ne Tebrizi'nin Makalatında, ne de Hz. Mevlana'nın eserlerinde nefsani aşkın kırıntısını bulamazsınız. Tapduk Emre dergahında aşk oduna yanan Yunus Emre'nin şu dizeleri de güzel bir örnektir. "Aşkından yanar yüreğim Yandığım bana hoş gelir Hakkı gerçek sevenlere Cümle alem kardeş gelir." Gördüğünüz gibi bu aşkta bencillik olamaz. Onlar cümle alemi ve mevcudatta ayrım yapmadan severler. İslâm tasavvufunda "Arifin dini yoktur!" diye bir söz vardır. Ârif, Allah sevgisi ile benlik-senlik duygusundan sıyrılıp, "Lâ mevcude illallah" makamına ulaşan kişiyi artık şeriat bağlamaz. Bunu namaz kılmaz, oruç tutmaz, günah işler olarak anlamayın. O makama ulaşanlar artık isteseler de günah işleyemez çünkü nefs ıslah edilmiştir. Hallac'ı, Nesimi'yi canından eden bu aşkın sarhoşluğundan kaynaklanan vecd ile söyledikleri sözler ve şeriat ehlinin anlayamadığı sözleridir. Tebrizi ile Mevlana aşkı da böyledir. Birbirlerinde Allah sevgisinin tabiri caizse Nirvana'sına ulaşmışlar. Karl Marx: "Keşke geri dönsem de şu hatalarımı telafi etsem" pişmanlığı içindedir şu an ama dönemez! AŞILMAZ BİR BERZAH VARDIR ÖNÜNDE... |
|
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevap | Son Mesaj |
Caizdir demek cüret de caiz değil demek cüret değil midir? | fatih1 | Derin Konular & Beyin Fırtınası | 3 | 29.12.20 16:58 |
Aşk; sevmenin üstü tapmanın altıdır | Hal | Tasavvuf Sohbetleri | 1 | 09.06.19 16:31 |
Yağsız demek dertsiz demek midir? | DiLara | Beslenme & Diyet & Zayıflama | 4 | 21.05.18 09:53 |
Allah resulü-nü sevmenin alametleri | HavasHoca | Peygamberler | 7 | 05.02.18 21:50 |
Sahabe-i Kiram 'ıdan .. Sevmenin Adı | Aliye | Allah Dostları & Evliyalar | 6 | 26.09.17 10:51 |