|
|
LinkBack | Seçenekler | Stil |
#1
|
|||
|
|||
Dünya dişi yaşam hakkinda kuran ayetleri ne diyor?
Dünya dişi yaşam hakinda kuran ayetleri ne diyor?
[B]Bildiğiniz gibi içinde yaşadığımız evren henüz sınırlarını (eğer varsa...) bilmediğimiz kadar büyük ve bizim çıplak gözle görebildiğimiz kısmı gerçekten de hiç denecek kadar önemsiz bir bölümünü oluşturuyor. Bu durumda da hâliyle pek çoğumuzun aklına zaman zaman aynı soru geliyor: "Evrende yalnız mıyız ?" Kur’an incelendiğinde “göklerde” yani uzayda yaşayan akıllı canlılardan bahsedildiği, birçok ayette görülebilir. Dolayısıyla İslam âlimleri arasında, göklerdeki yaratıkların varlığı konusunda hiçbir ihtilaf yoktur. Üzerinde ittifak edilememiş tek konu, bu yaratıkların kim olduğudur. Ancak ilgili ayetler, bu varlıklar hakkında bizlere çok önemli bilgiler vermektedir. Kur’an incelendiğinde “göklerde” yani uzayda yaşayan akıllı canlılardan bahsedildiği, birçok ayette görülebilir. Dolayısıyla İslam âlimleri arasında, göklerdeki yaratıkların varlığı konusunda hiçbir ihtilaf yoktur. Üzerinde ittifak edilememiş tek konu, bu yaratıkların kim olduğudur. Ancak ilgili ayetler, bu varlıklar hakkında bizlere çok önemli bilgiler vermektedir. Örnek olarak Rad suresinin 15. Ayetini ele alalım;“Göktekiler ve yerdekiler, isteyerek veya istemeyerek gölgeleri ile beraber Allah’a secde ederler.” (Rad, 15) Her ne kadar Türkçe meale yansımamış olsa da, ayetin Arapçasında “göktekilerin” akıllı canlılar olduğu açıkça görülür. Çünkü ayetin Arapça metninde onları (gökte olanları) tanımlamak için مَن فِي السَّمَاوَاتِ yani “men fis semavati” ifadesi kullanılır. Buradaki men zamiri sadece kişileri tanımlamak için kullanılır (aynı zamanda “kim” anlamına gelir). Eğer akıl sahibi olmayan varlıklardan veya cisimlerden bahsetseydi ayette مَا yani “ma” zamiri kullanılırdı çünkü kişi olmayan varlıkları (hayvan, cisim vs.) tanımlamak için kullanılan zamir “ma” zamiridir ama ayette böyle denmiyor (“ma” aynı zamanda “ne” anlamına gelir). -İngilizce bilenler bu dilbilgisi kuralını hemen anlayacaklardır çünkü aynı yapı İngilizcede de vardır. -Ve bunlar cin veya melek de değillerdir çünkü ‘gölge’ ve dolayısıyla da ‘cismani beden’ sahibidirler. Dolayısıyla göklerde yaşayan akıllı ve cismani bedenleri olan yaratıkların varlığı Rad suresinin 15. ayetiyle sabittir. “Göktekiler” ifadesi Kur’an’da kişi zamiri kullanılarak defalarca kez geçer. Birçok gezegende, birçok farklı Canlı türü yaratılmış olabilir. “Uzayda yaşayan canlılar arasında bizden daha gelişmiş uygarlıklar var mıdır ?” sorusunu Kur’an’a sorarsak İsra suresinin 70. ayeti bize, çok ilginç bir cevap verir ve “biz Adem oğullarını, yarattıklarımızın bir çoğundan üstün kıldık” der. Yani yaratılmışların en üstünü, biz değiliz.Peki bizden üstün olanlar kimdir ? Melekler mi ? Hayır, çünkü Şeytan da dâhil bütün melekler, insana secde etmekle emir olundu. Peki, cinler olabilir mi ? Elbette ki hayır, Adem yeryüzüne halife olarak gönderildiğinde, yeryüzünde cinler vardı. Biz onlardan üstün olarak buraya geldik. Hatta Kur’an onların, Hz. Süleyman’ın emrine verildiğinden bahseder. Öyleyse Adem oğullarından üstün olan bu yaratıklar kimlerdir ? Dünyada böyle birileri olmadığına göre bunlar uzaydadırlar. Uzaylı ırkların arasında bazıları bizden daha üstün yaratılışlı Canlı ırklarıdır. Bundun dìşinda yine bir kaç ayetlere bakalim: وَيَوْمَ يُنْفَخُ فِي الصُّورِ فَفَزِعَ مَنْ فِي السَّمٰوَاتِ وَمَنْ فِي الْاَرْضِ اِلَّا مَنْ شَٓاءَ اللّٰهُۜ وَكُلٌّ اَتَوْهُ دَاخِر۪ينَ Veyevme yunfeḣu fî-ssûri fefezi’a men fî-ssemâvâti vemen fî-l-ardi illâ men şâa(A)llâh(u)(c) vekullun etevhu dâḣirîn(e) Sûr'a üfürüldüğü gün, -Allah'ın diledikleri müstesna-, göklerde ve yerde bulunanlar hep dehşete kapılır. Hepsi boyunları bükük olarak O'na gelirler. Neml 87. اَلَمْ تَرَ اَنَّ اللّٰهَ يُسَبِّحُ لَهُ مَنْ فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَالطَّيْرُ صَٓافَّاتٍۜ كُلٌّ قَدْ عَلِمَ صَلَاتَهُ وَتَسْب۪يحَهُۜ وَاللّٰهُ عَل۪يمٌ بِمَا يَفْعَلُونَ Elem tera enna(A)llâhe yusebbihu lehu men fî-ssemâvâti vel-ardi ve-ttayru sâffât(in)(s) kullun kad ‘alime salâtehu vetesbîhah(u)(k) va(A)llâhu ‘alîmun bimâ yef’alûn(e) Göklerde ve yerde bulunanlarla dizi dizi kuşların Allah'ı tesbih ettiklerini görmez misin? Her biri kendi duasını ve tesbihini (öğrenmiş) bilmiştir. Allah, onların yapmakta olduklarını hakkıyle bilir Nûr 41 وَلِلّٰهِ يَسْجُدُ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِ مِنْ دَٓابَّةٍ وَالْمَلٰٓئِكَةُ وَهُمْ لَا يَسْتَكْبِرُونَ ۩ Veli(A)llâhi yescudu mâ fî-ssemâvâti vemâ fî-l-ardi min dâbbetin velmelâ-iketu vehum lâ yestekbirûn(e) Göklerde bulunanlar, yerdeki canlılar ve bütün melekler, büyüklük taslamadan Allah'a secde ederler. Nahl 49. اِنْ كُلُّ مَنْ فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ اِلَّٓا اٰتِي الرَّحْمٰنِ عَبْدًاۜ İn kullu men fî-ssemâvâti vel-ardi illâ âtî-rrahmâni ‘abdâ(n) Göklerde ve yerde olan herkes istisnasız, kul olarak Rahmân'a gelecektir. Meryem 93. وَلِلّٰهِ جُنُودُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ وَكَانَ اللّٰهُ عَز۪يزًا حَك۪يمًا Veli(A)llâhi cunûdu-ssemâvâti vel-ard(i)(c) ve kâna(A)llâhu ‘azîzen hakîmâ(n) *Göklerin ve yerin orduları Allah'ındır. Allah azîzdir, hakîmdir. Fetih7. وَلَهُ مَنْ فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ وَمَنْ عِنْدَهُ لَا يَسْتَكْبِرُونَ عَنْ عِبَادَتِه۪ وَلَا يَسْتَحْسِرُونَ Velehu men fî-ssemâvâti vel-ard(i)(c) vemen ‘indehu lâ yestekbirûne ‘an ‘ibâdetihi velâ yestahsirûn(e) Göklerde ve yerde kimler varsa O'na aittir. O'nun huzurunda bulunanlar, O'na ibadet hususunda kibirlenmezler ve yorulmazlar. اِنَّ فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ لَاٰيَاتٍ لِلْمُؤْمِن۪ينَ Yes-eluhu men fî-ssemâvâti vel-ard(i)(c) kulle yevmin huve fî şe/n(in) Göklerde ve yerde bulunan herkes, O'ndan ister. O, her an yaratma halindedir.** Bu ayeti kerimede çok önemlidir وَاَنَّهُ هُوَ رَبُّ الشِّعْرٰىۙ Ve ennehu huve rabbu-şşi’râ Doğrusu Şi'râ yıldızının Rabbi de O'dur Necm 49. 1844 yılında Alman astronom Friedrich Bessel ve gözlemsel olarak 1862'de Amerikalı Alvan Graham Clark tarafından*keşfedilmiştir.* Sirius kelimesinin arapça kasılıği Şi'ra yıldızi 1400 yil önce kurani kerimde bahs edilmiştir [/B اَللّٰهُ الَّذ۪ي خَلَقَ سَبْعَ سَمٰوَاتٍ وَمِنَ الْاَرْضِ مِثْلَهُنَّۜ يَتَنَزَّلُ الْاَمْرُ بَيْنَهُنَّ لِتَعْلَمُٓوا اَنَّ اللّٰهَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ قَد۪يرٌۙ وَاَنَّ اللّٰهَ قَدْ اَحَاطَ بِكُلِّ شَيْءٍ عِلْمًا Yedi göğü ve yerden de bir o kadarını yaratan Allah’tır. Kâinatın işleyişi ve varlıkların hayatlarıyla ilgili ilâhî buyruklar bunlar arasında iner durur ki, böylece Allah’ın her şey üzerinde mutlak kudret sahibi olduğunu ve yine Allah’ın ilmiyle de her şeyi kuşattığını bilesiniz. Ayetindeki "Yedi gök" ne doğrusunu allah bilir Lakin bu ayeti kerimede dünya dişi yaşam var olduğu tam açik ve netdir وَلَيْسَ الَّذ۪ي خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ بِقَادِرٍ عَلٰٓى اَنْ يَخْلُقَ مِثْلَهُمْۜ بَلٰى وَهُوَ الْخَلَّاقُ الْعَل۪يمُ Gökleri ve yeri yaratan, onların benzerlerini yaratmaya kadir değil midir? Evet! Elbette kadirdir. O, her şeyi hakkıyla bilen yaratıcıdır Yasin 81] |
|
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevap | Son Mesaj |
Uzayda Yaşam ve Kuran-ı Kerim | Neo | Derin Konular & Beyin Fırtınası | 0 | 03.05.22 21:54 |
Mısırda Dünya Dışı Yaşam | Torlak | Derin Konular & Beyin Fırtınası | 2 | 19.06.19 17:35 |
Kuran Ayetleri ile Rızık Duası Tertibi | HavasHoca | Rızık ve Bereket Uygulamaları | 7 | 04.09.18 21:47 |
Cinler Ve Dünya Dışı Yaşam Arasındaki Farklar | SiLence | Paranormal Yetenekler | 3 | 08.06.18 08:55 |
kuran ve salavat hakkinda | Frost | Salavat-ı Şerifeler | 2 | 26.05.17 22:14 |