#1
|
|||
|
|||
Gelecek ve yeni düzen
Büyük ümitlerle dolu yeni bir çağ yakında başlayacaktır.
Görünüşe göre statüko* daha fazla sürüp gidemez; zaten bizlere yeni zamanları karşılayabilmemizde hiçbir şekilde yardım edemeyeceği de ortadadır. Ancak, yeni çağ tarafından tutulan yol ne olursa olsun, 1998' den itibaren bizleri nelerin beklediğini biliyor muyuz acaba? Ortodoks komünizm, haksızlık ve insafsızlıkları yüzünden zaten çoktan aşılmış durumdadır. Sosyalizm, diktatorial bir idarenin çok güçlü bürokrasisine ve zulmüne doğru götürme riski taşımaktadır. Zaten daha önceden miyop olan kapitalizm ise artık iyice körleşmiştir ve görünüşe bakılırsa neleri riske soktuğunu görebilecek bir kapasitesi yoktur. "Tüm insanlar kardeş olmaya mecburdurlar; bunun için de hiç değilse eşitlik, kardeşlik ve anlayış temelleri üzerine kurulmuş olan tek bir düşünce etrafında, ancak tek bir amaçla ve tek bir umutla birleşmeleri elzemdir." (5053-L-1) İnsanlar arasında kardeşlik ve Tann'nın babalığı prensibi sonuçta üstün gelecektir ve "beraberce çalışılan ve ahenkli" bir toplumda "herkes, birliği göz önünde tutarak, tüm insanların hayrına çalışmak zorundadır." "Ancak işi dünya ölçülerinde ele almak, milliyetçiliği bir kenara atmak ve uluslararası bir para yaratmak ya da değiş-tokuş değerlerinde bir entemasyonalleştirmenin meydana getirilmesi şarttır." demektedir Cayce. Ve de gecikmemek zo-rundayız. Altın rezervlerimiz ve ödemeler dengesi tehlikededirler, Fransız Frangı'run, Lira'run ya da Dolar'ın tahrip oluşları ağır bir enflasyon, ekonomik kriz ve bir kaos yaratma rizikosu göstermektedir. Kapitalizmdeki Aşil'in topuğu belki de bu noktadadır. Cayce, bizleri, parasal sorunlar yüzünden yeni bir savaş çıkabileceği konusunda uyarmaktadır. Yeni Çağ'a gelince, "Meydana gelecek olan değişikliklerle birlikte, gerçek Amerikaalık, hpkı Frank-masonlukta olduğu gibi, insanların kardeşliği ile ifade olunan ve tezahür eden evrensel düşünce, dünya işlerinin çözümünün kuralı haline geleceklerdir. Bundan, tüm dünyanın muazzam bir masonluk cemiyeti durumuna geleceği anlamı çıkarılmamalıdır ancak, orada savunulan prensipler, oluşacak olan yeni barış düzeninin esasını, temelini teşkil edeceklerdir." (1152-11) Böylelikle, yeni düzen evrensel olacakhr ve uluslar barış içinde, birbirleri ile dostça ilişkilere yeniden başlayacaklardır. Modem teknolojinin ihraç edilmesi -tarımdaki Yeşil Devrim- tam gelişim halindeki bir nüfusun beslenme sorunlarını çözebilir ve çözmek de zorundadır. Burada gerekli olan toprak değildir; hatta bu fazlasıyla da vardır. Demografların açıkladıkları istatistikler yeryüzündeki tüm insan nüfusunun, üç buçuk milyar insanın (•), her beş kişilik bir aileye çeyrek hektarlık bir alan verildiği takdirde Alaska yüz.ölçümündeki bir kara parçası üzerine yerleştirilebileceğini ortaya çıkarmıştır. Birleşik Devletler'de nüfusun %70'i, ülke yüzölçümünün %2'sini bile ancak işgal etmektedir. Sorunun çözümü hiç şüphesiz, endüstrinin merkezden idare edilmemesine ve kırsal ve şehirsel bir dengeye bağlıdır. "Demografik patlama"nın tehlikeleri hakkında anlatılması mümkün olan her şeye rağmen, bu, bizi inandırmak istediklerinden çok daha az tehdit edici bir yapıdadır. Sorun, herkes için fazlasıyla ve gayet bol olan doğal kaynakların dağılımının ekonomik sisteminde yatmaktadır. Büyük korku, günümüz rejimleri altında ihtiyaçların tatmin edilememesinden kaynaklanmaktadır. Cayce, "okumaları"nda yeni çağın ekonomik sisteminin ke- sin tabiahru tarif etmemekte, ancak onun esasını vermektedir. Bu, bizim tüketiciler ya da üreticiler kooperatiflerinin bir tür kopyası niteliğinde bir ''kooperatif, koordinasyon" toplumu olacakhr. Aracılığın, tam kudrete sahip işverenlerin, tröstlerin zararları böylece ortadan kaldırılmış olacakbr. Günümüzde yer yer görülen ortaklaşa yaşam biçimi, bunun şimdiden belirtisidir; hipilerin oluşturduğu "komünler" belki de bu yolu açmaktadırlar. Ancak ekonomik bakımdan, bir hususi kapitalizm sisteminde hayatlarını sürdüremezler. "Grup kapitalizmi" daha fazla ümit vermektedir. Birkaç zamandan beri Amerikan ekonomik yaşamında sessiz bir ihtilal gerçekleşmekte ve hür teşebbüs sistemine yeni bir boyut getirmektedir. Onar yıllık duraklamaların ardından koopera* , tif organizasyonlarının önemli ölçüde çoğalıp büyümeleri, eskinin o karşılıklı yardıma dayanan öncü ruhunu yenilemekte ve canlandırmaktadır. Bunlar tüm sosyal ve ekonomik sancılanmızın çözümü olabilirler. Ek olarak, sosyalist bir devlette �iddetle hüküm süren bir yönetimin koyduğu hacizi de önleme imkanını vermektedir. Kooperatif teşebbüsler, gayet doğru bir şekilde "halkın kapitalizmi" olarak isimlendirilebilirler. Herkes ona kablır ve bu, müşterilerin herkesin yararını amaçlayarak yönettikleri kooperatif üyelerini kullanan müdürleri işe alan yönetim konseyinin üyeler tarafından seçildiği bir tür karşılıklı yardımlaşma cemiyetidir. Amaçlan, yahnmlar sayesinde para kazanmaktan çok, parayı biriktirmektir. Temel bakımından, kooperatifler herhangi bir teşebbüs gibi yürütülmektedir ancak önemli farklılıklar da gösterir, çünki bunlar kazanma arzusu ile değil, birleşme ve karşılıklı yardımlaşma ile motive edilmektedir. Bu ortak ve paylaşılmış amaç duygusu, organizasyon ruhudur. Çoğunluğu kendi şahsi karlarını asla gözetemeyecek olan iştirakçiler, operasyonu ve bitmiş ürünleri kontrol ederler. Sahip olunan işlerin sayısı ne olursa olsun, kural herkes için aynıdır: "Bir üye, bir oy'', ki bu da, topluluğun bir büyük hissedarlar azınlığı tarafından yönetilmesine engel olur. İsveç'te, ham ürünün %15'i, kooperatiflerin elindedir. Norveç'tekiler perakende ticaretinin % 11 'inden sorumhıd urlar. Danimarka'da süt ürünleri ve kümes hayvanlarından elde edilen ürünler düzenlenmiş kooperatifler tarafından sahn alınmakta ve hatta yine bunlar tarafından sabşa çıkarılmaktadır ve küçük ziraatçiler, zirai malzemelerini ortaklaşa kullanmaktadırlar. Onlarca yıldan beri bu uluslar sağlam bir ekonomi ve pek az bir enflasyon yaşamaktadırlar, aynca, işsizlik gibi bir sorunları da yoktur. Ve özel teşebbüs, onlarda daima gelişme halindedir. Dünya üzerindeki en eski kooperatif -hala daha mevcuttur-, 1812 senesinde İskoçya'da kurulmuştu. O zamandan bu yana, Avrupa'daki kooperatifler, küçük perakende mağazalarından büyük pazarlara ve dağıhma, üretime ve fabrikasyona geçerek muazzam bir hamleyi gerçekleştirdiler; çiftliklerde yetişen hayvanların etlerini muhafaza etmek için soğutma fabrikaları kurdular. Federal Almanya'da, İtalya'da, Fransa'da, Büyük Britanya'da, İrlanda'da, Yunanistan'da, Pakistan'da, Hindistan'da, Seylan'da, Kanada'da ve "hür dünya"nın diğer pek çok uluslarında gayet nüfuzlu tüketiciler birlikleri mevcuttur. Birleşik Devletler'de kooperatiflerin varoluşları 1845'de başlar, ancak çoğalmaları 1961 'den itibaren olmuştur ve bilhassa son beş senedir (•) büyük ölçüde yayılmışlardır. Ancak, tam bir değişimler devri yaşamaktayız ve bunlar, günümüzde, tarihimizde hiçbir vakit görülmemiş olan bir süratle meydana gelmektedir. Bu kritik zamanlarda şu ya da bu ülkede yaşıyor olmamız da bir anlama sahiptir. Bizler hepimiz, Büyük Plan'ın parçalarıyız. Şayet insan, yaşamak için yeni bir kainat istiyorsa, bunu bizzat kendisi şekillendirmek zorundadır. En korkunç düşmanı, yine kendisidir. Hür iradesi sayesinde, kuvvetli olanın hayatta kalabildiği orman kanununa uygun yaşamı seçebilir; hatta Tanrı'ya meydan okumayı bile tercih edebilir. "Ancak, kişilerin faaliyetinde, düşünce ve teşebbüslerinde, bir şehri ya da ulusu, ruhsal yasaların uygulanışı vasıtasıyla, birlik içinde muhafaza etmeyi sağlayan şartlar mevcuttur. Kalplerin ve ruhların eğilimleri, bu alt üst oluşların mümkün olduğunu göstermektedir ... İlahi Yasa önünde eğildiği zaman, insanın bu kaosa bir düzen kazandırdığı da gerçektir. Tam tersine hareket edip, önemsemediği zaman ise enkarnasyonu boyunca kaosu ve yıkıcı güçleri getirmektedir." (3976) Bizler, kendi şahsımızı doğrudan ilgilendirmeyen tüm şeylere karşı vurdum duymaz kalma eğilimindeyizdir; bu da temelde tüm diğer sorunlarda da olduğu gibi, ruhsal bir problemdir. Kayıtsızlığımız, egosantrizmimiz (benmerkezciliğimiz) ölçüsündedir. Örneğin, kamu işlerindeki topluca kendini tatmin ediş olgusu, kendi şahsi çıkartan peşinde koşan bir azınlık tarafından hızla ele geçirilen bir boşluk yaratmaktadır. Böylelikle, milletler genelolarak layık oldukları hükumet tarafından yönetilmektedirler. Ancak bu günler de geçip gitmektedir; gelecek, mücadeleye atılmaya hazır olduklarını çoktan göstermiş olan gençlere aittir. Bu bir reformcular neslidir; ama solculuklarını gayet tedbirli bir şekilde azaltmaya ihtiyaçları vardır. Tüm bu aşırıcılar, beatnikler, hipiler, uzun saçlı, kolyeleri, madalyonları olan çıplak ayaklı pasifistler, Atlantisliler'e benzemektedirler. Üstelik, Atlantis teorisine de gayet güçlü bir ilgi duymaktadırlar. Ulus daha da dikleşebilir. Tıpkı Cayce'in dediği gibi: "Tann' nın ruhu, kaostan banş ve ahenk çıkartmak için nasıl üzerinde uçuyor idiyse, böylece Ruh da, insanlara, ancak aynı ve tek bir yasaya itaat ettikleri zaman mevcut olabilen bir banş ve ahenk içinde birlikte yaşayabilmeleri için, onlara banş, ahenk ve anlayış getirmek üzere yeryüzüne inmek ve onların kalplerini, beyinlerini ve ruhlarını yüceltmek zorundadır. Tüm ruhların kendi kendilerine sorduktan tüm soruların tek cevabı ve tek çözümü Sevgi Yasası' dır. Günümüzdeki dünyasal şartların tek ilacı budur." (3976) kaynak:Atlantisten Geleceğe İnsanın Kaderi |
|
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevap | Son Mesaj |
Şimdi yeni bir peygamber ve yeni bir din gelse | Hal | Tasavvuf Sohbetleri | 4 | 21.06.23 14:23 |
Çok kötü şey gelecek | SertDede | Derin Konular & Beyin Fırtınası | 19 | 13.06.22 16:45 |
Ayet Ve Surelerin Sıralanmasındaki Düzen | Coliseum | Ebced & Cifir & Remil | 4 | 25.06.21 17:57 |
inanılmaz bir düzen | Arma | Derin Konular & Beyin Fırtınası | 9 | 05.12.20 22:33 |
Parapsikoloji ve Gelecek | Havasokulu | Parapsikoloji & Spiritüalizm | 1 | 24.04.17 01:10 |