#1
|
|||
|
|||
İlk Kuzeyli Amerikalılar
Atlantis boylarının ya da Maya göçmenlerinin Arizona ve
New Mexico'ya gelişlerinden ve burada kaynaşmalarından önce, iklim, hayvanlar ve bitki örtüsü çok farklı idi. Sonuçta A.B.D.'nin güneybatısı, Atlantis fethinin genel görünümünde bir rol sahibidir. Jeolojiye göre ilk buzul çağı bizim çağımızdan aşağı yukarı bir milyon sene öncesinde gerçekleşmiştir; demek oluyor ki Kuzey Amerika o zamanlar buzullarla kaplıydı. Son buzullaşmanın insanın dünyaya gelişinden 10 000 ya da 12 000 sene öncesine uzandığı uzun süre düşünülmüştür. Amerika yerlileri ya da "Amerindienler'' A vrupalılar'dan daha _ yeni ancak Güney Amerika insanından daha eski gibidirler. M.O. lOOOO'e doğru, o zamanlar Asya ve Amerika arasında buzdan bir geçit oluşturan Bering Boğazı'ndan geçmek suretiyle Moğolistan'dan gelmiş oldukları ve derece derece güneye doğru, Meksika'ya ve Orta Amerika'ya kadar inmiş oldukları tahmin edilmektedir; bazıları buradan A.B. D.'nin güney-batısına doğru gitmiş olmalıydılar. Arizona ve New Mexico'nun o zamanlar verimli olan bölgelerinde, çevrelerinin imkanlarından yararlandılar, yani falezlerin ve mağaraların kendilerine sunduğu doğal sığınaklarda yaşadılar ve tuğlalar yapmak için toprağın kilinden faydalandılar. Bazıları, Troglodytler (Troglodyt: Mağara sakini) kendilerine has ve karmaşık bir uygarlığa sahiptiler. Günümüzdeki Pueblos yerlileri onların torunlarıdırlar.İlk yerlilerin en azından M.Ö. 3000'den beri -bazılarına göre 7000- yaşamış olmaları gereken Middle West (Orta Batı)'de M.S. 1000 yılına dek gayet farklı bir uygarlık vardı. Burada daha sonraları tümülüsleri yapanlar olarak adlandırılanlar yaşıyorlardı. John C. Mac Gregor "Güneybabnın Arkeolojisi" isimli kitabında bu bölgedeki en eski kültürlerin 13 000 yıl öncesine dek uzandığını açıklar. Buralarda 10 000 yıllık eski kalıntılar bulunmuştur ve A.B.D.'nin batısının bu kuzey kısmı 11 000 yıl önce buzlarla kaplı durumda olduğundan, insanın bu bölgede en azından buzul çağının sonuna doğru yaşamaya başlamış olduğu kesindir. Ancak bu kalıntıların pek çoğu daha güneye doğru olan bölgede bulunmuştur. Eskiden, ek olarak yabani meyvelerle da beslenmiş avcılar tarafından işgal edilmiş sayısız kırsal mevki mevcuttur. New Mexico'daki Sandia ve Clovis'de keşfedilen kalıntıların en az M.Ö. IOOOO'e, diğerlerinin de 20000'e dek uzandıktan karbon -14 testi ile belirlenmiştir. Nevada'da bulunan insan kemiklerinin karbon 14 testi sonucu M.Ö. 23800'e ait olduktan saptaruruştır. Califomia'daki Mojave Çölü'nde ortaya çıkarılan ocak taşlan vasıtasıyla elde edilen bilgiler, insanın bu bölgede 100 000 sene önce yaşamakta olduğunu açığa kavuşturmuştur. A.B.D.'nin güney-batısının ilk sakinleri büyük hayvanları avlayan avcılardı. Bunların kültürlerinin kalıntıları başlıca mezbahalar adı verilen mevkilerde, yani büyük hayvanların öldürüldüğü ve parçalandığı yerlerde bulunmaktadır. En çok bulunan alet� ler yontulmuş taştan mızrak uçlarıdır. Şekillerindeki farklılıklar, ait olduktan çağların ve değişik kabilelerin işaretidir. Bu çöllük bölgelerin ilk kültürünün karakteristik hatları, mağaralarda yaşayan ve mevsimlere göre hububatla beslenen küçük göçebe gruplardan oluşan seyrek bir nüfusun varlığını ortaya koymaktadır. Hayvan postları ile giyiniyorlar, sepetçiliği biliyorlar, ipler, ağlar ve halılar imal ediyorlardı. Avlanmak için kullandıkları silahlar, sapı tahtadan ve ucu yontulmuş taştan mızraklar ile kısa ve düz topuzdu. M.Ö. 7000'den itibaren hububatı öğütmek için düz taşlar, taştan çanaklar, bıÇaklar vs ... kullanmaya başlamışlardı. Daha sonraları göçebe hayatı terk ederek, taştan ve kerpiçten yapbkları kulübelere yerleşmişe benzerler. İlk insanların hayatını üç döneme ayırmak mümkündür. M.Ö. 23000'den lOOOO'e dek süren birincisi, bizlere insanın bu bölgedeki mevcudiyetinin ilk kanıtlarını sunar. Bu çağın bitimine doğru New Mexico'nun kuzeyindeki yaşam biçimi ve güney Arizona çöllerindeki kültür önceden beri iyice yerleşmişe benzemektedir. Bunu takip eden ve M.Ö. 10000 ile 5000 arasında yer alan , Avcılar çağı adı da verilen ikinci dönemde bu yaşam biçimlerinde bir olgunlaşma olmuş ve güneybab daha çok işgal edilmiştir. Her iki grup da hala birbirlerinden ayn idiler ancak ,her biri de çeşitli aletler ve daha az kaba eşyalar vücuda getirmişlerdi. Bazıları hala mağaralarda ve falezlerde yaşamaya devam ediyorlardı; diğerleri ise bunları terk etmişlerdi. M.Ö. 5000 ile 2000 arasında yer alan son dönem süresince tarım ortaya çıktı. İnsanlar bitkileri, özellikle de ırusın yetiştirdiler ve yeni bir uygarlığın, beyzbola benzer bir oyun oynayan Hohokamlar'ın ve diğer Colomb-öncesi grupların böylece yolunu açmış oldular. Güneybatının modem yerlileri bu ilk Amerikalılar'ın torunlarıdır. Bunların ırkının kalıntıları Ute, Navajo, Apaçi, Hopi, Zuni, Papago, Pima, vs ... gibi sayısız kabilede sürüp gitmiştir; bu kabileler birbirlerinden farklıdırlar ancak hepsi de akrabadır. Çoğunlukla kerpiç kulübelerde ve kendilerine tahsis edilmiş alanlarda yaşamaktadırlar ve ne Beyazlar'la ne de Meksikalılar'la a:;la birleşmemişlerdir; bunu pek arzu etmemişe benzemektedirler. Bunların tarihi vasıfları, Mayalar ile Orta Batı'daki (Middle West) tümülüsleri yapanlar arasındaki zincirin önemli bir halkası olmalarıdır. İlk çöl kültürüne ilişkin en önemli keşiflerden birisi, hiç şüphesiz 1 952'de Arizona'da, Naco yakınlarında bir "mezbaha" bölgesinin bulunuşudur. San Pedro Vadisi'nde, Greenbush Creek Nehri yataklarında bir mamuttan geriye kalanlar ve bazı mızrak uçları gün ışığına çıkarılrnışbr. Bu keşif, araştırmacıları, bu ilk avalann günümüzde artık ortadan tamamen kalkmış olan, varlıklarını sürdürebilmek için kalın bir bitki örtüsüne ihtiyaç duyan çok büyük boyda hayvanları öldürüp yediklerini kanıtlamaya sevketmiştir. Bölgenin çevresindeki iklim koşullarının bırakmış olduğu izler bir tarih saptama imkanı vermektedir. Bu tip incelemelerde ünlü bir uzman olan Prof. Ernst Antevs, Naca bölgesinin tarihini 11.000 ile 10.000 yıl öncesine dayandırmaktadır. Bu da, bu gözüpek, bronz tenli, uzun saçlı ve vücutlarına peştemal takmış bu avcıların, yeryüzünün dış görünümünün ve iklimlerinin değişime uğramakta olduğu zamanlarda bile avlarının peşinden koşturmakta olduklarını göstermektedir. Bu arada, en ilginç keşif hiç şüphesiz Sandia Adamı' dır. New Mexico' da, Albuquerque yakınlarında, Sandia Dağları'nda ortaya çıkarıldığı için ona bu ad takılmıştır. Bu insan 20.000 ile 25.000 sene önce yaşıyordu. Toz, alüvyon, kil ve kireçli taş tabakalarına gömülmüş durumda at, deve, mamut, bizon, kurt ve diğer hayvanlara ait kemikler bulunmuştur. Küller, kaba ocaklar, yontulmuş taştan birbirine uygun aletler, parçalanan hayvanların pişirilmek üzere mağaralara sürüklenmiş olduklarını göstermektedir. Katmanlaşma değişik seviyelerde ve gayet nettir. Günümüzde kuru olan mağara daha önce nemli idi, ki bu da mamutların yaşadığı devirde bölgenin tropikal iklime sahip olduğunu gösterir. Sandia İnsanları, bilindiği kadarıyla ilk Amerikalılar idiler. Daha sonraları Çöl Uygarlığı'nın Sepetçileri ve son olarak da Colorado'da, Mesaverde'nin Troglodytleri (mağara adamları) ortaya çıktılar. Sepetçiler olarak isimlendirilenlerin uzun ve dar kafatasları, ikincilerin geniş kafataslarından hayli farklıydı ve bu da iki değişik ırkın varlığını gösterir. Uzun kafalar mongoloid' den çok australoide (güneyli) benziyordu ve bazı bilim adamları bunları Kuzey Amerika'nın ilk göçmenleri olarak kabul ederler. A.B.D.'nin güneybatısının ilk sakinlerinin günümüzdekinden tamamen farklı bir ortamda yaşamış oldukları mamut ve mastodonttan "kılıç dişli" kaplana kadar bir sürü hayvanı avladıkları şüphesizdir. Hiç kuşkusuz, yeni bazı keşifler yapılacaktır, ancak şundan şimdiden emin olabiliriz ki, şayet Texas'ta, Lewis-Ville yakınındaki Oovis'te gün ışığına çıkarılan mızrak uçlan üzerinde yapılan karbon-14 testine de güveniyor isek, bu en eski aletlerin yaşı 37 000 yıldan da fazladır. Kuzey Amerika'nın ilk sakinlerinin Orta ve Güney Amerika insanlarıyla pek çok ortak noktaları bulunmasına karşın, bazı temel farklar mevcuttur: Kuzeydekiler toprak siperler, yüksek tapınaklar ve platfonnlar inşa etmiyorlardı. Yaratılışa ve tufana ait tradisyonlan, yüksek bölgelere göç edişe ait bölüme varıncaya kadar dünyadaki diğer tradisyonlara çok benziyordu. Onlarda da şiddet, cinayet ve savaş yoktu, ya da çok azdı. Kuzey Amerika yerlileri beyaz istilacıların gelişinden önce hiç savaşçı yetiştirmemişlerdi. Topluluk halinde ortaklaşa bir yaşam sürdürüyorlar ve sahiplenme duygusu yüzünden kavga etmiyorlardı; toprak burada herkes içindi, herkesin yararlanması içindi; kiı:nse ona "sahip değildi", o sadece Büyük Ruh'a aitti. İsrail Oğullan'nın yerli kabileler üzerindeki etkilerinin ancak çok silik bazı kanıtlan vardır. Bu arada metal ya da taş üzerine yazılmış olan ve birinci yüzyıla uzanan İbranice yazılar bulunmuştur. "Dağlar ve Ovalar" isimli eserinde, 1853 ile 1857 yılları arasında Arizona, New Mexico bölgesinin yöneticiliğini yapmış olan David Meiwether şöyle yazmaktadır: "Bu ülkedeki misyonerler bu yerlilerin (Navajo' lar) İsrail'in kayıp kabilelerinin torunları olduklarını düşünüyorlar, çünki örtülerini süsleyen desenler Mısır piramitlerine benziyor ve bunları yapmak için kullandıkları aletler Tevrat' ta anlatılan ve Yahudiler'in kullandıkları "iğ ve öreke" tanımına tıpatıp uymaktadır. Aynca ölülerini gömmeyip, bunları dağlardaki mağaralara yerleştiriyorlar, ki bu da Yahudi tarihinde sözü geçen Machpelah Mağarası'nı ve diğerlerini anımsatıyor. Peki ama İsrail'in bu kayıp kabileleri Amerika Kıtası'na nasıl ulaştılar?" Navajolar (Navajos) diğer yerlilerden farklıdırlar. Kanlarına daha saygılı davranırlar, daha temizdirler ve Navajolar uzun süre ortaklaşa bir yaşam sürdürmüş olmalarına rağmen kadınlarınkocalarından ayn olarak bazı şahsi mallan, koyunlan, yünleri vardır. Diğer taraftan Hopiler'in, Mayalar'ınkine benzeyen bir yılan danstan ve daha önceki üç varoluş evrenine ilişkin bir efsaneleri vardır. İlk dünya, hayvanlar alemine kanşmıştı ve giderek bozulmuş, sonunda da ateş tarafından tahrip edilmişti. İkinci dünyada insanlar uygarlaşmışlar, evler ve köyler inşa etmişler, aletler ve edevatlar yapmışlar, ancak bu da bir düşüş döneminin ardından buz ve su tarafından tahrip edilmişti. Üçüncü dünya çok büyük sayıda Hopi, büyük şehirler, yeni ve ileri bir uygarlık meydana getirmişti. Ancak halk öyle materyalist olmuştu ki sonunda hepsi boğuldular; yalnızca bir dağın zirvesine ulaşabilen birkaç kişi kurtulmayı başarabildi. Dördüncü dünyada, yani günümüzdekinde, sayısız göçlerle güneybatıya geldiler ve burada mağaralarda ve kovuklarda yaşamaya koyuldular. Tradisyona göre kuzeyden değil, batıdan gelmişlerdi. Burada da, Yaratılış planına uygun yaşamak, ya da onu bir kez daha tahrip olmaya bırakmak arasında bir tercih yapma hakkına hala sahiptiler. Kuzeybatıda Hupa yerlilerinin (Hupas) ve Oregonlu Kato yerlilerinin (Katos) totemciliğini görmekteyiz. Totemler esas olarak kutsal kabul edilen hayvanlan temsil ediyorlardı; bunlar kabilenin, klanın ya da bireyin işareti ya da sembolü idiler. Avusturalya'daki Emu isimli yerli kabilesinin in.sanlan "emeu" isimli, kutsal kabul edilen yerli bir hayvandan geldiklerine inanıyorlardı. Oregon'dakilerden çok az farklı olan ve yan-hayvan, yan-insan figürleriyle süslenmiş totemlere Polinezya, Asya ve Afrika'da da rastlanmaktadır. Bu düşündürücü nitelikteki ortak özellikler, Eski Mısır ve Asur zamanlanndan beri ve Cayce'e gore de, ta Atlantis'e ve dünyanın yaratılışına dek uzanan tüm çağlarda, daima mevcut olmuştur. Bilinmeyen bir tarihte Mayalar'ın Amerika'nın güneybatısına doğru göç ettiklerini, ancak din haricinde buralardaki etkilerinin bahsetmiş olduğumuz diğer ülkelerdekine nazaran çok az olduğunu iddia etmektedir. Cayce Dosyalarından Aktarmalar Sayısız benzerliklere rağmen, Cayce Dosyaları'ndan kuzeydeki ilk Amerikalılar'a ilişkin bambaşka bir tablo gözler önüne serilmektedir. İnsanın yeryüzünde beş bölgede, beş ayrı ırk görünümü altında belirdiği zamanda A.B.D.'nin güneybatısı, kıtarun sular üzerinde bulunan tek büyük uzanhsıydı. Aşağı California, esmer ırkın yaşamakta olduğu Lemurya Kıtası'nın kıyı bölgesini oluşturuyordu. Utah, Nevada, New Mexico ve Meksika'nın bölgeleri ve geniş Atlantis Kıtası kızıl ırkın yaşadığı yerlerdi. Demek ki "yerliler" (kızılderililer), aslen güneybatının yerli ahalisini teşkil ediyorlardı. İlk Amerikalılar başlarını sokacak yer olarak mağaraları ve falezleri seçtiler; onlara Troglodytler (mağara insanları) denilmesi bundandır. Poligami (çok eşlilik) halinde yaşıyorlardı; ancak yine de bazıları monogami (tek eşlilik) prensibini savunuyordu. Madenler para işi görüyor ve süs eşyası yapmaya yarıyordu. Demir, onların ilk keşiflerinden biridir ve hemen kullarununa geçilmiştir. Başlıca sanatları seramik ile resimdir ve bunlarda çok başarılı olmuşlardır. Kehanet ve maji (büyü) ile de uğraşıyorlar, taşı yontuyorlar, renkli incileri işliyorlardı. M.Ö. 50722 senesinde, dünyanın sayısız bölgesinde insan haya hm tehdit etmekte olan etobur ve dev hayvanlarla mücadele etme çareleri araştırılmak üzere, beş ulusun ya da ırkın biraraya gelmesi için bir toplantı düzenlendi. Daha sonralan Mısır'da düzenlenen diğer bir konferansa ve Atlantis'te düzenlenen ve bu kıtada meydana gelmekte olan karaların alt üst oluş hadisesine ilişkin diğer bir konferansa da temsilciler gönderildi. Kuzeydeki ilk Amerikalılar tapınaklar da yapmaktaydılar ve çok kısa zamanda hemen hemen organize olmuş bir din kurmuşlardı. Lemurya'nın bahşına neden olan birinci tufan zamanında, Mu'da yaşayan halklardan bazıları buralardan kaçtılar ve A.B.D.'nin güneybahsına, Aşağı California'ya sığındılar, kuzeyde Oregon'a kadar çıktılar ve güneyde Peru'ya kadar indiler. Oregon'da, bunların dinlerinin kalıntıları totemlerde, soy ağaçlarında görülebilir. Burada, kadınlar aile reisi durumundaydılar ve erkeklerden daha çok hüküm sahibi idiler. M.Ö. 28000'de gerçekleşen Büyük Tufan esnasında Atlantis parçalara ayrıldı. Bazı Atlantisliler Meksika'ya ve buradan da güneybatının yüksek memleketlerine ve "Mayra Ülkesi'ne, Nevada'ya ve Colorado'ya" gittiler. Bunların pek çoğu Bir Yasası Çocuklan'nın dini temsilcileri idiler ve yabancı bir millete yol göstermeye geliyorlardı. Hedefleri, Tek Tann'nın yasalarının neşredilmesi ve muhafaza edilmesiydi. Ayrıca Yucatan'dan ve Hindistan gibi uzak ülkelerden göç etmiş "Happapul-picks" adı verilen, madenleri ve kili işleyen insanlar da bulunmaktaydı. Daha sonraları İsrail'in Kayıp Kabileleri'nin soyundan bazı insanlar da Lemurya'dan gemi ile geldiler. Dolayısıyla, özellikle günümüzde Arizona adı verilen bölgede, çeşitli halklardan oluşan kayda değer bir topluluk meydana geldi. "Bu ülkedeki faaliyetlerin birleştirilmesi, Lemurya'dan gelen ve kayıp kabileden olan ya da yolunu şaşırarak oralara gitmiş olan o kabileye ait insanlar ile, ayrıca Persler tarafından esir edilmiş topraklarda!.1- gelenler ve daha sonralan Hinduçinliler adı verilen ya da Hint Ulkesi'ni istila eden bu dağ insanları arasında bir uyuşma, bir anlaşma ortamı hazırladı. Varlık, burada, günümüzde Arizona adı verilen yerde faaliyetlerin birleştirilmesine yardım etti." (1434-1) M.Ö. 9500 senesinde, son tufanın bitişine doğru, güneybatı milletlerinin kültürleri hiç şüphesiz ki birbirine karışmış ve karmaşık bir durumdaydı. Ek olarak, M.Ö. 3000'de, "kuzeyin ağır insanları" tarafından güneye doğru püskürtülenlerden pek çoğu beraberlerinde el becerilerini, madeni ve kili işleme sanatlarını ve İsrailliler'in Mısır'dan getirmiş oldukları insan kurban etme uygulamasını da getirdiler. Bunlar Orta Amerika'da, özellikle Yucatan'daki Maya yerlilerine büyük etkide bulundular, ancak genellikle Mexico Vadisi'nde kaldılar. Açıklanmamış olan "kuzeyden gelen ağır insanlar" tanımı hayli şaşırtıcıdır. Bu muammanın çözümü, belki de Asyalılar'ın (Sibiryalılar mı?) az bir insan topluluğu halinde Bering Boğazı'ndan geçerek Amerika Kıtası'na sızdıklarına ilişkin ve genellikle kabul edilmiş olan o teoride yabyor olabilir. Bu hipotez, esas olarak coğrafyaya, jeolojiye ve etnolojiye dayanmaktadır, ama arkeolojik olarak kanıtlanmamıştır. Hiç şüphesiz ki bu da mümkündür, çünki bir bilim adamı "Alaska'da, çok büyük ve güçlü bir insan ırkı" bulmuştur ki, bu incelemiş olduklarımızdan farklıdır. İmkan dışı olan bir şey varsa, o da güneybahnın bu yoldan geçerek istila edilmiş olmasıdır. · Cayce, ilk Amerikalılar'ın, hpkı başka yerlerde de olduğu şekilde, sayısız işaretlere ve sembollere sahip, açıkça dini bir millet olduklarını söylüyor: "Çünki, milletler, göklerin Tann'run şanını ilan ettiğini; tabiatın da, gelişmesi ve büyümesi için mevcut olan her siklusun her devrenin yeniden doğuşunda O'na övgü dolu şarkılar söylemekte olduğunu günümüzdekinden çok daha iyi biliyorlardı." (2438-1) Beyaz adanun Yeni Dünya'ya ayak bashktan sonra bulduğu çeşitli Amerika yerlileri, işte bu eski milletlerin beraberce karışmış oldukları potadan gelmekteydiler. Güney Arizona'da, esmer ırka mensup olanların yuvarlak biçimli kafaları, günümüzde diğer bölgelerdeki kızıl ırka mensup olanlann uzun kafalanndan ayırt edilmektedir. Güneybatının tarihine,ya da tarih öncesine ait en açıklayıo olgu ise, bu bölgenin Yarablış devrinden beri kızıl ırka mensup bazı insanların doğmuş oldukları bölge olmasıdır. İnsan burada taa başlangıçtan beri yaşamaktaydı. Daha sonralan bu bölgeler, Lemurya'run, Atlantis'in ve Yucatan'ın göçmen gruplarının içinde karıştığı bir pota durumuna geldi. Sonuç olarak, bazıları esrarengiz bir uygarlık kurmak üzere Orta Batı'ya (Middle West) göç ettiler. ---------- Post added 21.01.20 at 21:21 ---------- kaynak:Atlantisten Geleceğe İnsanın Kaderi |
|
|