İslam Hukuk'unda boşanma hakkının öncelikli olarak erkeğin elinde olmasının hikmetlerinden birisi, kadının duygusallığına yenilip mantık çerçevesine sığmayacak kararları kolaylıkla alabilmesidir.
İtiraf edilmelidir ki kadınlarımız fıtraten, giden ve bitirmek isteyen tarafı erkeğe göre daha kolay seçmektedir.

Talak gibi bir ciddi hakkın korunması için kadına doğrudan verilmemiş olmasından dersler çıkarmamız gerekirken;
Kanunlar kadının beyanını esas kabul ederek, şeytanı ile başbaşa kaldığında bir erkeğin hayatını çok kolay bitirebilmesini sağlamakta.

İddia sahibi delil getirmekle mükelleftir diyen İslam'ı hiçe sayanlara sorsak;

Düşük not verdiği için öğretmenine taciz iftirası ile tehdit eden bir kız öğrencinin zulmünden bu erkek öğretmenin hakkı nasıl korunacak?

Elinde kontrolsüz bir güç olan kadın, bana taciz ettiğini söylerim iddiası ile erkeklerin hakkını yerken, erkekleri kim savunacak?

Yıllardır kadın cinayeti, kadına taciz gibi haberleri infial oluşturacak şekilde servis eden medya eli ile tansiyonu en yüksekte seyreden bu millet, yanında kadının sesini yükselttiği bir erkeği linç edecek şekilde tetikte beklemekte.

Ataerkil toplumu yıkacağız sloganı ile yola çıkanların elde ettiği haklar, eşitlik hedefinden saparak kadın merkezli bir toplum ve erkeğin potansiyel suçlu ikinci sınıf vatandaş sayıldığı şu sistem, kadını artık erkeğe rakip ve düşman yapmıştır.

Bir ihbarla evinden koparılan erkek, boşandığında her şeyini yitiren bir eş hatta yıllar boyu artık eski karısının yeni aşığına da nafaka adı altında para yedirmeye başladığında, bu kadını bu adamın elinden hangi kanun kurtaracak?

Bir anlık öfke ile babasını taciz iftirası ile içeri attıran kızın haberi ne çabuk unutuldu oysaki.
Sizden erkeği müdaafe edecek kanunlar istemiyoruz. Şeriatta hak olan ne ise onu koyunuz diyoruz.

Kadın, şeriatın kendisini koruduğu kadar mesut; erkek şeriatın emri kadar mesul olmalıdır.
Bundan gayrısı zulümdür.

İnsanları, onu yaratanın emrettiği gibi idare ediniz.