Her dejenerasyonun sonunda bir rejenerasyon
Beşer, yani bu devrenin yeryüzü insanı, kendi maddi ilk kalıbını iki kanaldan aldı. Birincisi dünya dışı bir seyyarede meydana getirilen ve aynı zamanda dünya şartları içerisinde maddi varlığını devam ettirebilecek bir kabiliyette olan bir varlık, daha doğrusu bir kalıp ve buna muvazi olarak ondan daha sonra yeryüzünün tabii evolüsyonu ile ortaya çıkan bir kalıp. Bu kalıp, arz dışı kalıp tarafından aşılanmış, ıslah edilmiş, mükemmel hale getirilmiştir. Bunun en basit yolu, Tanrı Oğullarının dünya kızlarıyla evlenmeleriyle suretiyle olmuştur. Bu cümle Kitab-ı Mukaddes’te vardır. Demek ki yeryüzünde mevcut olan halihazırdaki sizler, bir aşılanma sonunda ve daha sonra meydana gelen muhtelif aşılanmalar sonunda şu andaki seviyenizi bulmuş durumdasınız. Ve artık aşılanma müddeti bitmiştir. Ve kalıplarınızı, bedenlerinizi meydana getiren maddi organizasyonun, maddi büyüklüğün, maddesel dünyanın dejenerasyonu için engel olacak bir hareket de yapılmamaktadır. Öyleyse yeryüzü insanı, beşeri varlık gitgide kalıp bakımından dejenere olmaktadır. Kalıbın dejenerasyon oranına göre bu kalıbı kullanan varlıkların ruhi cevherlerinde gitgide daha az mütekamil olanları enkarnasyona başlamıştır.
Böylece bu tip bir bedene ihtiyacı olan varlıklar, kendi eprövlerini geçirmek üzere enkarne olmaktadırlar. Ve bu yüzden yeryüzünde bir sulh, bir sükunun ikaı, temini gitgide zorlaşmakta ve uzaklaşmaktadır. Yeryüzü insanı, yani beşer, mütemadiyen dejenerasyona doğru gitmektedir. Bu dejenerasyona bizzat kendisi sebep olmuştur.
Şu noktanın iyi anlaşılmasını isteriz: Maddi organizasyon, atıl, bizatihi hareketten yoksun, tesir kudretini taşımayan, münakale kabiliyeti olmayan bir nesne değildir. Beden, beden hücreleri ve hücre ruhları, organ ruhları ve daha yüzbinlerce unsurun bir araya gelmesinden meydana gelmiş çok nefis bir yapıdır. Ve siz yani benlik, bu temel teşkilatın genel idaresini deruhte edersiniz. Hem maddesel bedeniniz kendi eprövü içerisinde tekamüle devam eder hem benlik onun bu tekamülünden istifade etmek suretiyle kendi eprövlerini gerçekleştirir, bilgisini artırır. Ve böylece mütekabil olarak birbirlerinin eprövlerine, birbirlerinin gelişmesine hizmet eder hizmet eder dururlar. Eğer maddi yapıda kainatın her tarafında olduğu gibi bir bozulma, bir çözülme başlarsa bu, kendi eprövünü ve devresini tamamlamak üzere bir kavis içerisinde gün batımına doğru ilerler. Batışa doğru, inhilale doğru gider. Fakat bu gidiş, zamanın sizin tarafınızdan tayin edildiği tarzda vuku bulmaz. Dejenerasyonlar birbirine sıkı sıkıya bağlı noktalar halinde değil, zikzaklı atlamalar halinde vuku bulur. Muntazam bir çöküş değil, iniş-çıkışlarla bir gerileme, gerileyiş, yozlaşma söz konusudur. Nitekim, basit bir misalle, bütün radyoaktif cisimlerin zamanla radyoaktivitelerini kaybetmeleri buna misaldir.
Gerilemekte olan bu bedenin, yozlaşmakta olan bu yapının, kabiliyet ve vasıtalarından istifade eden ruhi varlık, gerekeni alamayacaktır. Öğrenemeyecek, tatbik edemeyecek hale geldiği zaman artık o vasata enkarne olmaz. O, daha yüksek seviyeli bir maddi vasatı araştırır. Fakat varlığın seviyesi, dejenerasyona uğramakta olan maddi vasıtaya adapte olabilecek uygun bir seviyede ise, ona enkarne olur. A varlığı gitmiş, B varlığı gelmiştir. Ve bu merdiven inişi sonsuza kadar devam eder.
Her dejenerasyonun sonunda bir rejenerasyon, bir yeniden düzenleme, neslin ıslahı vardır. İşte her neslin ıslahı bir Adem Babayı gerektirir. O gerçekten babadır. Islah olmuş, güçlendirilmiş fizik bir yapının ilk numunesidir.
|