#1
|
|||
|
|||
Kuantum Benlik
"Aha işte bu!" dedim, yirmi yıl önce aldığım kitabı okurken gördüğüm bir cümle üzerine. Kadıköydeki bir kitapçının ikinci katından almış ve Modadaki öğrenci evine doğru heyecanla koşturmuştum.
Anlatmaya çalışıp anlatamadığım temel konulardan bir tanesi. Kuantumu ve gözlemci etkisini anladığını düşünen kaç kişi var aramızda? Lütfen parmak kaldırmadan önce biraz daha düşünün. Hani hep diyorum ya. Paradigma çok önemli. Ve bugün kuantumdan, evrenin dokusundan, zaman boyutundan vb bahseden kişiler bile halen daha Newtonun Mekanik Evren modeline göre düşünüyorlar tüm bunları ve işin özünü hep kaçırıyorlar. Bugün fiziğin geldiği noktayı bilip de, gündelik hayattan kopacak kadar şaşırmayan birisi, olayı anlamamış demektir. Fizik falan biliyor değildir. Halen daha mekanik evren tabanlı düşünüyordur. Zaman dışılık, zamansızlık, tekillik, boyutlar, bilinç, holoevren.... Danah Zohar da değinmiş benim bu vurguladığım konuya. "Bir evren var. Bir de bilinç var. Gözlemci etkisi denilen şey ile bilinç, evreni etkiliyor" diyenlerden iseniz, üzgünüm, olaya halen daha vakıf olamamışsınız. Bilinç ve evreni ayıran, kartezyen koordinat gibi Descartes idi. Kendisi Newton zamanlarından kalma. Sizin bilinç derken ve evren-madde derken halen daha anladığınız şeyler, eski versiyona ait tanımlar. Danah Zohar da buna değiniyor ve içimin yağlarını eritiyor. Basmakalıp kitaplar, postlar veya videolar gibi davranmıyor. Kuantum paradigmasının evren tanımı, bilinç tanımı farklı. Aslında hangi kavramları kavramsallaştırmak gerekliliği bile farklı belki de. Kuantumun ileri felsefik bazı yorumlarında, evren diye bir tanıma-kavrama gerek yok. Gündelik yaşamdaki tanımları alıp evrenin kuantumsal gerçekliğini anlamaya çalışmak, ve halen daha herşeyi mekanistik biçimde algılamak. Kuantuma göre, bir gerçeklik belli bir yerde bulunmuyor. Evrenin bütününe dağılmış durumda. Ve gözlemci etkisi dediğimiz şey ise, dıştaki bir evreni şekillendiren bir iç bilinç değil. Bilinç denilen şey de evreni her mekanlı şekilde kapsamış adeta. Evrenin ne içinde ne dışında. Buradaki ifadeler bile, "ne iç ne dış, tüm mekana yayılmış gerçeklik" gibi ifadeler. Halen daha mekanik versiyonda çalışan zihnimiz sebebi ile. Yani tam tanım yapılabilecek kelime yok şu an. Oysa kavramlara kökenden farklı, yepyeni algı ve tanımlar. Hatta yeni kavramlar bulmak ya da şimdiki kavramları kullanmayı bırakmak gerekiyor. Olayın özü ise paradigma sıçraması yapmakta. Aynı paradigmada kalarak, doğru cevapları veremeyiz. Çünkü zaten soruları paradigma belirler. Yanlış ve geçersiz sorulara cevap arar dururuz. |
#2
|
|||
|
|||
Peki biz alışılagelmiş bu dünya düzeninin içinde bu gerçeklikle yahut bu gerçeksizlikle nasıl davranıcağız... ? Ne yapacağız
|
#3
|
|||
|
|||
Güzel bir noktaya temas ettiniz.
Gündelik hayattaki gerçeklik, Newtonun mekanik evreni ile çok uyumlu. Bu sebeple evrenin kuantum gerçekliğini algılamak çok zor. Farklı bi algılayış gerekir. Ki bu da biraz mistik gelişime benziyor. İçsel yolculuk, ve ruhsal uygulamalar vb ile. Farklı bazı algıları devreye sokmak gerekiyor. . |
#4
|
|||
|
|||
galiba kuantum teolojisi çerçevesinde insanın öznel doğasından dolayı yüzde yüz olarak zamanı,insanı,ve şeylerin hakikatini kavrayamayacağı yönünde fikirler sunan bir içeriğe sahip olsa gerek...
|
#5
|
|||
|
|||
Yok değil.
Gerçeklikten bahsetmek yerine daha çok insan psikolojisi, benliği ve bilincin doğası ile ilgileniyor sayılır. Kuantum fiziğinin getirdiği gerçekliğin gizemli ve paradoksal durumunu, kişilerin öznel hallerine modelize etmeye çalışıyor. Ve yaptığı işin fizik değil de, fiziğin yorumlanması olduğunu belirtiyor. Kuantumun donelerini metafor olarak kullandığını söylüyor. |
#6
|
|||
|
|||
otantik kabalistik bir bakış açısı yada bizdeki derin tasavvuf makamlarında gidip geliyor o halde...
|
#7
|
|||
|
|||
İlla bi kalıba sokuşturmak yanlış olur kanaatimce.
Kendisi MITde fizik ve felsefe Harvardda din ve psikoloji okumuş. Saygın akademisyenlerle beyin fırtınası grupları oluşturmuş falan. Ben samimi buldum kendisini. Belli bir kalıba ait değil. Arayışçı.. |
#8
|
|||
|
|||
Herkesimce kabul görmüş iki önemli postulat vardır..
1.Gözlemleyen,gözlemlenenin kendisi değildir olamaz. 2.Kendi benliğinin farkında olan tek canlı insandır... Bu iki postulatı birleştirip üzerinde derinlemesine KALB edenlere Selam olsun.. |
#9
|
|||
|
|||
Bana göre Kuantum Fiziği/Teorisi/Felsefesi insanın evren algısına yepyeni kapılar aralıyor. Ama bu kapılar henüz tam olarak açılabilmiş değil. Bizzat bu işin uzmanı diyebileceğimiz (diyebilir miyiz emin değilim) bilim adamları arasında bile derin, hatta birbirine zıt görüş ayrılıkları ve yorum farklılıkları var.
Örneğin Einstein Kuantum Fiziğinden hareketle 'determinist/nedenselci/klasik' bir evren yapısını savunurken, Heisenberg yine Kuantum'dan yola çıkarak 'indeterminist/belirsizlik' ilkesini savunmuştur. Kuantumda tartışılan konulardan birisi de, ışığın ya da elektronun dalga mı, yoksa parçacık mı olduğu konusudur. İlginçtir ki, John Thomson elektronun parçacık olduğunu gösteren çalışmasıyla Nobel Ödülü almış, oğlu George Thomson ise tam aksine elektronun dalga olduğunu gösterek Nobel Ödülü almıştır. Yani Kuantum henüz tam anlamıyla netleşmiş bilgi ve çözümler sunamıyor bizlere. Ama şu kadarı da var ki, insan aklına ve bilincine yeni ufuklar açıyor. Bazı paradigmaların tahtını sallıyor ve sarsıyor. Örneğin bu teoriyle Spinoza, Leibniz, Kant ve Marks gibi bir çok ünlü filozofun felsefelerinin temeli olan 'mekanik-determinist' anlayış sarsıntıya uğramıştır. Kuantum'da "çift yarık deneyi" çok meşhurdur ve şaşırtıcı sonuçlar vermektedir. Bu deneyde önce bir ışık demeti az sayıda fotonla bir yarıktan geçirilerek bir ekrana yansıtıldığında, ışık parçacıklarının görüntüsü tane tane küçük noktalar şeklinde ekranda görünür. Işık çift yarıktan gönderildiğinde ise aydınlanma genliği dört kat artarken, daha önce ışık parçacıklarının geldiği bazı yerlerin boş olduğu görülür. Buradan anlaşılan ışığın yarıklardan geçerken parçacık gibi değil dalga gibi davrandığıdır. Burada garip olan, fotonlar veya elektronlar veya bütün olarak atomlar tek tek bile gönderildiklerinde aynı şekilde girişim çizgilerinin çıkıyor olmasıdır. Bu ise fotonların her iki yarıktan da AYNI ANDA geçiyor olması demektir. Burada felsefî açıdan önemli olan nokta; mantığın "üçüncü halin imkânsızlığı" ilkesinin değiştirilmesi gerektiğine dair iddialara sebep olmasıdır. Bu ilkeye göre bir nesne ya da insan ya buradadır, ya da burada değildir. Üçüncü hal; yani aynı anda, hem burada hem de başka yerde olamaz. Bir insanın aynı anda iki ya da daha fazla yerde olması klasik fiziğe göre hurafedir; fakat atom altı dünyada (kuantum), 'aynı anda iki yerde olma' olgusu bilimin ta kendisidir. |
#10
|
||||
|
||||
İnsanlar kendilerini bedenleriyle çok fazla özdeşleştirdikleri için ölümün mümkün olduğunu düşünüyorlar. Zannediyorlar ki eğer bedenleri dağılıp yok olacaksa bilinçleri de yok olacaktır. Elbette eğer bilinci var eden şey bedenlerimiz ise evet, söyledikleri doğru. Ancak eğer bedenlerimiz tıpkı çanak antenlerin uydu sinyallerini aldığı gibi bilinci belirli bir kaynaktan alıyorsa bedenlerimiz ölse bile bilincimiz yaşamaya devam edecektir. Aslına bakarsanız bilincimiz uzay ve zamandan tamamen muaftır. Aynı anda her yerdedir; bedenlerimizin hem içinde hem de dışındadır. Tıpkı kuantum objeleri gibi belirli bir yeri yoktur.
__________________
Yarına kaldı şarkılar aman Bu yaraya deva değil zaman Ateş düştüğü yeri yakar Bu düzeni bozuk dünya yalan.. |
|
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevap | Son Mesaj |
Benlik, en büyük Günah ! | Naim | Havas ilmi Genel Bilgiler | 1 | 11.09.20 21:19 |
Benlik duygusu insana niçin verilmiştir? | Havasokulu | Tasavvuf & Tarikatler | 10 | 17.02.19 15:52 |
Yüksek benlik | SiLence | Parapsikoloji & Spiritüalizm | 2 | 03.04.17 19:24 |
Yüksek benlik ve düşük benliğin özellikleri | SiLence | Parapsikoloji & Spiritüalizm | 1 | 21.03.17 16:47 |
Gençlikte arkadaşlık ve benlik | SiLence | Parapsikoloji & Spiritüalizm | 1 | 21.03.17 16:36 |