Cin çağırmakla, hüddam elde etmekle ve dahasıyla ilgili öncelikle bilgilendirme adına giriş yapacağım. Uzun ve okumaya caydırıcı bir yazı olacak. Kendimden başlayacağım, söylediklerimin altı dolu olduğunun bilinmesi için. Daha çok gencim ve ailem bizim bile bilmediğimiz kadar uzun zamandır büyücülükle uğraşıyor. Torundan toruna aktarılıyor hep, nenem ve onun kendi dedesinden aldığını biliyoruz ve şimdi de bana kaldı kısacası el aldım.

Artık cin çağırmayla ve havas kitaplarıyla dalga geçmeye başlayabiliriz. Sizlere ilk anlatmak istediğim konu, havas kitabı yazarlarının bakış açısını anlatmak. Adam kitabı yazıyor, hiçbir kaynakta rastlayamayacağınız geçmişteki bir şeyhten alıntı yaptığını iddia ederek, aklına ne gelirse dolduruyor kitaba. Sanıyoruz ki bu adam da hoca, kitap satılsın diye aşk büyüleri, cin çağırma gibi zırvaları dolduruyor. Piyasadaki tüm kitaplar bu mantıkla yazıldı. TOKATLAYIP PARA KALDIRMA.

Cin çağırma kısmına gelirsek, maalesef ritüel yok arkadaşlar. Bunlar köpek değil kokuya gelsinler buhurlar yaktığımızda. Gerçek ritüellerde artık işinize yaramaz, yüzlerce yıldan kalma bir miras o ritüel. Muhtemelen muhatabınız olan cin çoktan öldü, kimse kulak vermeyecek çağrınıza. Cinlere inanmayanlara da var sözüm. Ömrü boyunca asla dağlarda, ormanlarda, vadilerde, mağaralarda vakit geçirmez şehirden asla ayrılmaz, apartmanından çıkmaz sonra der ki hani cinler nerede? Ahmak ayağına mı gelecekti. Bu yazdığımda işin sırrı ha, istiyor musun iletişim kurmak? O halde bir kaç ay gideceksin dağlara, bunun başka bir yolu yok. Hepimizin dedeleri neneleri eskiden kalma cin şeytan hikayeleri anlatır, bu insanlar şizofren değildi gerçekten görürlerdi. Bunun nedeni eskiden herkes kırsal alanda yaşardı, çoğu çiftçiydi yada çobandı dağlarda sürü güderdi. Seçildiklerinden mi görüyordu? Hayır onların bölgesine ayak basıyorlardı. Kısacası cin çağırmanın ritüeli yok, cinle karşılaşmak vardır. Artık her kitapta antlaşmalardan bahseder, cinler sizlerden şunu bunu ister diye. Ha birde şöyle der, "CİN SAHİBİ OLMAK" seçilmiş kutsanmış insanız ya emrimize cin sokuyoruz sanki. Buda palavra, cinin kölesi oluyoruz onun istediklerini yapmazsak kahreder hayatınla oynar. Antlaşmalar kalıcı değil geçici, canı ne isterse onu söyler sana. Karşı koyamayacağın bir güç olduğu için köle konumuna düşüyorsun. İşin özü kitaplardaki tüm cin çağırmalar ve hüddam elde etmeler, sadece kitap satılsın diye uydurulmuş hikayeler. Ha derseniz ki yok mu hiç, benim azıcık güvendiğim iki isim var. Mustafa Varlı ve Erzurumlu İbrahim Hakkı. Ama boşuna okumayın çünkü bunlar o kadar eski ki, muhatabınız olan cinler çoktan öldü. Ölüleri çağırmak olacak yaptığınız.

Büyüye gelecek olursak pek çok büyü cin gerektirmez, bunun mantığını öğrenmek isteyeceksiniz ama mantığı yok yaparsın ve olur. Kitaplardaki büyüleri kastetmiyorum pek azı doğru. Mesela dövülmemiş tane karabiber ile yapılan sıcaklık büyüsü,(Kitaplarda illaki karşılaşırsınız ama üzerine okunan sözler eksik verilir çünkü kendileri de bilmez) Tahta kaşıklarla yapılan sıcaklık ve soğukluk büyüsü. Asma kilit ile kısmet büyüleri ve balmumu ile yapılan büyü. Bunları ailemden gördüğüm için doğruluğundan eminim. Nenemden öğrendiğim ise, hepsinde cin kullanılmadığı. Artık yaşlı ve çağırmama nedeni tansiyonunu aşırı düşürmeleri. Bedeni bunu kaldırmıyor, yaptıkları ise hala tutuyor cin kullanmadan.
Hangi hocaya giderseniz gidin binde bir gerçek büyücü tutturursunuz. Çünkü bakım yaptırdığınızda size söylenecek şeyleri hemen hemen herkes yaşıyor. Maddi sıkıntılar, işinizin düzgün gitmemesi, talihsizlikler, boş yere yaşanan tartışmalar, evlenememek gibi çoğunluğun yaşadığı sıkıntılar. İnsan ikna olmak isteyince kapılıyor bu sözlere.

Gelelim büyücülere olan bakış açısına. Bunda biraz dine değineceğim, ben deistim hiçbir dine bağlı değilim fakat tanrının varlığına inancım var. Merak eden muhakkak vardır, yada dinen bunun günah olduğunu düşünerek yorum yapan ve ikaz eden. Söyleyeceklerimin muhatabı onlar. Genellikle hakkımızda şöyle sorular sorarlar. Hiç vicdani muhasebe yapmaz mısınız? Ahlak ve vicdanınız buna ne der? Sizde bu kavramlar yok mu? Para için her şeyi yapar mısınız? İşte işin can alıcı noktası bu. Büyücü
tanımadığı birisinin kötülüğü için bir şey yapabilir. Ona ne. O ücretini alır o kadar. Vicdan muhasebesini yapması gereken büyücüye başvuran kimsedir. Büyücü sadece bir ayna sen ne görmek istersen onu gösterir. Neden herhangi bir işinden dolayı vicdan azabı duysun? O, vicdan muhasebesini bu işleri kendi hesabına yapacağı zaman yapar. Bir tabancayı fabrikası imal edip satar. O tabancanın hırsız tabancası mı olacağı, polis tabancası mı olacağı fabrikayı ilgilendirmez. Önemli olan tetiği çektiren eldir. Bütün dünya tarihinde nerede ve ne zaman, hangi mahkeme katilden başka bir de tabanca veya tüfeği imal eden fabrikanın sahibini yargılamış ki? İyi ve kötü büyü yoktur, ikisi de insanın iradesine müdahaledir ve bu zaten etik değildir. Vicdan muhasebesi mi yapayım? Bunu ancak kendi çıkarıma ve keyfimce yaptığım büyülerde değerlendiririm.


İşin özü arkadaşlar, hayatınızı değiştirmeniz gerek. Cinlerle iş yapabilmenin tek yolu dağlarda, ormanlarda vs. yaşamak. Şehirden uzaklaşmak ve kırsal alanlara göçmek. Düzen bozmak elbette imkansıza yakın, bundan bi kaç asır önce insanlığın ekseriyeti bu dediğim şekilde yaşıyordu. İnanın bana okuduğunuz kitaplar sadece para kazanmak için ortaya atılmış havas kitapları.