Mısır Arapları, geceleyin mezarlara saldıran Güllerin cesetleri yediklerine inanırlar. Anadolu folklöründeki “Gul-yabani” ise daha ziyade hortlak veya hayalet olarak tasvir edilir ve ıssız yerlerde, karanlıkta ansızın insanın önüne çıkarak korkuttuğu söylenir. Masallardaki umacı dev anası da bir Gül dür. Yine Anadoluda “al-kansi’ diye bilinen ve loğusaya veya çocuğuna saldırarak onları boğmaya çalıştığı söylenen hayali yaratık da dişi Gul sayılır. Peygamber, bir hadise göre, Gul diye bir yaratık olmadığını söylemiş. Mu’tezîle ekolü de bu hadise atfen cinleri yok saymıştır. Fakat, başka bir hadise göre de Peygamber, sataşan Gul’leri kovmak için ezan okumayı tavsiye etmiştir. Araplar için Gul kavramı o kadar etkileyiciydi ki, uğursuz sayılan beta-Persei çiftyıldızına Ras al-Gul (Cinin Başı) adını takmışlardı. Bugün astronomide kullanılan Algol adı da dolayısıyla onlardan kalmıştır.
Sılat türündeki cinlerin dişileri Gul gibi biçim değiştirebilirler. Ayrıca, cinlerin çoğu dişi Stiat’lardan korkar, çünkü büyücü olurlar. Yani, mesleği büyücülük olan cinler bile var. Sı-lat’ların daha az zararlıları ise su birikintilerinde yaşayanlar, ağaç kovuklarında gizlenenler ve havadar yerlerde gezinenler olarak tanımlanıyor. Bu türdekilere Anadolu’da daha çok - farsi kökenli olarak - “peri” adı verilmektedir.
İfritler ise Cahiliye Döneminde cinlerden sayılmazken, İslamiyet ile birlikte cin olmuşlar. Ama, eski bir alışkanlık olarak, Araplar İfritleri Şeytanlar ile bir tutmayı yeğlemişler. İnanışa göre, İfrit çok kuvvetli, sert mizaçlı, acımasız ve aynı zamanda kurnazdır. Mısır’da ise, öldürülen veya acılar içinde ölen bir adamın hayaletine ifrit derler.
Alttaki Resimde Al-Bunrnin “Şams al-Maarif” adlı kitabından, cinlerin çağırılmasına yarayan şifreli kelimeler görülmekte.