|
|
LinkBack | Seçenekler | Stil |
#1
|
|||
|
|||
Ruh Çağırma nasıl yapılır ve Ruh çağırma olayları
Bu olayı anlatırken hala daha tüylerim kalkıyor ve ağlamamak için kendmi zor tutuyorum. Fakat bunu bilmenizi isterim ki benim başımdan böyle bir olay geçti ve ben bu olaydan sonra bir daha ruh çağırmamak üzere yemin ettim! İsteyen inansın istemeyen de inanmasın birini inandırmaya da zorlamıyorum zaten!! Adım belli, adresim belli, saklamıyorum onlar da yayınlansın!
Bundan beş altı yıl önce, ben daha o zamanlar 14-15 yaşlarında iken, bir yaz günü aynı mahhallede oturduğum bir arkadaşımın evinde 4-5 kişi ruh çağırmak için taplanmıştık. O zamanlar da bu ruh çağırma olayları çok moda idi. Herkes birbirine hikayeler anlatıyor, ruh çağırıyor, başından geçenleri anlatıyor ve çoğu zaman da korkutmak için kafadan atıyordu. Yani şahsen ben hiç inanmıyordum. Bir çok defa da ruh çağırmıştık ve hepsi fiyasko idi. Hatta bir çoğunda aramızdan birini kurban belirleyip onu korkutuyorduk. Ortada bir şey yokken ruh gelmiş gibi yapıp o seçilen arkadaşımızı korkutmak için ruh çağırıyorduk. Herneyse, fakat bu son ruh çağıracağımız zaman gerçekten aramızda, ne seçilmiş bir kurban, ne de numara çeken biri vardı! Saat gecenin üçüydü ve arkadaşımızın anne ve babası uyuyordu. Biz de evin oturma odasına tam teşkilat yerleşmiştik. Gerçekten herkes o ortamdan biraz da olsa ürkmüştü ve herkes cidden ruh çağırmak istiyordu. Derken hazırlıklar bitmiş ve Klasik ruh çağırma olayı başlamıştı. Üzerinde harfler ve birtakım gerekli yazılar falan bulunan büyük karton kutu, üzerinde okunmuş fincan, dualar falan işte herşey hazırdı ve herşey ciddi bir şekilde yapılıyordu. Ben de biraz gerilmiştim artık çünkü herşey gayet ciddi ve bilinçli idi. Ne kadar da inanmasam böyle şeylere gene de ya gelirse diye bir heyecan vardı içimde. Artık ruhun gelmesini bekliyorduk. Herşey yapılmış, ruh belirlenmiş, dualar okunmuş, herkesin işaret parmağı fincanın üzerinde bir hareket bekliyorduk. 10 dakika geçmeden fincan kıpırdamaya başladı. O anda herkes bir birine suç atmaya başladı, parmağınla kıpırdatma şu fincanı, ben kıpırdatmıyorum ya gerçekten kim kıpırdatıyor gibisinden ama kimse kıpırdatmıyordu! Derken sorular başladı ve fincan bize bu soruları cevaplıyordu. Yanıtların hepsi doğruydu! En son artık öyle sorular soruyorduk ki aramızdaki şahısların bilemeyeceği türden şahsi sorular, fakat onları da biliyordu! Çok korkmuştuk! Evin sahibi olan arkadaşımızın böyle şeylere çok zaafı vardı ve çocuk birden ağlamaya başladı! Bu arada belirteyim ruh çağıranların ben dahil hepsi erkek. Çocuk çok kötü olmuştu ve kurban olarak seçilenin kendisi olduğunu sanıp bize yalvarıyordu. Artık oyun oynamamızı, çok korktuğunu, bu kadarın aşırı olduğunu söyleyip duruyodu ve ağlıyordı! İşte o an korkum 2 ye katlanmıştı. Atık ruhu göndermeye çalışıyorduk ama o da gitmiyordu. Ruh gitmeden de fincanı kaldıramıyorduk. Ev sahibi arkadaşımız git gide fenalaşıyordu ve resmen ağlıyordu haykıra haykıra, benim de gözlerimden yaş gelmedi desem yalan olur yani!! Öyle bir an oldu, arkadaşımız dayanamadı artık ve herkese küfrederek fincanı kaldırdığı gibi pencereden dışarı yola fırlattı. Fincan kırılmıştı. Böylelikle ruh çağırma olayı da bitmişti tabii ama herkesin içinde bir endişe vardı ve o arkadaşımıza ne yapıyorsun sen gibisinden bakıyorduk endişeli gözlerle. Ev sahibi arkadaşımız hala daha sövüyordü ve siz arkadaş değilsiniz diye hem bize hem de ruhlara kadar sövüyordu. Allahtan anne babası gürültüye uyanmamışlardı. Bizde daha fazla gürültü rezalet çıkmadan yavaş yavaş evlere dağılmanın iyi olacağını anlamıştık. Öyle böyle herkes kendi evine gitti ve yattık uyuduk. Ertesi sabah kalktığımda mahallede bir bağırışmanın olduğunu duydum. Bu sesler ruh çağırdığımız arkadaşımızın evinden geliyordu. Herkes ağlıyor, bağırıyor ve sağa sola anlamsızca koşuyordu! Ben resmen şok olmuştum! Ruh çağırdığımız evde oturan o arkadaşımızın babası uyurken sabaha karşı kalp krizi sonucu vefaat etmişti!!..... ALINTI
__________________
Kaybettiklerim arasında en çok kendimi özledim, oysa ne güzel gülerdim.. |
#2
|
|||
|
|||
Ruh çağırma
Fal baktırma gibi bir başka merak da halk arasında ruh çağırma denilen deneyimlerdir. En basiti, aramızda bu konuda yetenekleri olan birisi var denildiğinde büyük bir kartona alfabe harfleri dairesel şekilde yazılır, dairenin ortasına bir fincan konur, masa etrafında oturanlar işaret parmakları ile fincana dokunur, medyum yetenekleri olduğu iddia edilen kişi dua eder ya da bir şeyler söyler sonra fincan hareket eder, harfler üzerinde gezinir böylece ruhla temas başlar.
Olanlar gerçek de olabilir, olmayabilir de. Medyum yeteneği olduğu iddia edilen ve/veya oradakiler bunu dalga geçmek için yapmış olabilirler. Ortada aldatmaca, eğlence, sahtekarlık da olabilir. Ama bu yanlış ve kötü örnekler öteki alemle temasa geçilebileceği gerçeğini ortadan kaldırmaz. Öteki alemle temas olabilir ama öyle kolay bir iş ve herkesin harcı değildir. Aracı, aracılar gerekir. Bu aracılara medyum denilmektedir. Öteki alemle temas çeşitli yollarla mümkün olabilmektedir. Yukarıda bahsettiğimiz fincan gezdirme, medyumu hipnotize edip transa geçirerek yani etki almaya uygun hale getirerek, medyumun kendiliğinden transa geçerek duru görü, duru işiti yollarıyla yani beş duyunun dışında eşyaları, düşünceleri görmesi duyması, kendi iradesi dışında kalemle yazı yazması, masa etrafında oturup ellerin masa kenarına konulması, masa darbelerinin mors alfabesiyle sayılması gibi. Spiritüalizme göre medyumlar bedensiz varlıklarla telepatik temasa geçme gibi özel yeteneklere sahip kimselerdir. Aktardıkları bilgiler bağlantı kurdukları bedensiz varlıkların verdikleri bilgilerle sınırlıdır. Yani medyum adı üstünde aracıdır. Bedensiz varlıklar da sonuçta sizler, bizler gibi varlıklardır, tek farkları maddi bedene sahip olmamalarıdır. Bilge olmayanlar en azından bulundukları yeri tarif edebilirler. Kimileri bilgi açısından bizden geri olabilir kimileri ileri. İnsanın bilinmeyen hakkındaki bilgileri ne mertebedeyse bedensiz varlıkların ki de o mertebededir. Kimi insanlar nasıl diğerlerinden fazla biliyorlarsa bedensiz varlıkların bazıları hem başka bedensiz hem de bedenli varlıklardan daha fazla şey bilebilirler. Hepsi bu kadar. Bunun derecesini bizler idrak edemeyiz, yani medyumun bedensiz varlıklardan aldığı ve bize aktardığı bilgilerin doğruluğunu, eksikliğini kesin olarak bilmemiz mümkün değildir. Bunu sadece Allah bilir. “Göklerde ve yerde, Allah’tan başka hiç kimse gaybı bilmez…” Neml 65 Kur’an ayeti yukarıda anlatıklarımızı kasdetmektedir. Spiritüel kanallarla elde edilen bilgilere körü körüne inanmamak, bağlanmak yerine aklımızı kullanarak bunları süzgeçten geçirmeliyiz. Bunlarla eksik inanç boşluklarımızı tamamlayabiliriz. İslam çevreleri öteki alemle temas olabileceğini kabul ederler. Ancak onlara göre ruh çağırma seanslarında gelenler ruh değil cindir. Ve kızgınlıkla sorarlar “Ruh gelir mi?” Bu onların beylik argümanlarıdır. Halbuki bilmezler ki modern spiritüalizmde bağlantı kurulana ruh değil “bedensiz varlık” denir. Bedensiz varlığın adı, niteliği önemli değildir. Verdiği bilginin kalitesine bakılır. Kendisine bir ad vermişse bu takma addır, yani yeni neslin dediği gibi “nick”-“nick name”, eski deyimle “müstear isim”. Örneğin bir varlık gelse kendine Atatürk dese neo-spiritüalizmde o onun takma adı olarak kabul edilir, hiçbir zaman Atatürk olarak kabul görmez. Zaten neo-spiritüalistler böyle eğlence olsun, laf olsun diye celse, seans da yapmaz ve belirgin, tanınmış kişilerle bağlantı aramazlar. Altın yumurtlayan tavuk olan dinci sektörü tarikatlar, cemaatler, falancılar, filancılar, hacısı, hocası, hocaefendisi, şeyhi, duahanı, imamı, müezzini, vaizi kısaca İslam’da yeri olmayan ruhban sınıfının öteki alemle irtibata şiddetle karşı çıkmaları, “ruh gelir mi? gelenler cindir” demelerinin nedeni bu kaymaklı sektörü ellerinden kaçırmak istememeleridir. Zira araştırmalar ve ruhsal yollarla alınan bilgiler reenkarnasyonun varlığını ortaya koymakta ve dinin amaç değil araç olduğunu kanıtlamaktadır. Din adamlarının hepsi böyle değildir elbette. Bundan 40 yıl önce Konya’da mahallelinin “Uyur Hoca” adını verdiği bir din adamıyla sohbet etmiştim. Adam inanılmazdı. Hiç beklemediğim bir kişiyle karşılaşmıştım. Koyu dindar, 5 vakit namazında, hacı olmasına karşın spiritüalizme ve reenkarnasyona inanıyordu. Bedri Ruhselman’ın kitaplarını okumuştu. Bu işlerin nosyonu hakkında ondan çok şey öğrendim. Genelde arkadaş, eş-dost toplantılarında ölmüş akrabalar çağrılır. Onlar bazen öyle şeyler söyler ki bunu sadece seansta hazır bulunan bir yakını bilmektedir. Bu durumda gelen varlık gerçekten de o mudur? Olabilir de olmayabilir de. Zira o bedensiz varlık bir şekilde seansta bulunanların geçmişini zamanda geriye seyahat ederek görmekte ve bunları anlatmakta da olabilir. Ruhçu dergilerde okuduklarıma ve katılan bir tanıdık ağabeyimiz rahmetli Bülent Veziroğlu beyin anlattığına göre bundan yıllar önce İstanbul Eminönü Öğrenci Lokalinde yapılan bir seansta Amerikalı medyum Reinhardt transa geçtikten sonra seansa katılan hazirundaki bazı kişilerin ölmüş yakınları daha önce salona bir direk üzerine yerleştirilen iki tarafı açık konik bir boru aracılığıyla sırayla salondaki yakınlarıyla konuşmuşlar ve seansa katılanların bazıları konuşmaların etkisinde kalarak baygınlık geçirmişlerdir. Ruhlar görünür mü, fotoğrafları çekilebilir mi, ses çıkarabilirler mi, sesleri kaydedilebilir mi, geldikleri zaman etraftaki eşyaları oynatabilirler mi, hayaletler, tekinsiz evler var mıdır? Bunlar son derece ekstrem yani olağanüstü olaylardır. Meydana gelmeleri çok zordur, ancak olmuştur ve olmaktadırlar. Maddi alemin ötesinde başka bir alemin varlığını göstermeleri bakımından bizlere yarar sağlarlar. Bedensiz varlıklar maddi boyutta olmayıp maddi güçlere sahip değillerdir. Görünmeleri, ses çıkarmaları, gürültü yapmaları olağanüstü olaylar sınıfına girer. Ruhçuluk tarikatmıdır? Ruhçuluğa inananlar gözlemleri gereği Allah’a da inanırlar. Yine gözlemleri gereği bağnaz değildirler ve olmaları da mümkün değildir. Laik devlet taraftarıdırlar. Ruhçular her dinden, hatta dinsiz de olabilirler. Dünyaya bakış açıları değişik olabilmekte bu da inançlarını bilinen kalıplardan farklı kılabilmektedir. Bir araya geldikleri dernek ya da topluluklar bu nedenlerle dışardan tarikat olarak görülebilmek ve nitelendirilebilmektedir. Bu dernek ve topluluklar tanınmış kişileri barındırıyorsa medya tarafından sosyete tarikatı olarak nitelendirilmektedir. Örneğin bir zamanlar Cenk Koray, Rüçhan Çamay, Neco, Gönül Akkor gibi ünlülerin de katıldığı merhum Refet Kayserilioğlu’nun başkanlığındaki Dünya Sevgi Birliği gibi. CHP milletvekili Nur Serter de eskiden buraya üye olduğu gerekçesiyle eleştirilmişti. Ancak böyle konulardan bihaber olanlar bu eleştirileri yaparken Dünya Sevgi Birliği ile Vedia Bülent Çorak’ın Dünya Kardeşlik Birliği ile karıştırmışlardı. Normalde ruhçuluk kesinlikle tarikat değildir. Liderlerine olağanüstü payeler verenler tarikatleşme yolundadırlar diyebiliriz. Elbette hangi dernek ve topluluğun içine girmeden tam olarak ne olduğunu anlamayız. Ancak dinci çevrelerin bunları kendilerine düşman olarak gördükleri ve bu yüzden karaladıkları da unutulmamalı. Sonuç Maddi alemin dışında bir alem vardır ve varlığı zor da olsa bazen belli olmaktadır. Öteki alemle irtibat eğlence olsun diye ve bilinçsiz yapılmamalıdır. Yönetici çok deneyimli olmalıdır. Bazı “obsesyon” tehlikeleri de vardır. Bu konularla ilgilenilecekse güvenilir bir medyum şarttır. Eğer gerçekten irtibata geçme olduysa irtibata geçen varlığın bedensiz bir varlık olduğu unutulmamalıdır. Ne olduğu adı, sanı önemli değildir, verdiği ad sanı kesin doğru olarak kabul edilmemeli, verdiği ad takma ad olarak kabul edilmelidir. Verdikleri bilgilerin kalitesine bakılmalı. Öteki alemden geldi diye verilen bilgilere körü körüne inanılmamalıdır. Kuşkucu olunmalı, akıl yürütülmelidir. Bu konudaki literatürü dikkatlice okumakta yararlı olur. Her ne kadar başlığı dikkat çekmek için öyle attıysak da Neo-spiritüalizmde “ruh çağırma” diye bir terim yoktur. Ruhsal inceleme ve araştırma vardır. Doğru şekilde yapılırsa insanlara yarar sağlar. Spiritizma nasıl artık çağın gerisinde kaldıysa ruh çağırma deyimi de öyle olmuştur.
__________________
Kaybettiklerim arasında en çok kendimi özledim, oysa ne güzel gülerdim.. |
#3
|
|||
|
|||
Ruh Çağırma
Ruh çağırma Her hangi bir arabi ayın il Pazar günü veya Çarşamba günü bir hint diyarından gelen aynaya kadr sureinin hatemini yazıp sonra sure-i kadr-ı oku. Okuma işi bitince: uhdur yâ fülân (fülân yerine ruhun ismini söyle) ruh gelip aynada sana görünür. Sorularına cevap verir. Hatem budur. [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Alıntı; يمحرلا نحمرلا الله مسب ر سرا ا هنجنك Cilt 2 Gencine-i Esrar يرلخبا متم بر سرعت لاو سري بر . |
#4
|
||||
|
||||
Ruh degil Cin gelir bence. Lütfen dogru yazin ki bilmeyen cahil biri uygularda basina binbirtürlü is gelir sonra. Allah rizasi icin
|
|
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevap | Son Mesaj |
Durugörü nedir? Nasıl Yapılır? Detaylı Anlatım | bitter | Psişik Yetenekler | 8 | 06.08.24 00:34 |
Burun estetiği nasıl yapılır ne gibi riskleri vardır? | aşk | Sağlık | 2 | 10.05.21 23:50 |
Tevbe nasıl yapılır.... | Yet80 | Sorularınız | 10 | 01.09.20 19:38 |
Zikr Nasıl Yapılır | Adalet | Zikir | 4 | 27.12.18 13:16 |
Telekinezi Nasıl Yapılır | aşk | Telekinezi | 3 | 19.07.17 20:51 |