|
|
LinkBack | Seçenekler | Stil |
#1
|
||||
|
||||
Celcelutiye vefki (Celcelutiye Kübra Daveti)
Celcelutiye vefki her zaman için İslam dünyasında son derece büyük ilgi görmüştür. Aslında bir dua olan ve içinde İsm-i Azam duasının da gizli olduğuna inanılan celcelutiye duası birçok farklı amaç için kullanılmaktadır. Çok eski zamanlardan günümüze kadar gelen bu çok güçlü ve tesirli dua özel olarak hazırlanan vefk işlemlerinde de kullanılmaktadır. Birçok farklı amaç için kullanılabilen bu vefk işleminin insanları manevi anlamda koruma altına aldığı, farklı konularda hedeflerine ulaştırdığı veya hayatları boyunca çok ciddi mertebelerine ulaştırdığı gibi bilgiler mevcuttur. Celcelutiye vefki denediğinde ilk akla gelen vefk budur. Bu vefk istendiğinde de burada görüldüğü sıra ve düzene göre yazar verirler... Aslında bu vefkin yapılma usullerinden sadece birisidir. Havas ilmine yeterince dahil olmayanlar bunu bilmezler. Bu vefki yazarken siyah misk ve kırmızı misk karıştırılmış safran mürekkebi önce vefk yazılır sonra daveti en sonda azimeti okunur. Zengin olmak için cuma günü yazılır hacetler için pazar günü sabah yazılır. Ticaret için perşembe günü düşmanların dilini bağlamak için çarşamba günü, sevgi ve hürmet için pazartesi günü, hastalıklar için cumartesi günü sabah yazılır.silah tesirinden korunmak için salı günü yazılır. Cuma gecesi yazarsa felç titreme ve kâbustan korur. Bu vefk kişiyi sihirden ve büyüden korur. Borçlu ise borçtan kurtulur. Büyük sırlara erişir manevi güç kazanır Elbette ki hadiste de buyurulduğu üzere itikadımız şu yöndedir: ameller niyetlere göredir. Rabbim dualarınızı kabul buyursun. Herkese hayırlı Cumalar... HADİSİN METNİ: Ömer bin Hattâb radıyallâhu anh’dan rivayet olunduğuna göre, o, şöyle demiştir: Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem’i işittim şöyle buyurdu: عَنْ عُمَرَ بْنِ الخَطَّابِ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ، قَالَ: سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَقُولُ: إِنَّمَا الأَعْمَالُ بِالنِّيَّةِ، وَلِكُلِّ امْرِئٍ مَا نَوَى، فَمَنْ كَانَتْ هِجْرَتُهُ إِلَى اللَّهِ وَرَسُولِهِ فَهِجْرَتُهُ إِلَى اللَّهِ وَرَسُولِهِ، وَمَنْ كَانَتْ هِجْرَتُهُ لدُنْيَا يُصِيبُهَا، أَوِ امْرَأَةٍ يَتَزَوَّجُهَا، فَهِجْرَتُهُ إِلَى مَا هَاجَرَ إِلَيْهِ [حديثٌ صحيحٌ] “Ameller ancak niyetlere göredir ve herkese ancak niyet ettiği şey vardır. Kimin hicreti Allâh’a ve Rasûlü’ne ise onun hicreti Allâh’a ve Rasûlü’nedir. Kimin de hicreti elde edeceği bir dünyalık yahut nikâhlayacağı bir kadın için ise, onun hicreti de hicret ettiği şeyedir.” [SAHÎH HADÎS] دعوة الجلجلوتية الكبرى Celcelutiye Kübra Daveti بَسْمِ الله الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ. Bismillahirahmannirrahim بَدَأْتُ بِبِسْمِ اللهِ رُوحِي بِهِ اهْتَدَتْ. إِلَى كَشْفِ أَسْرَارٍ بِبَاطِنَهِ انْطَوَتْ. Bede'tü bi bismillahi rûhî bihihtedet İlâ keşfi esrârin bi bâtınihintavet وَصَلَّيْتُ بِالثَّانِي عَلَى خَيْرِ خَلْقِهِ. مُحَمَّدِ مَنْ زَاحَ الضَّلاَلَةَ وَالْغَلَتْ. Ve salleytü bissânî alâ hayri halgıhî Muhammedin men zâhad dalâlete velğalet إِلَهِي لَقَدْ أَقْسَمْتُ بِاسْمِكَ دَاعِياً. بِآجٍ وَمَاهُوجٍ جَلَتْ فَتَجلْجَلَتْ. İlâhi legad agsemtü bismike dâıyen Bi âcin ve mâhûcin celet fetecelcelet سَأَلْتُكَ بِالاِسْمِ الْمُعَظَّمِ قَدْرَهُ. وَيَسِّرْ أُمُورِي يا إِلَهِي بِصَلْمَهَتْ. Seeltüke bi ismil muazzami gadruhû Ve yessir ümûri yâ ilâhî bi salmehet وَيَا حَيُّ يَا قَيُّومُ أَدْعُوكَ رَاجِياً. بِاجٍ أَيُوجٍ جَلْجَلِيُّوتٍ هَلْهَلَتْ. Ve yâ hayyü yâ gayyûmü edûke râciyen Bi âcin eyûcin celceliyûtin helhelet بِصَمْصَامٍ طَمْطَامٍ وَيَا خَيْرَ بَازِخٍ. بِمِحْرَاثٍ مِهْرَاشٍ بِهِ النَّارُ أُخْمِدَتْ. Bi samsâmin tamtâmin ve yâ hayra bâzihın Bi mıhrâsin mihrâşin bihin nâru uhmidet بِآجٍ أَهُوجٍ يَا إِلَهِي مُهَوِّجٍ. وَيَا جَلْجَلُوتٍ بِالإِجَابَةِ هَلْهَلَتْ. Bi âcin ehûcin yâ ilâhî mühevvicin Ve yâ celcelûtin bil icâbeti helhelet لِتُحْيِي حَيَاةَ الْقَلْبِ مِنْ دَنَسٍ بِهِ. بِقَيُّومٍ قَامَ السِّرُّ فِيهِ وَأَشْرَقَتْ. Li tuhyî hayâtel galbi min denesin bihî Bi gayyûmin gâmes sirru fîhi ve eşragat عَلَيَّ ضيَآءٌ مِنْ بَوَارِقِ نُورِهِ. فَلاَحَ عَلَى وَجْهِي سَنَآءٌ وَأَبْرَقَتْ. Aleyye dıyâün min bevârigı nûrihî Felâha alâ vechî senâün ve ebragat وَصُبَّ عَلَى قَلْبِي شَأَبِيبُ رَحْمَةٍ. بِحِكْمَةِ مَوْلاَنَا الْكَرِيمِ فَأَنْطَقَتْ. Ve subbe alâ galbî şeâbîbû rahmetin Bi hıkmeti mevlânel kerîm fe entakat أَحَاطَتْ بِيَ الأَنْوَارُ مِنْ كُلِّ جَانِبٍ. وَهَيْبَةُ مَوْلاَنَا الْعَظِيمِ بِنَا عَلَتْ. Ehâtat biyel envâru min külli cânibin Ve heybetü mevlânel azıymi binâ alet فَسُبْحَانَكَ اللَّهُمَّ يَا خَيْرَ خَالِقٍ. وَيَا خَيْرَ خَلاَّقٍ وَأَكْرَمَ مَنْ بَعَتْ. Fe sübhânekellâhümme yâ hayra hâligin Ve yâ hayra hallâgın ve ekrame men beat فَبَلِّغْنِي قَصْدِي وَكُلَّ مَأَرِبِي. بِحَقِّ حُرُوفٍ بِالْهِجَاءِ تَجَمَّعَتْ. Fe bellığnî gasdî ve külle meâribi Bi haggı hurûfin bil hicâi tecemmeat بِسِرِّ حُرُوفٍ أُوْدِعَتْ فِي عَزِيمَتِي. بِنُورِ سَنَآءِ الاِسْمِ وَالرُّوحِ قَدْ عَلَتْ. Bi sirri hurûfin ûdiat fî azıymetî Bi nûri senâil ismi ver rûhi gad alet أَفِضْ لِي مِنَ اْلأَنْوَارِ قَبْضَةَ مُشْرِقٍ. عَلَيَّ وَأَحْيِي مَيْتَ قَلْبِي بِطَيْطَغَتْ. Efıd lî minel envâri gabdate müşrıgın Aleyye ve ahyî meyte galbî bi taytağat أَلاَ وَأَلْبِسَنِي هَيْبَةً وَجَلاَلَةً. وَكُفَّ يَدَا اْلأَعْدَاءِ عَنِّي بِعَلْمَهَتْ. Elâ ve elbisennî heybeten ve celâleten Ve küffe yedel a'dâi annî bi almehet أَلاَ وَاحْجُبَنِّيِ مِنْ عَدُوٍّ وَحَاسِدٍ. بِحَقِّ شَمَاخٍ أَشْمَخٍ سَلَّمَتْ سَمَتْ. Elâ ve ahcübennî min adüvvin ve hâsidin Bi haggı şemâhın eşmehın sellemet semet بِنُورِ جَلاَلٍ بَازِخٍ وَشَرَ نْطَخٍ. بِقُدُّوسٍ بَرْكُاتٍ بِهِ الظُّلْمَةُ انْجَلَتْ. Bi nûri celâlin bâzihın ve şerantahın Bi kuddûsin berkûtin bihiz zulmetüncelet أَلاَ وَاَقْضِ يَا رَبَّاهُ بِالنُّورِ حَاجَتِي. بِنُورِ أَشْمَخٍ جَلْياً سَرِيعاً قَدِ انْقَضَتْ. Elâ vakdı yâ rabbâhü bin nûri hâcetî Bi nûri eşmehın celyâ serîan gadingadat بِيَاهٍ وَيَايُوهٍ نَمْرُهٍ أَصَالِياً. وَيَا عَالِياً يَسِّرْ أُمُورِي بِصَيْصَلَتْ. Biyâhin ve yâyûhin nemûhin esâliyen Ve yâ âliyen yessir ümûrî bi saysalet وَامْنِحْنِي يَا ذَا الْجَلاَلِ كَرَامَةً. بِأَسْرَارِ عِلْمٍ يَا حَلِيمُ بِكَ انْجَلَتْ. Ve emnahnî yâ zel celâli kerâmeten Bi esrâri ılmin yâ haliymü bikencelet وَخَلِّصْنِي مِنْ كُلِّ هَوْلٍ وَشِدَّةٍ. بِنَصِّ حَكِيمٍ قَاطِعِ السِّرِّ اَسْبَلَتْ. Ve hallısnî min külli hevlin ve şiddetin Bi nassı hakıymin kâtııs sırri esbelet Eyâ câbiral kalbil kesiyri minel habet وَاحْرِسْنِي يَا ذَا الْجَلاَلِ بِكَافِ كُنْ. اَيَا جَابِرَ الْقَلْبِ الْكَسِيرِ مِنَ الْخَبَتْ. Ve ahrisnî yâ zelcelâli bi kâfi kun Eyâ câbiral galbil kesiyri minel habet وَسَلِّمْ بِبَحْرٍ وَاَعْطِنِي خَيْرَ بَرِّهَا. فَأَنْتَ مَلاَذِي وَالْكُرُوبِ بِكَ انْجَلَتْ. Ve sellim bi bahrin ve a'tınî hayra berrihâ Fe ente melâzi vel kürûbi bikencelet وَصُبَّ عَلَيَّ الرِّزْقَ صَبَّةَ رَحْمَةٍ. فَأَنْتَ رَجَاءُ الْعَالَمِينَ وَلَوْ طَغَتْ. Ve subbe aleyyer rizga sabbete rahmetin Fe ente racâül âlemiyne velev tağat وَاصْمِمْ وَابْكِمْ ثُمَّ أَعْمِ عَدُوَّنَا. وَأَخْرِسْهُمُ يَا ذَا الْجَلاَلِ بِحَوْسَمَتْ. Ve asmim ve ebkim sümme a'mi aduvvena Ve ahrıshüm yâ zelcelâli bi havsemet وَفِي حَوْسَمٍ مَعْ دَوْسَمٍ وَبَرَاسِمٍ. تَحَصَّنْتُ بِاْلاِسْمِ الْعَظِيمِ مِنَ الْغَلَتْ. Ve fi havsemin mea devsemin ve berâsemin Tehassantü bil ismil azıymi minelğalet وَأَلِّفْ قُلُوبَ الْعَالَمِينَ جَمِيعَهَا. عَلَى رِسَالَةِ النُورِ وَأَعْطِهَا الْقَبُولَ بِشَلْمَهَتْ. Ve a'tıf gulûbel âlemiyne cemiyaha Aleyye risaletin nuri ve atıhal gabule bişelmehat وَيَسِّرْ أُمُورِي يَآ إِلَهِي وَأَعْطِنِي. مِنَ الْعِزِّ وَالْعُلْيَا بِشَمْخٍ وَأَشْمَخَتْ. Ve yessir umûri yâ ilâhî ve a'tıni Minel ızzi vel ulyâ bi şemhın ve eşhamet وَأَسْبِلْ عَلَيْنَا السَّتْرَ وَاشْفِ قُلُوبَنَا. وَأَنْتَ شِفَاءٌ لِلْقُلُوبِ مِنَ الْغَثَتْ. Ve esbil aleynes setra veşfi gulûbenâ Ve ente şifâün lil gulûbi minel ğaset وَبَارِكْ لَنَا اللَّهُمَّ فِي جَمِيعِ كَسْبِنَا. وَحُلَّ عُقُودَ الْعُسْرِ بِيَايُوهٍ اِرْتَحَتْ. Ve bâriklena allâhümme fi cem'ı kesbinâ Ve hulle ukûdel usri biyâyûhin irtehat بِيَاهٍ وَيَايُوهٍ وَيَا خَيْرَ بَازِخٍ. وَيَا مَنْ لَنَا اْلأَرْزَاقُ مِنْ جُودِهِ نَمَتْ. Biyâhin ve yâyûhin ve yâ hayra bâzihın Ve yâ men lenel erzâgu min cûdihî nemet نَرُدُّ بِكَ اْلأَعْدَاءَ مِنْ كُلِّ وِجْهَةٍ. وَبِاْلاِسْمِ تَرْمِيهِمْ مِنَ الْبُعْدِ بِالشَّتَتْ. Neruddu bikel a'dâe min külli vichetin Ve bil ismi termîhim minel bu'di bişşetet وَاَخْذِلْهُمْ يَا ذَا الْجَلاَلِ بِفَضْلِ مَنْ. إِلَيْهِ سَعَتْ ضَبُّ الْفَلاَةِ وَقَدْ شَكَتْ. Ve ahzilhum yâ zelcelâli bi fadli men İleyhi seat dabbül felâti ve gad şeket فَأَنْتَ رَجَائِي يَا إِلَهِي وَسَيِّدِي. فَقُلَّ لَمِيمَ الْجَيْشِ إِنْ رَامَ بِي عَبَتْ. Fe ente racâi yâ ilahî ve seyyidî Fegulle lemîmel ceyşi in râme bî abet وَكُفَّ جَمِيعَ الْمُضِرِّينَ كَيْدَهُمْ. وَعَنِّي بِإِقْسَامِكَ حَتْماً وَمَا حَوَتْ. Ve küffe cemiyâl mudırrîne keydehüm Ve annî bi agsâmike hatmen ve mâ havet فَيَا خَيْرَ مَسْؤُلٍ وَأَكْرَمَ مَنْ عَطَى. وَيَا خَيْرَ مَأْمُولٍ إِلَى اُمَّةٍ خَلَتْ. Fe yâ hayra mes'ûlin ve ekrame men a'ta Ve yâ hayra me'mûlin ilâ ümmetin halet أَقِدْ كَوْكَبِي بِالاِسْمِ نُوراً وَبَهْجَةً. مَدَى الدَّهْرِ وَالأَيَّامِ يَا نُورُ جَلْجَلَتْ. Egıd kevkebî bil ismi nûran ve behceten Meded dehri vel eyyâmi yâ nûru celcelet بِآجٍ أَهُوجٍ جَلْمَهُوجٍ جَلاَلَةٍ. جَلِيلٍ جَلْجَلَيُّوتٍ جَمَاهٍ تَمَهْرَجَتْ. Biâcin âhûcin celmehûcin celâletin Celîlin celcelûtin cemâhin temehracet بِتَعْدَادِ اَبْرُومٍ وَسِمْرَازِ أَبْرَمٍ. وَبَهْرَةِ تَبْرِيزٍ وَأُمٍّ تَبَرَّكَتْ. Bi ta'dâdi ebrûmin ve simrâzi ebramin Ve behrati tibrîzin ve ümmin teberreket تُقَادُ سِرَاجُ النُّورِ سِرّاً بَيَانَةً. تُقَادُ سِرَاجُ السُّرْجِ سِرّاً تَنَوَّرَتْ. Tugâdu sirâcun nûri sirran beyâneten Tugâdü sirâcus surci sirran tenevverat بِنُورِ جَلاَلٍ بَازِخٍ وَشَرَنْطَخٍ. بِقُدُّوسٍ بَرْكُوتٍ بِهِ النَّارُ أُخْمِدَتْ. Bi nûri celâlin bâzihın ve şerantahın Bi guddûsi berkûtin bihin nâru uhmidet بِيَاهٍ وَيَا يُوهٍ نُمُوهٍ أَصَالِيَاً. بِطَمْطَامٍ مِهْرَاشٍ لِنَارِ الْعِدَا سَمَتْ. Biyâhin ve yâyûhin nümûhin esâliyen Bi tamtâmin mihrâşin li nâril ıdâ semet بِهَالٍ اَهِيلٍ شَلْعٍ شَلْعُوبٍ شَالِعٍ. طَهِيٍّ طَهُوبٍ طَيْطَهُوبٍ طَيَّطَهَتْ. Bi hâlin ehîlin şel'ın şel'ûbin şâliın Tahiyyin tahûbin taytahûbin tayyattahet أَنُوخٍ بِيَمْلُوخٍ وَاَبْرُوخٍ أُقْسِمَتْ. بِتَمْلِيخِ آياَتٍ شَمُوخٍ تَشَمَّخَتْ. Enûhın bi yemlûhın ve ebrûhın ugsimet Bi temliyhı âyâtin şemûhın teşemmehat أَبَاذِيخَ بَيْذُوخٍ وَذَيْمُوخٍ بَعْدَهَا. خَمَارُوخٍ يَشْرُوخٍ تَشَمَّخَتْ. Ebaziyha beyzuhin ve zeymuhin badeha hamaruhin yeşruhin teşemmehat بِبَلْخٍ وَسِمْيَانٍ وَبَازُوخٍ بَعْدَهَا. بِذَيْمُوخٍ أَشْمُوخٍ بِهِ الْكَوْنُ عُمِّرَتْ. Bi belhın ve simyânin ve bâzûhın ba'dehâ Bi zeymûhın eşmûhın bihil kevnü ummirat بِشَلْمَخَتٍ اقْبَلْ دُعَائِي وَكُنْ مَعِي. وَكُنْ لِي مِنَ الأَعْدَاءِ حَسْبِيَ فَقَدْ بَغَتْ. Bi şelmehatin agbil duâi ve kun meıy Ve kun lî minel a'dâi hasbî fe gad beğat فَيَا شَمْخَثَا يَا شَمْخَثَا أَنْتَ شَمْلَخَا. وَيَا عَيْطَلاَ هَطْلُ الرِّيَاحِ تَخَلْخَلَتْ. Fe yâ şemhasâ yâ şemhasâ ente şemlehâ Ve yâ aytalâ hatlür riyâhı tehalhalet بِكَ الْحَوْلُ وَالصَّوْلُ وَالشَّدِيدُ لِمَنْ أَتَى. لِبَابِ جَنَابِكَ وَالْتَجَى ظُلْمَةُ انْجَلَتْ. Bikel havlü ves savlüs şedîdü li men etâ Libâbi cenâbike veltecâ zulmetüncelet بِطۤـهۤ وَيۤـسۤ وَطۤـۤس كُنْ لَنَا. بِطۤسۤـمۤ لِلسَّعَادَةِ أَقْبَلَتْ. Bi tâha ve yâsîn ve tâsîn kun lenâ Bi tâsim lis seâdetı egbelet وَكَافٍ وَهَا يَاءٍ وَعَيْنٍ وَصَادِهَا. وَكِفَايَتُنَا مِنْ كُلِّ عَيْنٍ بِنَا حَوَتْ. Ve kâfin ve hâyâin ve aynin ve sâdihâ Kifâyetünâ min külli aynin binâ havet بِحَامِيمَ عَيْنٍ ثُمَّ سِينٍ وَقَافِهَا. حِمَايَتُنَا مِنْ كُلِّ سُوءٍ بِشَلْمَهَتْ. Bi hâmîme aynin summe sînin ve gâfihâ Himâyetünâ min kulli suin bişelmehat بِقَافٍ وَنُونٍ ثُمَّ حَامِيمٍ بَعْدَهَا. وَفِي سُورَةِ الدُّخَانِ سِرّاً قَدْ أُحْكِمَتْ. Bi gâfin ve nûnin summe hâmîmin ba'dehâ Ve fî sûretid dühâni sirran gad uhkimet بِأَلِفٍ وَلاَمٍ وَالنِّسَا وَعُقُودِهَا. وَفِي سُورَةِ الأَنْعَامِ وَالنُّورِ نُوِّرَتْ. Bi elifin ve lâmin ven nisâ ve ugûdihâ Ve fî sûretil en'âmi ven nûri nüvvirat وَأَلِفٍ وَلاَمٍ ثُمَّ رَاءٍ بِسِرِّهَا. عَلَوْتُ بِنُورِ اْلاِسْمِ مِنْ كُلِّ مَا جَنَتْ. Ve elifin ve lâmin sümme râin bi sirrihâ Alevtü bi nûril ismi min külli mâ cenet وَأَلِفٍ وَلاَمٍ ثُمَّ مِيمٍ وَرَائِهَا. إِلَى مَجْمَعِ الأَرْوَاحِ وَالرُّوحَ قَدْ عَلَتْ. Ve elifin ve lâmin sümme mîmin ve râihâ İlâ mecmaıl ervâhı ver rûhı gad alet بِسِرِّ حَوَا مِيمِ الْكِتَابِ جَمِيْعِهَا. عَلَيْكَ بِفَضْلِ النُّورِ يَا نُورُ أُقْسِمَتْ. Bi sirri havâmîmil kitâbi cemîıhâ Aleyke bi fadlin nûri yâ nûru ugsimet بِعَمَّ عَبَسَ وَالنَّازِعَاتِ وَطَارِقٍ. وَفِي وَالسَّمَاءِ ذَاتِ الْبُرُوجِ وَزُلْزِلَتْ. Bi amme abese ven nâziâti ve târigın Ve fî vessemâi zâtil burûci ve zulzilet بِحَقِّ تَبَارَكَ ثُمَّ نُونٍ وَسَائِلٍ. وَفِي سُورَةِ التَّهْمِيزِ وَالشَّمْسِ كُوِّرَتْ. Bi haggı tebâreke summe nûnin ve sâilin Ve fî sûretit tehmîzi veş şemsi kuvvirat وَبِالذَّارِيَاتِ الذَّرِّ وَالنَّجْمِ إِذْ هَوَى. وَبِاقْتَرَبَتْ لِيَ اْلأُمُورُ تَقَرَّبَتْ. Ve bizzâriyâtiz zerri ven necmi iz hevâ Ve bıgterabet liyel umûru tegarrabet وَفِي سُورَةِ الْقُرْآنِ حِزْباً وَآيَةً. عَدَدَ مَا قَرَأَ الْقَاري وَمَا قَدْ تَنَزَّلَتْ. Ve fî suveril gur'âni hızben ve âyeten Adede mâ garael gârî ve mâ gad tenezzelet فَأَسْأَلُكَ يَا مَوْلاَيَ فِي فَضْلِكَ الَّذِي. عَلَى كُلِّ مَا أَنْزَلْتَ كُتْباً تَفَضَّلَتْ. Fe es'elüke yâ mevlâye fî fadlikellezî Alâ kulli mâ enzelte kutben tefaddalet بَآهِيّاً شَرَاهِيّاً أَذُونَايِ صَبْوَةٍ. اَصْبَاوُثٍ اَلِ شَدَّايَ أَقْسَمْتُ بِطَيْطَغَتْ. Bi âhiyyen şerâhiyyen ezûnâyi sabvetin Asbâvusin âli şeddâye agsemtu bi taytağat بِسِرِّ بَدُوحٍ أَجْهَزَطٍ بِطَدٍ زَهِجٍ. بِوَاحِ الْوَحَابِ الْفَتْحِ وَالنَّصْرِ أَسْرَعَتْ. Bi sirri büdûhın echezetın bitadin zehecin Bivâhıl vehâbil fethi ven nasri esreat بِنُورِ فَجَشٍ مَعَ ثَطْخَزٍ يَا سَيِّدِي. وَبِاْلآيَةِ الْكُبْرَى أَمِنِّى مِنَ الْفَجَتْ. Bi nûri feceşin mea sathazin yâ seyyidî Ve bil âyetil kübrâ eminnî minel fecet بِحَقِّ فَقَجٍ مَعَ مَخْمَتٍ يَا إِلَهَنَا. بِأَسْمَائِكَ الْحُسْنَى أَجِرْنِي مِنَ الشَّتَتْ. Bi haggı fegacin mea mahmetin yâ ilâhena Bi esmâikel husnâ ecirnî mineş şetet حُرُوفٌ لِبَهْرَامٍ عَلَتْ وَتَشَامَخَتْ. وَاَشَمُ عَصَا مُوسَى بِهِ الظُّلْمَةُ انْجَلَتْ. Hurûfün li behrâmin alet ve teşâmehat Ve ismü asâ mûsâ bihiz zulmetün celet تَوَسَّلْتُ يَا رَبِّ إِلَيْكَ بِسِرِّهَا. تَوَسُّلَ ذِي ذُلٍّ بِهِ النَّاسُ اهْتَدَتْ. Tevesseltü yâ rabbi ileyke bi sirrihâ Tevessüle zî züllin bihin nasuhtedet حُرُوفٌ بِمَعْنَاهَا لَهَا الْفَضْلُ شُرِّفَتْ. مَدَى الدَّهْرِ وَالأَيَّامِ يَا رَبِّ انْحَنَتْ. Hurûfün bi ma'nâhâ lehal fadlü şürrifet Meden dehri vel eyyâmi yâ rabbinhanet دَعَوْتُكَ يَا اللهُ حَقّاً وَإِنَّنِي. تَوَسَّلْتُ بِالآيَاتِ جَمْعاً بِمَا حَوَتْ. Deavtüke yâ allâhü haggan ve innenî Tevesseltü bil âyâti cem'an bi mâ havet فَتِلْكَ حُرُوفُ النُّورِ فَاجْمَعْ خَوَاصَّهَا. وَحَقِّقْ مَعَانِيهَا بِهَ الْخَيْرُ تُمِّمَتْ. Fetilke hurûfün nûri fecma' havâssahâ Ve haggıg meânîhâ bihil hayru tummimet فَأُحْضِرْنِي عَوْناً خَدِيماً مُسَخَّراً. طَهَيْمَفَيَائِيلُ بِهِ الْكُرْبَةُ انْجَلَتْ. Vahdurnî avnen hadîmen musehharan Tuheymefyâîlü bihil kürbetüncelet فَسَخِّرْ لِي فِيهَا خَدِيماً يُطِيعُنِي. بِفَضْلِ حُرُوفِ أُمِّ الْكِتَابِ وَمَا تَلَتْ. Fe sehhır lî fîhâ hadîmen yütıy'uni Bi fadli hurufi ümmil kitâbi ve mâ telet وَأَسْأَلُكَ يَا مَوْلاَيَ فِي اسْمِكَ الَّذِي. بِهِ إِذَا دُعِيَ جَمْعُ الأُمُورِ تَكَسَّرَتْ. Ve es'elüke yâ mevlâye fismikellezî Bihî izâ düıye cem'ul ümûri teyesserat إِلَهِي فَارْحَمْ ضَعْفِي وَاغْفِرْ لِي زَلَّتِي. بِمَا قَدْ دَعَتْكَ الأَنْبِيَاءُ وَتَوَسَّلَتْ. İlâhi ferham da'fi vağfirlî zelleti Bi mâ gad deatkel enbiyâü ve tevesselet أَيَا خَالِقِي يَا سَيِّدِي اقْضِ حَاجَتِي. إِلَيْكَ أُمُورِي يَا إِلَهِي تَسَلَّمَتْ. Eyâ hâligıy yâ seyyidî ıgdı hâcetî İleyke ümûrî yâ ilâhî tesellemet تَوَسَّلْتُ يَا رَبِّ إِلَيْكَ بِأَحْمَدَ. وَأَسْمَائِكَ الْحُسْنَى الَّتِي هِيَ جُمِّعَتْ. Tevesseltü yâ rabbî ileyke bi ahmedâ Ve esmâikel husnelletî hiye cummiat فَجُدْ وَاعْفُ وَاصْفَحْ يَا إِلَهِي بِتَوْبَةٍ. عَلَى عَبْدِكَ الْمِسْكِينِ مِنْ نَظْرَةٍ عَبَتْ. Fe cud va'fü vasfah yâ ilâhî bi tevbetin Alâ abdikel miskîni min nazratin abet وَوَفِّقْنِي لِلْخَيْرِ وَالصِّدْقِ وَالتُّقَى. وَاَسْكِنِّنِي الْفِرْدَوْسَ مَعَ فِرْقَةٍ عَلَتْ. Ve veffıgnî lil hayri ves sıdgı vettugâ Ve eskinennil firdevse mea firgatin alet وَكُنْ بِي رَؤُفاً فِي حَيَاتِي وَبَعْدَمَا. أَمُوتُ وَأَلْقَى ظُلْمَةُ الْقَبْرِ انْجَلَتْ. Ve kun bî raûfen fî hayâti ve ba'de mâ Emûtü ve elgâ zulmetel gabrin celet وَفِي الْحَشْرِ بَيِّضْ يَا إِلَهِي صَحِيفَتِي. وَثَقِّلْ مَوَازِينِي بِلُطْفِكَ إِنْ أَهَفَتْ. Ve fil haşri beyyıd yâ ilâhî sahîfetî Ve seggıl mevâzînî bi lutfike in ehefet وَجَوِّزْنِي حَدَا الصِّرَاطَ مُهَرْوِلاً. وَاحْمِينِي مِنْ حَرِّ نَارٍ وَمَا حَوَتْ. Ve cevviznî haddes sırâtı mûhervilen Vahminî min harri nârin ve mâ havet وَسَامِحْنِي مِنْ كُلِّ ذَنْبٍ جَنَيْتُهُ. وَاغْفِرْ خَطِيئَاتِ الْعِظَامَ وَإِنْ عَلَتْ. Ve sâmıhnî min külli zenbin ceneytühû Vağfir hatıy'atil ızâme ve in alet فَيَا حَامِلَ اِسْمِ الَّذِي جَلَّ قَدْرَهُ. تَوَقِّي بِهِ كُلِّ أُمُورِي تَسَلَّمَتْ. Fe yâ hâmilel ismillezî celle gadruhû Teveggâ bihî küllel umûri tesellemet فَقَاتِلْ وَلاَ تَخْشَ وَحَارِبْ وَلاَ تَخَفْ. وَدُسْ كُلَّ اَرْضٍ بِالْوُحُوشِ تَعَمَّرَتْ. Fe gâtil ve lâ tahşe ve hârib ve lâ tehaf Ve dus kulle erdın bil vuhûşi teammerat وَاَقْبِلْ وَلاَ تَهْرَبْ وَخَاصِمْ مَنْ تَشَا. وَلاَ تَخْشَ بَأْسَاً لِلْمُلُوكِ وَلَوْ حَوَتْ. Ve agbil ve la tehrab ve hasim min teşa Ve lâ tahşa bieselen lilmuluki ve lev havet فَلاَ حَيَّةٌ تَخْشَى وَلاَ عَقْرَبٌ تَرَى. وَلاَ أَسَدٌ يَأْتِي إِلَيْكَ بِهَمْهَمَتْ. Felâ hayyete tahşe vela agrabun tera Ve lâ esedun yeti ileyke bihemhemat فَلاَ تَخْشَ مِنْ سَيْفٍ وَلاَ طَعْنَ خَنْجَرٍ. وَلاَ تَخْشَ مِنْ رُمْحٍ وَلاَ شَرٌّ أَسْهَمَتْ. Fela tahşa min seyfi vela tani hancerin Ve la tahşa min rumhin ve la şerrun eshemet جَزَا مَنْ قَرَى هَذَا شَفَاعَةُ أَحْمَدَ. وَيُحْشَرُ فِي الْجَنَّاتِ مَعَ حُورٍ حُفِّفَتْ. Cezâ men garae hâzâ şefâatü ahmedâ Ve yuhşeru fil cennâti mea hûrin huffifet وَاعْلَمْ بِأَنَّ الْمُصْطَفَى خَيْرُ مُرْسَلٍ. وَأَفْضَلُ خَلْقِ اللهِ مَنْ قَدْ تَفَرَّقَتْ. Va'lem bi ennel Mustafâ hayru mürselîn Ve efdalü halgıllâhi men kad teferrakat وَصَدِّرْ بِهِ مِنْ جَاهِهِ كُلَّ حَاجَةٍ. وَسَلْهُ لِكَيْ تَنْجُوَ مِنَ الْجَورِ وَالطَّغَتْ. Ve saddir bihî min câhihî külle hâcetin Ve selhü li key tencüve minel cevri vettağat وَصَلِّ إِلَهِي كُلَّ يَوْمٍ وَسَاعَةٍ. عَلَى الْمُصْطَفَى الْمُخْتَارِ مَا نَسْمَةٌ سَمَتْ. Ve salli ilâhi külle yevmin ve sâatin Alel mustafel muhtâri mâ nesmetün semet وَصَلِّ عَلَى الْمُخْتَارِ وَالآلِ كُلِّهِمْ. كَعَدِّ نَبَاتِ الأَرْضِ وَالرّيحِ مَا سَرَتْ. Ve salli alel muhtâri vel âli küllihim Ke addi nebâtil erdı ver riyhı mâ serat وَصَلِّ صَلاَةً تَمْلأُ الأَرْضَ وَالسَّمَا. كَوَبْلِ غَمَامٍ مَعْ رُعُودٍ تَجَلْجَلَتْ. Ve salli salâten temleül erda ves semâe Kevebli ğamâmin ma' ruûdin tecelcelet فَيَكْفِيْكَ أَنَّ اللهَ صَلَّى بِنَفْسِهِ. وَأَمْلاَكُهُ صَلَّتْ عَلَيْهِ وَسَلَّمَتْ. Fe yekfîke ennellâhe sallâ bi nefsihî Ve emlâkehû sallet aleyhi ve sellemet وَسَلِّمْ عَلَيْهِ دَائِماً مُتَوَسِّلاً. مَدَى الدَّهْرِ وَاْلأَيَّامِ مَا شَمْسٌ أَشْرَقَتْ. Ve sellim aleyhi dâimen mütevessilen Meded dehri vel eyyâmi mâ şemsün eşrakat وَسَلِّمْ عَلَى اْلأَطْهَارِ مِنْ آلِ هَاشِمٍ. عَدَدَ مَا حَجَّ الْحَجِيجُ وَسَلَّمَتْ. Ve sellim alel athâri min âli hâşimin Adede mâ haccel hacîcü ve sellemet وَاَرْضَ يَا إِلَهِي عَنْ أَبِي بَكْرٍ مَعْ عُمَرَ. وَارْضَ عَلَى عُثْمَانَ مَعَ حَيْدَرِ الثَّبَتْ. Verda yâ ilâhî an ebî bekrin mea umera Verda alâ osmâne mea hayderis sebet كَذَا اْلآلُ وَاْلأَصْحَابُ جَمْعاً جَمِيعَهُمْ. مَعَ اْلأَوْلِيَاءِ وَالصَّالِحِينَ وَمَا حَوَتْ. Kezal âlü vel ashâbü cem'an cemîuhüm Meal evliyâi ves sâlihıyne ve mâ havet مَقَالُ عَلِيٍّ وَابْنِ عَمِّ مُحَمَّدٍ. وَسِرُّ عُلُومٍ لِلْخَلاَئِقِ جُمِّعَتْ. Megâlü aliyyin vebni ammi muhammedin Ve sirru ulûmin lil halâigı cummiat عزيمة الجلجلوتية الكبرى Celcelutiye Kübra Azimeti Bu dua ezberden bir defa okunur. اللهم إني إني أسألك بما سألك به جبريل عند عرشك العظيم. أن تسخر لي ملائكتك الكرام خدام هذه الأسماء الحيّ القيوم. اللهم سخرلي كسفيائيل ودرديائيل وشمخيائيل وطوطيائيل وروقيائيل وسمسمائيل وحرفيائيل وحسفيائيل أجيبوا أيتها الملوك والرؤساء و مرادي على قضاء حوائجي بحق ما تعلمون من عظيم سر الله وبحق هذا الاسم العظيم الأعظم الله ... الله ... الله ... بعلمك وقدرتك على الخلائق وبإسمك العظيم الكبير المتعال الله ... الله ... الله ... ، الأسم الذي فضلته على سائر الأسماء ، اللهم إني اسألك أن تسخر لي هذه الأرواح وأن يأتوني في نومي أو يقظتي إنك على كل شيء قدير. يا الله يا الله يا الله. Bismillâhirrahmânirrahîm. Allâhümme innî innî eselüke bimâ se'eleke bihi cibrîlü ınde arşikel azîmi en tüsahhırlî melâiketikel kirâmü huddâme hâzihil esmâi hayyul kayyum Allâhümme sehhirlî kesfeyâîl ve derdeyâîl ve şemhayâîl ve tavtayâîl ve rûkyâîl ve semsemâîl ve harfiyâil ve hasifiyâil ecîbû eyyetuhâl mulukur ver ruûsai ve murâdi ala kadâi havâici bi hakki mâ ta'lemûne min azîmi sirrillâhi ve bi hakki hazal ismi aziymil azamu Allah Allah Allah bi ılmike ve kudretike alel hâlâiki e bi ismikel azîmil kebîril müteâli Allâhü Allâhü Allâhül ismillezî faddaltehü alâ sâiril esmâi Allahümme inni es'elüke en tüsahhirlî hâzihil ervâhı ve en ye'tûnî fî nevmî ev yakazatî inneke alâ külli şeyin kadir. Yâ Allâhü Yâ Allâhü Yâ Allâhü Bu hatemin vefkini hane veya işyeri için bakır veya gümüş levhaya uygun saat ve kuralları ile yazılırsa akla hayale gelmeyecek faziletleri vardır. Ancak kişi için en uygunu kolye veya yüzüktür. Bu tılsımın birçok faziletleri vardır ancak biz bir kısmını yazmakla yetinelim. Bu hatemi akik tAşına nakşedip gümüş yüzük ve kolye ile üzerinde taşıyan kişi ; AllaH'tan hakkıyla korkan Allah cc. dostlarından olur. Kötülüklerden sakınır, Allah düşüncesini kendilerinde hakim tutarlar. Her türlü kazadan beladan korunur. Sağlıklı kalır ve çok mal sahibi olur, kısMeti açılır, malı eksilmez, bereketi ve rızkı artar. Kalbi nurlanır. Gizli işlere, sırlara erer. Kalbi üzerindeki perdeler açılır. Rüyasında istediği şeylerden haberdar olur. Güzel ahlak sahibi olur. Günahlardan uzak olur. RuhanilErle irtibat içinde olur. Eşyanın sırrına vakıf olur. Kötü ahlak ve zalim şerrinden kurtulur. Bazı tertibleri de beraberinde yaparsa ilgili hadimlerle görüşür. İşleri yoluna girer. Büyü sihir etki etmez Nazar değmez Şeytan ve Cinlerin tasalluTu oluşmaz En iyisini Allah bilir. kaynak:Osman Nuri Topbaş Alıntı |
#2
|
|||
|
|||
Bu vefkteki yıldız ters çizilmiş, bu şekilde şeytani uygulamalarda kullanılır diye okumuştum bir yerde. @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
|
#3
|
||||
|
||||
Alıntı:
.
__________________
ve lakin cürmümüz vağfur,hatamız cümlece meşhur. To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts. |
#4
|
|||
|
|||
Öyleyse iş dönüp dolaşıp yine niyete geliyor. Cevap için teşekkür ederim
|
#5
|
||||
|
||||
Alıntı:
Namaza da niyet ediyoz ama her namaz aynı olmuyor..
__________________
ve lakin cürmümüz vağfur,hatamız cümlece meşhur. To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts. |
#6
|
|||
|
|||
Saolasin hemen cikartip duvara asacam peki bi sorum olacak het bi misranin kendine ayri havvasi varmi
|
#7
|
|||
|
|||
Bu celcelutiye vefki değil ama yine de güzel bir uygulamadır. Her niyet için yazılabilir.
Lakin yazacak kişi mutlaka misk amber karışımı safrandan yapılan mürekkep kullansın. Birde yazarken said saatlere denk getirmeye uğraşsın. Nakıs saatlerde yazarsa, tersin etki edebilir. |
#8
|
|||
|
|||
Kaynak düzeltme
Paylaşım için teşekkürler ama bu kaynak yanlış yazılmış. Osman Nuri Topbaş hocaefendinin havasla ilgisi yok böyle bir kitabıda yok. Yanlışsam düzeltmenizi rica ederim ama eğer sizin yanlışınız var ise siz düzeltin lütfen.
Selametle |
#9
|
|||
|
|||
Hocam peki bu yazımı kime yazdırabiliriz. Akik taşa işletmek isterim kolye olarak yardımcı olabilir misiniz
|
#10
|
|||
|
|||
Alıntı:
|
|
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevap | Son Mesaj |
Hazır Celcelutiye vefki | Beyaz Savaşçı | Sorularınız | 6 | 18.06.24 09:38 |
celcelutiye vefki nedir? | bodoz | Sorularınız | 18 | 04.03.24 20:09 |
Celcelutiye vefki | Ubeyd | Sorularınız | 13 | 27.05.23 11:15 |
celcelutiye ve vakıa vefki | Ersan | Sorularınız | 5 | 22.10.21 10:52 |