|
|
LinkBack | Seçenekler | Stil |
#1
|
||||
|
||||
Kafa Nakli Mümkün mü? Kafa nakli olan kişi Başka biri mi olur?
İtalyan beyin cerrahı Profesör Sergio Canavero, insanlarda yapılacak kafa naklinin işe yarayacağı konusunda son derece kararlı. Aslında, böylesi bir nakli gerçekleştirebileceğini iddia ediyor ve elinde bunu destekleyen bilimsel bulgular olduğunu söylüyor.
2017’nin sonlarına doğru, Canavero’nun projesi medyada manşet olmuştu. İtalyan cerrah, “kafa anastomoz girişimi” veya HEAVEN adını verdiği bu işlemi gerçekten uyguladığını iddia etmişti. Sergio Canavero, cansız bir beden üzerinde ilk kafa naklini başarılı bir biçimde gerçekleştirdiklerini duyurmuştu. Canavero'ya göre beyin nakli kafa naklinden daha zor bir işlem. Beyin nakli esnasında hassas dokuların zedelenmemesi gerektiğini vurgulayan Canavero, bu işlemin çok zahmetli ve dikkat gerektiren bir operasyon olduğunu belirtiyor. Nakledilecek kafanın henüz tüm fonksiyonlarını kaybetmemesi gerekiyor. Bu nedenle nakledilecek kafanın kısa süre önce ölmüş bir kişiye ait olması operasyon açısından olmazsa olmaz. Dondurulmuş bir kafa ise bu kriterlere uymuyor. Bu ameliyat için baştan aşağısı felçli olan bir Rus bir gönüllüde olmuştu. Ve ölmeden önce sağlıklı bir bedende yaşama şansını kaybetmek istemediği için gönüllü olduğunu açıklamıştı. Fakat daha sonra fikir değiltirerek vazgeçmişti. Çoğu bilim insanı, Canavero’nun iddia ettiği üzere böyle bir ameliyatın gerçekleştirmesine olanak sağlayacak kadar bilimsel ilerlemenin mevcut olup olmadığını sorguluyor. Aslında, söz konusu araştırmanın, kafa nakillerini yakın gelecekte dahi geçerli bir seçenek haline getirip getirmeyeceğini sorguluyorlar. Northwestern Üniversitesinde Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon doçenti olan Richard L. Harvey, mevcut fikir birliğini özetliyor: “Bu noktada, beyin sapını omuriliğe çalışır şekilde bağlamak mümkün olmayacaktır. Bu yüzden, eğer bu yapılırsa, kişinin elleri ve ayakları felçli olacaktır” diyor. “Omurilik zedelenmesi olan hastalarda omurilikleri onaramıyoruz bile. Bu yüzden başarılı şekilde bir kafa nakli gerçekleştirmeyi kesinlikle yapamayız.” Ancak bu durum, asla böyle bir nakil yapamayacağımız anlamına gelmiyor. California Teknoloji Enstitüsünün (Caltech) Biyoloji ve Biyolojik Mühendislik (BBE) bölümünde Psikoloji, Sinirbilim ve Biyoloji Bren Profesörü Ralph Adolphs, uzak gelecekte bir kafa naklinin başarılı olabileceği ihtimalini reddetmiyor ancak bunun için önemli zorlukların üstesinden gelinmesi gerekeceğini söylüyor. “Prensipte herhangi bir imkansızlık görmüyorum, bu yüzden gelecekte yapılabilmesi muhtemel. Ancak bu ilk önce, felçli insanları tedavi etmek gibi küçük adımlar halinde gerçekleşecektir. Çözülmesi gereken tüm sorunlar çözüldüğünde, böyle bir şeyi duyacağınızdan emin olabilirsiniz” diyor. Her ne kadar şu an bir kafa naklinin yapılması mümkün olmasa da, eğer bilim başarılı bir nakil yapılacak kadar ilerlerse, bu durum yeni ve akıllara durgunluk veren soruları ortaya çıkaracaktır. İlk olarak, yeni bedene nakledilen kafaya ne olacak? Vücudun diğer bölümlerinin nörolojimizi etkileme şekli ile düşünme ve eylem şeklimiz sebebiyle, bir kafayı yeni bir vücutla birleştirdiğimiz zaman bütünüyle yeni bir insan mı oluşacak yoksa kafanın önceki bilinci aynı mı kalacak? Son zamanlarda yapılan çalışmalar, beyin dışındaki güçlerin zihinsel faaliyeti etkileyebildiğini gösterdi. Araştırmacılar, vücut mikrobiyomunun (veya bakteri ekosisteminin), insanların düşünme ve hissetme şeklini nasıl etkilediğine dair daha berrak bir resim oluşturmaya çalışıyorlardı. Yapılan bir çalışmada, bağırsak bakterilerinin beyindeki mikroplarla iletişim kurmasının ne denli mümkün olduğu gösterildi. Örneğin sağlıklı bir bağırsak florasının, anksiyete ve anksiyete benzeri davranış gelişimi üzerinde bir pay sahibi olduğu söyleniyor. Kafa, yeni vücuda nakledildiği zaman yabancı bir mikrobiyomla karşılaşacak. Bu durum kişinin düşünme şeklini etkileyecek mi? “Farklı bağırsak bakterileri, farklı şekilde hissetmenizi ve bu sebeple biraz farklı şekilde düşünmenizi sağlayabilir ancak doğrudan farklı düşünmenize yol açmayacaklardır çünkü bütün düşünme beyinde meydana gelir, bağırsakta değil” diyor Adolphs. Farklı bağırsak bakterileri, sizi az çok bitkin hale getirebilir veya ruh halinizi değiştirebilir; tıpkı nezle olmuşsunuz veya olmamışsınız gibi. Bu yüzden tahminime göre bu sorunun cevabı; nezle olduğunuz zaman virüslerin veya bakterilerin yaptığı gibi, hafifçe ve sadece dolaylı şekilde olur.” Kafa naklinin işe yarayacağını varsayarsak, hastanın beyin faaliyetinin normale dönmesi için hala önemli miktarda bir iyileşme dönemi gerekecektir. Adolphs’a göre bu iyileşme süreci iki katlı olacak. Muhtemelen beynin yeni vücuduna alışmasıyla başlayacak. “Tıpkı bisiklete binmeyi öğrenir gibi, nasıl yürüyeceğinizi ve kollarınızı hareket ettireceğinizi, hatta nasıl nefes alacağınızı ve kalp atışınızı nasıl ayarlayacağınızı öğrenmeniz gerekecek” diye açıklıyor. Beyin ve vücudun bütünleşmesi birkaç ay sürecek. Ancak, “bu durum beyninizin değişeceği anlamına geliyor” diyor Adolphs. Bu değişim, daha ufak bir çapta, insanların bir müzik aletini çalmayı öğrenme şekline benzeyecek ve pratik ile daha iyi hale gelecek; bu durumda, yeni bir vücudu kontrol etme pratiği yapılacak. “Bir birey olarak birkaç yönde değişeceksiniz çünkü beyniniz yeni vücudunuza uyum sağlamayı öğrenirken büyük oranda yeniden yapılanacak. Bu yeniden yapılanma konusunda, diğer şeylerin yanısıra yaşa bağlı olan sınırlamalar bulunacak” diye ekliyor Adolphs. Duke Üniversitesi Beyin Bilimleri Enstitüsünün Algısal Sinirbilim Merkezinde psikoloji ve sinirbilim doçenti olan Felipe De Brigard, bu konuda daha radikal bir bakış açısına sahip. Kendisi, “bütün psikolojik özelliklerimizin, kafamızın içinde bulunan hücrelere bağlı olması muhtemel değil; psikolojik özelliklerimizin birçoğu, muhtemelen beyin ve vücudumuz arasındaki bilgi işlemlerine bağlı. Hal böyle olunca, vücuttaki bir değişim muhtemelen bu psikolojik özelliklerin bazılarını değiştirecektir” diyor. Ancak, “yeni vücudun” bu psikolojik özellikleri ne derecede değiştirebileceğinin belli olmadığını söylüyor. NYU Tıp Okulu’nda tıbbi ahlak bölümünün kurucu başkanı olan Arthur Caplan, başarılı bir kafa naklinin peşinden, ameliyatın kendisi kadar travmatik bir şey geleceğini söylüyor. “Bir vücuda yeni bir kafa koymak, olsa olsa delilik getirir. Yeni zihin-vücut bütünleşmesi asla işe yaramayacaktır” diyor. Yabancı ve alışılmadık bir vücuttaki kimyasallar ve sinyaller beyne akın edeceği için, muhtemel sonucun bu olacağını ileri sürüyor. Harvey, eğer düpedüz bir cinnet olmazsa, böyle bir ameliyattan çıkan kişinin, kafanın sahibi olan kişi olacağını söylüyor. “Bu yüzden gerçekte bu bir kafa nakli değil, vücut nakli olacaktır” diyor. Caltech BBE’de Biyoloji Profesörü olan Kai G. Zinn, Howard ve Gwen Laurie Smits, bu değerlendirmeyle aynı fikirde değiller gibi görünüyor. “Eğer bu yapılabilirse, beynin kendisi aynı olacaktır. Ancak farklı bir vücuda bağlanmış olacağından, kişi çok farklı olacaktır” diyor. Bilim insanları detaylar konusunda hem fikir olmasalar da, insanlarda yapılacak bir kafa naklinin algısal bir kabus olacağı ve böyle bir süreçten geçen kişinin, kafanın sahibi olan kişi olacağı, ancak çok farklı ve muhtemelen hasar görmüş beyin işlevleri olacağı konusunda hemfikirler. |
#2
|
|||
|
|||
Elinize sağlık, bazı bilim insanlarınca hep hayal edilen birşey ama yazılanlara göre özellikle etikle ilgili çalışma alanlarindakilerin genel kanısı başarılı olsa bile Frankenstein canavarindan öteye gidemeyecegi yönünde. İnsanın tüm varlık ve benliğinin beyinden ibaret olduğu yanılgısı var oysa beyinle ilgili farklı çalışmalarda bir karar aşamasında beyinde herhangi bir elektriksel aktivite ve çalışma olmadan mili saniyeler önce zaten karar verildiğine dair veriler var ve bunun nasil hangi mekanizma ile olduğu hala çözülmeye çalışılıyor bu durumda fiziki beyinden baska karara etki eden bir sistem varken kafa naklinin ortaya çıkaracağı şey birleşen iki vücut ta değil sağlıksız farklı bir organizma olacak yaratıcı fikrini kabul edemeyen bilmin kendine rol biçmesi bu.
|
|
|