|
|
LinkBack | Seçenekler | Stil |
#1
|
|||
|
|||
Modern toplumlarda kanun, kural ve ilke gerekli mi?
Burada yaptığımız modern tanımlamasında ;özel ve genel sorunları giderirken bireysel özgürlükleri zirve noktasına taşıyabilmiş; toplumları kast ediyoruz.
Tüketim ekonomisini körükleyerek bilimin sunduğu gerçekte doğal hakkımız olan nimetler karşılığı ;hayatımızı ipotekleyen, bir bakıma modern köleliği acımasızca uygulayan" günümüzün bencil toplumları değil. Genelde müşterek menfaatler bireyleri bir araya getirir ve tutar. Toplumsal menfaatlerle bireysel menfaatler birbirleriyle örtüşmeyebilir. Bu durum bireylerin aleyhine, toplumun lehine bireylerin yapmaları zorunlu olan bazı fedakarlıklar gerektirecektir. Gerçekte bu fedakarlık yapma bilinci toplumun temel direğidir. Kimi toplumlarda bu temel ;toplumsal menfaatler bireysel menfaatlerden üstündür; ahlak kuralıyla işlerlik kazanır. Kimi bireyler toplumsal görevlerine gerektiği gibi yapmayabilirler. Bireyler toplumlarda sıkı ilişkiler içindedirler. Bu ilişkilerde menfaat ön planda tutulursa bireyler arasında çatışmalar kaçınılmaz olur. Bireylerin gerek toplumlarla, gerekse kendi aralarındaki ilişkiler günümüzde kanun, kural ve ilkelerle düzenlenmeye çalışılmaktadır. Kanun kural ve ilkelere uymama suç olarak tanımlanır. Toplumların geleceği açısından suçluluğu engel olma, en azından en aza indirme yaşamsal bir sorun olur ki bu da "caydırma amaçlı" cezayı zorunlu kılar. Günümüzde cezalar başta özgürlükten yoksun bırakma olmak üzere çeşitli şekillerde uygulanmaktadır. Suç =ceza olmak zorundadır. Burada amaç bireyleri cezalandırmadan çok caydırıcılık sağlanarak toplumsal birlikteliği ve huzuru korumaktır. Eğer ceza gerektiğinden az olursa caydırıcılık sağlanamaz. Çok olması ise zulüm olur. Ki zulüm toplumları yok eden en büyük afetlerden biridir. Suç= ceza dengesini korumak için günümüzde suçları ayrıntılayarak farklı cezalar verme yoluna gidilmiştir. Her gün tanımlanıp hukukun içine girmesi gereken yeni yeni suçlar işlenmekte bu da hukukun uygulanabilirliğini zorlaştırmaktadır. Gecikmiş ya da uygulanabilirliği olmayan adalet, adalet değildir. Adalet ise toplumlarda bireyleri bir arada tutan etkenlerin en büyüklerinden biridir. Günümüzde onlarca cilt kanunlarımız kurallarımız ilkelerimiz olmasına rağmen cezaevleri tıka basa doludur. Devletler yanlış olarak ya genel aflarla ceza evlerini boşaltma ya da yeni ceza evleri inşa etme yoluna gitmektedirler. Öyle ki kimi yerlerde suçluluk toplumların dolaysıyla devletlerin taşımakta zorluk çektikleri ağır bir kambur durumuna gelmiştir. Eğer uygulanamıyorsa kanunların, kuralların, ilkelerin her hangi bir değerinin olmayacağı açıktır. Kanunların, kuralların, ilkelerin çoğunluğu gerçekte ihtiyacı olmayan dürüst bireyler için konulmuş gibidir. Tersinim "bireysel özgürlüklerin mümkün olduğunca korunup uygulanması gerektiği, bununda modern toplumların temeli olduğu" görüşündedir. Bu ilkeden asla taviz verilemez. Nice bin yıllardan beri toplumları yön ve şekil veren ahlak kuralları; yapay yollardan hazırlanmış; "ateizmin bencilliği temel alan mantığına" uygun kurgulanmış kanunlardan, kurallardan ilkelerden çok daha değerlidir. Yapılacak olan, taraflı bilimin güdümünden kurtularak; kanun, kural ve ilkeleri ahlak kurallarıyla bağdaştırıp basite indirgeyerek, herkesin rahatlıkla anlayıp, uygulayabileceği bir hale getirmektir. Ahlak kurallarını temel almış bir anayasa.... |
|
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevap | Son Mesaj |
Gönlü Geniş Ve Ruhu Gezgin, Sufi Mesreplilerin Kırk Kuralı | Och | Tasavvuf & Tarikatler | 1 | 26.09.20 17:32 |
Şems-i Tebrizi 40 Altın Kural | Generator Rex | Hayat Dersleri & Hikayeler | 1 | 22.03.20 09:40 |