|
|
LinkBack | Seçenekler | Stil |
#1
|
|||
|
|||
Epifiz Bezi - Pineal Bezi - Ajna Çakra
PİNEAL BEZİ/ EPİFİZ BEZİ/AJNA ÇAKRA
BÖLÜM 1 Epifiz bezi beynimizin içinde, sağ ve sol beyin çizgisi üzerinde beynin tam ortasında bezelye büyüklüğünde yaklaşık 6,5mm çapında, şekil itibariyle çam kozalağına benzeyen bir organımızdır. İki gözümüzün tam ortasından birazcık yukarıda bulunan altıncı enerji kapımız (Ajna çakra) ile aynı hizadadır. Vücutta Melatonin (vücudun gece-gündüz ve uyku ritmini sağlayan hormon), Serotonin (mutluluk, canlılık ve zindelik hissi veren bir nörotransmitterdir. Eksikliğinde depresif, yorgun, sıkılgan bir ruh hali görülür.) ve DMT (Dimetiltriptamin, uyku sırasında salgılanan bir çeşit halüsinojendir. Triptofan kaynaklıdır. Serotonin ve melatonin hormonlarıyla izomerdir.Salgılanması rüyaların görüldüğü evreye denk gelir. En yüksek doğum ve ölüm anlarında salgılandığı için Ruh molekülü ismi verilir) hormonlarının salgılanması ile görevlidir. Işığa son derece duyarlıdır, karanlık ve izole bir uykuda hormon salgılarken, ayak parmağımıza ışık değdiği anda hormonları salgılamayı bırakır. Tıpkı biyolojik gözlerimiz gibi bir çeşit retina ve renk sensörüne sahiptir, karanlık bir ortamda bulunmasına rağmen ışığı algılayabilir. Aklın gözü, ruhun gözü, 3. Göz olarak isimlendirilen bu organımız ana bilinç ile bağlantımızı temsil ve icra eder. Sürekli söylediğim gibi “insan doğası tekerrürden ibarettir.” Bin yıllardır aynı etkilere aynı tepkileri veriyoruz ve bu sebeple de şu genellemeyi yapmakta bir beis görmüyorum “güç isteyenler her zaman güce sahip olanları kontrol altına almak istemiştir.” Sağlıklı bir beyin ve sağlıklı çalışan bir epifiz biz ademoğlunun en büyük gücü olmakla beraber, güç isteyenler tarafından hakimiyet altına alınmak istenilmiş ve başarılmıştır. Komplo teorileri üretmeye gerek yok, doğru bir analiz ile bu sonuçlara varmak zor değildir. En önemlisi epifiz hakkında ciddi anlamda bir bilgi kirliliği ve kasıtlı veya kasıtsız ciddi bir manipülasyon mevcut. En temiz hali ile anlatmaya çalışıcam. Epifiz, beyin aktivasyonu ile doğru orantılı çalışır ve sağlıklı bir beyin aktivasyonu ise sağlıklı bir vücut gerçekleşir. EPİFİZ İÇİN ÖNERİLER 1-Suni Şekeri Hayatınızdan Çıkarın Kendisine öz saygısını kaybetmemiş her bireyin manevi amaçlar dahilinde olsun veya olmasın hayatında uygulamaya koyması gereken en elzem madde bu olabilir. İşe beslenme alışkanlıklarınızı yavaş yavaş değiştirerek başlayabilirsiniz öncelikle suni şeker deposu rafine atıştırmalıklar yerine kendinizin evde hazırlayabileceği kuru meyveler, yine evde hazırlayabileceğiniz fıstık/fındık ezmeleri, yakın zamanda keşfettiğim migros tüm şubelerde ve migros sanal markette bulabileceğiniz meyveden üretilen “Doal Meyveden Şeker” isimli ürünü kullanabilirsiniz. 2- Florürden Uzak Durun Tarihte, Nazi ölüm kamplarında insanları aptallaştırmak amacıyla kullanımıyla ünlü olan florür şebeke ve bazı hazır sularda, kozmetik, bebek mamaları, diş macunları, gargaralar ve maden sularında bolca bulunmakta olan inanılmaz tehlikeli maddedir. Vücutta biriken 2 mg’dan sonrasının zeka geriliği, epifiz bezi kireçlenmesi, kemik erimesi, tiroid hastalıkları, endokrin sisteminde bozukluklar, kanser, depresyon, kollajen yapısında bozulma,letarji, kas hastalıkları, beyin hasarı (elektriksel bağlantının kopması), kemik kanseri, genetik bozulma, doğurganlıkta azalma ve daha bir çok rahatsızlığa sebep olduğu Harvard üniversitesi tarafından kanıtlanmıştır. Kâr ve madde odaklı günümüz dünyasında zehirsiz beslenmek bizim için masraflı olsa da basit yöntemlerle üstesinden gelebiliriz. Florür maddesini en yoğun vücudumuza aldığımız su ve diş macunu, gargara ve maden suları için önerilerde bulunacak olursam: ülkemizde ki tüm şebeke sularında florür mevcut bu sebeple tavsiyem çayı, kahveyi bile hazır su ile hazırlamanız olucak. Hazır su markaları içinde ‘Saka’ ve ‘Hayat’ su florür içeriyor uzak durmak lazım.Sağlık düşmanı diş macunları yerine, Splat, Farmasi, Paradontax isimli markaların florürsüz diş macunları mevcut. Karbonat, nane yağı ile kendi diş macununuzu yapabilirsiniz. Florürsüz gargara tarifi : Su (florürsüz), sirke, nane yağı, karbonat, isteğe göre hindistan cevizi yağı (eritilmiş). Gelelim kozmetik ürünlerine piyasada bir çok organik bitkisel şampuan mevcut araştırıp bulabilirsiniz. Biraz balmumu badem yapı, jojoba yağı, argan yağı, adaçayı yağı, zeytinyağı, hindistan cevizi yağı, hint yağı vb. Yağlar ile hem daha sağlıklı, daha uzun ömürlü kremler, saç spreyleri, saç maskeleri, nemlendiriciler yapabilirsiniz. 3-Hayvansal Gıdaları Azaltın Tamamen hayatınızdan çıkarabilecek gücü kendinizde bulamıyor olabilirsiniz fakat hayvansal gıdalar tükettiğiniz gün sayısını azaltabilirsiniz. Ek olarak zaten aşırı ve ihtiyaçtan çok fazla yemek tüm çakralarınızı hatta beş duyumuzu bile olumsuz etkilediği için yanlış bir harekettir. 4- Suni Işığı Azaltmaya Çalışın Elektronik cihazlardan uzak, karanlık bir yerde mümkün olduğunca erken uyumak veya sadece güneş ışığı bulanan ortamlar epifiz için çok sağlıklıdır. 5- Kendinize Uygun Meditasyonu Bulun Meditatif olmak, kişinin bedeninin ağırlığından kurtularak anda ve dengede var olması demektir ve meditatif olma durumu kişiden kişiye değişir asla genel geçer bir durum söz konusu değildir. Sizin meditasyonunuz bir bardak bitki çayıdır, başkasının ki yogadır. Kime neyin iyi geldiğiniği kimse bilemez, onu siz bulmalısınız. 6- Alkol ve Sigarayı Azaltın Ne yazık ki ağır etil alkol içeren içecekler aptallığa sebebiyet veriyor. Daha doğal mayalı içkiler tercih edebilir veya tükettiğiniz zamanları ve miktarları azaltabilirsiniz. 7-) Paketlenmiş Gıdalardan Uzak durun Aslında sağlık faktöründe bahsettiğiz tüm maddeler bu maddenin alt başlığı olarak sayılabilir. Rafine olan, zararlıdır. |
#2
|
|||
|
|||
Epifiz Bezi - Pineal Bezi - Ajna Çakra (2)
3. GÖZ/EPİFİZ BEZİ/PİNEAL BEZ
BÖLÜM 2 “Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur” kalıbı çok da yerinde bir ifade çünkü bedensel sağlığı yerinde olmayan bir insanın doğru ve sağlıklı düşünebilmesi mümkün değil. Herkes düşündüğünü sanır ama aslında bir çoğumuzun yaptığı daha önce öğrendiği kalıpları otomatik repleksler ile yerine getirmektir. Buraya dikkat: Otomatik davranışa dönüşen herşey bize ve etki alanımızda ki insanlara zarar verir bunlar çok dahice fikirler olsa bile. Sürekli devinim, dönüşüm, öğrenim halinde olmak işte bilincimizi asıl besleyen budur. Bilgi sonsuzdur, anlam sonsuzdur asla hepsini öğrenmiş olamayız. 3. Göz hakkında o kadar büyük bir kirliliği varki, ilk bölümde bahsettiğim gibi insana güç veren bu yeti o kadar yağmalanmış ki geriye sadece otomatik aktarılan bir manipülasyon yığını kalmış. NASIL ÇALIŞIR? 3 Göz beyin aktivasyonu ile doğru orantılı çalışır. Yani ön beynimizi (analitik düşünme, analiz ve zekamızın bulunduğu beynin ön lobu) ne kadar çok kullanabiliyor ve ne kadar derin düşünebiliyorsak 3. Göz doğru orantılı olarak o kadar iyi çalışır. Tembel bir beyinde(otomatik hareket eden) hızla dönen bir ajna çakra olamaz, olmaz.Derin düşünmek. En en en önemli noktadır. Derin düşünce alışkanlığı şu şekilde edinilir: A) Otomatik değil, farkında olarak davranmak. Farkındalık, otomatik yaptığımız eylemleri neden yaptığımızın, hangi sonuçlara sebep olacağının ve arkasında ki anlamları bilerek ve analiz ederek yapmaktır. Farkında olan insan, yapmış olmak için bir şey yapmaz. B)Merakınızı büyütün. Kısıtlı meraklarınızı aşmanız lazım. Varoluşu evreni ne kadar büyük merak edebiliyorsanız o kadar büyük merak edin. Merak ettiğimiz herşey bize gelir. C) Beyin simülasyonu. İlk doğduğumuzda ilk algılamaya başladığımız andan itibaren dış dünyadan bilgi toplayan beyin, topladığı bu verilerle bize bir yaşam simülasyonu hazırlar. Eğer simülasyon verileri yeterli değilse yani metafizik varlığa, ruhaniyete inanmıyor ama 3. Göz ile görmek istiyorsanız bu mümkün değil çünkü o simülasyonu oluşturmak için gerekli kodlarda eksiklik var anlamına geliyor. 3. Göz açtığı iddia edilen terapiler ve uygulamalar da kişi kendi bilincinde oluşturduğu yargıyı bilinçaltına indirdiği takdir de ilişkilendirme ustası bilinçaltı beyin kodlarını ile gerekli bağlantıları sağlar ve kişi spiritual deneyimler yaşamaya başlar. Yani simülasyon verileri mevcut ise kişi kendi gerçekliğini kendi şekillendirmeye başlar. D) Kendinizi zorlayın. Anlayamadığınızı düşündüğünüz şeyleri es geçmeyin beyninizi zorlayın ta ki cevabı bulana kadar. İnsanlar size haddiniz olmadığını veya yeteri kadar zeki olmadığınızı söyleyebilir dinlemek veya tembelleşmeyi redderek fikir üretmek sizin özgür iradenize kalmış. Amacımız inanmak değil unutmayın, amacımız bilmek ve gelişmek. E) Bütünsel ve ayrıntısal perspektif. Hiçbir şey ona her açıdan bakmadan anlaşılamaz. Ayın arkasını görmeden onu gerçekten görmüş olabilir miyiz? Yoksa sadece varsayımlarda mı bulunabiliriz? Yeterince sağlıklı ve derin düşünebilen bir beyin ile bitmiyor elbette. 3. Göz zihinsel bir projeksiyondur yani muazzam bir canlandırıcı ve yansıtıcıdır ve biyolojik gözler ile senkronize çalışır. Yani, zihinsel olarak görülen şey önce biyolojik gözler ile algılanır ardından 3. Göz/epifize aktarılır. Epifizin hangi derecede çalışır olduğuna göre görüntü burada ardının yansımasını gösterir veya bir eğer epifiz kireçliyse yansıma biyolojik gözlerin gördüğü ile sınırlı kalır veya epifiz ne çok iyi çalışıyor nede tamamen kireçli durumda ise biyolojik gözler ile epifizin yansıma görüntüsü birleşerek tek bir unsur gibi görünürler. Bakın buradaki metafor çok önemli bilinçaltı yazısında bahsetmiştik: farkındalık az olduğu takdirde bilinçaltı ve bilinç tek bir unsur gibi görünüyordu. Aynı kaide 3. Göz ve biyolojik gözler için de geçerli. Çünkü varoluşun mikrodan makroya her parçası bütün hakkında malumat verir ve aynı şekilde işler. Ve farkında olmak gelişmenin ilk şartıdır. Eğer 3. Göz ile biyolojik gözlerin ayrıldığı ve birleştiği noktaları farkedemiyorsanız ve metafizik inancınız, veriniz var ise bu durumu kendi aleyhinize kendinizi korkutmak için kullanabilirsiniz. Tuhaf/çirkin varlıklar gördüğünü iddiaa eden insanlar farkında olmadan epifiz de oluşturup yansıttığı görüntüden korkmaktadır. Epifizi çalışan ama farkındalığı ve bilgisi az olan insan istediği herşeyi görebilir daha doğrusu oluşturabilir ama onun dış bir unsur olmadığının farkına varamaz. Çok komik değil mi? Kendi kendinize yarattığınız bir görüntüden korkmak. İşte farkındalık o sebeple bu kadar önemli. Tarikatımsı dogma oluşumlarda uygulanan ritüellerde melekleri gördüğünü, şifa terapilerinde serafimleri gördüğünü, cinler gördüğünü vs. İddiaa eden insanlar yine bu mantıkla kendi simülasyonlarını oluşturup onu yansıtmaktadır. Bunun size hiçbir regresyoncu, şifacı, spiritüel danışman, hacı-hoca söylemez. Çünkü bilmiyorlar çünkü öğrenme ihtiyacı duymuyorlar otomatik ezberlediklerini uyguluyorlar tıpkı bir köpeğin kemiğini saklaması gibi. Gerçekten görmek ve gördüğünü oluşturmam çok farklı şeylerdir. Uzaylılar neden koca kafalı, inanılmaz güzel ve cinsiyetsiz tasvir edilmiştir? Üst boyut varlıkları yani zaman boyutuna mensup, zamanın içinde hareket edebilecek kadar gelişmiş bir boyutun varlıkları bizim boyutumuza ait özellikler ile siyah vücutlu, insani uzuvlara sahip ve çirkin tasvir edilmiştir? İnsan organizması her zaman kendin de gördüğünü yansıtmıştır tıpkı doğadan ilham alan bir sanatçının yansıttıklarını resmetmesi gibi. Koca kafalı ve cinsiyetsiz uzaylılar tasvirin de insanoğlunun kendisinde geliştirmek ve kurtulmak istediği bedensel ve mental özelliklerinin bir yansımısı olduğu gibi. İnsan bedensel ağırlıktan, güdülerden kurtulup salt beyin ile yani bilinç ile birleşip yükselmek istemesinin bilinçsizce bir dışa vurumudur. Önce kendisi yaratmış ve daha sonra o yarattığından korkmuştur insanoğlu. Ve işte gerçekten görmek ve gördüğünü sanmak ise bu kadar önemlidir. Uzun uzun konuşuyorum ama tüm bu metaforların ve anlamların farkında olmadan, farkına varmadan, anlamadan 3. Gözünüzü kullanamazsınız. Hayat bu beceriyi gelişmişliğin içine saklamıştır, haketmeden onu alamazsınız. |
#3
|
|||
|
|||
Kütle İlacı: İlk Florür, Şimdi İçme Musluğuna Eklenecek Lityum Yakında
Florürün toksisite seviyelerinin su kaynağında yeterli olmaması durumunda, Japon araştırmacılar şimdi lityumun içme suyunda koruyucu bir etkisi olabileceğini öne sürüyorlar. Peki, sorduğunuz bu muhteşem sonuca nasıl geldiler? İlk önce araştırmacılar, bir milyondan fazla nüfusu olan Oita eyaletindeki içme suyunda lityum seviyelerini ve intihar oranlarını inceledi.Daha sonra, İngiliz Psikiyatri Dergisi'nde yazdıkları en yüksek seviyenin en yüksek olduğu bölgelerde intihar oranının anlamlı derecede düşük olduğunu buldular. Lityumun su kaynağına ilk başta nasıl girdiğiyle ilgili bir tartışma olacağını düşünürdünüz. Bunun yerine, Oita ve Hiroşima üniversitelerinden gelen ekip, düşük seviyelerin intihar oranlarını olumlu yönde etkilediğini gördü. Ciddi duygudurum bozukluklarını tedavi etmek için yüksek dozlarda lityum kullanılıyor. Seviyeler, litre başına 0.7 ila 59 mikrogram arasında değişmiştir. Araştırmacılar, bu seviyelerin düşük olmasına rağmen, bu musluk suyunu içtikten yıllar boyunca beyinde kümülatif bir koruyucu etki olabileceğini belirtti. Neden su kaynağındaki her ilacı, herkesin her şeyden korunmasını sağlayacak şekilde seyreltilmiş miktarlarda kullanmıyoruz? Japon araştırmacılar diğer ülkelerde daha fazla araştırma yapılması çağrısında bulundu. Diş sağlığını korumak için suya florür eklenmesi hakkındaki tartışmalar tartışmalı hale geldi - bazıları kitle istemsiz ilaç olarak eleştirildi . Eşlik eden bir başyazıda, Vancouver Ruh Sağlığı Enstitüsü'nden Profesör Allan Young, “Bu ilginç verinin daha fazla araştırmaya yol açması gerekiyor. “İçme suyu kaynaklarına lityum ilavesini içeren geniş çaplı denemeler daha sonra yapılabilir, ancak bu şüphesiz önemli bir tartışmaya konu olacak. Bu bulguların izlenmesi basit veya ucuz olmayacak, ancak toplum ruh sağlığı için nihai faydalar önemli olabilir. ” Zihinsel sağlık yardım kuruluşunun dış ilişkiler müdürü Sophie Corlett, araştırmanın “kesinlikle daha fazla araştırmaya değer olduğunu” söyledi. “Lityumun bipolar bozukluğu olan insanlar için güçlü bir ruh hali dengeleyici gibi davranabileceğini zaten biliyoruz ve lityumlu insanlara tedavi etmek de daha düşük intihar oranları ile ilişkili. “Bununla birlikte, lityumun daha yüksek dozlarda önemli ve hoş olmayan yan etkileri var ve toksik olabilir. İçme suyuna küçük miktarlarda bile eklenmesi gereken herhangi bir öneri dikkatli kullanılmalı ve çok ayrıntılı bir şekilde araştırılmalıdır. ” Bilimsel zihnin şaşkınlığı, belki de hedeflerin peşinde koşarken bariz bir mantık görmekte başarısız olduğu kadar karmaşıktır (ya da aptal). İçme kaynağına yapay olarak eklenen herhangi bir unsur, halkın sağlığını daima bozacaktır. Su, doğanın öngördüğü şekilde mükemmeldir. Bununla uğraşırsan, insan sağlığı ile uğraşırsın. Marco Torres , sağlıklı yaşam tarzları için bir araştırma uzmanı, yazar ve tüketici avukatıdır. Halk Sağlığı ve Çevre Bilimi lisans derecelerine sahiptir ve hastalık önleme, çevresel toksinler ve sağlık politikası gibi konularda profesyonel bir konuşmacıdır. . |
#4
|
|||
|
|||
@[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
Merhaba çok güzel bilgiler allah razı olsun. Benim sormak istediğim; Ben işitme engelliyim, çakra açma ve meditasyon müzikleri dinleyemiyorum ama bir yerde duymasam da dinlediğim de epifiz bezimin bu titreşimi alacağını duymasam da sorun olmayacağını okumuştum. Denemek için bir kaç hafta kulaklıkla mantralar dinledim ve her dinleyişimde o gün mutlaka ağlardım üzülmeden acı çekmeden ama hıçkırarak arınır gibi.. Son zamanlar da devam etmiyorum ama gerçekten olumlu bir etkisi varsa devam etmek isterim. |
#5
|
|||
|
|||
Çakra açma meditasyon müziklerini dinlerken Metal bir kaşığı dişlerinizle sıkıştırıp ağzınızda tutarsanız titreşimler sizde daha iyi ulaşır.
|
#6
|
|||
|
|||
Bazen her açıdan bakıyorum yine de anlamıyorum bende bir sorun var
|
#7
|
||||
|
||||
Bir çok kışı açmaya çalışıyor ama sonrasında ne olacağını bilmeden. Sonucunda tımarhane oluyor bazısında.
|
#8
|
|||
|
|||
Gizemli Pineal Bezi
Epifiz bezi, beynimizde bizden saklanan en büyük gizemlerden biridir. gizem, bezin var olması değil, onun işlevidir.
Beynimizin merkezinde, iki serebral yarım küresi arasında, kaşların arasında ve biraz üzerinde uzunlamasına bulunan küçük, pirinç tanesi büyüklüğünde bir bez olan epifiz bezi, eski zamanlarda düşünceleri kontrol eden olarak biliniyordu. Üçüncü göz veya sezginin gözü olarak adlandırılır ve Ajna Çakra olarak yedi çakranın (enerji merkezlerinin) altıncısını temsil eder. Eski dinlerde, durugörüye açılan kapı ve ruhun oturduğu yer olarak kabul edilir. Epifiz bezi, gün içinde güneş ışığı ile beyinde oluşan "mutluluk hormonu" serotonini, geceleri ise karanlıkta uyku ve koruyucu hormonu ( melatonine ) dönüştürür. Serotonin aynı zamanda uyandırma hormonu olarak da bilinir. Antidepresan etkisi vardır ve ayrıca ağrıya duyarlılığımızı azaltır. Epifiz bezi üçüncü gözümüzdür, rüya gördüğümüz ve hayal ettiğimiz organdır ve aktive edildiğinde aynı zamanda bizi gerçekliğin diğer boyutlarına bağlayan organdır, yani: başka boyutlardan ve ötesinden varlık olmamızı sağlar, astral seyahat (fiziksel bedenimizi seyahat için terk etmek), durugörü veya telepati gibi psişik yetenekler bu beyin parçasından aktiv ediliyor. İlahi bağlantıya ulaşmak için gereken tapınak her birimizin içindedir.... Epifiz bezinin ("ananas" olarak da bilinir) birkaç anlamı vardır. Yapısal anlamda gözle benzerlikleri olsa da en büyük farkı gözlerimiz ışığa duyarlı, ortamda ışık var ise Epifiz bezi devreye girmiyor. Epifiz bezi, karanlık ortamda çalışıyor. Katolik dininde Tanrı'nın gücü anlamına gelir. Masonluk için Tepegöz'ün vizyonudur. Mısır geleneğinde Horus'un Gözü olarak bilinir, ayrıca Asya dünyasında üçüncü göz veya durugörü ve sezginin merkezi olarak biliniyor. İnisiyasyon terminolojisinde "Cennete Açılan Kapı" olarak bilinir ve hatta Fransız filozof Descartes bile epifiz bezinin bedeni ruha bağlayan veya içeren bir şey olduğunu öne sürmüştür. Onu "ruhun oturduğu yer" olarak tanımlamıştır. Uykusuzluk ve depresyonda epifiz bezi tarafından melatonin hormonu da üretilir. Sümerlerin ve Babillerin antik tapınaklarında epifiz bezine tapınılırdı ve Vatikan'da bile ananas veya epifiz bezi şeklinde bir heykel görebiliriz, ve papalar tarafından taşınır. ayrıca piramitlerde de hiyeroglifler vardır. Epifiz bezinin, ruhsal molekül olarak da bilinen DMT (dimetiltriptamin) adlı bir maddeyi salgıladığına inanılır ve bu madde ilginç bir şekilde rüya gördüğümüzde, rüyadaki görüntüleri görselleştirmekten sorumludur. DMT o kadar güçlüdür ki, insan bilincini boyutlar arasında taşıyabilir. Ölümden hemen önceki durumda büyük miktarda DMT üretilir, bu nedenle bilincin daha yüksek boyutlara girme yeteneği aktiv hale gelir. Mistik veya boyutlararası durumlar için doğada bulunan en güçlü halüsinojenik veya enteojenik bileşiktir. Melatonin seviyemi doğal olarak nasıl artırabilir ve işlevini nasıl daha iyi hale getiririm? Televizyonlar, akıllı telefonlar, tabletler vb. gibi rahatsız edici faktörleri yatak odasından uzaklaştırın. Araştırmalar, kırmızı ışığın melatonin oluşumunu mavi ışığa göre daha az olumsuz etkilediğini, hatta uyku-uyanıklık döngüsü bozukluklarını iyileştirmeye yardımcı olabileceğini gösteriyor. Florür epifiz bezimizin kireçlenmesine katkıda bulunduğundan, çoğu diş macununda ve ayrıca sofra tuzunda bulunan florür tüketiminide sınırlayın. Düzenli dayanıklılık antrenmanları yaparak ve açık havada gün ışığında ve güneşte yeterince zaman geçirerek vücutta serotonin oluşumunu teşvik edin. Tablet, kapsül, sprey şeklinde melatonin takviyesi alın, uyanmak istiyorsanız bunları bilmeniz sizlere yardımcı olacaktır. |
|
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevap | Son Mesaj |
Epifiz Bezi - 3. Göz | DiLara | Tecrübe Ettikleriniz | 3 | 28.12.23 16:15 |
Epifiz bezi ve ayetler | yenihavasci | Parapsikoloji & Spiritüalizm | 22 | 05.08.23 02:07 |
Epifiz bezi Mucizesi | Birdost45 | Parapsikoloji & Spiritüalizm | 3 | 01.04.23 06:30 |
Epifiz Bezi Üçüncü Göz | Yafes | Evrensel Enerji Sistemleri | 20 | 03.11.20 03:13 |