Ruhsal bir olgunlaşmamı yaşıyoruz .. ? - Havas Okulu
 

Go Back   Havas Okulu > Evrensel Enerjiler & Parapsikoloji > Parapsikoloji & Spiritüalizm > Astral Seyahat

Acil işlemleriniz için instagram: @HavasOkulu
Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
  #1  
Alt 30.01.17, 19:43
Güvenilir
 
Üyelik tarihi: 07.01.15
Bulunduğu yer: Adana
Mesajlar: 4,685
Etiketlendiği Mesaj: 131 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart Ruhsal bir olgunlaşmamı yaşıyoruz .. ?

Arkadaşlar ben bir kaç ay önce 2 hafta boyunca bu işe merak sarmıştım ve denemiştim defalarca fakat çıkamadım... Her denememde biraz daha gelişme kaydettiğimi hissedebiliyordum.... Fakat başaıryı yakalayamayınca ara verdim .... Ve sanırım biraz adrenalin bağımlısı olduğum için çıkışlar sırasındaki kalp çarpıntıları çok hoşuma gidiyordu .... Dolayısıyla halende bazen yatağa girince çıkmaya çalışmam ama ruhumu hisstmeye çalışırım( yatış pozisyonumun hiç önemi yoktur)

Eskiden en az yarım saat yatakta yattıktan sonra bu duyguları hissetmeme rağmen şimdi 5 dk bile sürmüyor....

Bu yaşadığımı nasıl değerlendirirsiniz.... ? Amacım çıkışı gerçekleştiirmek değil ama tam uykuya geçiş anında bir irkilme yaşıyorum sizce astral bedenim tam çıkacakken vücudumda uyartılarmı oluşuyor .. ?

Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 23.04.17, 01:17
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 21.12.16
Mesajlar: 10,484
Etiketlendiği Mesaj: 1587 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Kaç Yaşında Olduğunuzu Sanıyorsunuz?
Zamanı takvimle ölçüyoruz ama hangi takvimle? Çağlar boyu bir çok takvim kullandık ve hala zamanı ölçme konusunda emin değiliz. Yaşamımızdan yıllar eksiliyor ya da fazla geliyor. Şu an, hangi yılda olduğumuz bile kesin değil. Gerçek takvim beynimizde ve onun yönettiği kalp atışlarının sayısında saklı; belki de gelecekte kalp atışı sayısına göre zamanı belirleyeceğiz.

Kaç yıl yaşadınız? Ya da, kaç yaşındasınız? Ne kadar zamandan beri bu gezegende yaşıyorsunuz? Örneğin, 30 yaşındayım, dediniz. Peki ama nereden biliyorsunuz? Emin misiniz? Nüfus kağıdınıza bakarak bunu söylüyorsanız, yanılıyorsunuz çünkü bu sizin hukuk yaşınızdır. Yok eğer annenizin ya da babanızın size söylediği zamana göre yaşınızı söylüyorsanız, yine yanılıyorsunuz çünkü bu kez onların hukuki zamanlarını kullanıyorsunuz. İyi de acaba, gerçekten kaç yaşındasınız?İşin aslına ve bu yazının gittiği yöne bakacak olursanız, hiçbirimiz yaşadığımız ya da dünyada bulunduğumuz zaman diliminin uzunluğunu gerçekten bilmiyoruz. Eğer zaman konusunda, yakın bir gelecekte, halen kullandığımız zaman ölçülerini bir yana bırakıp, kozmik takvime göre bir düzenleme yapmazsak, geçmiş yanılgılarımızı gelecekte de yineleyecek ve şu an pek farkında olamadığımız ciddi hataları yineleyip duracağız.

Kalp Atışları, Zamanı Belirliyor
Bilinen resmi kaynaklara göre, en uzun yaşamış insanlardan birisi 115 yaşında ölen bir İngiliz kadındır, bu yaşa bilim tarafından üst tavan kabul edilir yani insanın yaşayabileceği en uzun süre 115 yıl civarıdır. Diğer canlı türlerine geçelim; ağaçlar hariç tabii çünkü onlar çok yavaş yaşıyorlar ve hareketsizler yani aktif bir yaşama sahip değiller. Balıklar için yapılan araştırmalar sürüyor; bilim gerçek anlamda yaşlanarak ölen bir balık ömrünü henüz kesin saptamış değil; bir bilimsel araştırmaya göre balıklar yaşlanmıyorlar; nitekim, birçok efsanede çok yaşlı balıklar vardır, bir Kelt yazmasında 200 yıldır aynı gölde yaşayan bir balıktan söz edilir. Deniz canlılarının en uzun ömürlü canlısı 200 yılın üzerinde yaşayan Galapagos kaplumbağalarıdır ve onlar da çok yavaş hareket eden hayvanlardır. Papağan ya da kuğular gibi. Bu araştırmaya göre zeka, yaşlanmayı hızlandırmaktadır. Fil fareden daha uzun yaşar ama tüm bunlara rağmen insanın avantajı yine zekasıdır çünkü yüz yaşına gelmiş bir insan, diğer tüm uzun ömürlü canlıların ölümlerine tanık olur zira zekasıyla yaşamayı bilen ve doğanın sayısız ölüm nedeninden olabildiğince kurtulmayı beceren tek canlı türüdür. Ama yine de, İnsanoğlu'nun yaşamı yüz yılı aşamaz, bunun bir nedeni de duygusallığıdır. Fiziksel boyut, metabolizmayı etkiler bunun göstergesi kalp atışlardır; ortalamalara bakarsak, farenin kalbi dakikada 590 defa çarpar, köpeğinki 95 defa, insanınki 72 defa, filin kalbi ise dakikada 30 defa çarpar. İşte, ömrün zaman ölçüsü buna bağımlıdır yani fizik zaman ve yaşam düzenimiz, kalp ritmi ile ilişkilidir ve sır burada saklıdır; Aslında insan yüz yaş civarında öldüğü zaman, kalbi çarpan diğer tüm canlılardan çok daha uzun yaşamıştır yani kalbi en çok sayıda artmıştır çünkü diğer çok uzun ömürlü canlılar, bir nedenle hatta çoğu zaman insanın elinde çoktan ölmüşlerdir. Acaba kalp çarpma sayısı bize yaşam ve zaman ölçüsü belirlenmesi yolunda ışık tutabilir mi? Doğum zamanımızı gerçek olarak bilemiyoruz; Çünkü gezegenimizin zaman düzenini çözebilmiş değiliz; hatta bu sırrı çözsek dahi sanki uyum sağlayamayacağız. Önümüzde çok uzak ufuklarda, sisler içinde olsa dahi, evrensel bir formül gözüküyor sanki; madde kütle artıp, zeka azaldıkça yaşam süresi uzuyor ama madde küçülüp, zeka arttıkça yaşam süresi azalıyor, peki acaba maddeyi iyice küçültüp, zekayı çok ilerletirsek? Ama bu henüz ham hayal. Ama madde ötesinin ve sonsuz yaşamın sırrı galiba bu yönde; sadece bir varsayım olarak tabii.

R Kompleksi'nin Sırrı
Gerçekte, zamanı kalp atış sayısı belirliyor; bu sayıyı belirleyen yer ise beyin kökü ve onu örten R Kompleksi; kalp atış sayısı ve solunum düzeni buradan yönetiliyor; töresel duygularımız, saldırı iç güdümüz, toprağa bağımlılığımız ve sosyal hiyerarşi anlayışımız buradan doğuyor; bu sistem milyonlarca yıllık bir gelişim sonucunda bu hale gelmiş ve hala gelişmekti. Evrensel programcı programı böyle yazmış gibi. R Kompleksi, kalbimizin kaç kez çarpacağını belirliyor, ortama göre ayarlıyor hatta biliyor ve alınyazısı anlayışı da buradan kaynaklanmakta. Gerçek zamanını ve yaşını bilemeyen bizler, ölümle her an yüz yüzeyiz; dinsel ve felsefik dogmalar sonucunda varlığımızın nedenlerini dışımızda arıyoruz ama sır kendimizde saklanıyor; gece olduğunda çevresine göremeyen ve korkan ilk insan, bir kovuğa saklanarak uyumayı seçti ve evrim bu seçimi işleyerek metabolizmamızı belli bir süre için uykuya mahkum etti. Tersi de olabilirdi ya da gecenin olmadığı bir gezegende yaşayabilirdik, kim bilir nasıl bir canlı türü olurduk? Uyku zamanı acaba kalp ritminin değişimi nedeniyle nasıl değerlendirilmeli? Çünkü uyurken yaşamımız yavaşlıyor, o dinginliği uyanıkken yakalayabilsek nasıl olurdu? Çok üstün zekalı insanların çok az uyuyarak, ömürlerini bitirdiklerini görüyoruz, içlerinde çok kısa ya da çok uzun yaşayanları var ama süre ne kadar olursa olsun, onlar yaşamlarına birkaç bin hatta bazen milyon insanın yapamayacaklarını sığdırabiliyorlar. Yukarıdaki araştırmaya göre beynin yeterli bilinç düzeyinde olması, R Kompleksi'ni etkileyip yeni süreçler yaratıyor. Eğer böyleyse, doğasal kirlenme de dahil olarak, yaşamsal kirlenmeden uzaklaştıkça yaşam süremiz değişebilir. Neye göre mi? Takvime göre değil tabii ki; çünkü değişen beynimizdeki yaşam süresidir ve zamanın gerçek ölçüsü beynimizdedir. Gerçek yaşımızı asla bilemeyeceğiz, bu süreç R Kompleksinde yazıyor ama biz onu okumayı henüz bilmiyoruz, aksine ölümü çabuklaştırmanın yollarını daha iyi öğreniyor ve her geçen an ölüme daha çok koşuyoruz aynen kelebeğin ışığa koşması gibi.

İçimizdeki ve bir parçası olduğumuz dışımızdaki kozmik zamana göre, belki bin, belki de bir yaşındayız; bunun önemi pek yok; varsın takvimler olsun; aslında takvimler dünyasal ihtirasların göstergesi olarak çok işe yarıyorlar; varsın öyle kalsınlar. Bilim fiziksel yıpranmayı yavaşlatmaya uğraşırken, bir yandan da daha çok ve daha hızlı öldürmenin yollarını da arıyor. Bu çelişki arenasında, yaşımızın fazla önemi yok sanki, en iyisi takvim kaosundan uzaklaşarak, arzuladığımız yaşı maskara olmadan hissedip yaşayabilmek. Sonuçta zamanı biz belirliyoruz; ölerek ve öldürerek.

__________________
Kaybettiklerim arasında en çok kendimi özledim, oysa ne güzel gülerdim..
Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 23.04.17, 01:49
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 02.10.16
Bulunduğu yer: İstanbul
Mesajlar: 407
Etiketlendiği Mesaj: 1 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Teşekkürler

.
Alıntı ile Cevapla
  #4  
Alt 15.05.18, 09:01
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 28.04.15
Bulunduğu yer: Nefes Aldığım Yerde
Mesajlar: 14,901
Etiketlendiği Mesaj: 900 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Sayın Tuana, konu paylaşımınız için teşekkür ederiz.

__________________
Sözün kıymetini '' Lal'' olandan,
Ekmeğini kıymetini ''Aç '' olandan,
Aşkın kıymetini ''Hiç'' olandan öğren..

Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Etiketler
bir, olgunlasmami, ruhsal, yasiyoruz


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevap Son Mesaj
Ruh Fotoğrafçılığı-1 madlen Gizemli Olaylar ve Mekanlar 3 30.05.24 18:45
Ruhsal Güçler, Kaynağı ve Yaşanan Sorunlar Och Parapsikoloji & Spiritüalizm 1 18.08.20 16:26
Ruhsal Gelişimde Yalnızlık Etkisi ve Yapılması Gerekenler Och Parapsikoloji & Spiritüalizm 0 18.08.20 12:37
Ruhsal enerjiler SiLence Parapsikoloji & Spiritüalizm 3 07.07.20 18:42
Ruh fotoğrafçılığı-2 madlen Gizemli Olaylar ve Mekanlar 3 30.05.18 10:43


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 17:57.


Powered by vBulletin® Version 3.8.5
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
HavasOkulu.Com

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147