|
|
LinkBack | Seçenekler | Stil |
#1
|
||||
|
||||
Söyle ona, dünyayı gönlünden çıkarsın
Muhyiddin-i Arabî Hazretleri Gençlik Yıllarında iken, Bağdat’ta Bir İşi Olması Sebebiyle Uzun Bir Yolculuğa Çıkar. Bu Yolculuk Esnâsında Bir Dere Kenarında Balık Tutmaya Çalışan Derviş Kılıklı Bir Adama Rastlar. Adama Yaklaşır ve Selâm Verir, Ne Yaptığını Sorar. Adam:
▬ “Ben, Şu Gördüğün Sazlıktan Yapılmış Kulübede Yaşıyorum. Geçimim İçin de Her Gün İki Balık Tutarım; Biri Kendim İçin, Biri de Sizin Gibi Yolu Düşenlere İkrâm Etmek İçin...” Der. Muhyiddin-i Arabî Hazretleri Adama Misâfir Olur. Ne Tarafa Yolculuk Yaptığını Sorar: ▬ “Bağdat’a Doğru Gidiyorum...” Deyince Adam Çok Sevinir ve: ▬ “Benim Orada Çok Sevdiğim Bir Allah Dostu Vardır. Onun Yanına Uğrayıp Benim İçin Nasihât Etmesini Rica Eder misin?” Der. Muhyiddin-i Arabî Hazretleri: ▬ “Tâbiî ki, Zaten Gidiyorum. Oraya da Uğrarım...” Der. Yolculuk Devam Eder, Bağdat’a Varır. Kendi İşlerini Gördükten Sonra, “Şu Dervişin Dediği Zâta Bir Uğrayayım.” Diye Düşünür ve O Adrese Uğrar. Bir de Bakar ki, Kapıda Nöbetçiler ve Bir Sürü Hizmetlileri Olan Ulu Bir Konak! Derdini Anlatır, O Zâtın Kendisini Kabûl Edeceği Haber Verilir. İçeriye Girer, O Zât ile Tanışır. Sohbet Ederler, Dervişten Bahseder, O Zât Dervişi Tanır. Muhyiddin-i Arabî Hazretleri Müsaâde İstemeden Önce Dervişin Nasihât İstediğini Söyler. O Mübârek Zât Bir Süre Gönlüne Eğildikten Sonra Başını Kaldırır ve: ▬ “Söyle Ona, Dünyâyı Gönlünden Çıkarsın...” Deyince, Muhyiddin-i Arabî Hazretleri Şaşırır Ama Bir Şey Söylemez ve Oradan Ayrılır. Günlerce Süren Yolculuktan Sonra Tekrar O Dervişin Oturduğu Sazlıktan Kulübeye Varır. Onunla Hoşbeşten Sonra Derviş: ▬ “O Mübârek Zât Bana Nasihât Etti mi?” Diye Heyecanla Sorar. Muhyiddin-i Arabî Hazretleri: ▬ “Evet, Sana Nasihât Etti. Dedi ki; Söyle Ona, Dünyâyı Gönlünden Çıkarsın...” Deyince Derviş Bir Âh Çeker ve Bayılır. Ayıldıktan Sonra Muhyiddin-i Arabî Hazretleri Onun Bu Hâline Hayret Ederek Der ki: ▬ “Ben Bu İşten Bir Şey Anlamadım... Sana Dünyâyı Gönlünden Çıkarsın Diyen Zât, İçerisinde Nöbetçileri ve Hizmetçileri Olan Ulu Bir Konakta Yaşıyor ve Senin Gibi Hiçbir Şeyi Olmayan Bir Dervişe, “Dünyâyı Gönlünden Çıkarsın.” Diyor. Sen de Bu Hâle Düşünüyorsun; Bu İşteki Sır Nedir Bana da Söyle?” Derviş Yine Derin Bir Âh Çektikten Sonra: ▬ “Benim İşte Sen de Gördün, Dünyâ Adına Neredeyse Hiçbir Şeyim Yok ve Geçimimi Dereden Balık Tutarak Temin Ediyorum. Bu Kulübede ise Abdest Almak İçin Kullandığım Bir İbriğim Var Lâkin Ben Ne Zaman Namaza Dursam, Zikre ve İbâdete Yönelsem, Bütün Varlığım Olan O İbrik Kaybolur mu, Yoldan Geçen Birisi Alır mı Düşüncesi Benim Kalbimi Sürekli Meşgûl Eder. O Zât, Bir Sürü Dünyâ Malına Sahip iken, Hiçbir Malı Onunla Allah Arasına Girmezken Benim Üç Kuruşluk İbriğim Bana Perde Olur ve Allah ile Arama Girer. Onun İçin O Mübârek Zât Bana Bu Nasihâtte Bulunmuş...” Deyince Muhyiddin-i Arabî Hazretlerinin Gönlünde Büyük Fırtınalar Kopmasına Sebep Olur. Şunu Unutmayalım ki, Herkesin Gönlünde Onu Allah Yolundan Alıkoyacak Bir İbriği Vardır. Allahû Teâlâ Hazretleri Gönlümüzden O İbrikleri Çıkarttırsın İnşaAllah; Âmin, Âmin, Âmin... |
|
|