#1
|
|||
|
|||
Habip Baba ve Sultan 4.Murat
Forumu inceledim ama gizli Allah dostlarından Habip Baba hakkında bir yazı bulamayınca biraz üzüldüm.. Hakkında kısaca bilgi verip bir de hikayesinden bahsetmek isterim..
Aslen Hindistanlıdır. Babası ile birlikte Bitlis'e gelip Uşşâki Ali Baba'ya talebe olmuştur. Kısa zamanda yetişip kâmil bir velî olmuş ve hocasının emriyle önce Şam'a sonra Erzurum'a gelerek insanlara İslâmiyeti anlatmış, dünyâ ve ahiret saâdetine kavuşmaları için çalışmıştır. 1847 yılında vefât eden Habîb Baba daha önce Timurtaş Paşa Türbesi diye bilinen Erzurum'daki türbeye defnedilmiştir. Türbede Habîb Baba dışında beş kabir daha vardır. Yaşanmışmıdır bilinmez.. Fakat güzel bir anektoddur.. Habib Baba, Sultan IV. Murad devrinin gizli, kimsenin bilmediği Allah dostlarındandır. Yaşlıdır, fakirdir, gariptir. Fakat Rabbinin katında da âlemlere denk bir değerin sahibidir. Yaşlı Habib Baba, uzun bir kervan yolculuğunun sonunda İstanbul’a gelmiştir. Yolculuğunun tozunu, yorgunluğunu atmak için bir hamama gider… Niyeti, şöyle iyice bir keselenip, paklanmak… Bedenini de ruhuna denk kılmaktır. Fakat hamamcı Habib babayı içeri sokmak istemez. “Bugün, Sultan Murad’ın vezirleri hamamı kapattılar, dışarıdan müşteri alamıyoruz.” Habib baba üzülür… Rica, minnet eder, yalvarır… “Ne olursun, kimseye varlığımı belli etmem, aceleyle yıkanır çıkarım. Bu tozlu bedenle Rabbime ibadet ederken utanıyorum.” Bin bir dil döker. Hamamcı ehl-i insaftır… Dayanamaz… Kabul eder… Hamamın en sonundaki odayı göstererek “Baba şu odada hızla yıkanıp çık, parada istemem. Yeter ki vezirler, senin farkına varmasınlar.” Habib baba sevinerek kendine gösterilen yere girer. Yıkanmaya başlar… Ve bu arada hamamcının karşısında yeni bir müşteri belirir. Boylu, poslu, genç, yakışıklı biridir bu gelen. Onunda görünümü fakirdir… Ama sadece görünümü… İkinci müşteri kılık değiştirmiş, Sultan IV. Murad’dır… O gün vezirlerinin topluca hamam âlemi yapacaklarından haberdar olan padişah merak etmiştir. “Hele bir bakalım, bizim vezirler, hamamda benden uzakta, kendi başlarına ne yaparlar, nasıl eğlenirler?” Ve bu merak padişahı, tebdil-i kıyafet ettirerek, hamama getirmiştir. Az önce yaşananlar bir kez daha tekrarlanır… Hamamcı vezirler der almak istemez… Padişah ise, ne olursun der, bastırır ve padişah galip gelir… Hamamcı, Habib Baba’nın yıkanmakta olduğu odayı göstererek, genç padişahın kulağına fısıldar: “Şu odada bir ihtiyar yıkanıyor. Sende sar peştemali beline gir yanına… Beraber sessizce yıkanın, bir an evvel çıkın” Ve ekler: “Aman ha! Vezirler varlığınızı bilmesinler.” Sonra Sultan IV. Murad’da Habib Baba’nın yanına süzülür. Beraber sessizce yıkanmaya başlarlar. Bu arada, hamamın büyük salonundan gelen tef, dümbelek, şarkı, türkü sesleri ortalığı çınlatmaktadır. Habib babanın gözü, genç hamam arkadaşının sırtına takılır. Biraz kirlenmiş gibi gelir ona. Allah hikmeti gereği dostuna, o yanındakinin tedbil-i kıyafet etmiş padişah olduğunu ilham etmemiştir. Ve yanındakini, görüntüsüne uygun, kendi gibi fakir bir delikanlı zanneden Habib Baba yumuşak bir sesle konuşur: “Evladım, sırtın fazlaca kirlenmiş, müsaade edersen bir keseleyivereyim.” Padişah aldığı bu teklif karşısında şaşkınlaşır ve büyük bir haz duyar… Haz duyar, çünkü ömründe ilk defa biri ona, padişah olduğunu bilmeden, sırf bir insan olarak, karşılık beklemeksizin bir iyilik yapmayı teklif etmektedir. Memnuniyetle Habib Baba’nın önünde diz çökerken: “Buyur Baba, ellerin dert görmesin” der. Bu arada içerideki âlemin sesleri hamamı çınlatmaya devam etmektedir. Habib baba, Sultan IV. Murad’ın sırtını bir güzel keseler… Fakat padişah kuru bir teşekkürle yetinmek istemez. “Baba, gel bende senin sırtını keseleyeyim de ödeşmiş olalım” der. Habib baba, teklifin kimden geldiğinden habersiz, tebessümle; “Olur evlad” deyip, sultanın önünde diz çöker. Bu arada, Sultan Murad kese yaparken bir yandan da Habib Baba’yı yoklar, ağzını arar. “Baba, görüyor musun şu dünyayı. Sultan Murad’a vezir olmak varmış… Bak adamlar içerde tef, dümbelek hamamı inletiyorlar, sen ve ben ise burada iki hırsız gibi…” Habib baba Sultan IV. Murad’ın cümlesini tamamlamasına fırsat bile bırakmaz, kendi hükmünü söyler. Sultan IV. Murad’ın Habib babadan duydukları, ağzı açık bırakıp, keseyi elden düşürten cinstendir: “Be evladım”der, Habib baba,“Sultan Murad dediğin kimdir? Sen asıl Âlemlerin Sultanına kendini sevdirmeye bak ki, O seni sevince sırtını bile Sultan Murad’a keselettirir…” |
#2
|
|||
|
|||
Detaylı bilgi sitede yok. Daha önce bir araştırma için bende bakmıştım. Teşekkürler detaylı anlatım için.
|
#3
|
|||
|
|||
Allahım Herşeye kadirdir. Gücü yetendir. Kün fe yekun
. |
#4
|
||||
|
||||
Çok guzel emegine saglik abi
__________________
Resulullah sav buyurduki 'herkim kendisine fayda veya zarar giderdigine inanarak muska takarsa Allah onun hayatta hiçbir işini tamamlamasın başka bi rivayette ise 'kim muska veya temime takarsa Allah'a şirk koşmuştur . (Ahmed. 17372 ,Ahmed 16781.Elbani 492.) |
|
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevap | Son Mesaj |
Habip Baba Hindistanlıymış | Fark | Allah Dostları & Evliyalar | 0 | 16.08.21 01:50 |