Kader değişir mi? - Sayfa 2 - Havas Okulu
 

Go Back   Havas Okulu > islam & Tasavvuf > ALLAH (c.c)

Acil işlemleriniz için instagram: @HavasOkulu
Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
  #11  
Alt 28.02.21, 07:44
Üye
 
Üyelik tarihi: 16.02.21
Bulunduğu yer: Sivas
Mesajlar: 95
Etiketlendiği Mesaj: 2 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
Lil bin Ali Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
levhi mahfuz ile kader farklı seylerdir

kader levhi mahfuzlar ve deisen levhi mahfuzların birlesimidir

levhi mahfuzu deistirebilirsiniz ama kaderi asla ve asla deistiremessiniz .

ALLAH tarih verenleri bosa cıkartandır . sırları acıga cıkarırsanız vede tarih verirseniz ALLAH onu bosa cıkartır .

mesela mehdi as hicri 250 260 senelerinde gelmeliydi ama sırrı sokakta söyledikleri icin ALLAH hep erteledi .

abdulkadiri geylani hz gözleri hep levhi mahfuzdaydı . bakar bakar bakardı . bazende deistirirdi . bazende kısmen deistirirdi . mesela bir talebesinin 70 kadınla zina yapacagını gördü ve rabbim rüyasında yapsın yapacagını dedi .

ölen birini diriltmeside vardır mezardan cıkarıp hayatına devam eden bir insan düsünün . birinin istegi üzerine hayatına devam eder .
simdi diyeceksiniz . onun sınavı bitmisti niye tekrar diriltiyor . ALLAH diledigini yapar siz sorgulayamassınız . dileseydi sizin ömrünüzü keser en kötü andayken canınızı alırdı . sizin de o zaman imtihanınız biterdi ama size bunu yapmadı . dileseydi yapardı . ALLLAH diledigini yapar .

Abdulkadjr geylani senin bu akideni duysa mezarında ters dönerdi suphanallah iftira atmayın kardeş olmayan şeyleri yükleyip durmayın levhi mahfuz a bakıp dururdu degistirirdi diyor Allah muhafaza akide olarak kendine çeki düzen ver

Herkesin kaderini Allah kendi çabasına bağlı kılmıştır kardeş var sen anla kaderin ne olduğunu nasıl olduğunu

Alıntı ile Cevapla
  #12  
Alt 02.04.21, 23:29
Acemi
 
Üyelik tarihi: 22.03.21
Bulunduğu yer: Bursa
Mesajlar: 18
Etiketlendiği Mesaj: 0 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Her zaman iki yol vardır

Alıntı ile Cevapla
  #13  
Alt 03.04.21, 08:23
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 13.06.20
Bulunduğu yer: Istanbul
Mesajlar: 1,052
Etiketlendiği Mesaj: 61 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Emeği geçenlerden rabbimiz razı olsun İNŞAALLAH çok güzel bi makale derlenip toparlanmış çok güzel kader denilince aklıma şu söz gelir kader 2 türlüdür

1. Izdırari kader ya i mutlak olacaklar
Örnek doğum tarihin annen,baban , gibi nice elinde olmayan sebepler

2. Ihtiyari kader
Kişinin kendi hürriyetiyle butun sorumluluklarini kendisi üstlenerek yapmış olduğu amellerdir

Alıntı ile Cevapla
  #14  
Alt 03.04.21, 08:28
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 13.06.20
Bulunduğu yer: Istanbul
Mesajlar: 1,052
Etiketlendiği Mesaj: 61 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Kaderi ikiye ayırabiliriz: Izdırari kader, ihtiyari kader.

"Izdırari kader"*de bizim hiçbir tesirimiz yok. O, tamamen irademiz dışında yazılmış. Dünyaya geleceğimiz yer, annemiz, babamız, şeklimiz, kabiliyetlerimiz ızdırari kaderimizin konusu. Bunlara kendimiz karar veremeyiz. Bu nevi kaderimizden dolayı mesuliyetimiz de yok.

İkinci kısım kader ise, irademize bağlıdır, yani ihtiyaridir.*Biz neye karar vereceksek ve ne yapacaksak, Allah ezeli ilmiyle bilmiş, öyle takdir etmiştir. Sizin sorduğunuz soru da bu alanda müzakere edilmektedir.

Yani siz bir aday tipi belirliyorsunuz ve arıyorsunuz. Allah da sizin istediğiniz vasıflara sahip birkaç kişiyi önünüze çıkarıyor. Siz de bunlardan birini iradenizle beğenip kabul ediyorsunuz. Alah’ın alacağınız eşin kim olduğunu ezelde bilmesi*kader,*fakat sizin iradenizle seçmeniz*cüz’i irade*dediğimiz insanın mesuliyet sınırlarıdır.

Aynı şekilde siz bir iş istiyorsunuz ve karşınıza çıkan seçenekleri siz kendi iradenizle seçiyorsunuz.

Kalbimiz çarpıyor, kanımız temizleniyor, hücrelerimiz büyüyor, çoğalıyor, ölüyor. Vücudumuzda, bizim bilmediğimiz birçok işler yapılıyor. Bunların hiçbirini yapan biz değiliz. Uyuduğumuz zaman bile bu tür faaliyetler devam ediyor.

Ama şunu da çok iyi biliyoruz ki, kendi isteğimizle yaptığımız işler de var. Yemek, içmek, konuşmak, yürümek gibi fiillerde karar veren biziz. Zayıf da olsa bir irademiz, az da olsa bir ilmimiz, cılız da olsa bir gücümüz var.

Yol kavşağında hangi yoldan gideceğimize kendimiz karar veriyoruz; hayat ise, yol kavşaklarıyla dolu.

Şu halde, bilerek tercih ettiğimiz, hiçbir zorlamaya maruz kalmaksızın karar verip işlediğimiz bir suçu, kendimizden başka kime yükleyebiliriz?

İnsanın cüz-i ihtiyari adı verilen iradesi, önemsiz gibi görülmekle beraber, kainatta geçerli olan kanunlardan istifade ederek büyük işlerin meydana gelmesine sebep olmaktadır.

Bir apartmanın üst katının lütuflarla, bodrum katının ise işkence aletleriyle dolu olduğunu ve bir şahsın bu apartmanın asansörü içerisinde bulunduğunu farz ediniz. Kendisine, apartmanın bu keyfiyeti daha önce anlatılmış bulunan bu zat, üst katın düğmesine bastığında lütfa mazhar olacak, alt katın düğmesine bastığında ise azaba duçar olacaktır.

Burada iradenin yaptığı tek şey, sadece hangi düğmeye basılacağına karar vermesi ve teşebbüse geçmesidir. Asansör ise, o zatın kudret ve iradesiyle değil, belirli fizik ve mekanik kanunlarla hareket etmektedir. Yani, insan üst kata kendi iktidarıyla çıkmadığı gibi, alt kata da kendi iktidarıyla inmemektedir. Bununla beraber asansörün nereye gideceğinin tayini, içindeki şahsın iradesine bırakılmıştır.

İnsanın kendi iradesiyle yaptığı bütün işler, bu ölçüyle değerlendirilebilir.

Mesela; Cenab-ı Hak, meyhaneye gitmenin haram, camiye gitmenin ise faziletli olduğunu insanlara bildirmiş bulunmaktadır. İnsan bedeni ise kendi iradesiyle, misaldeki asansör gibi her iki yere de gitmeye müsait bir yapıdadır.

Kainattaki faaliyetlerde olduğu gibi, beden içindeki faaliyetlerde de insanın iradesi söz konusu olmamakta ve insan bedeni, kanun-u külli adı verilen ilahi kanunlarla hareket etmektedir. Fakat onun nereye gideceğinin tayini, insanın irade ve ihtiyarına bırakılmıştır. O hangi düğmeye basarsa, yani nereye gitmek isterse, beden oraya doğru hareket etmekte, dolayısıyla da gideceği yerin mükafatı veya cezası o insana ait olmaktadır.

Dikkat edilirse, kaderi bahane ederek,*“Benim ne suçum var”*diyen kişinin, iradeyi yok saydığı görülür.

Eğer insan,*“rüzgarın önünde sürüklenen bir yaprak”*ise, seçme kabiliyeti yoksa, yaptığından mesul değilse, o zaman suçun ne manası kalır? Böyle diyen kişi, bir haksızlığa uğradığı zaman mahkemeye müracaat etmiyor mu?

Halbuki, anlayışına göre şöyle düşünmesi gerekirdi: “Bu adam benim evimi yaktı, namusuma dil uzattı, çocuğumu öldürdü, ama mazurdur. Kaderinde bu fiilleri işlemek varmış, ne yapsın, başka türlü davranmak elinden gelmezdi ki.”

Hakkı çiğnenenler gerçekten böyle mi düşünüyorlar?

İnsan yaptığından sorumlu olmasaydı,*“iyi”*ve*“kötü”*kelimeleri manasız olurdu. Kahramanları takdire, hainleri aşağılamaya gerek kalmazdı. Çünkü, her ikisi de yaptığını isteyerek yapmamış olurlardı. Halbuki hiç kimse böyle iddialarda bulunmaz. Vicdanen her insan yaptıklarından sorumlu olduğunu ve rüzgarın önünde bir yaprak gibi olmadığını kabul eder.

Kader ile İlgili Bazı Terimler ve Anlamları:

KADER:*Cenâb-ı Hakk'ın kâinatta olmuş ve olacak her şeyin evsafını ve havassını ve sâir geleceğini ve geçmişini ezelden bilip, levh-i mahfuzunda takdiri ve yazması.*Takdir-i İlâhî.

HASBE'L-KADER:*(Hasb-el kader) Kader cihetiyle, kader yönüyle.

KADER-İ İLÂHÎ:*Allah'ın takdiri.

KADERÎ:*Kader ile alâkalı. Kader, tali' nev'inden olan.

KADERİYE:*"Kul, kendi yaptıklarının halıkıdır"*deyip ifrat ederek Hak mezhebinden ayrılan bir dalâlet fırkası.(bk. Mu'tezile)

LEVH-İ KAZÂ VE KADER: Kader ve kazanın levhası; yani olmuş ve olacak her bir şeyin ilm-i İlâhîdeki vücudları; yani, ilmen mevcudiyyetleri.

"Alem-i gaybdan sayılan geçmiş ve gelecek mevcudatın dahi mânen hayatdar bir vücud-u mânevileri ve ruhlu birer sübut-u ilmîleri vardır ki,*levh-i kaza ve kader*vasıtası ile o mânevi hayatın eseri, mukadderât nâmı ile görünür, tezahür eder."(1)

KAZA:*Allah'ın takdirinin ve emrinin yerine gelmesi

(1) bk.*Lem'alar, Otuzuncu Lem'a, Beşinci Nükte.

Alıntı ile Cevapla
  #15  
Alt 03.04.21, 22:40
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 10.01.19
Bulunduğu yer: antalya
Mesajlar: 1,389
Etiketlendiği Mesaj: 42 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

De ki: “Allah bize ne yazmışsa başımıza ancak o gelir, O bizim mevlâmızdır.” Müminler yalnız Allah’a güvenip dayansınlar. tevbe 51

Nice canlı var ki rızkını sırtında taşımıyor; onları da sizi de besleyip barındıran Allah’tır. O her şeyi işitir, her şeyi bilir. ankebut 60

Alıntı ile Cevapla
  #16  
Alt 23.04.21, 20:18
 
Üyelik tarihi: 14.06.19
Bulunduğu yer: İstanbul
Mesajlar: 165
Etiketlendiği Mesaj: 4 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Kader konusunda ilk olarak Kaderin oluşumundan söz ederek başlamak istiyoruz. Ve karmadan da söz ediyor olacağız çünkü kaderi karmadan ayrı bir düzenek olarak ele almak mümkün değil. Kaderi anlatırken doğal olarak kaderi de anlatmış olacağız.
Kader dediğinizde ilk olarak düşünmemiz ve anlamamız gereken şey SEBEP-SONUÇ YASASIDIR.
Kaderin sebep ve sonuç olmadan oluşması mümkün değildir. Kader kendiliğinden oluşan, alnımıza ne yazıldıysa o, diyebileceğimiz bir mekanizma değil ama bir yandan da evet alnımıza ne yazıldıysa o fakat o alnımıza yazılan nasıl yazıldı? İslami bakış açısından Allah hakkımızda ne hüküm verdiyse odur dediğimiz söylem yanlış değil, son derece doğru bir söylem ama o günün realitesi ve koşulları içinde sadece bu kadarı ifade edilmiş bir söylem. Bunun bir arkasına geçmek lazım. Evet! Alnımıza yazılan, bu hayata gelirken genel hatlarıyla belirlenmiş bir kader planı varmı? Var. Bunun yüce takdiri, Yüce Rabb’imizin midir? Elbette, o istemeden yaprak kıpırdamaz. Evet, Allah alnımıza ne yazdıysa bu hayatta onu yaşayacağız ama asıl mesele bu kadar kaderci olmadan da bakmak gerekir. İşte efendim, Allah alnımıza ne yazdıysa odur, öyleyse biz niye gayret edelim? Çaba sarfedelim? Sabah kalkarım saat 12.de gece yatarım saat 3 te, hayat geçer gider, elbet bir yerde bir rızkımız vardır. Vakti gelince de Allah alır yanına şeklinde bir atalete de düşebiliriz. Bu kadar kaderci olmak ister istemez çabayı elden bırakmak demektir. Bizim sür efor dediğimiz çabayı elden bırakmak anlamına gelecektir. Yoksa temel prensipte hala aynı şeyi söylüyoruz. “Allah alnımıza ne yazdıysa o, ondan öte bir şey yaşayamayız.Yüce Rabb’inizin hakkında onaylamadığı, sizinle ilgili hüküm vermediği bir şeyi bu gezegende, bu ortamda, bu koşullarda yaşamanız mümkün değildir. Ama bunun nasıl oluştuğuna bir bakmak lazım.
Şimdi Sebep-Sonuç ilkesi çalışır dedik kaderde yani bu ne demek? İnsanoğlu kendi fiillerinin eksileri ile karşılaşır . Burada önemli bir noktanın altını çizeceğiz. Fiillerinin etkileri ile demiyoruz, fiilerinin eksileri ile karşılaşır diyoruz farkı açacağız yani buradan şunu çıkarmak mümkün, göze göz, dişe diş, kana kan gibi bir yaklaşım doğru değildir. Yani iki kere adam öldürdü, iki kere öldürülecek değil, birinin kolunu kestim, şimdi benimde kolumu kesecekler şeklinde bu kadar şeriat tarzı bir yaklaşım söz konusu değildir ayrıca sistem olarak böyle bir şeyin hazırlanabilmesi mümkün değildir yani sistemin de bazı esnekliklerinin olması gerek. Aynı anda kaç milyon tane yaşam planı hazırlanıyor, biliyor musunuz? Bu kadar göze göz dişe diş bir anlayışla yürünmeye kalkılsa ihtiyaçların karşılanması çok uzun zaman alır. Eksisi ile karşılaşılır. Yani sizin bir insan üzerinde geçmişte yarattığınız, olumlu veya olumsuz etkinin aynısını alırsınız. Ne bir gram fazla, ne bir gram eksik.
Bir insanın geçmişte mallarını çaldıysanız, bu sizin aynı şekilde mallarınız çalınacak anlamına gelmez. O kişi malları çalındığında nasıl şeyler yaşadıysa, ne gibi bir etki yaşadıysa, onu size yaşatabilecek başka eksileri alacağınız anlamına gelir. Ama bu arada mallarınız da çalınır mı çalınabilir de. Lineer bir yapı düşünmeyin
Kader dediğimiz mekanizma oldukça kaotik bir şekilde çalışan, inişleri çıkışları olan bir mekanizmadır ancak şaşmayan bir şekilde, yarattığınız eksiyi, ne bir gram eksik, ne bir gram fazla olmak üzere, olumlu ise olumluyu, olumsuz ise olumsuzu yaşarsınız. Malları çalmışsanız sizin de o çalınmadan duyulan etkiyi yaşamanız gerekir. Eğer başka bir olaydan yaşayamayacaksanız o zaman da mallar çalınır. Ama siz aynı etkiyi mallarınız çalınmadan, filan yerde yaşadığınız bir olayla yaşacaksanız başka bir olayda gelebilir. Göze göz, dişe diş, kana kan yaklaşımı yok. Fiilin aynısı ile karşılaşmak yok ama birebir aynısı ile karşılaşılan durumlar da vardır. Bunlar büyük derslerdir.Bazen bir yalan söylersiniz, iki gün geçmeden bir başkası benzer bir konuda size yalan söyler ve dersiniz ki, yaa bak nasıl oluyormuş? Bunlar insanın şuurunu biraz aydınlatan, bir daha yapmayayım diye dersler aldığı olaylardır. Örneğin: bir önceki hayatınızda bir eşiniz vardı hayatı size dar etmişti. Bu demek değildir ki, siz bu hayata gelince kadın olacaksınız da ona hayatı dar edeceksiniz. İş yerinde öyle bir patronunuz olabilir ki, benzer etkiyi yaşarsanız. Bilmem kimle ilişkiniz öyle düzenlenir ki, benzer etkiler alınır. Bir diğerinin üzerinde yarattığımız etkiyi kendi üzerimizde deneyimlemektir karma dediğimiz şey.
Temel prensip, size yapılmasını istemediğiniz birşeyi başkasına yapmamaktır da biz bunu nasıl öğreneceğiz? Bir başkasına yaptığımız şeyi bizzat kendi üzerimizde deneyleyerek öğreniriz ve o inan birgün gelecek ki, kendisine yapılmasını istemediği şeyi başkasına yapmayacak ve birgün gelecek ki, bunu o kadar içten söyleyeceğiz ki, gerçekten bu terazi hiç şaşmayacak. Hiç kimseye, kendinize yapılmasını istemediğiniz birşeyi yapmayacaksınız. Öyle yangınlardan geçeceğiz, öyle kavrulacağız ki, o terazi hiç şaşmayacak. Birgün böyle olacak ama bunun olacağı güne kadar biz kader-karma dediğimiz, zincirin içinde tekamülümüzü sürdürüyor olacağız.

Alıntı ile Cevapla
  #17  
Alt 04.05.21, 12:26
Swordsfish - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 24.10.19
Bulunduğu yer: TR
Mesajlar: 2,490
Etiketlendiği Mesaj: 78 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığı na sormuşlar..


-Kader değişirmi?

-İnsan, kaderinin ne olduğunu bilmemektedir. Dolayısıyla insana düşen Allah’ın verdiği akıl, irade ve imkânlar çerçevesinde görevlerini en iyi şekilde yapma gayret ve şevki içinde olmaktır. Allah’a bakan yönüyle ise kader O’nun olmuş ve olacak her şeyi bilmesidir. Esasen O’nun her şeyi bilmesi, O’nun mutlak ulûhiyetinin gereğidir. Bu açıdan bakıldığında kaderin değişmesinden söz etmek Allah’ın ilminin değişmesinden söz etmek demektir; bu ise mümkün değildir. Dolayısıyla kaderde değişme bahis konusu olamaz.
Ancak bazı İslam âlimleri Allah’ın dilemesi hâlinde kaderin değişebileceğini söylemişlerdir. Onlara göre, kader, Allah’ın takdiri, kaza ise bunun gerçekleşmesidir. Bazen Allah, kuluna lütufta bulunarak takdir ettiği hükmü gerçekleştirmeyebilir.
Kaderin değişebileceğini belirten âlimler kaderi, kader-i mutlak (değişmez kader) ve kader-i muallâk (şarta bağlanmış kader) diye ikiye ayırmışlardır. Değişmenin ilkinde değil, ikincisinde yani şarta bağlı kaderde olabileceğini kaydetmişlerdir. Onlara göre, sadakanın belayı def edeceğini, sıla-i rahim yapmanın ömrü uzatacağını belirten hadisler bunu teyit etmektedir. Esasen, Allah’ın ezeli ilmi bağlamında düşünüldüğünde, bu ikinci kaderde de bir değişikliğin olmadığını, zira Allah’ın, şarta bağlı konularda da kulların nasıl davranacaklarını bilerek kaderi belirlediğini söyleyebiliriz.
-------

__________________
-Eğer duanız olmasa RABBİMİN katında ne ehemmiyetiniz var.
-Başınıza gelen her musibet kendi yapıp ettikleriniz yüzündendir;kaldı ki Allah birçoğunu da bağışlar.
Alıntı ile Cevapla
  #18  
Alt 28.02.22, 11:26
Skoda - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 27.01.20
Bulunduğu yer: İstanbul
Mesajlar: 1,175
Etiketlendiği Mesaj: 18 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart Kadetin doğru anlaşılması

Kader konusu çok önemli konulardan birisidir. Dolayısı ile îman esaslarından sayılmıştır. İki çeşit kader vardır, tüm kâinatı kapsayan kader, akıllı varlıkları (insanları ve cinleri) tek tek ilgilendiren kader. Tüm kâinatı kapsayan kader hakkındaki rivayetleri ele alırsak; rivâyetlerin birisi şöyledir:

«Allah’ın ilk yarattığı şey kalemdir. Allah, kaleme; yaz diye emretti. O saatten kıyamete kadar olacak her şey yazıldı.» (Müsned, V, 317; Buhârî, “Ḳader”, 2; Ebû Dâvûd, “Sünnet”, 16; Tirmizî, “Tefsîrü’l-Ḳurʾân”, 67).

Sahabenin ileri gelenlerinden Ubâde bin Sâmit de kader konusunda oğluna şöyle nasîhat ediyordu:

"Ey oğulcuğum. (Kaderinde) sana isabet eden şeyin (sana ulaşmakta) şaşmayacağını, (kaderinde) sana isabet etmeyen şeyin de sana erişemeyeceğini (iyice) bilmedikçe hakiki imânın tadını bulamazsın. (Nitekim ben) Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-’i şöyle buyururken işittim: «Allah'ın ilk yarattığı şey kalemdir. (Yüce Allah kalemi yaratınca) ona: Yaz, diye emretti. (Kalem): Ey Rabbim neyi yazayım, dedi (Yüce Allah da Kıyamet kopuncaya kadar (olacak) her şeyin kaderini yaz!» buyurdu." "Ey Oğulcuğum! Ben Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'i «Bundan başka (bir inanç) üzerinde ölen kimse benden değildir.» derken işittim. (Ebu Davud, Sünnet 17, (4700); Tirmizi, Kader 17, (2156))

Bu rivâyetlere göre, daha kâinat yaratılmadan önce kalem yaratılmış ve kalem Lehvi Mahfûz'a kıyamete kadar olacak her şeyi yazmıştır. Bu kader kâinatta vukû bulacak her şeyi tesbit etmiş ve orada yazılandan başka bir şey olmayacağı gibi orada yazılandan eksik bir şey de olmayacaktır. Orada yazılı bulunan her şey vakti geldiğinde tek tek meydana gelecektir.

Akıllı varlıkları ilgilendiren kadere gelince, bu da iki türlüdür. Sorumlu oldukları kader, sorumlu olmadıkları kader. Sorumlu oldukları kader, kendi irâde ve seçimleri ile yaptıkları veya yapmadıkları şeylerdir. Burada yaptıkları veya yapmadıkları tamâmen kendi iradeleri ile olduğu için sorumludurlar. Îman eder, sâlih amel işlerlerse mükâfâtını görecekler, yapmadıklarından da hesaba çekileceklerdir.

Sorumlu olmadıkları kader ise kendi irâdeleri dışında olan kaderdir. Mesela erkek veya kadın olmaları, yeme içme arzusu, boyunun, renginin değişik olması, hastalanması vb. gibi durumlar kulların irâdesi dışındaki şeyler olduğu için bunlardan sorumlu olmayacaktır.

Kadere îman, îman esaslarından demiştik.
Nitekim İbn Vehb’in rivayetinde Allah Rasûlü -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur: «Kim, hayrı ve şerri ile kadere iman etmezse Allah, onu ateş ile yakacaktır.» [Sahih Hadis] - [İbn Vehb "el-Kader" adlı eserinde rivayet etmiştir - Tirmizî rivayet etmiştir - Ebû Dâvûd rivayet etmiştir - Ahmed rivayet etmiştir]

Bugün müslüman olduğunu iddiâ etmesine rağmen kadere inanmayan, kaderin îman esaslarından olmadığını iddiâ edenler vardır. Bunlar kaderle ilgili bir çok âyete ters düştükleri gibi mânen mütevâtir olan bir çok hadisi de kabul etmemiş olmaktalar ve îman dâiresinden çıkmaktadırlar.

Bâzı insanlar da kadere îman etmelerine rağmen kaderi yanlış anlamaktadırlar. Bunlar diyorlarki, kader Allah'ın bizim için yazdığıdır. Yâni Allah ne yazdı ise biz onu yapıyoruz. Bu, yanlış bir kader anlayışıdır. Zîra bizler Allah'ın bizim için yazdığı şeyleri değil, Allah'ın bizim kendi irâdemiz ve seçimimizle yapacağımız şeyleri ezelî ilmi ile bilip önceden yazdığı şeyleri yapıyoruz. Bundan dolayı da sorumluyuz. Eğer biz Allah'ın yazdığı şeyleri yapmak zorunda olsa idik, yaptığımız veya yapmadığımız şeylerden, küfürden ve şirkten Allah'ın bizi hesaba çekmesi, cezalandırması zulüm olurdu. Kullar o zaman derlerdi ki, ey Allah'ım, benim içki içeceğimi, zina yapacağımı, adam öldüreceğimi, küfre ve şirke sapacağımı yazmışsın. Senin yazdığın ve benim de yapmak mecbûriyetinde olduğum şeylerden beni neden hesaba çekiyorsun ki?Kaderin nasıl olduğunu bir misal ile anlatalım. Bilindiği gibi namaz takvimleri vardır. O namaz takvimleri daha yeni yıl gelmeden, kasım veya aralık ayında satışa çıkar. O takvimlere baktığımızda, bir sene sonra, aralık ayının otuz birinde güneşin ne zaman doğacağı ve batacağı yazmaktadır. Şimdi güneş, takvimi yazanlar öyle yazdıkarı için mi yani onların yazdığı saatlerde mi doğup batmaktadır yoksa takvimi yazanlar güneşin zaten doğup batacağı zamanı bildikleri için mi takvime öyle yazmışlardır? Elbette güneşin zaten doğup batacağı zamanı kendi katlarındaki bir ilimle bildikleri için takvime öyle yazmışlardır. İşte öyle de, Allah bizim kaderimizi kullarım şunu yapsın bunu yapsın diye yazmamıştır. İlerde bizim kendi hür irademiz ve seçimimizle yapacağımız şeyleri bildiği için "kullarım şunu yapacak bunu yapmayacaktır" diye yazmıştır.

Allah'ın yazdığı kaderde bir değişiklik olmaz. Yâni Allah'ın yazdığı bazı şeylerin olmaması veya yazmadığı şeylerin olması diye bir şey olamaz. Eğer öyle bir şey olacak olsaydı bazı konularda Allah'ın yanılmasını ve bilmemesini gerektirirdi ki böyle bir şey Allah için aslâ câiz değildir. Kim ki, Allah'ın bazı şeyleri bilmeyeceğini iddia ederse o, Allah'a âcizlik ve noksanlık izâfe etmektedir ki bu açık bir küfürdür.

Bundan dolayı kaderle ilgili bilgimizi ve inancımızı ehli sünnete göre öğrenmemiz ve bozgunculara, tahrifçilere açık bir kapı bırakmamamız lâzım. Selam ve dua ile.

__________________
Ne senle yaşanıyor
Ne de sensiz oluyor
Şu garip bomboş dünyada..
Alıntı ile Cevapla
  #19  
Alt 02.04.22, 08:17
Nocturne - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: 22.03.22
Bulunduğu yer: İstanbul
Mesajlar: 384
Etiketlendiği Mesaj: 8 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Fecr Süresi 27, 28, 29, 30. Ayetler ne güzel habercidir. Kalbi bu dünyada “ İrci’ıy ilâ Rabbik (Rabbine dön) hitabını ibadetine yansıttığında kaderini fazla sorgulamıyor sanki.
Rabbim hepimize hayırlı kapılar açsın inşallah.
Fecr Süresi ayet mealleri:
27﴿ Ey imanın huzuruna kavuşmuş insan!
﴾28﴿ Sen O’ndan hoşnut, O da senden hoşnut olarak rabbine dön.
﴾29﴿ Böylece has kullarımın arasına sen de katıl.
﴾30﴿ Cennetime gir!

Alıntı ile Cevapla
  #20  
Alt 04.12.22, 20:33
 
Üyelik tarihi: 24.04.22
Bulunduğu yer: istanbul
Mesajlar: 283
Etiketlendiği Mesaj: 3 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

insanın kaderi zaten yazılı.allah herşeyi biliyor.biz bilmiyoruz ve bunun için dua ediyoruz uğraşıyoruz

Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Etiketler
kader değişir mi, kader nasıl değişir, kader nedir, kaderin değişip değişmeyeceği


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevap Son Mesaj
Kader nedir değişir mi, herkes bildiğini söyleyebilir mi ? mekan58 Sorularınız 50 21.05.22 12:56
Gözümüzü her kırptığımızda, ayaklarımızın altındaki dünya değişir Nea Derin Konular & Beyin Fırtınası 1 17.01.22 14:19
Külli kader ve cüzi kader nedir? Hal Kadim Bilgelik 7 08.07.21 23:50
Ecel değişir mi? 3KEDI Sorularınız 6 02.07.21 13:08
Göz rengi değişir pekala diş yamuklugu? ruzgarulesma Sorularınız 5 28.12.19 01:38


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 14:48.


Powered by vBulletin® Version 3.8.5
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
HavasOkulu.Com

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147