Ve 2. Dünya savaşında tüm insanlık birbirini boğazladı. Bunlarla mı insanlar haklarını kriterlerini koruyacak? Ama maalesef onlar bize bu üstünlüğü sağlamış durumda. Kopenhag Kriterleri, ne kriteri sen aşağılık bir toplumsun her şeyinle, sen bana kriter koyamazsın sen daha yokken ben o kriterleri koydum. Müslüman, Hristiyan olarak koydum bu coğrafyada yaşayan olarak koydum; ama sen onları öyle bir hale getirdin ki şimdi onları kriter diye söylüyorsun ve bu kriterler aslında İsrail’in kriteri Batı’nın değil. İsrail’i bu coğrafyada sonsuza dek egemen kılmak için yapılan her şeydir. Bu coğrafyada gördüğünüz her şey İsrail içindir.
Şu sıralar İsrail-İran savaş senaryoları gündemde. Sizce bir harekât olur mu?
İran’a yönelik bir saldırı söz konusu olamaz, şöyle ki olamaz. Suriye’yi çökertmedikleri sürece olamaz yani bugün Suriye’ye yönelik gördüğünüz bütün bu tezgâhın özünde hedef İran’dır. Çünkü İran, İsrail’e sınır değildir. Suriye İsrail’e sınır, coğrafi anlamda söylüyorum. Lübnan İsrail’e sınırdır, coğrafi anlamda söylüyorum. Suriye’de güçlü bir ordu kaldığı sürece bunu yapamazlar. Bu oyun Suriye ordusunun zayıflatılmasına yöneliktir ve onu meşgul etmeye yöneliktir. Niye? İsrail için bir tehlike olmasın diye. Ondan sonra İran gündeme gelebilir. Suriye ayakta kaldığı sürece İran’a kimse dokunamaz çünkü Suriye ayakta kaldığı sürece güçlü bir şekilde İran’a kimse dokunamaz. Çünkü Suriye ayakta kaldığı sürece Lübnan’daki Hizbullah ayakta kalacak demektir. Ve Lübnan’daki Hizbullah Suriye için büyük bir tehlikedir. Yani İsrail hiç kimseden korkmaz, Hizbullah’tan korktuğu gibi. Bir Hizbullah için 6o bin kişi ölümü göze almış militanları vardır. Bu militanlar İsrail’i her an haritadan silebilecek kadar güçlü ve eğitimlidir. Onun için Suriye çökmediği sürece İran’a dokunulmaz. Suriye ve Hizbullah birlikte olduğu sürece hiç kimse bu coğrafyada savaşı göze alamaz. Onun için hedef Suriye’yi içerden çökertmektir.
Türkiye-Suriye arasında çok iyi bir gidişat vardı. 9 yıldır ortak yürütülen projeler var. Vizeler kaldırıldı. Ne oldu da bir anda Türkiye- Suriye birbirine meydan okumaya başladı. Başbakan’ın açıklamalarına baktığımızda çok sert bir tavır görüyoruz. Esad onun kardeşi gibiydi.
Sayın Başbakan’ın ve Cumhurbaşkanı’nın gündeminde şu var. Esad’a ‘operasyonu yap’ dedik, o da yapmadı onun içinde biz de kızdık. Şimdi yüzde yüz haklı olabilir bu söylem. Ama Suriye’deki demokrasi Türkiye’nin derdi midir? Orası bağımsız bir devlettir; o zaman git Rusya’ya da söyle. Rusya’da Çeçen halkını boğazladı. Niye Putin’e demokrasi yap demedi? Niye ‘vazgeç Çeçen’den’ demedi. Çinlilerde aynısını yaptı Uygurlara. Bu coğrafyada bir sürü diktatörlükler var Pakistan’da da Hindistan’da da, Katar’da da var; o zaman onlara da söyle!
Yani yalnız seçimle geldiği için mi demokrasi? Yani Amerikan yönetimi bir demokrasi midir? Amerikan seçimlerinde seçime katılma oranı her zaman yüzde 50′dir. Yüzde 50′nin yarısını alan cumhurbaşkanı olur. Yani yüzde 25′tir. Amerikan halkının yüzde 25 ‘i ile seçilen Bush, 2 ülkeyi işgal etmiştir ve 1,5 milyon insanı öldürmüştür. Bu bir demokrasi midir? Demokrasi adına gidip de insanları öldürmek midir? Ben böyle demokrasi istemem, seçim benim derdim değil. Ya da Berlusconi 2 trilyon avro devleti borçlandırdı, sonra istifa etti ve ülke çöktü. Tıpkı İspanya ve Yunanistan’da olduğu gibi yani demokrasiyle geliyorsun milletin anasını ağlatıyorsun sonra gidiyorsun. Ne güzel!
|