Yahudi medya patronu Robert Maxwell, 1991 tarihinde esrarengiz bir şekilde denize düşerek ölmüştü.
WPP`nin sahibinin ise, İngiliz Yahudiler listesinde rastladığımız bir isim, Martin Sorrell olması, TİAK`dan Nuri Çolakoğlu ve AGB`nin başındaki isim Kadriye Arzu Eder`in de musevi asıllı olmaları, bize manidar geliyor.
Yeni Dünya Düzeni ve Aktörleri
Yeni Dünya Düzeni! Bu kavram Batılı liderlerin, dünyanın efendiliğine soyunan çokuluslu şirket yöneticilerinin, NATO liderlerinin, Birleşmiş Milletler genel sekreterlerinin ağızlarından düşmüyor. Sık sık Yeni Dünya Düzeni’nde yeni bir aşamada olduklarını beyan ediyorlar. Dünyayı saran bir ağın temsilcileri gibiler. Sözbirliği etmişler. Hepsi aynı örgütün üyesi, yandaşları hep aynı kişiler, hedefleri aynı ülkeler. Savaşların da, dünya ticaretinin de, barış heyetlerinin de, medyanın da iplerini onlar çekiştirmekteler.
Nedir bu Yeni Dünya Düzeni? Bu düzeni hedefleyenler kimler? Yeni bir Hitler mi özlemekteler? Malum, onun sloganı da yeni nizamdı! Yeni bir dünya düzeninde Türkiye’nin yeri nerede?
Yeni dünya düzenciler! Gizli örgütler ve gizli hedefler. Ve onların planları çerçevesinde ezilen bizler. Son yıllarda haberlerde, işyerlerinde, üniversitelerde, konferanslarda kulağı tırmalayan içi boş kavramlar havada uçuşuyor. Kavramlar “açılım” diyor, “değişim!” diyor, “diyalog” diyor, “terörle savaş” diyor, “küresel ekonomi” diyor, “demokrasi” diyor.
Bunlar beyninize kazmana kadar televizyonlardan, radyolardan basından servis ediliyor! Bu sözcükler Yeni Dünya Düzeni’nin terminolojisidir! Emperyalizmin yeni dilidir!
Dünyanın köşe başlarını tutan kerliferli adamlar, ekranlardan, manşetlerden bizi Afganistan ve Irak’taki terörle korkuttular. Sonra o ülkelere ordularını yolladılar. Bugüne kadar görülmemiş bir kıyıma imza attılar. Bir kez daha büyük paralar kazandılar. Şimdi, tarih boyunca oynadıkları bir oyun daha ekranları kapladı. Bir kriz yarattılar, kapitalizm krizsiz olamazdı!
Amerika Eski Dışişleri Bakanı ve CFR’nin en önemli görevülerinden biri Henry Kissinger. Şubat 2009′da verdiği bir röportajda “Kriz var evet, ama 1945′te de vardı,” diyordu. “O zamanki kriz, bize bir fırsat yarattı. Krizin içinden NATO çıktı. Fırsatlar her zaman krizlerden doğarlar!” Kissinger, krizde fırsat görüyordu. Dünya halklarını yere vuran kriz, o ve aynı kulüpten olanlar için bir fırsat kapısı!
O, Yeni Dünya Düzeni’ni hedefleyenlerden biri. 60 yıldır politikanın içinde ve emperyal amaçlar güden örgütlerin zirvesinde. Diyor ki: Dünyayı kendi felsefemize getirmek için biraz daha zamana ihtiyaç var. Globalizm kazanacaktır. Bakın terör sınır tanımıyor! Ekonomi de öyle! Kriz de! Tarihin bu döneminde tüm ülkeler kendi çıkarlarını uluslararası çıkarlarla aynı yörüngeye sokmaya çalışmalı!
Ne anlıyoruz? Terör var ve yayılıyor. Mücadele için tek bir yol var, küresel olmak! O nasıl olacak? Uluslararası çıkarlara uygun davranarak! Peki uluslararası çıkarlar kimin çıkarları? Bu çıkarları temsil edenler kimler? Uluslararası çıkarlar kime hizmet ederler? Ulusların arasında ve kılcal damarlarında dolaşan çok uluslu şirketlere mi?
|