KENDİMİZİ DAHA İYİ TANIMAK İÇİN SORULAR...
Çıkış kapılarına yaklaşırken kendimize bazı temel soruları sormamız ve yanıt aramamız tüm hayatımızın değişmesine neden olabilir.
1-Ben Kimim,
2- Nereden Geldim Nereye Gidiyorum?,
3-Vicdan Sesimi Duyuyor muyum?,
4- Duygu Kontrollerimi Yapabiliyor muyum?,
5- Evren Ahengi İle Uyumlu Yaşamak Kavramı Hakkında Yeterince Bilgim Var mı?...
İşte bu temel sorular, çıkış kapılarına yani hızla büyük bir değişime doğru gitmekte olan bu güzel mavi gezegen üzerinde yaşayanların, sorarlarsa fayda eldecekleri sorular…
Kendini tanıma ve kendini bilme yolculuğunda her daim kendimizi arıyor, bilmeye ve anlamaya çalışıyoruz. Kendini bilmek kendini olumlu- olumsuz her yönüyle objektif görmeye çalışmaktır. Bu şekilde yolculukta kendimizi daha doğru yönde gelistirebiliriz.
Kendini tanıma deyince sadece bulunduğumuz vasat içerisindeki kendimizi anlamıyoruz. Çünkü bu ‘insan insanın aynasıdır’ kuramıyla örtüşmüyor. İnsan insanın aynasıdır elbet, o yüzden toplum halinde bir arada yaşıyoruz ama Yunus’un deyişiyle her insanda, bir ben vardır, ondan içeri…
“Beni Bende Demen, Ben de Değilem, Bende Bir Ben Vardır, Benden İçeru.” Yunus Emre
Şu anda varolan enerji bedenimizde yani İlahi Nizam ve Kainat Kitabının varlık adını verdiği süptil-enerjetik bedende tüm yaşamlarımızca işlenmiş, kodlanmış veriler mevcuttur. Hepimizin kayıtlı pek çok yaşamı olduğu gibi ‘Tanrısal Özümüz’ nedeniyle de o içteki Ben’e yani aslımıza ulaşmak gibi bir gayemiz de var…Bu bakış açısıyla bakınca flu olan herşey netleşiyor ve aslında bu netlik fiziksel değil. Sınırı olmayan, şekli görülmeyen, adı koyulmayan bir idrakin netliği.
Bedenden ayrıldıktan sonra da varolmaya enerji bedenimizle devam ediyoruz. Ve sürekli gelişiyoruz, idrakimiz, anlayışımız, kapasitemiz gelişiyor çünkü öyle yaratıldık.
Kendini tanımada bu seviye en yüksek nokta diyebiliriz. Şimdilik daha ötesine geçemiyoruz. O nedenle kendini tanıma yolu, sonsuzluk içinde sürecek bir yol. Diyebiliriz ki, “belki de kendimi içimdeki tanrısal öz nedeniyle hiçbir zaman tam tanıyamayacağım. Fakat hep tanıma yolunda olacağım. Hata yapacağım, Ders alacağım, Öğreneceğim, Büyüyeceğim, Olgunlaşacağım ve Yol genişleyerek devam edecek… Açılmayan kapılar bir bir açılacak…”
Devre sonuna geldiğimiz bu özel günlerde, kendi iyiliğimiz için bazı temel soruları sormalı ve yanıtlama gayreti içinde olmalıyız ki, yaşanacak badireleri kolaylıkla ve hafif atlatalım, çok sarsılmayalım. İdrakimiz, anlayışımız, kapasitemiz artsın…
O tarif edilemeyen idrak anlarının ışığını yakalama çabası içinde yolumuza devam etmek biz yolcular için büyük bir heyecan ve sevinç. Bu hissiyat bizi özgürleştirir çünkü bizler Tanrısal varlıklarız. Ve birgün yasaların işleyişinde fiili olarak görev almak yani aktif olarak çalışmak üzere yaratıldık. Ruhsal Bilgelik bu kavrama ‘Yaradan’ın bizden istediği şekilde olmak’ adını veriyor. Ve Tanrısal İşleyiş içinde hiyerarşik bir düzen içinde vazife kadrosunda sevgi ve sevinçle çalışmayı kapsıyor.
Uyanış yani kıyamet günlerinde istesek de, istemesek de değişim kaçınılmaz, bu değişmeyecek en doğru ve kesin bilgidir. Yeryüzünde herşey, herkes değişmeye, dönüşmeye bir anlamda da mecbur ama bizler eğer istersek, “ Dönüşüme ve Değişime Gönüllü “ olarak katılabiliriz.
|