~{ İmâm_ı Âzam Hazrelerinden Hikmetler }~
Vaktinden evvel başa geçmek isteyen zelil olur.
Her kimi, ilmi ve mârifeti haram işlemekten alıkoymazsa dünya ve âhirette hüsran (ziyan)da kalır.
Din ilmini dünyayı elde etmek maksadıyla tahsîl eden (öğrenen) bereketinden mahrum olur ve ilmi kuvvetli olmayacağından insanlar onun ilminden çok istifâde edemezler.
İslam dînini muhafaza niyetiyle ilim tahsil edenlerde bereket ve kuvvet hâsıl olur. Onların ilminden istifâde eden çok olur.
Kendi kadrini bilip îtibârını gözeten kimse nazarında dünya değersizdir ve mihneti (sıkıntıları) ehemmiyetsizdir.
Sözünü kesene tekrar söz söyleme. Onda ilim ve edep öğrenmek arzusu ve muhabbeti olmadığını anla.
Mühim bir işi tetkik etmek istediğin zaman çok yemek yeme ki aklın zayıflamasın.
Halkta ayıplamaya lâyık şeyler görüyorum. Fakat nefse güvenilmez. Belki kendim de mübtelâ olurum (o hatayı işlerim) diye kimsenin ayıbını söylemeye cesâret edemiyorum.
İmâm-ı Âzam (rah.), bir sabah namazından sonra birçok dînî meseleye cevap vermekle meşgul oldular.
“Bu vakit Cenâb-ı Hakk'ı zikir ve hayırlı söz ile meşgul olma vakti değil midir?” denilince:
“Bu helâldir ve şu haramdır, diye dînin hükümlerini beyan etmekten daha hayırlı söz var mıdır? İnsanlara (Ehl-i Sünnet) îtikâdını öğretiyor, günah ve haramlardan uzak durmalarını söylüyoruz. Bu da Allâhü Teâlâ'yı zikir değil midir? Azığı kalmayan yolcu yaşayamadığı gibi ilimsiz ibâdet edenler de ibâdetlerinin meyvesini, faydasını göremezler.”
İmâm-ı Âzam (rah.) bir gün bilmeden bir çocuğun ayağına bastı. Çocuk:
“Yâ İmam, hakların alınacağı kıyâmet gününden korkmaz mısın?” deyince İmâm-ı Âzam (rah.) hemen bayılıp düştü. Ayılınca: “Bir çocuğun sözü kalbinize niçin bu kadar tesir etti?” diye soruldu:
“Bu çocuğa bu söz Allah tarafından telkin edildiğinden korktum.” buyurdu. (Mevâhibü’r-Rahman)
__________________
Biraz üzgün ve Ömer öfkesinde biraz
öyle hisab katındayım ki katlim savcılardan sorulmaz..
|