Şeytanlar kötülüğü, melekler de iyiliği telkin ediyorlar. Biri nefsi, biri de aklı ve kalbi desteklemektedir. İnsanoğlu iyi ile kötüyü, hak ile batılı fark edip özgür iradesiyle tercihini ortaya koyarken, meleklerin tavsiyelerine ve şeytanın telkinlerine maruz kalır.
Nefsine rağmen aklını kullanarak Allah’a itaat edenler, meleklerden de üstün bir konuma gelirler. Ama aklına rağmen, nefis ve şeytana uyarak Allah’a isyan eden kimse ise, hayat felsefesi bakımından hayvanlardan daha aşağı bir derekeye düşecektir.
– Kalb, hem iyiliği hem kötülüğü kabul edebilen NÖTR bir vaziyettedir. Ancak, kalbin ayarını bozmasıyla işlerin ayarı bozulur.
Mesela: NÖTR konumda olan bir kalb, eğer rotasını değiştirip nefsin heva ve hevesine meyil ederse, bu takdirde şeytanın vesveselerine kapı açmış olur. Ve bu fırsatı değerlendiren şeytanın askerleri hücuma geçip kötü söz ve eylemlerin kalbi istila etmesine zemin hazırlamış olur.
İşte bu noktada Nefs-i emmare ile şeytanın birlikteliği söz konusudur. Şeytan çalar, nefis de oynar.
Şayet kalb bu NÖTR vaziyetini heva ve heves yerine Allah’ın emir ve yasaklarına yönelerek değiştirse ve takvaya sarılıp nefisle mücadele etse, bu takdirde melekler kalbin sahasını işgal eder ve iyi söz ve eylemlerin olması için hayırlı şeyleri ilham ederler. (Krş. Gazali, İhya, 2/229-230)
– Kişinin iradesi dışında parmağının titremesi, hareket etmesi, maddi bir hastalık sonucu değilse, psikolojik bir durum olarak değerlendirilebilir.
Psikolojik vakaların tıbbın ön gördüğü argümanlar yanında, özellikle evham, obsesyon türü takıntıların oluşmasında şeytanın önemli bir rolü vardır. Bu takıntılar arasında evham gibi hayali kuruntular olduğu gibi, bedenin gösterdiği anormal refleksleri de vardır.
Nitekim bazı hadis-i şeriflerde bu gerçeğe işaret edilmiştir:
“Biriniz namazda iken ona şeytan gelir ve dübüründen (arka çıkış yolu çevresinden) bir kıl alır, onu çeker uzatır. O kişi de abdestinin bozulduğunu sanır. Böyle bir durumda ses duymadıkça veya koku hissetmedikçe namazdan ayrılmasın.” (Ahmed b. Hanbel, III, 96)
“Sesini veya kokusunu almadığınız şeylerden dolayı abdest almayınız.” (Müslim, Hayz, 99 (362); bk. Buhari, Vudû, 4, 36)
“Muhakkak ki şeytan herhangi biriniz namazda iken gelir ona sokulur, makatından bir kıl alır, o da abdestinin bozulduğunu zanneder. Böyle bir duruma maruz kalan kimse bir ses duymadan veya bir koku almadan namazdan çıkmasın.” (Taberani/el-Kebir, h.no: 9230)
“Muhakkak ki şeytan namazda kişiye gelip sokulur ve namazını kesip bozmak için makatına üfler. Böyle bir şey hisseden kişi, bir ses duymadan veya bir koku almadan namazdan çıkmasın.” (Taberani/el-Kebir, h.no: 9232)
– Parmağın hareketi ile makatın hareketi arasında -bazı yönlerden fark olsa bile- her iki hareketin ortak paydası şeytanın hilesinin bir ürünü olma ihtimali çok kuvvetlidir.
Sizin şu “Böyle olacağını düşünmeden önce yoktu. Düşündükten sonra olmaya başladı ve çok uzun zamandır da beni bırakmadı” şeklindeki ifadeleriniz de yapılan değerlendirmelerin doğruluğuna bir destektir.
|