Havas Okulu - Tekil Mesaj gösterimi - Hz.Ömer (Radıyallahu anh)
Tekil Mesaj gösterimi
  #1  
Alt 07.04.17, 09:03
SiLence SiLence isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 21.12.16
Mesajlar: 10,486
Etiketlendiği Mesaj: 1587 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart Hz.Ömer (Radıyallahu anh)

“Günah işlemekten vazgeçmek, tövbe ile uğraşmaktan daha kolaydır.â€






Kız çocuğunun horlandığı bir toplumda;
— Müjde! Müjde! Ey Hattab! Oğlun oldu! haberi doğrusu çok anlam ifade eder. Doğan çocuğa Ömer adı verilir. Her doğan aslına çeker ya, babasının sert mizacı oğluna da sirayet ettiği gözlerden kaçmaz. Öyle ki delikanlı çağlarında arkadaşlarıyla güreşmelerde rakiplerini alt etmenin zevkini yaşayarak günlerini geçirdi hep.
O çocuk yaşta çobanlık ta yaptı. Bu arada çoban deyip geçmemek gerekir. Çünkü her çoban sürüsünden mesuldür. Zaten Allah Resulü'nün de çobanlık yaptığı hatırlandığında, onun bu çobanlığı bir başka anlam kazanıp ilerisinde Müslümanların başına halife olacağının ilk işareti sayılacaktır.
O aynı zamanda Mekke’de doğan dini duyduğunda durdurmak için kendi kendini görevli addetmişti. Nitekim Darünnedva da Muhammedi öldürme kararında hiç kimseden ses çıkmayınca, ben varım diyebilmiştir. Hatta kılıcıyla kuşanıp onu öldürmek için giderken etraftan görenler; “Sen önce kızın ve kocanı hizaya getir†ikazıyla yönünü değiştirip, kapının eşiğine geldiğinde içeriden Taha süresini okuyan kızı ve damadı bir anda babalarını karşılarında bulur. Her ikisine de sille tokat vurup yere serdikten sonra, az önce elinizde okuduğunuz neydi demesiyle beyninde şimşekler çakması bir olup, akabinde o da ayetleri okumaya başlar. Öyle ki okudukça gönlü yumuşar, yumuşadıkça da yaptıklarından pişmanlık duyup Allah Resulüne koşar. Huzura vardığında Ömer’in ağzından dökülen ilk şahadet kelimeleri Müslümanlar üzerinde bayram havası yaşatır. Bundan da öte o güne kadar gizli gizli eda edilen ibadetler, O’nun teklifi ve girişimleri sonucu Mescidi Haramda artık alenen kılınmaya başlar. Hatta zulüm ve baskıların ardı ardına kesilmediği günlerde Allah-ü Teala’nın Hicret iznini bildiren ayetlerini işitir işitmez hiç çekinmeden Müşriklerin yüzüne karşı:
— Şunu iyi bilin ki; ben Yesrib’e hicret ediyorum. Her kim ki; karısını dul, çocuğunu yetim bırakmak istiyorsa yarın Akik vadisine gelsin diyecek kadar âlicenap örneği sergileyen bir ruh sahibidir O. Aynı zamanda O Medine’de mescit yapımında canla başla çalışıp ter dökenlerden bir hizmet aşığıdır. Tabii bitmedi, dahası var. Şöyle ki;
O; Bedir zaferinin ardından esirler hakkında Rasulullah’a emret boyunlarını vurayım görüşünü dile getirirken, Hz. Ebubekir ise kurtuluş akçesi alınması yönünde fikir serd edip kabul görür de. Böylece tarihin yaprakları Allah’ın Ömer'de cemal, Ebubekir'de ise celal sıfatının ağır bastığı ruh dünyasına şahit olur.
Ömer cahiliye döneminde şarap içenlerdendi. Fakat O’nun Müslüman olmasıyla birlikte içki yasağı hususundaki ısrarlı tutumu karşısında Allah Resulü bu konuda ayet gelmediği için bir süre sessiz kalır. Nihayet içki ile ilgili ayet nüzul olunca Habib-i Kibriya gelen ayeti okudu:
—Sana içki ve kumarın hükmünü soruyorlar. De ki ikisinde de büyük günah ve insanlar için bir takım faydalar vardır. Fakat ikisinin günahı da faydasından büyüktür..†(Bakara-219). İşte okunan bu ayetle günah varmış deyip bırakanlar olduğu gibi, faydası da varmış nasiplenelim diyenler de oldu. Böylece yeni hüküm gelinceye kadar yine şarap içilecek, kumar oynanacaktı.
Bir gün Abdurrahman b. Avf verdiği yemek davetinin ardından kılınan namazda içkinin etkisiyle Kafirun süresinde geçen “…putlara ibadet etmem’’ ayeti okuyacak yerde “…ibadet ederiz’’ şeklinde okuması cemaat içerisinde özellikle Ömer’i rahatsız etmiş, derhal soluğu Allah Resulünün yanında bulur, derken beklenen vahiy sıcağı sıcağına gelir de. Nüzul olan ayette Allah-ü Teala;
- ''Ey iman edenler sarhoş iken namaza yaklaşmayın’’( Nisa–43) beyan buyurur. Fakat nüzul olan bu ikinci ayetle canı isteyenlerin namaz dışında içki içmesi muhtemel dâhilindeydi. Nitekim Allah madem huzurunda içkili olmamızı istemiyor, bizde namazın dışında içeriz diyenler oldu.
Belli ki Hz. Ömer'in tahammülü kalmamış olsa gerek ki içkinin kesin olarak yasaklanması için Allah Resulünün gözlerinin içine bakarak tan:
— Ya Rab! Bize açık hüküm gönder niyazıyla ayrılır huzurdan.
Bu seferde Utba b. Malik’in evinde içkili yemek toplantısında Sa’db. Vakkas sarhoş sarhoş Muhacirleri övüp, Ensar’ı yeren sözler sarf eder. Derken sinirler biranda gerildiğinde fırlatılan bir kemik parçası Sa’d’ı yaralar da. Öyle ki bu durum Habibullah’a kadar intikal ettiğinde Hz. Ömer de oradaydı ve onun ellerini semaya doğru açıp:
—Ya Rab! Şarap hakkında kesin hüküm ihsan eyle diye yalvardığı gözlerden kaçmaz.
Allah Resulü Hz. Ömer'in beklediği içki yasağını bildiren kesin hükmü ashabın huzurunda Mescitte şöyle okudu:
— Ey İman edenler şarap, kumar, dikili taşlar ve fal okları ancak şeytanın amelinden murdar işlerdir. Bunlardan kaçının ki muradınıza eresiniz. Şeytan şarapta ve kumarda aranıza düşmanlık ve kin düşürmek sizi Allah’ı anmaktan ve namazı kılmaktan alıkoymak ister. Artık son vermiyor musunuz?’’
Hz. Ömer bu ayetleri işitince sevincinden derin bir oh çekip;
—Ya Rab! Artık şarap içmek yok. Son verdik Ya Rab! diyordu. Böylece Hz. Ömer’in vesile olduğu yeni bir hayat tarzı Mekke sokaklarında şarap fıçılarının devrilmesiyle kendini gösterip hem bedenler temizlenir, hem de gönüller paklanır.
Bedir, Uhud, Hendek derken Hudeybiye'nin eşeğine gelinir. Malum Hudeybiye seferinden amacın Kabeyi ziyaret etmek olduğunu bildiren elçiler görevlendirilir. Ne var ki her defasında bu girişimler sonuçsuz kalır. Neyse ki Hz. Ömer; Hz. Osman’ın sözüne itibar edileceğinden hareketle onun gönderilmesi gerektiği teklifini sunup bu fikrin kabulünü sağlamış, ama müşrikler Hz. Osman’ı geri göndermemişlerdi. Hatta müminler arasında bu durum Hz. Osman öldürüldü şayiası çıkmasına da sebep olur. Böylece Habib-i Kibriya Rıdvan ağacının altında beyat vermek zorunda kalır. Beyat esnasında Hz. Ömer'in Allah Resulünün kolu yorulmasın diye dirseğini dayanak yapması mü’minlere güç tazeler. Zaten beyatın akabinde Fetih süresinin nüzulü ile birlikte Hudeybiye seferinin kayıp olmadığı, bilakis ilerisinde büyük bir açılıma gebe ilk fetih nüvesi olduğu anlaşılır. Nitekim Hudeybiye barışının ihlali müteakip, Allah Resulü Mekke’ye yakın Merruzzehran denilen yere geldiğinde gökyüzünü kızıla boyarcasına ateş yaktırır. Ebu Süfyan ve iki arkadaşı neler oluyor merakıyla duman tarafına doğru gece karanlığında izbe iz yürürken yaka paça yakalandıklarında, Hz. Ömer:
— Ya Rasulüllah izin ver bunların boynunu devireyim diyebilmiş, ama araya Abbas’ın itiraz sesleri yükselmiş, derken Peygamber tavrı devreye girip:
— İkinizde sakin olun, sabah vakti olduğunda hele bir Ebu Süfyan'ı bana getirin duruma bakar ona göre karar veririz beyan buyurması ortamı yatıştırmaya yetmiştir. Ve sabah olduğunda Ebu Süfyan’a İslamiyet teklif edildiğinde önce tereddütlü ifadeler zikreder, sonrasında Abbas’ın sıkıştırmasıyla zahirende olsa kelimeyi şahadet getirip mesele çözülmüş olur. Hatta vuku bulan bu olayın ardından nihayet Mekke’nin fethi gerçekleşir. Mekke’nin fethinin ardından peygamber adına kadınlardan ilk beyat alma şerefi ise Hz. Ömer’e nasip olur.
Yine bir başka olay da; Hz. Ömer'in Münafıkların reisi İbn-i Selul’un cenaze namazını kıldırmamak girişimidir. Anca bu girişim Rasulüllah’ın Ömer'e hafif müdahale sonucu geçit verilmez. Zira bu konuda hüküm yoktu. Bu arada Hz. Ömer'i derin bir endişe sarar. Çünkü kendisine Allah Resulü hafifte olsa müdahale etmişti. Dolayısıyla tard edileceği duygusu onu için için düşündürüyordu. Neyse ki bu konuda nüzul olan ayetler Hz. Ömer’i doğrulayınca derin bir nefes almıştır.
Peygamberimiz vefat ettiğinde hüngür hüngür ağlamalardan etkilenen Ömer; “Her kim Muhammed öldü†derse boynunu vururum diye etrafı tehdit etmiş, Hz. Ebubekir’in devreye girmesiyle Ömer’in bu düşüncesi bertaraf edilmiştir.
Hz. Ebubekir artık ömrünü son demlerine geldiğinde hasta yatağında kendisinin yerine geçecek olan isim olarak Hz. Ömer'i tavsiye edip, halife olur da. O nöbeti devraldığında Hz. Ebubekir döneminin kazandırdığı kazanımlara ilaveten İslamiyet’i Arap yarımadasından dışarıya çıkarıp; İran, Suriye, Mısır, Irak sınırlarının ötesine taşır. Böylece her bir ülkenin İslamla şereflenmesine vesile olmuştur. Özellikle Kadisiye zaferi o dönemin altın sayfalarında yerini aldı.
Onun dönemine kadar teravih namazını insanların bir kısmı tek başına, bir kısmı da cemaatle kılıyordu. İşte bu hususta karışıklığa meydan vermemek adına valilere mektuplar gönderip ortak birliği sağlayacak uygulamaya geçilir. Böylece Hz. Ömer sayesinde Teravih cemaat halinde ve yirmi rekât kılınacaktır. Hatta bu uygulama sayesinde Ramazan da camilerimiz daha bir hınca hınç doğmasına vesile olmuş, derken Ramazan geceleri apayrı bir anlam kazanmıştır.
Cahiliye döneminde kızını diri diri toprağa gömecek kadar katı yüreğe sahip Hattaboğlu Ömer, İslamiyet sonrası halifelik sıfatıyla fakirlere sırtında un çuvalıyla kapı kapı dolaşan bir merhamet abidesine dönüşen bir hale bürünür. Keza “Fırat kenarında bir koyun kaybolsa onun hesabını Allah bana sorar†diyecek kadarda adalet timsali olmuştur. Zaten O Rasulüllah (s.a.v) tarafından “Faruk†unvanı ile taltif edilmiş olup, böylece adalet terazisi halifelik süresince hak ve batılı ayıracak şekilde işlemiştir hep. Ayrıca Halifelik süresince her yıl Hac vecibesinden geri durmadığı gibi, Hac da bütün valileri toplayarak bir yıllık çalışmalarının dokümanını almayı da ihmal etmez. Bu arada Hac esnasında söz konusu ülke halkların dilek ve temennileri alıp dertlerine de derman oluyordu. Hayatının son Haccına çıktığı demlerde içinden bir ses; Rasulüllah’ın ardından emanet bıraktığı hanımları da götürme duygusu ağır basar. İşte bu duygu eşliğinde sekiz hanımdan oluşan kafile yola revan olur. Böylece o yıl onlara yakışır donanımla Hac vecibeleri yerine getirilir de.
Bir gün bir Yahudi kölesi Hz. Ömer’e gelip, kendisinin marangozluk ve demircilik işleri yapması neticesinde efendisinin günde iki dirhem vergi aldığını şikâyet eder. Hz. Ömer adı Ebu Lü’li olan bu köleye; bu meslekleri yapanın günde iki dirhem vermesi çok değil der. Tabii bu cevaptan Yahudi köle hoşlanmamıştı, üstelik içten içe Hz. Ömer’e kin besler de. Derken zaman içerisinde kin duyguları intikama dönüşür. Nitekim bir sabah vakti Ebu Lü’li ön safta mihraba yakın konumda namaza durduğunda Hz. Ömer’i arkadan hançerleyip bıçağı karnına saplar. Hz. Ömer o an yere yığılırken, asıl adı Firuz olan Ebu Lül’lü ise ön saftakiler tarafından kıskıvrak yakalandığında, artık kurtuluşun olmadığını anlayınca kendi katline kendisi karar verip, elinde tuttuğu aynı bıçakla göğsüne saplayıp hayatı son bulur. O layık olduğu yere giderken, Hz. Ömer ise vücudundan akan kanlar eşliğinde evine götürülmüştü, son nefesinde oğluna:
— Var git Aişe'ye izin verirse Rasulüllah’ın ve Ebubekir’in yanına defnedilmek istediğimi söyle.
Hz. Aişe kendisi için düşündüğü hayali içten gelen bir sesle Ömer’in isteğini seve seve kabul etti.
Hz. Ömer de hasta yatağında tıpkı Hz. Ebubekir gibi kendinden sonra hilafete geçecek olanları çağırıp görüşlerini aldıktan sonra; Ali, Osman, Zübeyr, Abdurrahman ve Sa’d’dan ibaret şura üyelerini seçer. Şura heyetine; ben öldükten sonra üç gün içerisinde kendi aranızda meşveret edip dördüncü güne kadar halife seçin talimatını verir. Akabinde Mikdat’a dönüp:
— Ey Mikdat! Benden sonra şura üyelerinin kapısında göz kulak olup nöbet tut. Şayet şura üyelerinden beşi birleşir, diğeri muhalif olursa onu öldürün. dördü birleşir ikisi reddederse iki kişiyi öldürün, üçe üç kalırlarsa Abdullah reyini kullansın, Abdullah’ın hükmüne razı olmazlarsa Abdurrahman b. Avf’ın bulunduğu taraf tercih edilsin sözlerinin ardından toplantı sona erer. Hz. Ömer gittikçe ağırlaşıyordu. Artık vakit tamam olduğunda O çok sevdiği iki arkadaşının yanına ve Mevla’ya yürür. Derken vasiyetin gereği yapılıp, yeni Halife Hz. Osman olur.
Velhasıl; O gerçekten Ömer’ül Faruk'tu.

__________________
Kaybettiklerim arasında en çok kendimi özledim, oysa ne güzel gülerdim..
Alıntı ile Cevapla
 

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147