Ruhun varlığı kesin
Ruhun varlığı kesin
Ölümden dönenlerin anlattıkları, sadece ölümden sonraki bir hayatın varlığına işaret etmekle kalmıyor, aynı zamanda ruhun varlığını da kanıtlıyor.
Yüzyıllarca ruhun var olup olmadığı, mahiyetinin ne olduğu tartışıldı durdu. Ancak laboratuarda test edilebilir bir konu olmadığı için, bu mesele tıpta çok fazla dikkate alınmıyordu. Fakat son senelerde bu konuda oldukça ciddi ve kapsamlı bilimsel araştırmalar yapılmaya başladı.
Tıp dünyasının saygın dergilerinden the Lancet’te yayınlanan ve dünyaca ünlü gazetelerde de yer alan araştırmayı Hollandalı bir grup araştırmacı yürüttü. İki yıl süren araştırma, insan vücudunun sadece maddî bedeninden ibaret olmadığını ortaya koyuyor.
Profesör Pim van Lommel başkanlığında gerçekleştirilen araştırma, 10 Hollanda hastanesinde yürütüldü ve 344 kalp krizi vakası incelendi. Hastaların ortak bir yönü vardı: Hepsi geçirdikleri kalp krizi sonrası klinik olarak ölmüşlerdi. Ne nabızları atıyordu, ne nefes alıyorlardı, ne de beyinleri herhangi bir faaliyet gösterebiliyordu. Ancak hepsi tekrar hayata dönmüşlerdi. Asıl ilginç olanı ise, hastalardan 41’inin, klinik ölümün gerçekleştiği sırada çevresinde olup bitenleri doğru bir şekilde anlatabilmeleriydi.
Meselâ bir hasta kendisinin havada süzüldüğünü söylüyor, hemşirelerden birinin kendisinin takma dişlerini çıkarıp nereye koyduğunu, boğazına oksijen borusunun nasıl takıldığını ve kendisinin nasıl hayata döndürüldüğünü ayrıntılarıyla anlatıyordu ve anlattıklarının hepsi doğruydu.
Bu araştırmada kullanılan tıbbî cihazlar, teknolojinin son ürünlerinden. Nabzın atıp atmadığını, beyin faaliyetlerinin devam edip etmediğini çok hassas bir şekilde tespit edebilen bu cihazlar, hastaların klinik ölümleri konusunda dair herhangi bir şüpheye yer bırakmıyor. Daha da önemlisi, hastanın anlattıkları, bedenlerinin “dışından” yapılmış gözlemlere dayanıyor ve bu gözlemler, hiç kuşkusuz şekilde, kendi bedenlerinden daha başka bir varlığın bakış açısını yansıtıyor.
Hollanda’daki araştırmada klinik olarak ölü kabul edildikleri süreçten sonra tekrar hayata döndürülen 62 hastaya nasıl bir durumda bulunduğu da soruldu. Ortaya şöyle bir tablo çıktı:
Öldüğümün farkındaydım 31 kişi (% 50)
Pozitif duygular hissettim 35 kişi (% 56)
Bedenimin dışına çıktım 15 kişi (% 24)
Bir tünelde gidiyordum &n19 kişi (% 31)
Bir ışıkla iletişim kurdum 14 kişi (% 23)
Renkler gördüm 14 kişi (% 23)
Semavî manzaralar gördüm 18 kişi (% 29)
Ölmüş insanlarla görüştüm 20 kişi (% 32)
Hayatımı gözden geçirdim 8 kişi (% 13)
Sınırda duruyordum 5 kişi (% 8)
En gelişmiş tıbbî cihazlarla tespit edilen bu süreç sırasında hastaların yaşadıklarını söyledikleri şimdilik tıbbî açıklamalara tamamen ters düşüyor. Ne olursa olsun, tıp dünyası insan vücudunda bedenden başka bir şeylerin de var olduğunu artık reddetmiyor.
Buna benzer bir araştırma da, İngiltere’de, Southampton Hastanesi kardiyoloji biriminde, kalp krizi geçirdikten sonra hayata dönen hastalar üzerinde yürütülmüştü. Dr. Peter Fenwick ile Dr. Sam Parnia tarafından gerçekleştirilen ve saygın tıp dergisi Resusciation’da yayınlanan bu araştırma da benzer sonuçlar ortaya çıkardı. Dr. Parnia, “Bu araştırmaya başlarken oldukça şüpheliydim,” diyor. “Fakat şimdi, bütün kanıtları değerlendirdikten sonra, ölümden sonra da bir şeylerin cereyan ettiğini düşünüyorum.
|