ODTÜ'nin geçmişi ve efsaneleri
ODTÜ Matematik Bölümü'nün önünde kitaplarını eline almış, uzun boylu, soluk yüzlü bir kız heykeli vardır. ODTÜ'de anlatılana göre; bu kız gerçekten yaşamış. Normal şartlarda bitirmenin büyük başarı sayıldığı Matematik Bölümü'nü 3 senede kafayı sıyırmadan birincilikle bitirmiş. Ancak mezuniyet törenine gelirken trafik kazası geçirip ölmüş. Bunun üzerine Matematik Bölümü, kızın heykelini "örnek öğrenci" niyetine diktirmiş.
ODTÜ kampüsünün altı dev tüneller ağıyla çevriliymiş. Neden ve nasıl yapıldığı bilinmeyen bu tüneller, ODTÜ'ye ait olan Eymir Gölü'ne kadar uzanıyormuş (ki bu yaklaşık 20 kilometre oluyor). Öğrenciler tünelleri, 70-80'li yıllarda polis ve jandarmadan saklanmak için kullanıyormuş. Son yıllarda ise ODTÜ'nün çimleriyle yetinmeyen çiftler, bu tünellerde bir takım ihtiyaçlarını (!) karşılıyormuş.
ODTÜ yurtlarında yeni gelen öğrencilere şaka yapmak adettenmiş. En sık yapılan şaka ise şöyleymiş: Yurdun eskileri, yeni gelen öğrenciye uyku hapı içiriyormuş. Deliksiz uyuyan kurban, sabah kendisini pijamalarıyla rektörlüğün önünde buluyormuş.
MAKATTAKİ AĞRI
TEBEŞİR KITLIĞI
BİZİM BİR HOCA VARDI... (KISA KISA)
BANU UYUYO MU ACABA?
İSTANBUL’UN DİBİ KIVRIM KIVRIM
Beton kayık
ODTÜ'de Orada okuyan bir arkadaşım beni kampüste dolaştırırken İnşaat Mühendisliği binasının önünde duran betondan bir kayık göstermişti. Arkadaşımın anlattığına göre kayığı yıllar önce İnşaat Bölümü öğrencileri yapmış ve yüzdüğünü iddia etmişler. Tabi beton kayık suya atılıp denenmediği için bu iddia çürütülememiş.
Tüneller Ankara Fen Lisesi'ne uzanıyor
Ben Ankara Fen lisesi mezunu bir ODTÜ öğrencisiyim. Efsanede bahsi geçen tüneller, zamanında Amerika tarafından yapılan ısıtma sisteminin bir parçası. ODTÜ ormanlarının ilerisinde yer alan ve yine Amerikalılar tarafından yapılmış olan Ankara Fen Lisesi de eskiden bu tünneller yoluyla ısınırmış. Yani tünellerin ucu bu liseye kadar gidiyor. Ancak şu anda her iki okul da kalorifer sistemine geçmiş durumda. Tüneller de kesinlikle girilmez hale gelmiş, içleri fare dolu.
ABD'ye doğrultulmuş füze
Benim duyduğuma göre ise okulun planını ilk önce Rus mimarlar çizmiş. İlk plan ABD'ye doğrultulmuş bir füze biçimindeymiş. Daha sonra ODTÜ planına yeni eklemeler yapılacakken; eklemelerin planını, bu sefer ABD'li mimarlar yapmış. Bu plan, halihazında ODTÜ'nün Rusya'ya doğrultulmuş bir tabanca şeklinde olan planıdır.
Arkadaşlar ben ODTÜ'nün eski bir mezunuyum. Mimarlık anfisinin önündeki 3 demir çubuktan oluşan soyut anıt gerçekten de 10 Kasımlarda ATA yazar. Fakat bunu daha iyi anlayabilmek için yerden biraz yüksekte olmanız gereklidir. Deniz Gezmiş okulda saklandığı ve tüneller yoluyla kaçtığı doğrudur. O yıllarda okulda çalışan, yurtlardaki danışma görevlisi abilerimiz anlatmıştı.
Halk mahkemesi
ODTÜ'deki en popüler şakalar çömezin dolabına esrar süsü verilmiş toz veya sol içerikli yasaklı yayınların konulması ve neticesinde sivil polisin odayı basması, ağa şakaları (anlayamadığım bu şaka % 90 tutardı) ve homoseksüel şakalarıdır. Ama gerçekten efsane gibi anlatılan (gerçekten yaşanmış) halk mahkemesi şakasıdır. Yeni gelen bir çömezi sağcı fikirlerinden dolayı yurdun 3. katında kurulan halk mahkemesinde yargılayıp ölüme mahkum ediyorlar. Zavallı çömez inanıyor ve can havliyle kendini 3. kattan aşağı atıyor. Buradan sonra hikaye iki farklı şekilde gelişir: Kimilerine göre çocuğun ayakları kırılır ve şakayı yapanlar DGM'lik olur. Kimilerine göre çocuğa bir şey olmaz ve çok yakındaki Jandarma karakoluna gider. Ama neticesinde şakayı yapanlar bu versiyonda da DGM'lik olmuştur.
Moskova'ya doğrultulan tabanca
ODTÜ'nün planı Amerikalı mimarlar tarafindan çizilmiş. Adamların yaptığı plan, şekil olarak 14'lü tabancaya benziyor. Silahın namlusu kuzeye yönelmiş. Anlatılanlara göre; Amerikalı'lar kendi kültürlerini ve ideolojilerini yaymak için kurdurttukları ODTÜ'yü, temsili olarak bir silah gibi Moskova'ya çevirmişler. Bu tabancanın tetik kısmı ise ODTÜ stadyumudur. Ama öğrenciler stadyumun merdivenlerine büyük harflerle Devrim yazmışlar. Bir de kapalı spor salonunun tavanı 6 tane gemi şeklindedir. Amerikalı mimarların bu şekli verirken Soğuk Savaş sırasında batan 6 Amerikan kruvazörünü temsil ettikleri söylenir.
Devrim yazısı silinmiyor
ODTÜ stadyumunun tribün merdivenlerinde boydan boya "Devrim" yazıyor. Okulda anlatılana göre; bu yazı, 80 öncesi kimya mühendisliğinde okuyan çocukların hazırladığı "özel" bir boyayla yazılmış. Yönetim tarafından defalarca üzeri boyanan, silinen, kazınan bu yazı bir türlü silinmiyor. Özellikle yağmur yağınca neredeyse yeni yazılmış kadar net okunuyor. Denilene göre; bu boyanın formülünü sadece bu boyayı hazırlayan öğrenciler biliyormuş.
Ateşle yakılan yazı
ODTÜ stadyumundaki Devrim yazısının nasıl yazıldığı konusunda bir sürü efsane var. Bir anlatıma göre; bu yazıyı yakanlar, yazıyı yazdıktan sonra boyayı ateşe vermişler. Boya sabaha kadar cayır cayır yanmış. Ve Devrim yazısı adeta taşlara nakşedilmiş. Bir de yazı çok düzgündür. Bunu da şöyle becermişler: stadyumun tam karşısındaki spor salonunun damına çıkan öğrenciler, dürbün ve inşaat bölümünde kullanılan ölçüm aletlerinin yardımıyla, yazıyı yazanlara rehberlik etmiş. Böylece o kadar büyük bir yazı stadyum merdivenlerine düzgün bir biçimde yazılabilmiş.
Pankart atölyesi
Bi de ODTÜ yurtları içinde Birinci Yurt'un yeri bir başkadır. En eski erkek yurdu olan bu bina da bir dönem Deniz Gezmiş'in kaldığı, hatta jandarma baskını sırasında, Birinci Yurt'un altındaki dehlizlerden kaçtığı söylenir. Güya 80 öncesi, öğrenciler, bu yurtta seri pankart üretim atölyesi kurmuşlar. Bir ekip tepegöze standart sloganlardan oluşan astatlar koyup duvara yansıtıyor, büyük kalıplar çıkarıyomuş. Bir diğer ekip, bunları yine duvarlara asılmış bezlerin üstüne yapıştırıyormuş. En son ekip de hızla boyuyormuş. Mesela bir telefon geliyormuş, "Falan pankartlardan 50 tane yollayın" deniyormuş. Birinci Yurt atölyesi cart bi saatte teslim ediyormuş pankartları.
Ata yazan anıt
Mimarlık anfisinin hizasında değişik açılarla, yataya yakın yerleştirilmiş üç büyük demir bloktan oluşan soyut bir anıt var. Güya bu üç blok öyle açılarla yerleştirilmiş ki; her 10 Kasım günü saat 9'u 10 geçe blokların gölgesi yere "ATA" yazıyormuş. 10 Kasım günleri çok kişi beklemiştir o anıtın altında, ben de dahil. Ama kimsenin bu yazıyı gördüğünü duymadım.
Plaketi tek eliyle sökmüş
Bunu bizim yurdun kantincisi anlatmıştı. Vakti zamanında 3. yurdun yataklarını, Sabancı bağış olarak vermiş. Yurt yönetimi de teşekkür babından yurdun dış duvarına kocaman bir şükran plaketi asmış. Deniz Gezmiş bi gün yurttaki odasına giderken bu plaketi görmüş. Çok sinirlenmiş tabii; tek eliyle tuttuğu gibi plaketi söküvermiş yerinden. Bu olayı gören binlerce öğrenci, yurt pencerelerine çıkıp çılgınlar gibi alkış tutmuş.
ODTÜ'den sonra Boğaziçi
ODTÜ hakikatten de Rusya'ya doğrultulmuş bir tabanca şeklindedir. Duyduğuma göre; Amerikalılar vakti zamanında Ortadoğudaki Amerikan Müttefiki ülkelerden birine şahane bir üniversite inşa etmek istemişler. Elemelerde Türkiye ve İsrail finale kalmış. Sonuçta Türkiye'de karar kılınmış. Amerikalılar, Türkiye'den 28 kilometrekarelik bir toprak istemişler. Türkiye de Ankara'da bugünkü ODTÜ arazisini vermiş. Amerikalılar da buraya gerçekten de örnek gösterilebilecek bir üniversite dikerler. Üstelik ilk yıllarda üniversiteye acaip derecede para akıtırlar. Fakat daha sonra burda komünistlerin türemesi ve bunlarında okula gelen Amerikan büyükelçisinin arabasını yakmaları üzerine, buraya yapılan yardımı iyice kısarlar. Sonra Boğaziçi'ni kurdurturlar.
|