Küresel Bir Kıyamet Yaşanabilirdi; Ama...
Bazı Rus araştırmacılar, Tunguska ile ilgili Amerikan çabalarını kuşkuyla karşıladılar. 1970'lerde patlamanın nedeni olarak bir asteroit değil, bir kuyruklu yıldız olarak kabul ediliyordu. Ama bunu kanıtlayacak bir kuyruklu yıldızın astronomik kayıtlarına rastlanmadı yani bilinen tüm kuyruklu yıldızların hiçbirisinin rotası 1908 yılının Haziran ayında, dünyanın yakınından geçmiyordu. Batılı bilimciler kuyruklu yıldız düşüncesiyle hep alay ettiler çünkü astro-fizik çevrelerinde kuyruklu yıldızların çok hafif oldukları ve atmosferde hemen yanacakları kabul edilmektedir. Bu tür bir patlamanın oluşturacağı toz bulutu en önemli ve en geçerli kanıttır ama yoktur, en azından bir milyon tonluk bir cismin parçalanması sonucunda dev ve çok kalın bir toz bulutu muhakkak oluşacak ve bundan iklimler etkilenecektir. Caltech Jet Propulsion Laboratuarı'ndan Zdenek Sekanina; "Böyle bir olayın dünyadaki yaşam üzerindeki etkileri korkunçtur. Küresel bir kıyamete benzer ve nükleer kışla karşılaştırılabilir. İnsanlık üzerindeki etkileri tartışılamaz dahi, bunu hayal edemeyiz çünkü biz orada değildik." demektedir. Aslında tüm Rus bilimciler, kuyruklu yıldız senaryosuna katılmamaktadırlar. Longo ile aynı fikirde olanlar vardır; Tomsk Astronomi Gözlemevi'nden Gennady Andreev, Tunguska bataklıklarından hala ümitlidir ve o da Longo gibi örnekler almayı sürdürmektedir.
Yeni Sanık Bulunuyor; Deprem!
Daha kuşkucu Rus bilim adamları da vardır, yine Tomsk'tan Victor Goldin; "Problemin çözüldüğünü düşünmüyorum. Ancak bir meteorun veya bir cismin parçaları ya da parçası bulunduğunda çözüme ulaşılacaktır." demektedir. Bir diğer garip iddia ise, söz konusu parçaların bulunmuş olduğu ama SSCB döneminde saklandığı ve bir daha bulunmadığı şeklindedir ama bu çok yetersiz ve anlamsız bir iddiadır. Bu iddiaya karşı meteorolog Nina Fast; "Eğer bir meteor bulsaydık onu yakardık çünkü biz gizemlerden, çelişkilerden ve paradokslardan hoşlanıyoruz." diyerek şaka yapmaktadır. Egzotik kuramlar hala sürüyor ve özellikle de Rusya'da çok revaçta; yeni bir iddianın hedefi depremdir. Moskova Radyo Araçları Enstitüsü'nden yazar ve radyo fizikçi Andrei Ol'khovatov, depremlerin sarsıntı yapmalarının ötesinde zaman zaman ışık patlamaları, ıslık, vızıltı ve tıslama sesleri oluşturduklarını söylemektedir. Eğer 1908'de Tunguska'da bir deprem olmuşsa, açığa çıkan enerji, sismik dalgaların yanı sıra elektrik patlamaları oluşturmuş ve ağaçları yakmıştır. Ol'khovatov'un tezi, bazı tanıkların anlattıkları Tunguska'daki ışık patlamalarına ve seslerine uymaktadır; Ol'khovatov, benzerliklerin kendisini şaşırttığını söylemekte ve; "Bana göre en zayıf kuram meteor kuramıdır ve çözümle ilgili değildir. Ayrıca lokal gözlemcilerin anlattıkları tektonik yani tipik bir yer kabuğu hareketini hemen akla getirmektedir, daha da önemlisi patlama merkezinde çok eski bir volkan bulunmaktadır. " demektedir.
Bu Bir Fenomen; Ama Doğanın Fenomeni;
Ol'khovatov'un iddiaları saygın Rus yayınlarında yer almaktadır ama karşıt görüşler de çok sarsıcıdır. Depremlerde ışık ve ses oluşumları Richter ölçeğine göre 7 şiddetin üzerinde oluşmaktadır; toplanan veriler bunu gösterirler. Oysa Tunguska'da sismografların kaydettiği ölçek 5'dir. Bir diğer bilim adamı ise, yıkılan ve ezilen ağaçların aşağıdan değil, yukardan gelen bir güçten etkilendiklerinin açıkça ortada olduğunu belirtmektedir. Tartışmalar hala sürüyor. Ne olursa olsun, yine de en uç ve en zayıf iddia olan patlayan uzay gemisi kuramı bile şu anlarda ilgi görmektedir fakat bunun da bir kanıtı yoktur. Önemli olan tanımlamaya henüz ulaşılmış değil, diyebiliriz. Chyba; "Gereken bilgilere ulaştık, çok az veya birkaç bilgiye daha ihtiyacımız var çünkü gezegensel bilimde zor elde edilen küçük bir bilgi, çok uzun bir yolun aşılmasına neden olmaktadır." diyor. Tunguska'dan alınacak en önemli ders, çok sağlam bir kanıtın bulunmasının ne kadar önemli olduğudur. Ama her geçen yıl, bu kanıtın bulunması daha zorlaşmaktadır. Bilim şimdiye kadar olduğundan çok daha büyük bir çabayla Tunguska üzerinde çalışıyor. Şimdilerde Ruslar ve İtalyanlar beraber çalışıyorlar. Kısacası, 89 yıl evvel Sibirya'da ne patlamış olursa olsun, bilim dünyası geniş bir planı zaman içine yayarak, bir dantel gibi işlemektedir. Ama bazen de, bilimin kuşkuculuğu ve rekabet anlayışı ister istemez yakalanan gerçeğin kaybedilmesine ya da fark edilmemesine neden olmaktadır. Özetle ve büyük olasılıkla Tunguska olayının ardında, ender rastlanır veya henüz bilinmeyen ya da tek bir kez yaşanan bir doğa olayının olduğudur.
Göksel Terör Tablosu
Bu tablo, Anglo-Avustralya Gözlemevi'nden Araştırmacı Astronom Duncam Stelli Tarafından hazırlandı. Tabloda dünyaya yakın gök cisimlerinin tehlikeli olma oranları gösteriliyor. Yaklaşık olarak dünyaya yakın olan ve çapı 1 kilometreyi aşan 2.000 gök cismi bulunmaktadır, bunların herhangi bir tanesi bir kıyamete neden olabilir, sadece bir tanesinin dünyaya çarpması durumunda, insanlığın % 25'inin öleceği tahmin edilmektedir.
• Dünyaya yakın yaklaşık 10.000 göktaşının çapı 500 metredir.
• Dünyaya yakın yaklaşık 300.000 göktaşının çapı 100 metredir.
• Dünyaya yakın yaklaşık 150.000 göktaşının çapı 10 metredir.
• Bu potansiyelin % 70'i göktaşı grubundadır, ötekileri birer asteroittir.
• Dünyanın yakınından geçen asteroitlerin yaklaşık % 50'si sönük veya uyuyan kuyruklu yıldızlardırlar.
• Her 10 dakikada bir bezelye büyüklüğündeki bir meteor dünyaya düşmektedir.
• Her 1 saatte bir badem büyüklüğündeki bir meteor dünyaya düşmektedir.
• Her 10 saatte bir greyfurt büyüklüğündeki bir meteor dünyaya düşmektedir.
• Her bir ayda bir basket topu büyüklüğündeki bir meteor dünyaya düşmektedir.
• Her yüzyılda bir 50 m. çapındaki bir meteor dünyaya düşmektedir.
• Her 100.000 yılda 1 km çapındaki bir meteor dünyaya düşmektedir.
• Her 500.000 yılda 2 km çapındaki bir meteor dünyaya düşmektedir.
• Her 100.000 yılda 1 km çapındaki bir meteor dünyaya düşmektedir.
• Parabolik yani belli bir yörüngesi olan bir kuyruklu yıldızın, dünyaya yaklaşması 6 ay öncesinde belirlenerek, uyarı verilebilir.
|