Havas Okulu - Tekil Mesaj gösterimi - gayb alemi
Konu: gayb alemi
Tekil Mesaj gösterimi
  #2  
Alt 27.03.17, 00:17
madlen madlen isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Manevi
 
Üyelik tarihi: 31.05.15
Mesajlar: 2,186
Etiketlendiği Mesaj: 84 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

BAYINDIR- Allah'tan başkasının bilemeyeceği şeyler, gayb-ı mutlaktır. Bir şeyi Allah'ın dışında bir başkası da biliyorsa o gayb-ı mutlak olmaz. Mesela içinizden ne geçtiğini ben bilmem; ama siz bilirsiniz. Münâfıkların kalplerinde olanlar, gayb-ı mutlak değildir. Çünkü onlar, kendi içlerini bilirler. Ama âyet-i kerime Hz. Muhammed (S.A.V.)'ın onların kalplerinde olanı bilmediğini açıkça ifade ediyor. Şöyle buyruluyor: "Çevrenizdeki kimi çöl Arapları münafıktır. Medine halkından da münafıklığa iyice alışmış olanlar vardır. Sen onları bilmezsin, onları biz bili*riz." (Tevbe 9/101)

ŞEYH EFENDİ- Bir konuda araştırma yapılırken konu ile ilgili bütün detaylar toplanmazsa doğru sonuca ve hakikate ulaşılamaz. Bir âyet-i kerimeyi delil olarak ileri sürüp o konudaki başka âyetleri nazar-ı dikkate almamak nâkıslıktır, kusurdur, suçtur, mânevî bakımdan da büyük tehlikedir. Evet, Enâm suresinin 50. âyet-i kerimesinde: "De ki: Ben size, Allah'ın ha*zine*leri yanımdadır, demiyo*rum. Gaybı da bilmem. Size, "ben bir meleğim." de demiyorum. Ben bana vah*yolu*nandan başkasına uymam..." buyruluyor ama; Yusuf suresinin 96. âyetinde Hz. Yakup aleyhisselamın; "... ve ben sizin bilmeyeceğiniz şeyleri Allah tarafından (bana bildirildiği için) biliyorum." de*diği anlatılıyor.

BAYINDIR- Kendi sözünüzü kendiniz çürütüyorsunuz. "Bir kimsenin kalbinde, zihninde, niyetinde, içinde sakladığı şey bilinebilir, adetâ okunabilir", ise Yakup aleyhisselam Hz. Yusuf'u kuyuya atmaya karar verdikten sonra götürmek için izin isteyen oğullarına onu neden teslim etti? Peki ya Yusuf'u kuyuya attıktan sonra ağlayarak yanına gelen oğullarının kalplerinde olanı oku*yup da bur*nunun dibindeki kuyuda olan oğlunu neden kurtaramadı?

Biraz düşünseniz Yusuf suresinin 96. âyetinin de size delil olmadığını anlarsınız. Surenin başında Hz. Yusuf, gördüğü bir rüyayı babası Hz. Yakup'a anlatmış, o da onun Allah'ın elçisi olacağını anlamıştı. Bu sebeple, birgün ortaya çıkacağına inanıyordu. Ayetler şöyledir: Yusuf babasına: "Babacığım! Rüyamda on bir yıldızı, güneşi ve ayı bana secde ederken gördüm" demişti. Babası dedi ki; "Yavrucuğum! Rüyanı kardeşlerine anlatma, sana tuzak kurarlar; zira şeytan insanın apaçık düşmanıdır". "Rabbin seni rüyandaki gibi (elçi) seçecek, sana olayları yorumlamayı öğretecek; daha önce, ataların İbrahim ve İshak'a nimetlerini tamamladığı gibi, sana ve Yakup soyuna da tamamlayacaktır. Doğrusu Rabbin bilir, hakimdir." (Yusuf 12/4-6)

11 yıldız Hz. Yusuf'un 11 kardeşi, Güneş ve Ay da anne-babası diye yorumlanmıştı. Günün birinde bunlar onun karşısında saygıyla eğileceklerdi. Hz. Yakup, bunu bekliyordu.

"Müjdeci gelip, gömleği Yakup'un yüzüne bırakınca, hemen gözleri açıldı. Bunun üzerine Yakup "Ben size, Allah katından sizin bilmedi*ğinizi biliyorum dememiş miydim?" dedi." (Yusuf 12/96)

Gaybı bilmeye delil getirdiğiniz âyet işte bu durumu ortaya koyuyor.

Sizin sözleriniz müritleri iyice şaşırtıyor. Mesela Medine-i Münevvere'de hacılarla sohbet ederken gaybı Allah'tan başka kimsenin bilemeyeceğinden bahsettim. Müridelerinizden bir hanım dedi ki, “Siz öyle söylüyorsunuz ama ben biliyorum ki, benim şeyhim gece yatakta kaç kere sağa sola döndüğümü bile bilir.”

ŞEYH EFENDİ - (İleri atılarak) Allah bildirirse bilemez mi? Allah'ın buna gücü yetmez mi?

BAYINDIR - Allah'ın gücünün yetmediği ne var ki? Ama Allah'ın gücüyle delil getirilmez. Allah dilese Hz. Muhammed'i cehenneme, şeytanı cennete koyamaz mı? Onun buna gücü yetmez mi?

ŞEYH EFENDİ - Elbette yeter.

BAYINDIR - Ama o, şeytanı cehenneme koyacağını Hz. Muhammed (S.A.V.)'i de cennette Makâm-ı Mahmud denen en üst makama getireceğini bildirmiştir. Bütün gaybı bilen Rabbimiz şöyle buyurur: "Allah, size gaybı bildirecek değildir." (Al-i İmran 3/179) O böyle dedikten sonra artık kim bunun aksini iddia edebilir?

ŞEYH EFENDİ - Ama Allah Teâlâ bir de şöyle buyurur: “O bütün gaybı bilir, gaybını kimseye açıklamaz. Ancak dilediği elçi bunun dışındadır.” (Cin 72/26-27) Evliya Allah'ın Elçisi'nin varisi olduğu için Allah'ın Elçisi'ne açıklanan onlara da açıklanır.

BAYINDIR - O âyetler, Elçilere vahyin geliş şekliyle ilgilidir. Doğru anlamak için âyetlerin tamamını okumak gerekir.

“Allah bütün gaybı bilir, gaybını kimseye açıklamaz. Dilediği elçi, bunun dışın*dadır. Onun da önüne ve arkasına gözcüler diker. Böylece o (elçi) bilsin ki, onlar Allah'ın gönderdiklerini tastamam ulaştırmış, (kendisi de) onların yanında olanı anlamış ve her şeyi bir bir kavramıştır. “ (Cin 72/26-28)

Allah'ın elçisine şeytan da gelebilir. Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

“Senden önce gönderdiğimiz bir tek nebi ve elçi yoktur ki, bir şeyi arzuladığı zaman, şeytan onun arzusuna vesvese karıştırmış olmasın. Allah şey*tanın karıştırdığını giderir, sonra Allah kendi âyetlerini pekiştirir. Allah bilendir, hakîmdir.” (Hacc 22/52)

Bazı tefsirlerde Enâm suresinin inişi ile ilgili Enes b. Malik'ten gelen şöyle bir rivayetten söz edilir: "Allah'ın Elçisi şöyle dedi: Kurân'dan Enâm sûresinin dışında bir sure bana toptan inmedi. Şeytanlar bu sure için toplandıkları kadar hiçbir sure için toplanmamışlardı. Bu sure bana, Cebrail ile birlikte elli bin melekle gönderildi. Bunu kuşat*mışlar, bir düğün debdebesiyle getirdiler."

Elçinin, kendine gelenin melek olduğuna ve söylediği söze şeytan vesvesesi karışmadığına güvenmesi gerekir. Cenab-ı Hakk'ın vahiy esnâsında elçinin etrafına melekler dizmesi bundandır.

Vahyin gelişi ile ilgili bir âyeti alıp gaybın bilinebileceğine delil getirmeye imkan var mıdır? )

Cehennemden Gelen Sesler (2005 yılının sonlarına doğru internet ortamında bir iddia herkesin tüylerini diken diken etmeye yetti. İddiaya göre, bir gurup Rus bilim adamı, fay hatlarının kırılma seslerini, yüksek duyarlıktaki kaydedicilerle kayıtlamak amacıyla sistemlerini yerin metrelerce altına yerleştirdiklerinde, beklemedikleri bir şeyle karşılaştılar.

“Yeraltı tabakalarındaki kırılmaların sesini kaydetmek için 14.4 kilometre kuyu kazıyorlar ve bu dinleme cihazlarını yerleştiriyorlar. İlkinde çok zayıf frekansta insan sesini duyuyorlar ama böyle bir şeyin mümkün olmayacağını düşündüklerinden ilk etapta bu yerleştirdikleri cihazdan gelen sesler olabileceği kanaatine varıyorlar. Daha sonra daha yüksek frekanstaki sesleri algılayabilecek cihazı yerleştirdiklerinde hayrete düşüyorlar çünkü yerin dibinden milyonlarca insanin çığlık seslerini duyuyorlar. Çoğu bilim adamı işini bırakıyor.”

Cehennemden gelen ses tartışmasına son noktayı bilim koydu. Rus bilim adamları birer yalancı değilse kaydedilen seslerin gerçek olması bilimsel olarak mümkün. Peki, o sesler gerçekte kime ait? İşte cevabi: Rus bilim adamlarının kaydettiği ve "cehennemden gelen sesler" olarak internette aylardır tartışılan çığlıkların gerçek olabilmesi bilimsel olarak mümkün. Rus bilim adamları doğru söylediklerini belirterek seslerin gerçek olduğu konusunda yeminler ediyorlardı. Bilim onları haklı çıkardı, sesler gerçek bir felakete ait olabilir. Haber 7'nin konuya daha önce bilimsel, dinsel ve fiziksel açıdan yorumları ışığında bakmak için, konularında uzman üç farklı isme sorduğu sorular konuya net bir yanıt verilmesini sağlamıyordu. Ancak "seslerin ne olabileceği" konusunda bir beyin fırtınası için gerekli ipuçlarını içeriyordu. Hatırlanacağı üzere Doç. Dr. Oğuz Gündoğdu bir frekans karışıklığı olabileceğini ileri sürmüş, ilahiyatçı Ali Riza Demircan magmanın çıkardığı seslerin bu şekilde olabileceğini belirtmiş ve Medyum Memiş de fiziksel açıdan seslerin cinlere ait olabileceğini ileri sürmüştü.

Ben her üç görüsü de sizlerin bilgisine sunuyor ve yorumu sizlere bırakıyorum. Gelen yorumlar arasında ilginç bir görüş dikkat çekiciydi. Celaleddin Alioglu imzasını taşıyan bu yorum bilimsel açıdan incelenmeye değer bir görüştü: İste cevabi netleştirmeye kapı açan yorum "Sesleri dinledim. Cehennemden geldiği yorumuna katılamıyorum. Çünkü cehennem bugün için bize gayb'dır, cennet de öyle. Ama eğer işin içinde bir hile yok da sesler denildiği gibi gerçekten kayıt edilmiş sesler ise bunları helak edilen kavimlerin helak sırasında çıkardıkları sesler olarak düşünebiliriz. Çünkü biz bugün sesleri mesela hard diskimize nasıl kayıt edebiliyor isek pekâlâ mümkündür ki helak edilen kavimlerin helakleri sırasında çıkardıkları sesler de yer katmanları tarafından her hangi bir şekilde kayıt edilmiş olabilir diye düşünüyoruz."

"Bilimsel sorular ve cevapları" başlıklı köse yazarı bu yorumla ilgili olarak Faik Almendi yorumu dikkatlice inceledikten sonra "TÜBİTAK”I aradı. Santral memurundan kendisine bu konuda yardımcı olabilecek bir isim bağlanmasını istedi ve bilimsel bir cevap aldı :

"Bizim öyle bir bölümümüz yok kardeşim!" Sonunda santral memuru ikna edilerek Bilim ve Teknik Dergisi Sorumlusu Raşit Gürdilek'in bağlaması sağlandı. Gürdilek konunun bilimsel açıdan mümkün olduğunu belirterek, bu konuda bir soruya cevap verdikleri belirtti. Internet üzerinden yaptığım araştırma sonucu söz konusu soruyu ve yanıtını buldum.

İşte o soru ve yanıt: Ses bir tür enerjidir ve enerji kaybolmaz o halde geçmişteki bir sesi tekrar duyabilmemiz mümkün mü? ( Sertan Durmuş) Enerji kaybolmaz ama entropi artar. Tüm sorun sesin içerdiği enerjinin zaman geçtikçe mikroskobik hareket biçimlerine aktarılması. Yani, en sonunda tüm etki moleküllerin hızlarının artmasıyla sonuçlanıyor. Bu da, teknik dilde "sesin enerjisinin ısıya dönüşmesi" olarak adlandırılıyor. Isıyla entropi arasında da çok yakin bir ilişki var. Entropi, madde içindeki düzensizliğin bir ölçüsü. Başka bir şekilde söylemek gerekirse, ses dalgalarındaki düzenli hareket biçimi zamanla mikroskobik ölçekte düzensiz harekete dönüşüyor. Termodinamigin ikinci yasası da bu dönüşümle ilgili: Düzenlilik düzensizliğe dönüşebilir ama hiç bir zaman düzensiz bir durum kendiliğinden daha düzenli olamaz – entropi azalamaz. (Ya da ısı enerjisi tamamen daha yararlı enerji formlarına dönüştürülemez.) Gerçi bazı bilim adamları bir yöntemle daha önce oluşmuş bir sesi yeniden oluşturabiliyorlar. Ama bunu yapabilmenin koşulu düzensizliğe geçisin yeterince gerçekleşmemiş olması. Yani, zaman geçtikçe orijinal ses daha az bir belirginlikle elde ediliyor. Eğer aradan çok uzun bir süre geçmişse, hiç bir şey elde etmek mümkün değil.

Sonuç: Bu izâh, bilimsel olarak gösteriyor ki sesler kesinlikle cehenneme ait değil ve yeryüzünde daha önce yaşanmış bir felaketin sesleri olabilirler. Çünkü evrende çıkartılan hiç bir ses kaybolmuyor ve varlığını devam ettiriyor ve bu sesleri daha sonra tekrar dinlemek mümkün olabilir. Hatta çok küçük bir ihtimalle bu sesler kimilerinin iddia ettiği gibi "Ad kavminin helaki sırasında" ortaya çıkan seslerin bir kısmı da olabilir. Ama entropi göz önüne alındığında bu çok çok zayıf bir ihtimal. Söz konusu felaketin pekâlâ emperyalist devletlerin ortaya çıkardığı taze bir felakete ait olması daha mantıklı... Örneğin, ABD'nin Irak'ta yaşattığı vahşetin mağdurlarının sesleri neden olmasın!

Akhenaton (Gizli İlimler Admin) Yorumu: Şu an Cehennem bize Gayb. Cennet de gayb. Yani daha Ahiret Günü yaşanmadı, defterler verilmedi, mizan kurulmadı. Hâl böyleyken daha ne Cehenneme ne de Cennet'e giden yok. Henüz ğayb olan, yaşanmamış ve gelecekte yaşanılacak bir olayın seslerini kaydetmek imkansızdır. Kabir azâbı mümkündür. Çünkü kişi ölünce, mezarı ya Cehennem çukurlarından bir çukur, ya da cennet bahçelerinden bir bahçedir. Hadiste böyle belirtilmiştir. Yani kişi, öldükten sonra gözündeki tüm perdeler kaldırılır. Gerçek ona gösterilir. Ama bu, Cehennem'in sesi mi derseniz, HAYIR!

Kainattaki hiçbir ses kaybolmaz. Bir yıldız patladığında, görüntüsü ve sesi bilmem kaç ışık yılı sonra bu dünyaya ulaşır. Yani sürekli bir seyahat içindedir. Kabir azâbı da batınî bir azaptır. Yani cesede değil ruhâ verilen bir azaptır. Tabii cesedin de payı, birgün çürümek ve toprak olmaktır. Ama ruha verilen azap, maneviyâtla hissedilir ve sadece kalp gözü açık olanlarca duyulur ve işitilir. Yani âlem-i ervâh'a bakar. Duyulmayan, sadece hissedilen bir şeyi maddî unsurlarla kaydetmek mümkün müdür, bunun gerçeğini sadece Allah bilir. Yani EVP (Elektronik Ses Fenomeni) gibi tekniklerle ya da Kirlian fotoğrafçılığı ile bu âlem hakkında sadece küçük ipuçları alınabilir; ama gerçekliği ne kadar doğrudur, bunu da bilmemiz mümkün değildir.)

Alıntı ile Cevapla
 

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147