Kenya’daki Rudolf Gölü’nün ortasında “Envitened Adası” bulunuyor. Yerel kabile “Dönüşü Olmayan Ada” diyor. Yerel halk bu adada yaşamıyor. Çünkü inançlarına göre ada, lanetli bir yer.
İngiliz araştırmacı bilim kadını Vivian Fush 1935′te adayı incelemek üzere Kenya’ya gitti. Ekibinden iki kişi Martin Sheflis ve Bill Dayson adaya gittiler. 15 gün sonra hala dönmemiş olan iki araştımacıyı bulmak için adaya hareket eden bir kurtarma ekibi, iki araştırmacıdan tek bir iz bile bulamadan döndü.
Yerel halk, Fush’a bu adada yaşayn insanların da aynen bu şekilde, bir gün aniden ana karaya gelmediklerini, adaya gidenlerin ise tamamen terk edilmiş bir “hayalet köy”le karşılaştıklarını anlattılar. Adanın esrarı ise bugüne kadar çözülemedi.
Amerikan “History of Scientist” dergisinde de 30 Temmuz 1969′da Ontario’nun Picton kasabasında meydana gelen ve halen esrarını koruyan olaya geniş yer verildi. 30 Temmuz 1969′da, 13 yaşında bir çocuğun, güpegündüz, arkadaşlarıyla meydanda top oynarken, arkadaşlarının ve komşularının gözleri önünde yok olduğu anlatılıyor. Çocuk 2 gün sonra meydana yakın bir yerde yeniden ortaya çıktı. Tüm incelemelere rağmen çocuk, bu 2 gün içinde ne olduğunu hiç hatırlayamadı.
Halen esrarını koruyan benzer bir olay ise “Betty ve Barney Hill Olayı”. ABD’nin New Hampsire bölgesinde Whitfield kasabasında yaşayan çift, Eylül 1961′de, tatilden evlerine arabalarıyla dönerken, yolda yok oldular. Çift, arabayla bir kasabayı geçer geçmez parlak bir ışık gördüklerini hatırlıyorlar. Ancak yok oldukları yerden 20 kilometre uzakta 2 gün sonra ortaya çıktıklarında, bu 2 gün içinde ne olduğunu, ne yaptıklarını hiç hatırlamıyorlar. Üstelik onların arkalarında seyraden 2 araç, Hill çiftinin araçlarıyla birlikte bir anda yok olduklarını doğruladılar.
Hill çiftini ve yok olduklarını gördüklerini söyleyenleri inceleyen doktorlar, psikiyatri uzmanları ve hatta konuştukları astrofizikçiler bile tamamen sağlıklı olduklarını belgelediler. Ama olay esrarını hala koruyor.
Moskovalı Oksana Volkova’nın hikayesi de günlerce Rus medyasını meşgul etmişti. Bir kış günü akşam saat 18.00 sularında markete gitmek üzere evinden çıkan Oksana’nın, alacakaranlıkta da olsa, sokakta bulunan 10 kadar kişinin gözleri önünde yok olduğu anlatılıyor. Oksana, üç gün sonra kendisini evinden 100 kilometre uzakta bulduğunu söylüyor. Ama oraya nasıl vardığını, üç gün boyunca ne yaptığını bilmiyor. Beyin MR’ı çekildi, testlerden geçirildi, hipnozla konuşturuldu ama başından geçenler aydınlatılamadı.
Başkalarının gözleri önünde yok olan inasanlarla ilgili anlatılanlar, genellikle kuşkuyla karşılanır. Aynen Bermuda Üçgeni hakkında anlatılanlar gibi. Ama “Şeytan Üçgeni” olarak da bilinen “Bermuda Üçgeni”nde yok olan Amerikan savaş uçakları ve gemilerin izine bugün hala rastlanamadı. Bir açıklama da getirilemedi. Uçakların, gemilerin yok oluşunu bazı bilim adamları “oarada bir zaman kırılmasının ya da bir zaman fayının oluştuğu ve o anda orada bulunanların başka boyuta geçtikleri” şekilnde. Ne var ki bu tez da kanıtlanamıyor.
Ancak son zamanlarda Rus ve İsveçli bilim adamlarının ortaklaşa yürüttükleri çalışmaları, “kuantum nakli” alanında ilginç sonuçlar verdi. “Kuantum nakli” ile biyolojik bir obje hakkındaki enformasyonun her mesafeye ani transferinin mümkün olduğunu keşfettiler. Deneyler sırasında fareler kullanıldı. Elde edilen sonuçlar hakkında sadece küçük bilgiler sızdı.