Düşünce okumaya çeyrek kaldı
Yeni teknoloji, rüyaların kaydedilmesi, bilgisayarların düşünce gücüyle kullanılması gibi gelişmelerin başlangıcı olabilecek
Görüntülerin beyinde nasıl kodlandığını modelleyen bilim adamları, zihinde kayıtlı nöral (sinirsel) aktiviteleri, deneğin daha önce gördüklerinin görüntüsüne dönüştürmeyi başardılar. Pratik uygulamaların hayata geçirilmesi için insanlığın önünde daha onlarca yıl olsa da, bu araştırma rüyaların görüntülenmesini sağlayacak cihazların ve düşünce gücüyle kontrol edilen bilgisayarların geliştirilmesi yolunda atılan önemli bir adım olarak görülüyor.
Öceki Çalışmalardan Farklı
ABD'de yayımlanan Neuron adlı tıp dergisinde yer alan habere göre, Kaliforniya Üniversitesi'nde sürdürülen araştırma, sinir örüntülerini kullanarak sınırlı sayıdaki seçenek arasından doğru resmin bulunması üzerine dayanan daha eski bir çalışmanın devamı niteliğinde. Yeni çalışma, eski çalışmadan farklı olarak, beynin görme bölgesinin daha detaylı bir modeline dayanıyor ve doğru resmin seçilmesinden çok, görüntünün yeniden oluşturulması üzerine kurulu. Araştırmacılar iki araştırma arasındaki farkı şöyle açıklıyor: 'Eski çalışma, bir desteden seçilen kartı tahmin eden illüzyonist gibiydi ancak bu son çalışmada seçilen kart evrendeki herhangi bir şeyin fotoğrafı olabilir. Dolayısıyla illüzyonistin hiç bilmediği bir kartı tahmin etmesi gerekiyor.'
Isin sırrı beyin tarama cihazında
Çalışmanın temelinde Fonksiyonel Manyetik Rezonans Görüntüleme (fMRI - Funcıtional Magnetic Resonance Imaging) makinesi yer aldı. Gerçek zamanlı bir beyin tarama cihazı olan fMRI, beyne giden kan miktarını ölçülmesini ve deneklerin sinirsel aktivitelerinin izlenmesini sağlıyor. Beynin hangi görüntüyü nasıl kodladığını modellemeyi amaçlayan bilim adamları öncelikle, fMRI makinesine bağlı deneklere her gün karşılaştıkları nesnelerin ve canlıların fotoğraflarını gösterdiler. Deneklerin beyinlerinin fotoğraflara verdikleri tepkiler, bu amaçla geliştirilen özel bir yazılım aracılığıyla kaydedilerek bir hafıza bankası oluşturuldu.
Sonraki aşamada ise deneklere başka fotoğraflar gösterildi ve sinir sistemi etkinliğiyle bakılan görüntüler arasında ilişki kurulması sağlandı. Sistem, deneğin baktığı fotoğrafın hangisi olduğunu, 6 milyon görselden oluşan veritabanı içinden yüksek doğruluk payıyla seçti.
Araştırmacılar, bu yeni çalışmanın insanın zihninde canlandırdığı görüntünün eksiksiz olarak bilinebilmesi yolunda önemli bir adım olduğunu, ilerleyen dönemde optik lazer tarayıcılar ve EEG gibi teknolojilerin de kullanılabileceğini belirtiyorlar. Beyinle doğrudan iletişim halindeki CAD-CAM uygulamaları ve Photoshop benzeri yazılımlar, tıbbi iletişim cihazlarıyla birlikte olası uygulamalar arasında gösteriliyor. Bu tür uygulamalar için henüz çok erken olsa da benzer yöntemler kişinin düşüncelerinin okunması gibi farklı durumlar için de kullanılabilir.
Çalışmanın getirileri bunlarla da kısıtlı kalmayacak. Olası nörolojik rahatsızlıklar için bir erken uyarı sistemi kurulması ya da felçlilerin çevreleriyle etkileşime girmelerini sağlayacak yeni uygulamalar geliştirilmesi de mümkün olabilecek.
|