(Bu yazı, yaşanmış olaylardan alınmış komedi tarzında yazdığım bir senaryodur. Psişik yetenekleri olan bir gencin 2000'li yıllardaki durumunu anlatır. Kahramanımız Tolga, üniversiteye yeni başlamıştır ve ortam yapmaya çalışmaktadır.)
Hoca: Evet arkadaşlar... "Tavuk mu yumurtadan çıkar yumurta mı tavuktan çıkar?" sorusuna Aristoteles mantığı ile cevap verelim. Öncelikle tavuğumuzun içinden çıkacağı bir yumurtaya ihtiyaç olduğu aşikardır. Yumurtamızın da içinden çıkmak için bir tavuğa muhtaç olması kaçınılmazdır. Tavuğu yumurtaya, yumurtayı da tavuğa sokamayacağımıza göre bu soruyu nasıl çözeceğimizi merak ediyorsunuz değil mi?
Tolga: (İçinden: Ne demezsiniz hocam, geberiyoruz meraktan... Artık bitirin şu dersi ne olur!)
Hoca:Pekala arkadaşlar! İçimden bir ses bu dersi bitirmemi söylüyor. Haftaya söyleyeceğim cevabı. O zamana kadar kitaptan ilk 500 sayfayı okumuş olarak gelin olur mu?
Tolga: Hocam bu kitabın tamamı 600 sayfa zaten!
Hoca: İyi ya işte, haftaya da kalanını okursunuz. Birden vermiyorum.
Tolga: (İçinden: Çok anlayışlısınız gerçekten.)
DERS ARASI
Tolga: (İçinden: Garip bir enerji hissediyorum. Şurdaki kızdan geliyor. O oo! Kız bana doğru geliyor!)
Sevil: Selam! Ben Sevil! Naber?
Tolga: Tanıştığıma memnun oldum Sevil. İyiyim... Sen nasılsın?
Sevil: Ayyy çok resmisin falan yani... Bu ne böyle? Biraz cool ol, large ol yaniii?
Tolga Nasıl?
Sevil: Neyse... Bizim ortam açar seni?
Tolga: Sanırım seni anlayamıyorum.
Sevil: Bak ortti, biz birazdan grupçanak kafetaryaya doğru kırcaz, sen de gel takıl bize, hee?
Tolga: (İçinden: Yemin ediyorum bu kızın aurası bozuk!) Sınıf toplanıyorsa gelirim tabi.
Sevil: Oh my God! Okey, 5 dk sonra kütüphanenin önünde gel
?
Tolga: (Duraksayarak) Okey...
5 DAKİKA SONRA
Sevil: Geldin mi orti?
Tolga: (Gülerek) Heee geldim orti.
Sevil: (Yanındaki arkadaşlarına dönerek) Oh şettt! Ay ne aptalımmm kızımmm... Ben sizi Tolga'ylan tanıştırmadım. Fulya bu Tolga.
Fulya: Merhaba.
Tolga: Merhaba.
Sevil: Bu Mert, benim boy firendim...
Tolga: Öyle miii? Merhaba Mert! ( İçinden: Allah sabır versin.)
Mert: Böyle bir kız için sabra ihtiyacım var Tolga.
Tolga: (İçinden: Versin dedik ya be!)
Tanışma faslından sonra kafetaryaya gidilir ve sohbet başlar.
SOHBET
Sevil: Ayyy çocuklar şu Antik Çağ'dan kusçam falan yani... Bi ara bi yerlere gidelim de kopalım coşalım ayol...
Mert: Benim beybim anca kopmayı bilir zaten.
Sevil: Mert benlen uğraşma taam mı?
Mert: Taam taam...
Sevil: Eeee Tolga... Konuşturalım mı seni orti? Döksene bize kendini... Utanma dostum, sal gitsin.
Tolga: Ne anlatayım ki?
Sevil: Ho ha ho! Ay çok komik bu çocuk ayol. Biz ne bilelim? Anlat işte. Hangi tip koparsın mesala?
Tolga: Nasııııl? Anlamadım.
Sevil: Ay bebeğem müzik diyorum müzük. Hangi tarz dinlersin misal?
Tolga: Haaa... O mu? Newage seviyorum ben.
Grupta derin bir sessizlik.
Fulya: Yeni açılan barda falan mı çalıyo Newage? Ayyy Sevil gördün mü? Tolga bile bizden hızlı çıktı.
Sevil: Bi dakka kızım. Şuanda eror falan verdim yani. Tolgacım kaç kişilik bi grup bu newage annem?
Tolga: Newage bir grup değil aslında, bir müzik türünün adı. Sözsüz bir müzik. Kemanlı falan...
Grup hep bir ağızdan: Iyyyyyyy...
Sevil: Kuzuuummm! Tolgaaa! Sen kaçıncı yüzyıldan kaldım dadlum? Mozart mı kaçtı içine ayol? Ne kemanı bebeğem? Bırak bunları Yarın akşam gidelim bi bara kopça kopça kopalım ayool!
Tolga: Yok ben almıyım. İçmiyorum zaten.
Grup sessiz...
Fulya: Seviiiil! Yeni arkadaşımız sofu çıktı ayolll!
Sevil: Ay tamam inanç meselesi de bu devirde içmeyen mi kaldı ayol? Ne yani hepimiz cehenneme mi gitçez şimdi? Bi bardakçık içer ne olcak, çarpılacak değil ya? Hayır ben Sevil'lerin yanındaki çocuk kola içiyo dedirtmem mekanda yani!
Tolga: Yok ben öyle yerlere pek gelmem zaten. Gürültülü ortamları pek sevmiyorum. Ben doğal yaşantıdan yanayım. Doğa yürüyüşleri falan yaparım. Sakin bir yaşantım var yani. Çok da memnunum böyle!
Sevil: Ayyy sen Buda mısın ayol? Ne işin var dağda bayırda. Aramıza dön hoooop aloooo! Dünyadan Tolga'ya. Orda kimse var mıııı, tamaam! Allah bilir sen yoga falan da yapıyosundur.
Tolga: Meditasyonla falan ilgilim biraz...
Sevil: Pekiiiiii... Oldu kardeş, sana iyi günleeer... Kalkın çocuklar kalkın, kurtarın kendinizi...
Tolga: Arkadaşlar ne oldu ki? Hiç parapsikoloji diye bir şey duymadınız mı siz?
Fulya:[/b Ne psikoloji? Para mı? Zenginlik psikolojisi falan mı, ne diyosun olum? Türkçe konuş!
[b]Tolga: (İçinden: Türkçe konuş diyenin Türkçe'sine bakmak lazım ya neyse!) Bakın arkadaşlar, burda size 5 dakikada anlatamam elbette ama parapsikoloji insanın psişik yeteneklerini ele alan bir alandır.
Sevil: Pişik mi? Ne diyon oğlum? Ay Mert bu çocuk uçmuş uçmuş! Kafa gitmiş! Kiriş kırılmış... Bana bak, büyücü falan olmasın bu?
Tolga: Ben büyücü falan değilim ya! Sadece her insanda olan yeteneklerimi geliştiriyorum hepsi bu! Sizde de var psişik yetenekler ama farkında değilsiniz.
Sevil: Bence sende var biraz Tolga. İyi saatte olsunlar gelmişler sana falan yani.
Tolga kısa bir müddet durur, boş masaya bakar ve:
Tolga: Çantanda neden cetvel taşıyosun Sevil? Ya sen Mert? Cebinde prezervatifin ne işi var? Sana ne demeli Fulya? Tüm ders boyunca içinden neden "Batsın Bu Dünya"yı söyledin?
Grup şok olmuştur! Çünkü Tolga'nın söyledikleri doğrudur? Peki şimdi ne olacaktır?