Mistik güçleri olan insanlar, güçlerinin kıymetini bilir ve kötü enerjiyi asla kullanmak istemez.

Var olan güçlerini pozitif yönde uyguladığı müddetçe, gücün bilinen işlevsel faaliyet alanı genişler. Biz buna boyut atlama deriz. Üçüncü boyuttan dördüncü ve beşinci boyutlara taşınan enerji seviyesi kalıcı olan üstün meziyetlerin yeri olmasına rağmen, negatif enerjiyi harekete geçirilmesiyle; tekrar geri sayım başlar. Kaldığı noktadan devam etmek gerekir. Resimdeki üstün meziyetleri kullanmasını bilen kişinin oldukça fazla oranda saykik gücü (mistisizm felsefesi uzmanı) olduğu bilimsel yöntemlerle kanıtlanmıştır.

Mistik güçleri her insan kullanabilme özelliğine sahip olduğu halde, negatif dürtülerin yoğun kullanımıyla, beyin dalgalarının mistik güçleri körelmeye başlar. Şimdi size bir soralım bakalım: insanoğlu neden kendi güçlerinin farkına varmaktansa, başkalarındakileri merak ederler?

Elbette sorunun cevabını her kişi kendine göre çok iyi bilir sanırım. Mistisizm konularına merak salanların çoğaldığı zaman diliminde, beşinci boyut yaşam alanlarının gittikçe değer kaybettiği bir dönemin içine girdik. Foton kuşağı çocukları olarak isimlendirilen, üstün meziyetli kişilerin gittikçe arttığını da bilmekte yarar var sanırım.

Doğada var olan enerji kütleleri, boyut değiştirebilir ancak yok olamaz. Teorinin özünü biraz anımsarsak: Hiçbir şey yoktan var olmaz ve vardan yok olamaz. Bu kanunlaşmış ölçünün doğruluğuna inanırsak, kötüleşen kitlelerin yerine olumlaşan kitlelerin (pozitif enerji seviyesini arttıran kişilikler) gelmesi doğanın bir kanunu olduğunu bilmekte yarar var sanırım.

Birileri negatifleştiğinde, bazı hak eden odak noktalarındakiler ise pozitifleşmeye başlar.
Konuyla ilgili makale yazılarındaki satır aralarını algılayabilenlerin, kuantum sanat makalelerini dikkatlice okumalarını tavsiye ederim. Henüz hayat devam ettiğine göre, kaybedilenlerin kazanımı mümkün olduğuna adım gibi eminim. Hepinize saygı ve sevgiler gönderiyorum.
Resim için yorumda bulunan: Kuantum düşünürü Ahmet Nuray Not: Kötülüğe kullanılan enerjiler, olumlu saflıktan bir parça eksilttiğini bilmezler mi acaba? Pozitifleşmek ilkesiyle hayatına yön verenler, kendilerinde zaten var olduğunu bildiğimiz beyindeki dalgalanmaların üstün enerjileri nasıl işleyebileeceğini bilenlerdir.