Durugörü ve Çeşitli Bilimsel Yaklaşımlar
Durugörü ve Çeşitli Bilimsel
Yaklaşımlar
Bilim Araştırma Grubu
Cilt Teması ile Durugörü
Moskova'nın Psikiyatri Araştırmaları Enstitüsü'nün profesörlerinden D. Fedetov, ismi, Vera Petreva olan 11 yaşındaki bir küçük kız hakkında hayret ve heyecanını gizleyemeyerek şu beyanatı vermiştir:
«Görünüşte diğer arkadaşlarından hiç bir farkı olmayan Vera'nın gözlerini bağlayıp çalışmaya başladığımız zaman psişik yeteneği hayret edilecek şekilde belirmektedir; üç büyük cilt kitabın altına koyduğum çocuk mecmuasını hatasızca okumakta ve sayfa renklerini de söylemektedir. Saatin camına parmağının ucu ile dokunarak tam vakti söylemektedir.»
Bu haberi veren Sunday Express gazetesi profesörün bu konu hakkındaki fikrini şöyle yazmaktadır : «Cilt teması ile görebilme, insanların, ellerinden çıkmakta olan infraruj radyasyonları ile mümkün olmaktadır. Diğer bir profesör olan Robkin ise: «Bazı insanların ciltleri basit bir fotoğraf alıcısı gibi insa edilmistir,» demektedir. Diğer üçüncü kanaat ise ki, daha yaygın durumdadır: bu olayı telepatik bir yeteneğe bağlamaktadır ..
Resim
Resim
Dr. Ullman ve Dr. Krippner'in Araştırmaları
Psikiyatr ve psikoanalist Dr. Montague Ullman ile psikolog Dr. Stanley Krippner'in birlikte yönettikleri ve Maimonides Tıp Merkezi'ne (Brooklyn, New York) bağlı olan Menninger Rüya Laboratuvarı'nda 'Rüyada ESP' konusu üzerinde yürütülen çalışmalar arasında özellikle telepatik ve durugörüsel rüya görme deneyleri önemli bir yer tutar. Rüya Laboratuvarı'ndaki bu araştırmalarla ilgili olarak Dr. Ullman ve Dr. Krippner'in Alan Vaughan'la birlikte yazdıkları 'Rüya Telepatisi' adlı kitapta anlatılan bir deney, uykuya dalınadan az önceki şuur hali içerisinde algılanan bir durugörü vizyonuyla ilgilidir: «Arthur Young, parapsikolojiye karşı derin bir ilgi duyan genç bir mucittir. Philadelphia'da oturan Young, 'Bell' marka helikopterlerin önemli bir parçasının yanısıra, diğer birçok mekanik araç ve gereci icat etmiştir. 'Kozmoloji ve Anlamın Geometrisi', gibi felsefi sorunlar üzerine sık sık konferanslar veren Young, parapsikolojik fenomenler ile ilgili olarak da kendi araştırmalarını yürütmektedir.
«Aralık 1968'de Young, durugörü ile ilgili bir deney için Rüya Laboratuvarı'na geldi. H edef olarak kullanılmak üzere. rasgele seçilmiş bir resim bir zarfın içerisinde hedef odasına götürüldü. Burada, gözleri bağlı olan bir asistan tarafından zarfın içerisinden çıkarılan resim bir masanın üzerine bırakıldı. Deneycilerin hiçbiri, deneyi izleyen günün sabahı odanın kilidi açılana kadar bu hedefin ne olduğunu bilmiyorlardı.
«Young, uykuya dalmak üzereyken gördüklerini şöylece rapor ediyordu: …iri bir cam parçasını andı*ran, içinde çapraz çubuklar olan bir tür optik cihaz. Döşeme üzerinde, aralarında yuvarlak bir taburenin de yer aldığı birçok şeyin bulunduğu dairevi bir oda görünümü .. Sabahleyin şu hususları da ekledi: 'Camdan bir küre ... Oval bir odaya bakıyordum. Yuvarlak demiştim ama oval biçimdeydi ve içinde birçok obje vardı, .. Bu görüntü çok net ve kesindi.'
«Deneyci hedef odasının kilidini açıp da içeri gir*diğinde 'şu resmi buldu: çapraz çubukları olan madeni bir küre şeklindeki bir haberleşme uydusunun fotoğrafı. Oval bir platform üzerine tesbit edilmiş ve yuvarlak aynalarla çevrelenmişti.
«Mekanik icatlarla ilgilenen Young, fiziki ve boyut*sal bir görüş açısından ayrıntılı olarak tanımlayabildi*ği bu hedefin mekanik bir obje şeklinde seçilmiş olmasından ötürü şanslı sayılırdı. İlginç olan bir husus, Young'ın söz konusu görüntüyü, uykuya dalmazdan önceki şuur hali içerisindeyken algılamış olmasıydı: Rüya laboratuvarı'nın personeli ve diğer araştırmacılar tara*tından Değişik Şuur Halleri (ASC) ve Duyu-dışı Alqılama (ESP) ile ilgili olarak yürütülen birtakım deneysel araştırmalar göstermıştir ki, hedef olan gizli bir resmin doğrudan durugörü ile algılanması, değişik şuur halleri altında kolaylaşmaktadır, Böylece, Arthur Young'ın bir resmi durugörüsel olarak tanımlaması, Rüya Laboratuvarı personeli için şaşırtıcı olmamıştır. Ancak, ESP' nin tümüyle, radyo yayınına benzeyen bir beyin ya*yınından ötürü meydana geldiğine karar verenler içi sarsıcı olabilir.»
Resim
Resim
Enerji Beden ve Durugörü ile Görülmesi
«Bedeninizin içerisinden doğru akıp duran enerji alanlarını görebiliyorum işte, fiziki durumunuz hakkında bilgi edinmemi sağlayan fiziki alan. Sonra, ne düşündüğünüzü belirleyen zihni alan ve ne hissettiğinizi gösteren hissi alan var. Hissi alan bedeninizin yaklaşık 45 cm, kadar dışarısına taşmış olup, değişen bir renk de seni gösterdiği için daha ziyade bir kaleydeskopa benziyor. Yolda yürüyen biri üzerinde odaklanarak, rahatsız mı yoksa sağlıklı mı olduğunu anında anlayabilirim.»
Bugün yetmişbeş yaşında olan (1979) Bn. Dora van Gelder yukarıda sözünü ettiği durugörü yeteneğim da*ha beş yaşındayken farketmişti. Bn. Dora'nın bu yeteneği, Los Angeles'de çalışan nöropsikiyatr Dr. Shafica Karagulla tarafından incelenmekte ve özellikle, mevcut hastalıklara teşhis koymak ve yaklaşmakta olan bir hastalığı önceden teşhis etmek gibi tıbbi yararları açısından degerlendirilmeye çalısılmaktadır. Bu türden paranormal tıbbi faaliyetler parapsikolojide yeni yeni araştırılmaya başlanan 'paradiagnostik' sahasına girmektedir: Paradiagnostik, durugörüye dayanan ve hasta ile herhangi bir fiziki temasın sözkonusu olmadığı paranormal bir tıbbi teşhis koyma metodunu kapsar.
Paradtagnostik çalışmaların temelinde yatan ve durugörü olgusu açısından ilginç olan husus, Bn. Dora'nın insanları çevreleyen enerji alanlarını algılayabilmesidir. Bn. Dora, 'gördüklerini' ressamlara tarif etmeye çalışmış, fakat yapılan resimlerden genellikle memnun kalmamıstır. Bir kimse üzerinde odaklandığı zaman, ilk farkettiği şey fiziki alan olmaktadır. Belirttiğine göre, fiziki alan, sürekli hareket halindeki ışınlardan oluşmuş parlak bir örümcek ağı gibi bedenin içerisine nüfuz etmekte ve kendisine, bir şekilde, görüntü odaklanmadığı zaman televizyon ekranı üzerinde beliren ışıktan çizgileri hatırlatmaktadır. Bn. Dora, fiziki alanla ilgili sözlerine şunları da eklemektedir :
«Bu enerji alanı, aynı bir ırmak gibi, bedenin organları içerisinden akıp durur . Bu alan dahilinde tıkan*malar ya da kopmalar gördüğümde anlarım ki, bu, bir hastalık sürecini belirlemektedir»
Fizik bedenle ilgili olan enerji alanının yanısıra, bedenin 30-45 cm. kadar dışarısına uzanan ve yumurta (ovoid) biçiminde olan hissi alanı da 'gören' Bn. Dora, özellikle, algılayabildiği üçüncü. bir alan olan. zlhni enerji alanı ile ilgili olarak şu ilginç gözlemi yapmıştır: Bir kimse, kendisine ilginç gelen entellektüel bir konuşma ile uyarıldığı zaman, Bn. Dora bu kişinin enerji alanlarında bir aydınlanma etkisi algılamaktadır. Konuşma ilerledikçe' de zihni alanın içerisine akan enerji, hissi ve fiziki alanlara yayılır.
Bn. Dora, ayrıca, Hint kültüründe adına 'şakra' denilen enerji merkezlerini de 'görebilmekte' ve bunların, salgı bezlerinin işleviyle ilişkilerini ve gösterdikleri" değişiklikleri gözlemlemektedir.
Dr. Karagulla'ya göre, Bn. Dora yeteneğini kontrol edebilmekte, yani üzerinde odaklanacağı enerji alanla*rını şuurlu olarak seçmekte, aksi halde enerji alanlarını algılayamamaktadır. Pr. Karagulla'nın dikkatini çeken son derece ilginç bir husus da sudur ki, özellikle Uri Geller ve diğer hassas kişiler, telepatik ve durugörüsel görüntüleri bir 'zihni ekran' üzerinde algılamalarına rağmen, Bn. Dora'nın psişik duyusu sanki görme duyusu ile işbirliği yapmaktadır, Normal olarak, insan gözü, görüntüleri alarak optik sinir vasıtasıyla beyine gönderir. Bn. Dora ve benzeri kişilerde,zihnin görsel kapasitesinin doğrudan uyarılması ya da görsel spektrumun genişlemesi gibi bir olgunun söz konusu olup olmadığı henüz tespit edilmis değildir.
Enerji alanını algılarken Bn. Dora'nın şuuru herhangi bir şekilde değişikliğe uğruyor olsa dahi, kendisi bunun farkında değildir. Dr. Karagulla'nın geniş kapsamlı deneyleri sonucunda anlaşılmıştırki, farkına varılabilen tek fiziki değişim Bn. Dora'nın gözlerinde meydana gelmekte ve gözlerinin odak ayarı değişmektedir.
Gözbebekleri, parlak ışık altında dahi, hafifçe büyümekte ve bakışı son derece keskin ve sabit bir hale gelmektedir. Aslında, çok duyarlı bir kişiliğe sahip olan Bn. Dora İçin bu, oldukça can sıkıcı bir durumdur.Bn. Dora, «çoğu kez bir kimseye doğrudan bakarım ve sonra da sürekli kendilerine baktığım takdirde rahatsız olacaklarını düşünerek gözlerimi başka yöne çeviririm. Gözlerimi başka tarafa çevirmem daha bir gevşemelerine yol açar. demektedir.
( Duru Görü, Zaman Mekan Dışı Ruhsal Gözle Görüm - Bilim Araştırma Merkezi )
|