Telepati
Telepatide işe alışmak bakımından önce basitten başlamak gerekir; ondan sonra da çalışmanın seyrine göre eğer başarılı bir gidiş varsa o şekillerden ayrı olarak yavaş yavaş kartpostallara da dönülebilir veya manzara imajları aktarılabilir.
Telepatik bir tecrübe yapmak isteyen iki arkadaş yan yana gelse, gerek ortam, gerek kendileri bakımından, gerek kullandıkları araçlar bakımından nasıl bir çalışma yapmaları gerekir?
Bunun için, başarının ilk şartı olarak sempatizasyonun ilk adım olduğunu söyleyebiliriz, bu şekilde daha kolay sonuçlar alabilirler. İki arkadaş arasında, alıcı-verici süjeler arasında sempatizasyon, yani sevgi düzeyinde birbirlerini anlayacak şekilde olumlu bir iletişim varsa, bu iş kolaylaşır. O bakımdan telepati yapacak olanlar ilk adım olarak bu arkadaşlarını bu şekilde seçmelerinde yarar vardır. Ondan sonra tabiî dürüst olacaklar, hem kendilerine karşı, hem birbirlerine karşı, hem de bu işin bilimine karşı.
Yapılacak şey önce basit görüntülerden başlamaktır. Yani alınacak ve verilecek, düşünce gücü ile gönderilecek nesnenin yahut görüntünün basit olması lâzım. Bunun için son derece sade işaretler kullanmak mümkündür. Meşhur Zener kartları bu iş için yapılmış ve parapsikoloji tarafından da bugün kullanılmakta olan kartlardır. Bunlar artı, eksi, dalgalı, yıldız, üçgen, yuvarlak şeklinde çok sade şekillerden meydana gelmiştir. Beş şekil beş ayrı renkte yirmi beş karttan oluşur bir Zener kart seti. İşte ilk çalışmalarda bunlar kullanılabilir.
Alıcı ve verici arkalarını dönmek suretiyle de oturabilirler ya da birbirlerini görmeyecek şekilde araya bir ekran koyabilirler. Alıcı durumunda çalışacak olan kişi önce bir gevşeme denemesi yaparak kendisini bir rölaksasyon hâline sokmalıdır. Kendisini mümkün olduğu kadar fiziksel etkilerden, beş duyudan gelen etkiden yalıtmış olmalıdır.
Zaten rölâksasyondan da amaç, alıcı duruma geçecek olan bir kimseyi alfa ritmine getirmektir. Çünki alfa ritmi zihnin, her türlü medyomsal yeteneğe tamamen elverişli hâle getirilmiş hâlidir. Tabiî verici durumunda olan şahıs da kendisini çeşitli fiziksel etkilerden yalıtmış, gevşemiş olması lâzım ama verici ve aktif rolünü unutmamalıdır. Öbür arkadaş pasif ve alıcı durumda olacaktır, o rolü oynayacaktır. Verici, zener kartlarını kullanacaksa, o şekillerden birisine gevşemiş hâlde, hiç kendisini zorlamadan, aşağı yukarı yarı uyur uyanıklık hâlinde, hatta yarı kapalı gözlerle konsantre olacak. Bunu gözünü kapayarak da yapabilir, yani bir an için -meselâ artı işaretine bakar, ondan sonra gö*zünü kapar ki zihninde canlandırabilsin- gözünü kapadığı zaman zihninde canlandırmak daha kolay olur.
Eğer o zihindeki imajı kaybederse tekrardan bakabilir ve bunu yaparken zaten imajları yani telepatik tesirleri, düşünce etkisini göndermeye başlamıştır. Karşıdaki arkadaşı da eğer alfa ritminde ya da ona yakın durumda ise, almaması için bir neden yoktur. Aldığı işareti de kendilerine göre aralarında işaretleşirler, örneğin masaya vurmak şeklinde gönderdim anlamında bir kere kalemle vurulur, o da kalem sesini duyduktan sonra aldım tarzında masaya vurur.
Bu çalışmalar çok zorlanmadan, haftada birkaç kez tekrarlanabilir. Ama bu deney şartlarını gerçekleştirmek şarttır. Çünki her şeyin bir usulü vardır, bunun da usulü budur; son derece iyi niyetle ve bunun şartlarına uymak sureti ile yapmak gerekir.
Telepati ile ilgili olarak, aşağı yukarı parapsikolojinin yaklaşımıyla evde de uygulanabilecek olan deneyler, çalışmalar bunlar olabilir. Bu denemelerde gözlemciler bulunursa daha iyi olur, ama ilk çalışmalarda, hem işin şartlarına hem birbirlerine alışmaları bakımından önce iki süjenin kendileri başlamaları uygun olacaktır. Beş, altı çalışmadan sonra gene kendilerine uyum sağlayabilecek, sempatize olan yakınlarından, birini oraya çağırmaları mümkündür. Hatta kayıtları tutan kişinin gözlemcilerden biri olması daha iyi olur.
Ama o celsedekilerin herhangi bir zihnî telkini veya süjenin o celsedekilerden etkilenerek, kendi kendine yaptığı bir telkin tehlikesi vardır. Gözlemci şahıslar konunun içine sokulduğu zaman bunun da göz önüne alınması lâzım. Bu durum spiritik celselerde de aynı şekilde söz konusudur; zaman zaman çalışmanın aksamasına sebebiyet verebilir. Onun için gözlemci durumunda olan şahıslar tam anlamı ile gözlemci ve pasif durumda olmalıdırlar; unutmamalıdır ki hiçbir şey düşünmediği zaman bile zihnimiz devamlı yayın halindedir; bu durumda iken hassas süje bunları da alır. O bakımdan mümkün olduğu kadar -usuldendir- gözlemciler pasif hâlde bulunmalıdır. Deney şu şekilde bitecek, iyi olsun, arkadaşım da başarılı olsun diye düşünmeleri de konuyu aksatır. Yani olumlu yönde düşünse bile bir işe yaramaz.
Güya diğer arkadaşlar süjeyi koruyor ve ona yardım ediyordur ama "Ben de tesir yolluyorum süjeye, aman keşke bu telepatik emirleri alabilsin" diye işi iyice karıştırıyorlar. Halbuki buna hiç de gerek yoktur. Etrafta bulunan seyirci yahut gözlemci mahiyetinde olan kimseler çok derin bir şekilde nötr hâlde, pasif kalması lâzımdır. Hele süjeye karşı en ufak bir alâka dahi göstermemeleri gerekir, derhal atlamalar olur böyle. Olay uzar, gereken telepatik alışveriş aksar, isabet ihtimali düşer. Onlara yardım etmek amacı altında kendilerini tatmin etmek için böyle şeyler yapmasınlar.
Telepatide işe alışmak bakımından önce basitten başlamak gerekir; ondan sonra da çalışmanın seyrine göre eğer başarılı bir gidiş varsa o şekillerden ayrı olarak yavaş yavaş kartpostallara da dönülebilir veya manzara imajları aktarılabilir. Hatta verici süje kendi kendisini yapay olarak veya kasten bir ilâç alarak fizyolojik bir duruma sokar, o duygularını da aktarabilir.
Meselâ mide bulantısı geçirebilir, kasten midesini bulandırabilir, tam gerçekçi olsun diye; -bunun yapılmış çalışmaları da vardır literatürde- bakarsınız karşıda alıcı süjenin de midesi bulanmaya başlar, hatta kusması da söz konusu olmuştur.
Basitten başlayarak gittikçe karmaşık duyguların da aktarılması mümkündür. Soyut isim ve duyguları nakletmek daha zordur ama ilerleyen çalışmalar içinde bunları da aktarmak mümkündür. Bir cümleyi aktarmak mümkündür.
Özellikle parapsikolojinin, duyular dışı algılamaların casusluk ve askerî amaçlarla kullanıldığı yerlerinde, şifre kelimelerin telepatik yolla aktarıldığını görüyoruz. Bu olay Edgar Mitchell'in başından geçmiştir. Uzaya çıktığı vakit NASA'daki bir telepat verici vasıtası ile kendisine bazı şifreler nakledilmiştir. Amaç ise binmiş olduğu uzay gemisinde bir arıza olduğunda çalışamaz hâlde bulunan bazı mekanizmaların harekete geçirilebilmesi idi çünki o anda telsiz yoluyla ve başka bir yolla irtibat kuramayacaktır. Bu şekilde, doğrudan doğruya iki kişi arasında bir takım rakamlar intikal ettirilmek suretiyle hangi tedbirleri alacağı da kendisine öğretilmiştir. Edgar Mitchell bunu yapabilen biridir.
Ay yolculukları sırasında astronotlarla dünya arasında telepati denemeleri başarı ile yapılmıştır. Soyut duyguların nakli meselesi var ki bu çok önemli. Bilhassa Sovyetler, parapsikolojik çalışmalar içerisinde, telepatik emirlerin alınıp verilişlerine çok büyük önem vermiştir. Mide bulantısı, baş ağrısı, hatta diş ağrısı gibi hastalık duygularını birbirlerine nakledebilecek güçteydiler. Gerçekten diş ağrısı çeken bir verici, kendi süjesinin aynı yerdeki dişinin ağrımasına ve mide bulantısına sebep olmuştur. Hatta Verici süje uyuyor, aynı şekilde karşı tarafı da uyutuyor, o da uykuya düşüyor. Bu derecede geliştirilmiş bir programla bu işleri yürütüyorlar.
Telepatide mesafenin hiç önemi yok. Dediğimiz gibi Ay yolculukları sırasında, binlerce kilometre uzaklıktan yapılmıştır. Ondan sonra Nautilus denizaltısı ile yapılmıştı. Denizaltı Moskova ile Kuzey Kutbu arasında bulunduğu zaman, yavru ve anne tavşanlar arasında telepatik bağlantının var olduğu kanıtlanmıştır. Telepati, zihinsel yahut ruhsal etkidir, dolayısıyla zaman ve mekân burada geçerli değildir.
Bir elektrik enerjisi için de aynı şeyi söyleyebiliriz. Bütün haberleşme, elektrik enerjisiyle, dalgasıyla beraber anında iletilmektedir. Telepati çalışacak kimseler, öncelikle deney öncesi şartları gerçekleştirmelidir. Az önce deney sırasındakileri belirttik. Deney öncesinde tamamen karnını doyurmuş olarak otururlarsa yapamazlar.. Çünki vücut, zihin, hatta sinir sistemi de büyük ölçüde midesi ile meşguldür, solar pleksüs, sinir ağı dolayısıyla; o bakımdan buna dikkat etmelidirler. Ya da uyaranlar almamış olmalıdırlar. Zihni tembih edici içkiler, alkol, çay, kahve vs. dahil olmak üzere bu gibi şeyleri almamış olmaları lâzımdır.
Mümkün olduğu kadar doğal şartlarda deneye hazırlanmış olmaları gerekir; hem beslenme hem psikolojik hem de fizyolojik açıdan. Herhangi bir şeye üzülmüş olmamaları, beşerî olaylardan etkilenmemiş olmaları ya da böyle bir sorunları varsa önce onları halletmiş, ondan sonra masanın basma oturmuş olmaları gerekir. Kısaca deneye girerken, hem deneye tamamen konsantre olmuş, hem de bu doğal olan psikolojik ve fizyolojik şartlan kendi üzerlerinde gerçekleştirmiş olmalıdırlar. Ve gene temel şart olarak da kendi aralarında belli bir düzeyde sempatizasyon olması lâzımdır ki, bu alışveriş doğal olarak gerçekleşsin. Çok ustalaşmış durumlarda, belki sempatizasyona da gerek olmayabilir.
Bir süjenin telepat olduğunu ispatlayıcı tahkik metotları da vardır.
Meselâ Zener kartlarıyla telepati çalışmaları yapılabilir. Bu denemelerde yirmi beş adet Zerier kartı elden geçirildikten sonra belli bir yüzdenin üstündekiler artık tesadüf değildir. Belli bir ortalamanın, üzerindekiler şansla açıklanacak durumda değildir; besbelli ki arada alıp verilen, gelip giden bir düşünce, form yahut ne gönderiliyorsa o söz konusudur; yani telepatinin gerçekliği ortadadır.
Ayrıca deney şartları olarak daha sıkı önlemler de alınabilir; gözlemci getirilebilir fakat gözlemciler önceden de belirttiğimiz belirli kurallara uymak zorundadırlar. Gözleri bağlı olarak şahısların çalışmaları mümkün olabilir.
Kendi üzerleri de dahil olmak üzere kullanacakları araç gereç önceden tamamen kontrol edilebilir. Hatta resim çekilebilir, video bandına alınabilir, ondan sonra bunlar incelenebilir, yani her türlü araştırma yapılması mümkündür. Zaten bugünkü parapsikoloji son derece sıkı bir şekilde, bu önlemleri her defasında almaktadır; Telepati, durugörü ve öteki duyular dışı algılamalar artık kanıtlanmış olmasına rağmen yıllardan beri gene de bugünkü çalışmalar, özellikle Ganzfelt adını verdikleri, şartları kontrol altına alınmış çalışmalar yapılmaktadır. Bu bakımdan, bu sıkı kontrollere rağmen pek çok sonuçlar almıyorsa, telepati kanıtlanmış demektir. Zaten yıllardan beri kanıtlanmış vaziyettedir. Hatta insanların ötesinde diğer canlılar arasında, bitkiler de dahil olmak üzere bir etki alışverişi mümkündür. Düşünce gücü ile bitkileri, hayvanları etkilemek mümkündür; hatta hayvanların ve bitkilerin birbirini etkilemesi mümkündür. Bunlarla ilgili pek çok literatür var.
Birçok çiçek sever kişinin onları severek, onlarla konuşmak yoluyla da çok çeşitli çiçeklerin hem sağlıklı olmalarını, hem de daha hızlı büyümelerini temin ettikleri bilinir. Yani çok hoşlandıkları bitkiler daha hızla büyümektedir; bu telepatik bir alışverişten ibarettir, başka bir şey değil. Sadece kuru kuruya bir manyetik etki yoktur burada.
Parapsikologların kullandığı tarzda aletler kullanmadan da tecrübeler yapabiliriz. Bunları kolaylaştırabilmek için de önceleri o iki kişi yan yana oturduğu gibi, karşılıklı da oturabilir. Bu arada meselâ temiz bir havluyu bükerek karşılıklı olarak uçlarından tutabilirler. Çünki sanki o havlu parçası, pamuklu bez kablo vazifesini görüyormuşçasına, belki de telkini bir yardım olmak sureti ile telepatik emirler karşılıklı alınıp verilebilir. Sonra bunu bezden çıkarıp bir gazete ile de yapmak mümkündür.
Ama alıcı ile verici arasındaki sempatinin kurulması çok şart. Rastgele iki insan arasında olursa, meselâ sokaktan geçen bir adamı getirip "Şuraya otur bakalım, sana telepatik emir vereceğiz, bunları alacaksın." deseniz bir şey olması mümkün değildir. Yani her şeyin bir olabilirliği vardır. Bu imkânları biraraya getirmek lâzım.
Ayrıca temassız telepatiler vardır. Süjenin arkasında, ensesine bakmak suretiyle de çok basit emirler vermek mümkündür. Sizden iki üç metre ileride bulunan bir kim*senin sırtı size dönüktür, siz vericisinizdir. Onun sadece ensesine doğru sabit bir konsantrasyon içerisinde kalarak zihninizde meydana getirmiş olduğunuz, -tabiî uzun çalışmalar neticesinde elde etmiş olduğunuz imajinasyon kabiliyetinize bağlı olarak- herhangi bir sahneyi, herhangi bir ismi, herhangi bir şekli, bir rengi ona projekte edebilirsiniz, bu şekilde de bir telepati tecrübesi yapılabilir.
Yan yana olması da şart değil, binanın bir ucunda o, diğer bir ucunda siz olmak şartıyla telepatik emir alındığı vakit, insan zihninde hemen değişik bir dalga meydana geliyor. Bunları da beyindeki bu dalgaları kaydeden cihazlarla, telepatik emrin süje tarafından alınmış olduğunu anında tespit edebiliyorsunuz. Şu anda bu alınmıştır, şu kadar sürmüştür, bakıyorsunuz ki orada verici de aynı durumdadır. Zile basıyor, o zille veya o ışıkla beraber, aynı anda hepsi biraraya geliyor, yani sonradan nakletmek gibi bir durum yok. İki kişi arasında muhakkak bunlar oluyor.
|